Bursa'da Sinemanın İlk Yılları ve Setbaşı Semti

Filmlerde Uludağ

Bursa'da Sinema Kültürü

Bursa Sinematek

Şafak/ Saray Sineması

 






                                                                                 Doç. Dr. Ali Sait Liman 

     Osmanlı Devleti’nin çeşitli savaşlar ve ayaklanmalar sonucu yıkılmaya başladığı bir dönemde, taşrada film gösterimlerinin yaygınlaşması II. Meşrutiyet’in ilanından sonra gerçekleşir. Bu yıllarda sinema ile tanışan kentlerden biri de Bursa’dır. Sinema Bursa’ya gösterim yoluyla ilk olarak 1909’da gelmiştir. Sinemanın Bursa’daki ilk yıllarına dair bir başka bilgi ise, film yapımı ile ilgili olarak Pathé firması arşivlerinde ortaya çıkan ve Türkiye’de çeşitli haber kanalları tarafından internet ortamında paylaşılan bir belge filme dayanmaktadır. İnternette yer alan kaynaklarda “Bursa’da Çekilen İlk Film” başlığıyla sunularak videosu da paylaşılan ve 1896’da Pathé kameramanları tarafından çekildiği belirtilen film aslında 1896’da değil 1927’de çekilmiş olmalıdır. Yukarıda belirtilenlerin dışında, Merkez Ordu Sinema Dairesi’nin çektiği ve gösterdiği çeşitli filmler arasında Bursa’dan görüntüler içeren bir film -ya da filmler- gösterildiğine dair bir gazete (Prodos Gazetesi) haberi de dikkat çeker. Bu habere göre, 1914’te kurulan “Merkez Ordu Sinema Dairesi”nin gösterdiği filmler arasında “Bursa’dan Görüntüler” (4.6.1915) isimli bir belge film de yer alır.
İlk Sinema Salonları:
“Sinema Pathé”, “Sinema Olimpos Palas”, “Şark Sineması ve Tiyatrosu”
 
  Bursa'daki ilk sinema salonu konusunda Raif Kaplanoğlu şu bilgileri verir: "Arşivimdeki 1912 tarihli gazetelerden, bu tarihte Bursa'da bir sinema olduğunu öğrenmekteyiz. Bu ilk sinema, Nasuh Paşa Hamamı karşısındaydı. Uzun yıllar Bursa'da hizmet vermiş olan Şark Tiyatrosu'nun da faaliyette olduğu anlaşılmaktadır. (Ertuğrul Sayı 127, 26 Eylül 1912) Ancak Şark Tiyatrosunun bu tarihte sinema olarak da kullanılıp kullanılmadığını bilemiyoruz. 1918 yılında ise Setbaşı'nda Sinema Olimpos Palas bulunuyordu. Bu sinemada hafta üç gün kadınlara matine vardı".
  Setbaşı Hocaalizade mahallesinde, Nasuh Paşa Hamamı karşısında yer alan Sinema Pathé, eldeki verilere göre Bursa’nın ilk sinema salonu olarak kabul görmektedir. Bu kurum gazetelerde şöyle tanıtılıyor: "İstifadeli eğlence. Nasuh Paşa hamamı karşısında. Sinema Pathé. Hıfzussıhhaya fevkalade riayet edilerek yapılan bir bina dahilinde istifadeli ve eğlenceli kordelalarını (filmlerini) her gece teşhir etmektedir. Kordelalar, şehrimizde emsali görülmemiş derece mükemmeldir. Sıcak havalarda ise mütekabil pencerelerden cereyan eden hava dolayısıyla mevkice de şehrimizdeki bi’lumum eğlence-hanelere faikdir. Sinema meraklılarına mezkur eğlence-hanenin diğer mahallere tercih olunmasını tavsiye ederiz".
    Sinema Pathé dışında Bursa’da faaliyet gösteren bir başka salon ise Sinema Olimpos Palas'tır. Bu konudaki kaynağımız 1918 tarihli Mücahade Gazetesi'nin 57. sayısıdır: "Sinema Olimpos Palas... Koşunuz! Koşunuz! Bu fırsattan istifade ediniz. Hayli zamandan beri vüruduna intizar ettiğimiz (gelmesini beklediğimiz) “Amerikan’nın İstilası” namındaki beş kısım üç bin metrelik feci dram vürud etmiştir (gelmiştir). ‘Aşk ve nefret’ piyesine tercihen bu akşamdan itibaren gösterilecektir. Pazar, pazartesi akşamları beyefendilere; Cumartesi Salı akşamları hanımefendilere. Mutlaka görünüz".
    Bursa’daki sinema salonları ve film gösterimleri bağlamında bu yıllarda değinilmesi gereken bir başka etkinlik ise Bursa Türk Ocağı’nın sinema faaliyetleridir. Bu konuda yazar Nevzat Çalıkuşu’nun verdiği bilgiye göre, Setbaşı Köprüsü yanındaki Hakkı Necip Sokağı'nda bulunan Türk Ocağı binasının bulunduğu yerde Sanayi-i Nefise Yurdu’na ait bir kahve-büfe de yer almakta ve şimdiki Mahfel Kıraathanesi’nin olduğu yerde de Sanayi-i Nefise yurdunun bir müsamere salonu bulunmaktadır. Türk Ocağı’nın sinema gösterilerinin de önceleri bu salonda yapıldığı tahmin edilmektedir. Sinema filmi gösterimlerini önce Sanayi-i Nefise Yurdu temsil salonunda gerçekleştiren Bursa Türk Ocağı, Cumhuriyetin ilanından sonra bu etkinlikleri, Muallimler Birliği’nin İpekçilik Caddesi’nde yer alan Ermeni Kilisesi’ni düzenleyerek açtığı salonda (Muallimler Birliği Sineması) sürdürmüştür. Ayrıca Şark Sineması’nda da programlar düzenlemiştir.

