| 
    
      | 
    
     
      
	
          
	1922-1925 
	arası     Kurtuluş Savaşı’ndan hemen sonra, Bursa’da çok sayıda gazetenin 
	yayın yaşamını sürdürdüğü veya çıkarılmaya başlandığı görülmektedir. Dönemin 
	başında bazı gazetelerin “islâmcı sosyalist” görüşleri savunmayı sürdürdüğü, 
	ya da bu izlenimi veren adlarla çıkarıldığına tanık olunuyor. Bunların 
	başında esasen sosyalist görüşlü olduğunu açıkça belirtmekte olan Yolda 
	gelmektedir. Ayrıca 1921 sonu ve 1922 içinde yayın yaşamına giren iki gazete 
	daha vardır. Bunlardan biri Karda (sonra Kardeş), öteki ise Arkadaş'tır. 
	Anılarda yansıtıldığına göre başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın ilk veya 
	olasılıkla ikinci Bursa gezisinde, belediyede kentin ileri gelenleriyle 
	tanıştırılması sırasında, Yolda, Karda ve Arkadaş'ın sahipleri yan yana 
	durmakta imişler. Sırayyla gazetelerinin adlarını söylediklerinde Mustafa Kemal 
	şöylece bir bakmış ve: “Bunların hepsi de ‘tavari’ demek değil mi?” diye 
	gülümsemiş. 
	
          
	
	1925-1946 arası 
	 
	
    
	     
	Doğu Anadolu’da başgösteren Şeyh Sait Ayaklanması'nın 
	ardından 4 Mart 1925 tarihinde çıkartılan Takriri Sükûn Kanunu gereğince, 
	yaygın basında olduğu gibi yerel basında da kısıtlama dönemine girildi. 
	Yasayla hükümete olağanüstü yetkiler tanınmıştı. Bunlar arasında basın 
	özgürlüğünü kısıtlamak ve gazeteleri kapatmak da vardı. Bu yasa 1928’e değin 
	yürürlükte kaldı. Ayrıca ülke genelinde komünistlere karşı 
	başlatılan bastırma eylemi sırasında Bursa’da da birtakım önlemler alındı. 
	Bunların başında Yolda’ın kapatılması ve sahibi İbrahim Hilmi’nin 
	tutuklanarak Ankara İstiklâl Mahkemesi’ne gönderilmesi gelir. Dönem, tek 
	parti dönemidir. Özellikle Sovyetler’le ilişkilerin yavaş yavaş 
	askıya alınmasıyla birlikte, islâmcı sosyalist modeli savunan veya adlarıyla 
	bu tür bir öykünme içinde görünen gazeteler birbiri ardınca kapanmışlardır. 
	Örneğin Arkadaş, 1927 öncesinde yayınına son vermiş; Kardeş 1928’deki yazı 
	devrimi sonrasında bir süre yayınını sürdürmüş, 1933’te 
	kapanmıştır.   
	
      15 
	Temmuz 1931’de çıkartılan 1881 sayılı Matbuat Kanunu ile, gazete çıkarmak 
	için önceden izin alma zorunluluğu kaldırıldı; ancak 1938’de yeniden 
	getirildi. Doğal olarak 1925 -1946 arasındaki dönemde muhalif görüşlere yer 
	verilmek yerine, daha çok Devrim’in yerleşebilmesi ve toplumun 
	çağdaşlaşabilmesi amaçlarına yönelik tek sesli bir basın yaşamı söz 
	konusudur. 1925’te ve 1930’da iki kez gündeme gelen çok partili demokrasiye 
	geçiş denemelerinin olumlu sonuç vermemesi, en çok basını etkilemiş, yoğun 
	baskılar uygulanmıştır. Dönemin tam bir gazete koleksiyonu bulunmamaktadır. 
	Elde edilebilen hayli eksik gazete koleksiyonlarında, daha çok yöneticilere 
	övgü ve toplumsal ekonomik başarıların sıralanmasına ağırlıkla yer verildiği 
	görülmektedir. Bu dönemde muhalefet, gazeteciler arası kişisel sürtümelerden 
	kaynaklanan karşılıklı polemikler halinde kendini göstermektedir.     
	Dönem içinde yaşamını sürdüren eski gazetelerden Hudavendigâr’ın adı 30 
	Aralık 1926’dan itibaren Resmî Bursa olarak değiştirildi; gazetede yalnızca 
	yasa, yönetmelik, tüzük ve resmi ilânlar yayımlanmaya başlandı. Vali Şefik 
	Soyer (1935-1939) zamanında, yeniden güncel haberlere yönelen bu gazete, 
	30 Kasım 1937’den sonra boyutları büyütülerek Bursa adıyla çıkarıldı. Ne var 
	ki Bursa Valiliği’nin güdümünde olduğundan, iktidarın görüşleri 
	doğrultusunda yayın yapabildiği kuşkusuzdur.    Dönem içinde yayımlanan 
	gazete ve dergilerin başlıcaları: Yeşilyurt (1924), Yeni Fikir
	(1925), Yeni 
	Bursa (1928), Hakkın Sesi (1932), Gazi Yolu (1934), 
	Bursa Sesleri (1934), 
	Uludağ (bir ara Türkün, Bursa Halkevi dergisi, 1935), Klinik (tıp dergisi 
	1942) ve Demet (sanat dergisi, 1944). 
	   
