Şafak/ Saray Sineması

Bursa'da Sinemanın İlk Yılları

Bursa'da Sinema Kültürü

Bursa'nın Yapıları

Bursa'nın Mimarisi

 

                                                                                                     Uğur Ozan Özen

      Dr. Şerafettin Mağmumi’den öğrendiğimize göre kaldığı Şafak Oteli’nin altında bir tiyatro vardı. 1894’de açılmış olan Şafak Tiyatrosu’nun “ufak bir sahnesi, yağlı boya ile hoş nakışlar işlenmiş locaları vardı. Fakat gelen kumpanyalar diğer tiyatroda oynadığı için burası terk edilmez ve çalışmaz durumdadır”.


    Şark Tiyatrosu’nun açıldığı bina 1912’de yeniden inşa edilmiştir. 1905 doğumlu Kazım Baykal binanın 1910’daki haliyle ilgili şöyle der: “Bu bina, eskilerin Şafak Sineması, genç kuşakların ise Saray Sineması olarak bildikleri tarihi bina 1912-13 yıllarında Rumlar tarafından yapılmıştı. Bursa’nın ilk betonarme inşaatı olan binada 22 odalı otel, bir gazino ve alt kattaki buz pateni salonu vardı. Buz pateni salonunu Fransızlar işletiyordu. Biz çocukken Setbaşı Köprüsü’nde toplanır, salonda paten yapanları seyrederdik. Daha sonra Yunanlılar burayı karargah yaptılar. Karargah olduğu anlaşılmasın diye kapısında devamlı askeri ambulans bulundururlardı. Atatürk Bursa’ya ilk gelişinde halka bu binadan hitap etti. Daha sonra Kazım Karabekir de buradan halka bir konuşma yaptı”.
    Aynı bina ile ilgili Necati Akgün şunları söyler: “Setbaşı Köprüsü’nün tam sol başında bulunan büyük beton binanın birinci katı sinema idi. Yunan karargah binası olduğu için Bursalılar buraya uğursuz gözüyle bakarlar. Gerçekten bu bine ne sahiplerine ne de kiracılarına uğurlu gelmemiştir”.
   Şükrü Serener Yeni Nilüfer dergisinin Kasım 1975’te çıkan sayısındaki söyleşide şöyle der: “1927’de topluluğumuzun dağılması üzerine diğer sanatçılarla birlikte Bursa’ya gelerek Ahmet Güldürür ve Talat Beylerin yönetimindeki tiyatroya katıldık. Setbaşı’ndaki Şafak ve Açıkhava tiyatrolarında temsiller verdik.
   1932’de Tayyare Sineması açılınca Şafak Sineması ve Milli Sinema’nın seyirci sayısı düştü. Durumu gören işletmeciler sinemalarını kapamaya, Tayyare sinemasını müştereken işletmeye karar verdiler.
   1929’da Ünlü Cadde’de, bugün İskender Kebapçısı’nın yanında açılan Milli Sinemanın rekabetine dayanamayan Şafak Sineması tiyatro oyunları sahnelemeye başladı. Murat Akgün’den dinleyelim: “1930’ların başında Milli Sinema açılınca Şafak Sineması film oynatmayı bıraktı, tuluat kumpanyalarına yöneldi. İşte komik Ahmet Bey, komik Galip Bey, komik bilmem ne gelir, burada temsiller verirdi. Dışarıda, kapının önünde bandoya benzer musiki çalınır, halkı çekmeye çalışırdı. Haydi başlıyor, komik Ahmet Bey başlıyoorr! falan diye bağırırlardı.
    Kazım Baykal’dan öğrendiğimize göre bina 1932’de el değiştirdi: “Hükümet tarafından göçmen değişimiyle Yunanistan’dan gelen Türklere verildi. Halen binanın tümüyle sahibi olan avukat Emin Ergin’e 1932’de 42/4 hisse düşmüştü. Emin Ergin 1937’de diğer hisselerin tümünü satın almıştı”.
   1936’da Halkevi etkinlikleri için önce Tayyare Sineması’nın alınması düşünülmüş, bu olmayınca Şafak Sinemasının alınması, bazı değişikliklerin yapılması planlanmış ancak sonra vazgeçilip yeni bir bina inşasına yönelinmiştir. Şafak Sineması binasında sonradan (tarihini tespit edemedik) Saray Sineması açıldı. 1955’den sonra Bursa Devlet Tiyatrosu’nun açılması için çalışmalar başlatılmıştı. Önce yine Tayyare Sineması düşünülmüş ancak belediyenin sinemadan sağladığı geliri kaybetmemek için vazgeçilmiş. Bir ara Saray Sineması’nın devlet tiyatrosu olarak kullanımı gündeme gelmiş ancak eski Halkevi binasında bulunan Marmara Sineması’nda karar kılınmıştır.