                               Şark/ Şafak/ Saray Sineması


    Sinemanın Bursa’ya gelişinden Cumhuriyet’in ilanına kadar geçen süre içinde faaliyet gösteren sinema salonları bağlamında değinilmesi gereken bir başka salon ise Şark Sineması'dır. Günümüzde de halen ayakta kalan -ve kültürel bir miras olarak koruma altına alınması gereken- az sayıdaki sinema mekanlarından biri olan Şark sineması Setbaşı adıyla bilinen semtte, Setbaşı Köprüsü’nün kuzeybatı tarafına bitişik konumdadır. Bu sinema, eski adıyla “Saray” şimdiki adıyla “Ünlü Caddesi”nin başında, 1912’de inşa edilen, dört katlı Şark Oteli içindeki temsil (tiyatro) salonunda faaliyete geçer. Aynı zamanda Bursa’nın ilk betonarme yapısı olan bu binada 22 odalı otel, bir gazino ve alt katta da –o yıllarda Fransızların işlettiği- buz pateni yapılan bir salon vardır. Bu binanın ilk sahipleri Aleksander, Yanidis ve Sideris adlarını taşıyan üç Rum-Osmanlı vatandaşıdır. Bunlar 1924 yılında Mübadeleyle Yunanistan’a gittikleri için, otel Bursa’ya gelen mübadillerden Mazlum Bey, Haydar Bey ve Ferhat Ağa’ya üç hisseli olarak verilmiş ancak 1924-1928 yılları arasında işletilememiş, yeni sahipleri otelin adını “Şafak” olarak değiştirmiştir. Bursa’nın Yunan işgali altında olduğu 1920-1922 yılları arasında Yunan işgal kuvvetleri karargahı olarak da kullanılan bu bina, Atatürk’ün Bursa gezilerinin ilkinde (27 Ekim 1922) ve ikincisinde (23 Ocak 1923) gerçekleştirilen etkinliklere de ev sahipliği yapmıştır. 1928’den itibaren “Şafak Oteli ve Sineması” olarak anılan bu bina, bu yıllarda da film gösterimlerinin yanında çeşitli tiyatro faaliyetlerine ev sahipliği yapmaya devam eder. Özellikle 1930’ların başında yakın çevrede yeni sinema salonları açılınca “Şafak sineması ve tiyatrosu” adıyla tiyatro gösterilerine ağırlık verilir. Salonun koltuk kapasitesi 700’dür.

Akademik Sosyal Araştırmalar dergisinin 19. sayısında yazarın aynı adla yayınladığı makaleden kısaltımıştır.