	Bursa Halkevi’nin yayın organı 
	olarak “dil, tarih, edebiyat kolu” tarafından 1935 yılında yayımlanmaya 
	başlanan dergi Uludağ (Türkün), Bursa’nın kültür ve folklor değerlerinin 
	ortaya çıkarılması ve korunması konusunda önemli bir görev yapmıştır. Bu 
	derginin 1951’de kapatılması ile yeri boş kalmıştır.    1925 - 1945 
	arasındaki dönemde Bursa basınına gazete sahibi ve yazar/muhabir olarak 
	katkı sağlayanlar arasında Vasıf Necdet Bey (Aray), Yordan Süreyya Bey, 
	Nasuhi Esat Bey, Rıza Ruşen Yücer, Derviş Edesen, Musa Ata, Faik Anafarta ve 
	Sedat Ataman’ın adları anılmaya değer.    
	 
	 
	 
	  
	Sayın İsmet 
	Bozdağ, gazetecilik hayatına başlamanız nasıl oldu? 
	  
	
	1930’lu yıllarda başladım. Bursa’da belediyeye memur 
	olarak girmiştim. Ayda kırk lira kazanıyordum. Halkevi’nde çalışıyordum. Halkevi’nin bir dergisi vardı, 
	Uludağ adında. Bir edebiyat dergisiydi Uludağ. Onun çıkarılmasında görev 
	aldım. Bu edebiyat dergisini dört sene çıkardık. Böylece basın hayatım 
	başladı. Savaş yıllarıydı o zamanlar. O dönemde 
	
	Musa Ataş 
	isminde bir 
	gazeteci vardı. O askere alındı. Gazete artık çıkamayacaktı. Dönemin meşhur 
	Bursa Valisi Refik Koraltan da beni sorarak “Halkevi’nde dergiyi çıkaran bir 
	çocuk vardı, o çıkarsın gazeteyi.” demiş. Beni çağırdılar. Bursa’daki 
	gazeteye memur oldum. Böylece başladım. 
	
    
	Tipodan Rotatife (1945-1974 arası)    
	İkinci Dünya 
	Savaşı sonrasında Türkiye’de yeniden çok partili demokrasi denemesine 
	girişildi. 1925’deki “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (Partisi)” ve 
	1930’daki “Serbest Cumhuriyet Fırkası (Partisi)” denemelerinin 
	başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından, Türkiye’de uzunca süre suskun bir 
	dönem yaşanmıştı. Dönem boyunca gelişen “dünya ekonomik bunalımı” ve ülke 
	içinde birbirini izleyerek laik cumhuriyet rejimini sarsmayı amaçlayan 
	ayaklanmalar ve siyasal rekabet savaşımları dolayısıyla, sınırlı ölçüde ve 
	sadece “Kemalist Devrim” ideolojisini pompalayan bir basın etkinliğine izin 
	verilmişti. 1945’te Genel Savaş sona erince, Türkiye kendisini Batı’yla 
	uyum sağlamaya istekli, ancak karşıt iki sistem arasında sıkışıp kalmış bir 
	ülke konumunda buldu. Dünya konjonktürü, Türkiye’de çok partili demokrasiye 
	geçişi zorunlu kılmaktaydı. Cumhuriyet’in kuruluşundan beri iktidar partisi 
	olan “Cumhuriyet Halk Partisi” de (CHP), çok partili demokrasiye geçiş 
	sürecine girilmesinin kaçınılmazlığını anlamış görünmekteydi.     Bu anlayış 
	çerçevesinde CHP, “Sıvas Kongresi” döneminden beri önce Hakimiyeti Milliye, 
	daha sonra Ulus adıyla çıkarılmakta olan yaygın parti organı gazetenin yanı 
	sıra, yerel ölçekli gazeteler çıkarılmasını da kararlaştırdı. CHP’nin bu 
	kararının Bursa’daki yansıması 
	Ant gazetesidir. 
	
