| 
	               
	            
	  Türk Musikisine Adanmış Bir Ömür… 
	                                                                                                      
	Asuman Öge 
	 Ofiste çalışıyordum. Radyoda Ahmet Özhan söylüyordu: 
	“Gel gönlümü yerden yere, vurma güzel ne olursun! 
	Gül dururken dikenleri, derme güzel ne olursun!” 
	    Öyle güzel 
	bir şarkıydı ki buı, bittiğinde hemen internetten videosunu buldum ve tekrar 
	dinledim. Birkaç gündür hepimizin bildiği bu güzel şarkının bestekârı Erdinç 
	Çelikkol’un telefon numarasını edinmek için bekliyordum. İşte tam bu sırada 
	Hilmi Hocamızın (Hilmi Bozdemir) mesajını aldım. Beklediğim telefon 
	numarasını göndermişti. İki gün s onrası için Erdiç Çelikkol bizi kırmamıştı 
	ve Beşevler’de, eşi Neriman Çelikkol ile birlikte bizi kapıda karşılıyordu.  
	
	 
	                                   
	Avni Anıl (solda) ile birlikteKimdir Erdinç 
	Çelikkol? 
	    1938 yılında 
	Bursa’da doğdu. Henüz ilkokul yıllarındayken kendi deyimiyle esnaflığa 
	ısındı ama bir yandan da müzikle geçecek bir ömrün temellerini Bursa Türk 
	Musikisi Derneği’nde atmaya başladı. 1960’tan 1963 yılına kadar İstanbul’da 
	yaşayıp, esnaflığın yanında müziğe de devam eden Erdinç Çelikkol, 63 
	Temmuzunda memleketine döndü. O tarihten itibaren 22 yıl Bırsa Türk Musikisi 
	Derneği’nde şef ve yöneticilik yaptı. 1983’ten 2000 yılına kadar 18 yıl 
	Bursa Büyükşehir Konservatuvarı’nda şef, genel sanat yönetmeni ve 
	konservatuvar şube müdürü olarak çalıştı. 2000 yılında sanatçı olarak 
	atandığı Kültür Bakanlığı Bursa Klasik Türk Müziği Korosu şefliği görevini 
	emekli olduğu Mart 2003 yılına kadar sürdürdü. 
	    