    1970’lerde Saray Sineması kapanmış, binada Uluslararası Endüstri ve Ticaret Bankası ve İstanbul Dershanesi açılmıştır. Beş katlı binanın alt katında bulunan Cop-Copano pavyonunda 8 Nisan 1982’de yangın çıktı. Gece nöbetçisi ve 20 yıllık garson olan Ali Rıza Köroğlu hayatını kaybetti. Pavyonu beş yıldır işleten Engin Kavaklı ve Halil Altın, elektrik tesisatını yanmayan kablolarla yenilediklerini söyleyip bunun sabotaj olduğunu ileri sürdüler.
    Yangından sonra aylarca binaya bir şey yapılmadı. Bu haliyle çökme tehlikesi yarattığı için yıkımı gündeme geldi ancak 50 milyonu bulan yıkım maliyeti işleri zorlaştırdı. 28 Ekim 1985’de Enver Ayhan şöyle yazdı: “Yangından sonra yıkık Saray Sineması turistlerin hayli ilgisini çekmiş, sorular sormuşlar. Rehberler cevapları bilmese de halk şöyle demektedir..burası mı? bir Irak füzesi bu hale getirmdi. Bina sahibinin açtığı tazminat davasının sonucu bekleniyor. Eğer bir şey koparabilirse binayı o zaman onaracakmış”. Yani işin aslı şu ki, belediye temel demirlerinin yangın sırasında eridiğini saptadığı için mal sahibine onarım için izin vermiyordu.
    Binanın onarımı konusunda mal sahibi ve belediye arasındaki uzlaşmazlık sürerken Prestij Sinemaları binayı 15 yıllığına kiraladı. Restorasyon 1997’de bitirildi. Bu arada Yılmaz Akkılıç binanın Kuvayi Milliye Müzesi yapılmasını önerdi. Prestij Sineması sahibi Lisa Şener’in 2012’de uçak kazasında ölmesinden sonra sinema kapandı, bina bir süre boş kaldı. 2013’te ise hamburgerci oldu. Yazık!

                                                            Şehrengiz, sayı 54, s.56-63'den kısaltarak alınmıştır
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    Bursa Devlet Tiyatrosu oyuncusu ve yönetmen Bora Özkula, Uğur Ozan Özen ile yaptığı söyleşide (2016) Saray Sineması’nı şöyle anlatmıştı:  “Ailemle Saray Sineması’na gittiğimizde, ben filmi değil sinemayı seyrederdim. Kapısı heybetliydi. Osmanlı zamanından kalmaydı belki. Kapıdan içeri girince solda gişe vardı. Fuayesi sütunluydu. Salon giriş katındaydı. Balkon iki katlıydı ve localar vardı. Fuayeden sağlı sollu merdivenle balkona çıkılıyordu. Duhuliye en üstteydi. Duhuliyeden film seyretmesi çok zordu. Tepeden perdeye bakılıyordu. Sinemanın salonu büyük değildi, ama çok güzeldi. Tahminen salon 200 kişilikti. Salondaki koltukta oturduğum zaman filmi değil, işlemeleri, sütunları, perdeleri seyrediyordum. Resimler, çizimler ve camlarda vitray vardı. Vitrayların önü perde ile kapanıyordu. Ölünceye kadar unutamayacağım kadar güzel bir sinemaydı. Saray Sineması, Beyoğlu’nda Ferhan Şensoy’un Ses Tiyatrosu’na benziyordu. Saray Sineması daha küçüktü, locaları çok şirindi. Alt katta pavyon vardı. Adı Parizyen’di. Pavyon varken sinema da vardı.”
(Bursa’da Yaşam, Ekim 2019, “Bursa’da İkinci Tiyatronun Az Bilinen Hikâyesi”).

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------

     Mehmet Beysel'in anılarından öğrendiğimize göre Şafak Sineması'nın mimarı Fransız François Hennebique (1842-1921)'dir (Bir Mühendis'in Anıları, sayfa 40). Hennebique 1892'de betonarme yapım sisteminin patentini alan kişidir. 1940'lı yıllarda Bursaspor kurucularından olan avukat Cemal Dik'in ortaokul yıllarında Şafak Sinemasının alt katındaki salonda boks antremanı yaptığını da Mehmet Bey'den öğreniyoruz (Bir Mühendisin Anıları, sayfa 38)