                       
          Dönemin ilk siyasal 
	muhalif siyasal örgütü “Milli Kalkınma Partisi” (MKP) oldu. Ne var ki bu 
	parti, kurucusu ve genel başkanının renkli kişiliğine karşın kitlelere 
	ulaşamadı. Yeterince ciddiye alınmadı. Bursa’da da yandaş toplayamadı.     7 
	Ocak 1946’da resmen kurulan “Demokrat Parti” (DP) ise, kurucularının halk 
	kitlelerince daha yakından tanınması ve savaşımcı kişilikleri nedeniyle kısa 
	zamanda yaygınlaştı. Örneğin Bursa’da hemen örgütlendi ve ardı sıra Doğru 
	adıyla ilk yayın organını yayımladı. Doğru'nun imtiyaz sahibi DP il yönetimi 
	adına Dr. Haydar Ömer Onur idi. Ama gazetinin yayınıyla İsmet Bozdağ 
	ilgilenmekteydi.  Gazete Sönmez İş hanının olduğu yerdeki Yeni 
	Basımevi'nde basılıyordu. Yönetimi ise Atatürk Caddesi ile Basak Caddesi'nin 
	kesiştiği yerdeki Salih apartmanının ikinci katındaydı. CHP’nin Ant’ından sonra DP’nin 
	Doğru’sunun yayına başlamasıyla, Bursa’da, yıllardan sonra siyasal 
	tartışmanın ve iktidar muhalefet kavgalarının gazeteler aracılığıyla 
	kitlelere aktarıldığı, çok sesli bir basın yaşamına geçilmiş oldu. 
	    İlginçtir ki, basında en son 1925’lerde kendilerini gösterebilen “solcu” 
	aydınlar, 1946’da bu kez Demokrat Parti yandaşı olarak siyasal arenaya 
	girdiler. Örneğin Bursa’da, döneminin solcu aydınları olarak tanınan Ismet 
	Bozdağ, Dr. Necati Üster, kitapçı Zeki Mumcu gibileri, daha çok Demokrat 
	Parti’nin yayın organı niteliğiyle yayımlanan Doğru’da, sonra da 
	Hakimiyet’te yazmayı yeğlediler. Bir bakıma iktidardaki Cumhuriyet Halk 
	Partisi, devrimin “sav”ı ve “karısav”ı arasında bir hesaplaşmanın 
	kaçınılmazlığını görmüş ve buna hazırlanmıştı. Bu konudaki girişimi, 
	Bursa’da iktidarın görüşlerini “resmî ağız” havasında değil, yarı bağımsız 
	politik kimliğiyle savunacak bir yayın organı çıkarmaktı. Nitekim Ant, bu 
	düşüncenin ürünü olarak yayın yaşamına girdi. Ancak iktidar partisi CHP, 
	1950’de bu denli kolay iktidardan düşürüleceğini herhalde düşünememiş ve 
	dolayısıyla resmî görünümden arındırılmış bir gazetenin, önemli bir okuyucu 
	desteği sağlayacağına büyük ölçüde bel bağlamış olmalıydı.    1945-1950 
	arasında Bursa basınında, tam anlamıyla bir siyasal hesaplaşma dönemi 
	yaşandı. Ilkin Ant ile Doğru, 1950 başlarından itibaren de Ant’la Hakimiyet 
	arasında süregiden siyasal hesaplaşma, bir bakıma gerçekten kaliteli bir 
	açık tartışma örneği oluşturmaktadır. Muhalefet, yayın organı Doğru veya 
	sonra Hakimiyet’le kıyasıya yüklenmiş; buna karşılık CHP yanlısı Ant, 
	dönemin iktidarını savunmak gibi zor bir işlev üstlenmiştir. Dönem boyunca 
	yayın yaşamına giren öteki gazete ve dergiler, bu ikilinin siyaset 
	savaşımına pek katılmamışlardır.  
	1950-1960 arası     
	Demokrat Parti’nin 
	(DP) yayın organı Doğru, 1 Ocak 1950’den itibaren yerini Hakimiyet’e 
	bıraktı. Bu değişikliğin ardı sıra, o yılın 14 Mayıs’ında DP’nin büyük seçim 
	zaferiyle sona erecek olan bir siyaset maratonu başladı. 14 Mayıs 1950’de 
	seçim sandıklarından Demokrat Parti çıkınca, Ant ve Hakimiyet’in konumları 
	değimiş oldu. Eskinin iktidar organı Ant muhalefet, muhalefet organı 
	Hakimiyet ise iktidar yayın organı haline dönüştüler. Kapışma bütün 
	hiddetiyle sürdü. 1951’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin malları elinden 
	alınınca, Ant’ın da gelir kaynakları önemli ölçüde azaldı. Bir yandan 
	içeriğinde gerileme görüldü. Bir yandan da Demokrat Parti iktidarının 
	1955’ten sonra getirdiği basını susturmaya yönelik yasal düzenlemeler 
	dolayısıyla kesilen ilân gelirleri gazeteyi yönetenleri zora soktu. 
	  
	
       Çıkarılan kanun ile birlikte gazetelere, ilan verme yetkisi 
	valilere verilmişti. Valilere, gazetelere ilanların eşit dağıtılması için 
	yazı gönderilmişse de valilerin bu yazıya pek uymadığı görülmüştür. 1959 
	yılı itibariyle Demokrat Parti yanlısı yazılar yazan gazetelerden 
	Hakimiyet'in bir aylık resmi geliri 10776 lira, Ekspres gazetesinin ise 8470 
	lira kadardır. Demokrat Parti aleyhinde yazılar yazan Yeni Ant gazetesinin 
	ise 3950 lira kadardır.  
	