	Erdinç Çelikkol şefliği ve eğitimciliğinin yanı sıra beste çalışmalarına 
	bilinçli olarak 1960’da başladı. Bugüne kadar 600’ten fazla beste yapan 
	Çelikkol’un 340 bestesi TRT repertuarına alındı, numaralandırılarak. 1991 
	yılında Milliyet gazetesi okurları tarafından “Gel gönlümü yerden yere vurma 
	güzel ne olursun” isimli nihavent eseri ile yılın bestekârı seçildi. 
	Çelikkol’un 
	Türk Musikisi Bilgileri,
	Türk 
	Musikisi Dili ve 
	Erdinç 
	Çelikkol Besteleri adlı kitapları var. 
	 Tek Şarkılık 
	Solist 
	    Söze ailesini 
	tanıyarak başlıyoruz. Dört çocuk, yedi torun sahibi Erdinç Çelikkol. Başka 
	müzisyenler de var ailede. “Edindiğim bilgiye göre dedem ney üflermiş” 
	diyor. Oğlu Tuğberk Çelikkol Bursa Klasik Türk Müziği korosunda viyolonsel 
	sanatçısı, kızı Gülfem ise müzik öğretmeni. Kızından bahsederken bir an 
	geçmişe giden Çelikkol, “1963’teMusiki Derneği zamanında sadece bir bayan 
	vardı. Tabi bayan az olunca kapris çoktu” diyerek anlatmaya başlıyor. 
	    “Bir 
	konserimizde herkes sırayla çıkıp eserini icra ediyordu. Öyle bir an geldi 
	ki eser belli. Ama okuyacak bayan kim olacak, belli değil! Herkes bekliyor. 
	Ve sahneye çıkan Neriman Çelikkol. Tek şarkılık solist oldu. Söylediği eser 
	de ‘Hani ı bırakıp giderken beni’ idi”. 
	 “Nereden 
	Sevdim O Zalim Kadını” 
	   Sözünü kesmiyoruz, devam ediyor. Ancak 
	yüzünde muzip bir tebessüm de var: 
	    “Neriman 
	Hanım ‘la 11 Ocak 1958’de evlendik. Bir tarih Orhangazi’de konser veriyoruz. 
	Konser evlenme günümüze denk geldi. Hal böyle olunca da bu durumu anons 
	ettiler. Ben de şarkı söylemek üzere sahnedeydim. Ben başladım ‘Nereden 
	sevdim o zalim kadını’ isimli eseri icraya. Şarkıyı bitirdim bitirmesine ama 
	salon buz gibi. Neriman’ın suratı beş karış. Meğer evlilik yıldönümümüz 
	olunca söylediğim şarkı yanlış anlaşılmış”. 
	    Tebessümle ve 
	pür dikkat Çelikkol’u dinlemeye devam ediyoruz. Konuşurken bir bakıyoruz 
	koltuğunda, bir bakıyoruz yere oturmuş, bizim için dolabından çıkardığı 
	klasörleri karıştırıyor. 
	 Konserlerde 
	Protokol Yerleri Boş! 
	    Eski belediye 
	başkanlarından bahsediyor Çelikkol. İsimleri sayıyor tek tek. Ekrem Barışık, 
	Teoman Özalp, Erdem Saker, Erdoğan Bilenser.. 
	    “Eskiden bu 
	başkanlarımız ve Bursa protokolü her konserde, her karne dağıtımında 
	bulundular. Şimdi ise gözlemlediğim kadarıyla maalesef başta başkan olmak 
	üzere protokol konserlerde yerini almıyor. Bu beni çok üzüyor.” 
	    Bundan 4-5 
	sene önce TRT beste yarışmasında hocamızın bir eserinin haftanın bestesi 
	seçildiğini öğreniyoruz. Tam ödülü merak ederken mansiyon bile verilmediğini 
	öğreniyoruz. 
	 Kırgınım! 
	    2003 yılında 
	emekli olduktan sonra sanatçının emeklkisi olmaz kuralından hareketle 
	kendisine teklif edilen Büyükşehir Belediye Konservatuvarı Türk Sanat 
	Musikisi Bölümü Onursal Başkanlığı görevini yürütmüş Çelikkol. 2008’deki 
	yerel seçimlerden önce bu görevinden ayrıldığını söylüyor. İlgisizliğin bu 
	ayrılıştaki etkjisini ses tonundan anlayabiliyoruz. Ama o duygularını açıkça 
	ifade edebilen biri: 
	    “Adıma 
	geceler yapıldı, beste yarışması düzenlendi. Hikmet Şahin döneminde 
	konservatuvarda Onursal Başkanlık payesi verildi. Seçimlerden önce emaneti 
	teslim ettim. Konservatuvara zaman zaman gittim. İstekleri var ama benim de 
	sağlık problemlerim engel oluyor, yapamıyorum. Son dönem yönetimine 
	kırgınım, arayıp sormuyorlar. Bizi bilenler bana ‘sen Bursa’nın duayenisin’ 
	diyorlar ama lafı güzel. Kendimi buraya hapsettim. Çalışıyorum ve bir şey de 
	düşünmüyorum. Sitemkârım" 
	 Benim Gururum 
	Var Orada 
	    Sohbetimizin 
	bu bölümünde hocamızın yaklaşık 20 yıldır İzmit’e gidip geldiğini 
	öğreniyoruz. Orada da şeflik görevini sürdürmüş. “Nasıl gitmeyeyim benim 
	gururum var orada” diyor. 1997 yılında İzmitli müzikseverlerin talebi ile 
	İzmit Sabancı Kültür Merkezi’ne büstünün konulduğunu hatırlatıp, “Bir 
	sanatçının hayattayken tattığı en büyük gururlardan birini yaşattılar bana” 
	diyor, devam ediyor: 
	    “Salı günleri 
	burada konser düzenlemeye başlamışlar. O gün İzmit’te olduğumdan ben de 
	gidemiyorum. Eskiden Pazar günleriydi, sonra perşembeye aldılar. Şimdi de 
	Salı olunca gidemiyorum. Başkanla gidip görüşmek de olmuyor”. 
	 Amaç 
	Caydırmak 
	    