        Derviş 
	Sami, Ant gazetesini devraldığında çektiği sıkıntıyı şu şekilde anlatıyor: 
	‟Gazeteyi aldığımızda mali güçlükler çekiyorduk, doğrusu hiçbir yerden 
	gelirim yoktu. Ailemle alakalı vardı yalnız, memuriyetten de istifa ettim. 
	Fakat istifa ettiğimde kamyon aldım. Ağabeyim Fethi Taşman ile nakliyat işi 
	yaptık. Tabii ben meşgul olamıyordum, ama o her şeyi ile meşgul oluyordu. Ve 
	küçük kardeşim Recai de benimle matbaaya çalışmaya geldi, ilanlar geliyor, 
	ufak tefek gelirler oluyor, bir de benim kamyonum çalışıyor. Derken 
	Heykel'den İnönü Caddesi'ne girerken hemen solda ufak bir çıkmaz sokak 
	vardır. O çıkmaz sokakta bir büyük bina var, o binayı tutum. En altına, 
	matbaayı, bir katına yazı işlerini, bir katına da ben oturdum ve orada 
	çıkarmaya devam ettik gazeteyi, gazete kapanıncaya kadar oradaydık.   
	
       Dönemin bir başka 
	yeniliği de, Ant’ın Yeni Ant’a dönüşümü aşamasında Bursa’da ilk 
	“promosyon”un gerçekleştirilmesi olmuştur. Bu ilk promosyonda, Yeni Ant, 
	okurlarına otuz kupon karşılığında ve kura ile dolmakalem armağan etti. 
	Gazetenin bu promosyon kampanyası Mayıs-Ağustos 1955 ayları boyunca devam 
	etti.  Pelikan marka dolmakalem 
	noter huzurunda çekiliş yapılarak  okuyuculara verildi. Bu olaydan 
	sonra, gazetenin tirajı 3 bini  aşmıştır. Gazetenin sahibi Derviş Sami 
	bu konu hakkında şunları söylemiştir: "Bir hareket olsun, 30 kupon getirene 
	bir dolmakalem hediye edelim dedik. Epeyce tutmuştu, ilgi gördüydü, satışlar 
	biraz fark etti, aranır oldu hiç olmazsa. Gelip gazete var mı? diye soranlar 
	olmuştu. Zannediyorum böyle bir çalışmayı Türkiye'de ilk biz yapmıştık." 
	
       Ant gazetesi, 8 Mayıs 1955 yılında yayım hayatına son vermiş, 
	bir gün sonra "Yeni Ant" ismiyle çıkmaya başlamıştır. Ekonomik sıkıntı 
	yaşadığı için CHP'ye yakınlığını hissettirmemeye çalışmış ve "Kemalizm 
	yolumuz, Altı ok andımız" logosu yerine "Bursa'nın gözü, kulağı, dili" 
	logosunu seçmiştir. 
	
       
	Dönemin bir başka güçlü muhalefet gazetesi de, Osman Bölükbaşı’nın Millet 
	Partisi’nin Bursa örgütü kurucularınca çıkarılan Millet Yolu oldu. 1953’te 
	yayın yaşamına giren bu gazete de, Ant’la birlikte Demokrat Parti 
	Iktidarı’na ve dolayısıyla Hakimiyet’e karşı çetin bir muhalefet yürüttü. 
	   
	1954’ten sonra DP iktidarının zor dönemi başladı. 15 Temmuz 1950’de kabul 
	edilen liberal nitelikli basın yasasında değişikliğe gidildi. 9 Mart 1954’te 
	kabul edilen yeni yasa ile, gazeteciler, hakkında dava açılan yazı veya 
	haberiyle ilgili olarak “ispat hakkı” da tanınmaması ilkesi getirildi. Bunun 
	üzerine DP’den kopan bir grup “Hürriyet Partisi”ni (HP) kurdu. Bu yeni 
	oluşumda Bursa milletvekilleri Raif Aybar’la Dr. Ibrahim Öktem de yer 
	aldılar. Böylelikle ülke genelinde olduğu kadar, Bursa özelinde de basında 
	kavga kızıştı. Ardından 7 Haziran 1956’da kabul edilen yeni bir yasa ile 
	“sûi niyet ve maksadı mahsus” gibi son derece göreceli kavramlarla basının 
	baskı altına alındığı bir dönem başladı. Gazeteciler hapse atıldı. Bursa’da 
	da Çivi adlı siyasal mizah dergisinin yazarlarından Yalçın Kaya 1958’de, 
	Necati Akgün de 1959’da mahkûm olarak cezaevine konuldular.     1960 
	baharında Demokrat Parti çoğunluğunun oylarıyla kurulan ünlü “Tahkikat 
	Komisyonu”, ulusal nitelikli basının yanısıra, tek yerel gazete olarak, 
	Bursa’nın Yeni Ant’ını da kapattı. 27 Mayıs 1960’ta, ülke çapında kapatılan 
	öteki gazetelerle birlikte Yeni Ant da yeniden yayın yaşamına girdi. 
	   
	Döneme damgalarını vuran DP il başkanı ve Hakimiyet gazetesi sahibi Hayri 
	Terzioğlu, Ant’ın ve sonra Yeni Ant’ın sahibi ve başyazarı Derviş Sami 
	Taşman, Millet Partisi (MP, sonra CMP ve CKMP) il başkanı ve Millet Yolu 
	gazetesinin sahibi 
	Kâmil Koç ile, yazar ve gazeteciler İsmet Bozdağ, Musa 
	Ataş, Nevzat Kızılcan, Turhan Aytul, Sadrettin Çanga, Fahir Komman ve oğlu 
	Ünal Komman, Sabri Türkozan, mizah ustaları Sadık Şendil ve Yalçın Kaya, 
	Hasan Kesimel, Mustafa Tayla, Feridun Evrenosoğlu, Erdoğan Binyücel, 
	Necati 
	Akgün, Necmi Aksop, Erdem Dilen, İsmail Gerçeksöz, Kâmil Yaman,
	
	Niyazi 
	Menteş ve başkaları, yetkin bir gazeteci kuşağının öncüleri oldular. Siyasal 
	hesaplaşmanın en üst düzeyde olduğu günlerde bile, gazete sahipleri ve 
	yöneticileriyle gazeteciler arasındaki ilişkiler her zaman uygarca ölçüler 
	içinde sürdürüldü. Bursa’nın 1980’ler sonrasında ulatışğı zengin gazetecilik 
	birikimine ulaşmasında, 1945-1960 arası gazeteci kuşağının önemli payı 
	bulunmaktadır.           
	  Derviş 
	Sami Taşman'ın matbaası 
	
    
	1960-1974 arası     
	1945-1974 döneminin bu üçüncü 
	evresinde, Bursa basınında bir duraklama gözlenmektedir. Bunun nedenlerinin 
	başında, olasılıkla sağ siyasal kanat karşısında, eşdeğer güçte ve belirgin 
	bir sol siyasal seçeneğin henüz oluşturulamamış bulunmasıdır. 1960’larda 
	Cumhuriyet Halk Partisi’nin, kendini yenileme çabalarına tanık olunmaktadır. 
	Yani göreceli sol, iç sorunlarıyla uğraşmakta, bu durum hemen her ilde ve 
	kuşkusuz Bursa’da da kendini göstermektedir.Üstelik Bursa’da geleneksel 
	siyasetin güçlü yayın organı Hakimiyet, dönem boyunca düzenli olarak 
	yayımlanmakta iken, henüz göreceli sol bile olamamış bulunan CHP’nin yayın 
	organı Yeni Ant özellikle ekonomik zorluklar içinde bocalamaktadır. Nitekim 
	gazete Eylül 1965’te kapanmak zorunda kalacaktır.   
	       Ant gazetesi 27 
	Mayıs öncesinde Tahkikat Komisyonu tarafından matbaasıyla birlikte 
	kapatıldı. Gazetenin sahipleri gibi emektarları da inanmış CHP’lilerdi. 
	Binanın arkasında kuytu bir yerde olduğu için fark edilmeyen küçük bir 
	pencereyi bina mühürlenirken açık bırakmışlar. Bu uyanık tutumları sonradan 
	çok işlerine yaradı. İnönü’nün hiçbir yerde yayımlanmayan meclis 
	konuşmaları, demeçleri, açıklamaları binaya bu pencereden gizlice giren 
	mürettipleri tarafından dizilip geceleri matbaada basıldı ve kaynağı 
	belirlenemeyen bu konuşmalar, açıklamalar kısa sürede Ankara’dan İstanbul’a, 
	İzmir’e, Adana’ya tüm yurda ulaştırıldı. Logosu üzerinde “Bursa’nın gözü, 
	kulağı, dili” yazan Ant gazetesi böylece Türkiye’nin gözü, kulağı, dili 
	oldu. Hem de matbaasıyla birlikte mühürlenmişken ve bu mühür her gün emniyet 
	tarafından birkaç kez kontrol edilirken… (Erhan Sevimli, Koca Kafa, 
	Bilge Baykuş yayınları, 2022, sayfa 308) 
	