	Altı yüzden fazla bestenin varlığını ve bunlardan 340’ının TRT repertuarına 
	kabul edilmiş eserler olduğunu öğrenince, sanata ne kadar değer biçildiğini 
	merak ediyoruz. 
	Telif ücretleriyle ilgili sorumuza “10 
	lira, 15 lira yatıyor hesabıma” diye yanıt veriyor. Doğru anladığımızı 
	onaylattırmak isteyip “On bin liradan bahsediyoruz değil mi?” diye 
	sorduğumuzda 
	gülüyor sadece. Sonra söyledikleri ise 
	hayli düşündürücü: 
	    “Bir besteye 
	verilen telif ücreti bugünün parası ile 10 TL, 15 TL. MESAM’dan gelen ücret 
	bu. Ayrıca artık besteleri göndermeniz için de sizden para istiyorlar. 
	İncelenebilmesi için önce parayı banka hesaplarına yatırıyorsun, sonra 
	dekontunu gönderiyorsun. Böyle olunca amaç caydırmakmış gibi geliyor bana” 
	 Bizim 
	Dönemimiz Çok Zengindi 
	     Hiç 
	durmadan klasörlerini karıştırmayı sürdürüyor bu arada. İnanılmaz bir arşiv 
	yapmış Erdinç Hoca. Eski gazete sayfalarındayız. Çalışmadığı hiç kimse 
	kalmamış gibi. Alaaddin Yavaşça, Müzeyyen Senar, Yıldırım Gürses, Safiye 
	Ayla, Mediha Şen Sancakoğlu bu isimlerden yalnızca birkaçı. 
	    Peki 
	bestelerini en güzel kim söylemişti ona göre? “Tüm sanatçılara saygım 
	sonsuz. Bir eseri meydana getiren bestekâr bestesinin tahrif edilmeden 
	söylenmesini ister. Güftenin anlamını da dikkate alarak okuyanlar önemlidir. 
	Benim için Ayşegül Durukan önceliklidir bu anlamda. Ama acıdır ki kendisi 
	Amerika’da. Büyük kayıptır. Ayrıca Serap Mutlu Akbulut, Ahmet Özhan gibi 
	sanatçılar besteleri layığı ile okur”. Yıllarca gazetelerde de yazılar 
	yazmış. “O zamanlar böyle tek köşe yazısı da değildi” diyor. “Ben yıllarca 
	Olay’ın Çekirge ekinde yazılar yazdım. 70’li yıllarda Bursa Hakimiyet’te tam 
	sayfa yazılar kaleme alıyordum. AS TV’de’Dünden Bugüne’ diye bir program 
	yaptım, 90’lı yıllarda. 150-200 civarında program olmuştur. Bizim dönemimiz 
	sanat açısından çok zengin bir dönemdi. Haberler de daha detaylıydı. Şimdiki 
	gibi ‘sahneye çıktı, izleyiciyi büyüledi, sahneyi doldurdu’ gibi sözler 
	yazılmıyordu sadece. Tüm detaylarıyla konser bilgisi ve eserler okuyucuya 
	iletiliyordu”. 
	 Sponsor Yok 
	     Bugüne 
	kadar binlerce öğrenci yetiştiren Erdinç Çelikkol onların ve Türk müziği 
	sevenlerin faydalanması için ‘Ara Nağmeler’ diye bir çalışma hazırlamış: 
	“Ara Nağmeler fasıl musikisinin bir formudur. Öyle bir zenginliktir ki o, 
	hiçbir musiki ile tartışılmaz. Beş yıllık bir çalışmanın ürünü. Hazır 
	duruyor. Maddi açıdan kendimi kendim bastıramıyorum. Bu çalışma için sponsor 
	bulmaya çalışıyorum. Ama ne yazık ki Türkiye’de okumama ve almama hastalığı 
	var”. 
	 Akşam Cefası 
	     Konser 
	izleyicisini soruyoruz son olarak: “Dernekte ve konservatuvarda, koroda 
	bulunduğum süre içerisinde salonlarımız hep dolup taşmıştır. Eskiden gelen 
	seyirci musikiyi bilen, elit bir kesimdi. Şimdilerde seyirci değişince, 
	konserlerin de şekli değişti. Konser ile eğlencenin ayrılması gerekiyor. 
	Beni üzen o… Birkaç konseri oyun havası gibi olunca terk etmek zorunda 
	kaldım. TRT’nin ‘Akşam Sefası’ diye bir programı var. O bile değişti. Ben de 
	o programa Akşam Cefası diyorum artık”. 
	                                                                 
	
	Kaynak: Şehrengiz dergisi sayı 12 – Mart 2011 
	 
	  
     |