	     Sayısal olarak oldukça 
	fazla dergi ve gazetenin yayınlandığı bu dönemde en belirgin değişim, Tayan’ların Haber gazetesinde Bursa’nın ilk “entertip dizgi makinesi” ve “klişe 
	atölyesi”ni hizmete sokmalarıdır. 1964’te yayın yaşamına giren bu gazetenin 
	dizgi makinesi gelinceye değin yazılar elde dizilir ve klişe atölyesi 
	kuruluncaya değin, Bursa basını, fotoğraflarını İstanbul’a göndererek 
	klişesini yaptırır, ya da konserve klişelerle yetinmek zorunda kalırdı. Bir 
	süre sonra Hakimiyet ikinci klişe atölyesini kurdu. Dönem içinde yayımlanan gazete ve dergilerin başlıcaları: 
	Gazeteler: Ant (1945), Doğru (1946), Hakimiyet (1950), Şehir Postası (1950), 
	Demokrat (1950), Ataeli (1952, Mustafakemalpaşa), Bursa Gece Postası (1952), 
	Millet Yolu (1953), Dava (1954), Ekspres (1954), Karacabey Meltem (1958), 
	Gemlik (1958), Hakikat (1959), Sabah Postası (1959), Bugün (1960, Iznik), 
	Millet (1960), Bizim Inegöl (1960), Yeni Orhangazi (1962), Yenişehir (1963), 
	Haber (1964), Keles (1967, Bursanın Sesi (1970), Gemlik Körfez (1973), Amaç 
	(Karacabey, 1973). Özel yayınlar ve dergiler: Nilüfer (? ), Yarın Pazar 
	(1946), Hacıvat (1947), Hacıağa (1947), Yalaza (1950) Spor Haberleri 
	(1950), Gençliğin Sesi (1951), Özspor (1953), Çivi (1956), Elif (1961), 
	Görüş (1961), Çatı (1963), Yeni Dönem (1973, dağıtımı ulusal düzeyde 
	yapıldı). 
          
	Bursa basınında nitelik değişimi (1974-1983)    
	1970’li 
	yıllarda hızla sanayişleme sürecine giren Bursa’da, bu hızlı gelişmeye 
	uyumlu nitelik ve nicelikte bir yerel basının bulunmayışı önemli bir boşluk 
	yaratmaktaydı. Başta Hakimiyet olmak üzere yayımlanmakta olan gazete ve 
	dergiler, gelişime ayak uydurabilecek teknik altyapı ve ekonomik birikimden 
	yoksun durumdaydı. Oysa Bursa’da ekonomik ve toplumsal açıdan hızlı bir 
	dönüşüm yaşanmaktaydı. Bu dönüşüme yanıt verecek bir yerel basının 
	oluşturulabilmesi için, Istanbul merkezli yaygın basının bilgi, teknoloji ve 
	sermaye birikiminin katkısı gerekiyordu. İlginç olan, katkı arayışı adımının 
	ilk olarak İstanbul’dan gelmiş olmasıdır.                      
	      1974 yılında Istanbul’da 
	yayımlanan Günaydın gazetesinin sahibi “VEB Ofset” ile, Bursa’da gazeteler 
	başbayiliği yapmakta olan Armağan Gerçeksi aralarında anlaşarak “Bursa 
	Gazetecilik ve Yayın A. Ş.”yi kurdular. Bu şirket aracılığıyla Bursa’ da, 
	dönemin ileri teknolojisine yakın düzeyde ve bilgisayar dizgi donanımlı bir 
	yerel gazete çıkarılması amaçlanmaktaydı. Bursa basınının o zamana değin 
	edinmiş olduğu bilgi, deneyim, teknoloji ve sermaye birikiminin hayli 
	üstünde birtakım olanaklarla yayın yaşamına girilirken, en önemli sorun, 
	Bursa’ daki okuyucu kitlesinin bazı alışkanlıklarının ve hatta genel siyasal 
	eğilimlerinin göz önünde bulundurulması idi. 1950’den beri yayınını 
	sürdürmekte olan ve 1970’lerde yerel basının tek önemli temsilcisi konumunda 
	bulunan Hakimiyet gazetesinin satın alınmasıyla bu sorunun da aşılacağı 
	düşünüldü. Hakimiyet’in sahibi Hayri Terzioğlu ile anlaşmaya varılarak, bu 
	gazetenin isim ve yayın hakkı satın alındı. Gerekli hazırlıklar 
	tamamlandıktan sonra, 10 Eylül 1974’te Hakimiyet’ in son sayısı yayımlandı 
	ve Bursa’ nın düşman işgalinden kurtarılışının 52. yıldönümüne denk düşen 11 
	Eylül 1974 günü Bursa Hakimiyet yayın yaşamına başladı.     Bilgisayarda 
	dizilen, ofset tekniğiyle renkli olarak basılan bu gazete, ilk günden 
	itibaren yerel yayın organı olmanın sınırlarını da zorlamaya koyuldu. Yerel 
	haberleri ön planda tutar ve öylelikle Bursa özelinden kopmamaya özen 
	gösterirken, bir yandan da ülke ve dünya gündemini izlemeye önem verdi. 
	Içeriği toplumun çeşitli katmanlarına ve kadın okuyuculara yönelik sayfa ve 
	bölümlerle zenginleştirildi, öylece hemen her kesime seslenen bir gazete 
	niteliği kazandırıldı. Bu arada bir bölüm Bursa okuyucusunun Hakimiyet 
	alışkanlığını karşılamak amacıyla, eski Hakimiyet’çiler Mustafa Tayla 
	önderliğinde, 1946’nın Doğru’suyla 1950’nin Hakimiyet’inin adlarını 
	birleştirerek Doğru Hakimiyet adıyla siyahbeyaz bir gazete çıkardılar (1975). 
	   
	1970’li yıllarda Bursa’da yayımlanan öteki gazeteler, gerek teknik 
	olanaklarının, gerekse bilgi ve deneyim birikimlerinin yetersizliği 
	dolayısıyla Bursa Hakimiyet’le rekabet edemediler. Bunda, Bursa Hakimiyet 
	dışındaki gazetelerin her birinin belirli siyasal görüşlerin savunuculuğu 
	işleviyle yüklü oldukları havasını vermelerinin de payı bulunmaktaydı. 
	   
	Bursa Hakimiıet’in kuruluşundan 1986 yılı sonuna dek genel müdürlüğünü yapan 
	Saruhan Ayber, 25 Kasım 1985 tarihli Yankı dergisinde bir soruşturmaya 
	verdiği yanıtta, bu dönemde yerel basın içinde kendi gazetesinin ulaştığı 
	düzeyi şöyle özetlemekteydi:     “On yıl önce işe koyulurken birçok konuda 
	yabancıydık. Masraflarını karşılayacak ölçüde satışı ve ilân geliri olan bir 
	gazeteyi yayınlamak için önümüzde çok engel ve meçhul vardı. O güne dek 
	Istanbul ve İzmir dışındaki gazeteler formalite gereği basılır ve resmi 
	ilânla yaşardı. Oysa bugün Bursa Hakimiyet’in resmi ilân gelirinin payı, 
	ilân gelirlerinin yüzde beşini bile bulmaz. On yıl önce Bursa’nın ve 
	Bursalıların günlük yaşamında gazete gereksinimi, yalnız İstanbul 
	gazetelerince karşılanıyordu. Ama bugün Bursalılar, İstanbul gazetelerini 
	alsalar bile, güne Bursa gazetesi ile başlıyorlar. (...) Bursa Hakimiyet, 
	Bursa ve Bursalılarla bütünleşen, acı ve mutluluklarını ânında paylaşan, 
	günlük yaşamla iç içe girmiş bir yayın organıdır. Bursa ile ilgili her olay, 
	bizim için birinci plandadır. Tüm olaylara da Bursalı gibi bakarız. Bizim 
	gazetemizde her gün üç-dört yüz Bursalının adı geçer.” 1974’ten sonra 
	1970’ye gelinceye değin yayımlanan gazete ve dergilerden belli başlıları 
	şunlardır: Gazeteler: Bursa Hakimiyet (1974) Doğru Hakimiyet (1975), 
	Mustafakemalpaşa (1976), Bursa Marmara (1977), Hedef (Orhangazi, 1979), Emek 
	(Inegöl, 1980), Iznik (1983), Hakimiyet (1983), Mudanyanın Sesi (1985), 
	Esinti (Mudanya, 1984), Yıldırım (Inegöl, 1984), Uludağ (1986), Olay (1987), 
	Bursa Haber (1994), Bursa 2000 (1995), Inegöl Haber (1995), EkoHABER (1996) 
	vb. Başıca dergiler: Yeni Nilüfer (1975), Bursa Barosu (1977), BUSIAD 
	Bakış (1981), Evlilik Okulu (1984), Bursa Ekonomi (1984). 
  
	
	Değişen sermaye yapısı     
	1983’te yeni bir değişim gerçekleşti. İş adamı 
	Mümin Gençoğlu, Doğru Hakimiyet gazetesini satın alarak Mustafa Tayla’nın 
	başyazarlığında Hakimiyet adıyla ve ofset tekniğiyle yayımlamaya karar 
	verdi. Böylelikle Bursa basınında sermaye yapısında değişikliği sürecine 
	girilmiş oldu. Yeni gazete, Bursa Hakimiyet’e rakip olarak bilgisayar 
	dizgili ve renkli ofset baskı tekniğiyle 13 Kasım 1983’ten itibaren, Engin 
	Özpınar’ın yönetiminde yayına başladı. Hemen ardından bir başka iş adamı 
	Nail Yenice de, Bursa’nın Sesi’ni satın alarak yeniledi, ofset baskıyla ve 
	Uludağ adıyla yayımlamaya başladı (1986). Bir yıl sonra, 1987’de Bursa 
	Hakimiyet, Sönmez Holding tarafından satın alındı. Birkaç ay sonra da bir 
	başka tanınmış Bursalı iş adamı Cavit Çağlar, Bursa Hakimiyet’ten ayrılan 
	Engin Özpınar ve Erol Bilenser’in yönetiminde Olay gazetesini çıkardı. 
	   
	Böylece Bursa’da yayımlanmakta olan dört büyük günlük gazete, basın yayın 
	girdilerindeki başdöndürücü artılar dolayısıyla basın dış sermayenin 
	denetimine geçmiş oldu. Burada ilgi çekici bir başka nokta da, bu dört büyük 
	gazetenin, Bursa’daki sınırlı okuyucu kitlesinden en fazla payı alabilmek 
	için kıyasıya bir “promosyon” savaşına girmeleridir. Dört büyük gazeteden 
	Uludağ, 1994’te, “yeniden yayımlanmak üzere” kaydıyla kapandı. İslâmcı sağ 
	bir yayın politikasıyla haftada altı gün yayımlanmakta olan Marmara da, 
	yarıştan çekilmek zorunda kaldı. 1994’te Hakimiyet gazetesi Kemal Sulaoğlu 
	yönetiminde yenilenerek Bursa Haber adını aldı. 1987’den sonra ilkin Kemal 
	Sulaoğlu, ardından Aykan Uzoğuz ve en son Nuri Kolaylı yönetiminde gelişme 
	gösteren Bursa Hakimiyet ise, 1994 sonunda ikinci kez Saruhan Ayber 
	yönetiminde, Bursa 2000’e dönüştürüldü (ayrıntılar ilgili maddelerde 
	verildi). 1974’ten sonraki modernleşme ve yapısal değişim sürecinde, 
	Bursa basınında her düzeyde kaliteli gazeteciler yetişti. Bursa Hakimiyet’le 
	başlayan, sonra Hakimiyet (Bursa Haber), Uludağ, Olay ve Bursa 2000’le 
	1997’ye ulaşan bu dönemde, gazetecilikte uzmanlaşma ön plana çıktı. Spor ve 
	magazin gazeteciliği önem kazandı. Gazetelerin yazı işleri, çağda olanaklar 
	ve yetişkin kadrolarla donatıldı. Bu arada farklı çizgilerde yeni yorumcular 
	yetişti. Ankara bağlantıları sağlandı. Uludağ Üniversitesi öğretim üye ve 
	elemanları, uzmanlık gerektiren konularda ya kendilerine ayrılan köşelerde, 
	ya da aralıklı yazılarıyla gazetelerin daha işlevsel olmasında rol 
	oynadılar. 
  Promosyonlu rekabet    
	1983’te gerçekleşen bir önemli 
	dönüşüm de, Bursa Hakimiyet ile Mümin Gençoğlu’nun Doğru Hakimiyet’i satın 
	alarak yayımladığı Hakimiyet arasında başlayan rekabetin promosyon yarışını 
	gündeme getirmiş olmasıdır. Bursa Hakimiyet, sahip olduğu üstünlüğü rakibine 
	kaptırmamak için ilkin bir “magazin” eki verdi, ardından kültür promosyonu 
	yaparak iki ciltlik Bursa Ansiklopedisi hazırlattırıp gazetenin magazin 
	ekinde yayımladı. Sonraki dönemlerde gazeteler arasındaki tiraj savaşımı 
	kızıştıkça, otomobilden dayanıklı tüketim mallarına, giyim eşyası ve mutfak 
	gereçlerinden, yiyecek içecek ve temizlik maddelerine, pijama gecelik ve 
	yatak odası eşyasına değin pek çok maddenin armağan olarak dağıtımına 
	başlandı. 
  Haftalık gazete ve dergiler    
	1997’de Bursa 
	merkezinde ve ilçelerinde Bursa 2000, Olay ve Bursa Haber gibi günlük ve 
	çağdaş basın teknolojisine sahip gazeteler yanında, çok sayıda haftalık 
	gazete ve dergiler yanında, değişik aralıklarla (onbeş günlük, aylık, üç 
	aylık gibi) piyasaya çıkan süreli yayınlar yaşamlarını sürdürmektedir. 
	   
	1970’ten sonra siyasal nitelikli ve yurt çapında dağıtımı yapılan tek yayın 
	organı Yeni Dönem’dir. Ancak bu derginin de yayını süreklilik kazanamamış ve 
	6. sayısından sonra kapanmak zorunda kalmıştır. Bursa’da bunun dışında, ülke 
	kamuoyuna seslenme amaçlı herhangi bir siyasal yayın yapılmamıştır.     Ne 
	var ki daha sonraki yıllarda yayın yaşamına girecek olan Biçem ve sonra Yeni 
	Biçem adlı kültür ve sanat dergileri, bir ölçüde il sınırlarını 
	zorlayacaktır. Bu sonuncusu dışında Bursa’da yayımlanan kültür ve sanat 
	dergileri, yeterli bir birikim veya sanat görüşünün temsilcisi olamadıkları 
	ve genellikle belirli bir düzeyin altında kaldıkları, ayrıca ülke çapında 
	dağıtım olanaklarına kavuşamadıkları için süreklilik kazanamamış, kısa 
	ömürlü olmuşlardır. 
  
	Kaynaklar: 
	 1- 
	Bursa Gazeteciler Cemiyeti veb sitesi 
	2-
	
	1950-60 Yıllarında Bursa, Bekir Ergin, Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe 
	Üniversitesi, 2016, s. 95 |