ECZACI NACİ DOĞAN (1946-1980)

Bursa'da Doktorluk

Bursa'da Eczacılık

Yenişehir'de Eczacılık

Bursa'da Sosyal Hayat

 

                                                                  
                                                                     Ecz. Nejat Vardar
 
     Nereden başlasam diye düşündüm Naci Ağabey'i anlatmaya, sonunda tanıştığımız günde karar kıldım. 1976 yılının sonları, 68 kuşağının inançlı ama bir o kadar da hayalperest, realist olmaya çalışan romantik ve isyankar çocuklarının üniversitelerini bitirip meslek yaşamlarına adım attıkları yıllar.
                    

    Ben ve henüz o günlerde tanıştığım sevgili meslektaşım Burhan Kureyhan, eczanelerimizi yeni açmış, durumdan vazife çıkarıp, ülkemize, mesleğimize nasıl yararlı olabiliriz, daha başka bir dünya, daha başka bir eczacılığı nasıl yaşama geçirebilirizin hesaplarını yapıyoruz. Tabii bunun yolu da önce meslek örgütlerimizde, eczacı odalarında etkin olabilmekten geçiyor. Destek amacıyla eczane eczane gezip meslektaşlarımızla görüşüyor, ama bazı genç meslektaşlarımız dışında ışık alamıyoruz ve bir gün yolumuz Doğan Eczanesi’ne düşüyor.
Daha önce görüştüğümüz meslektaşlarımızda karşılaşmadığımız samimi, güler yüzlü, sakin, etkileyici, soran, sorarken de sorgulayan bu üsluptan olağanüstü etkileniyoruz. O soruyor, biz yanıtlıyoruz, biz soruyoruz, o yanıtlıyor. Ufkumuzun genişlediğini hissediyoruz.
    Büyük bir keyif ve moralle çıkıyoruz eczaneden ve gözlerimiz birbirimize aynı şeyi söylüyor. Aradığımız başkan adayını bulduk. Süremiz çok az olduğu için Naci Ağabey’i başkan adaylığına razı edebilmek için nasıl büyük bir mücadele verdiğimizi, eczacı odası seçimlerine nasıl hazırlandığımızı anlatmayacağım. Naci Ağabey fiziksel engelinin aktif çalışmaya engel olduğunu söylese de "biz senin elin ayağın, her şeyin oluruz, senin aklına, birikimine, sağduyuna, deneyimine ihtiyacımız var" diyoruz. Daha önce bize söylediği "her bireyin yaşadığı topluma, ülkesine, mesleğine sahip çıkma gibi bir sorumluluğu olmalı" cümlesini defalarca kullanıyor, elini taşın altına koymaya razı ediyoruz.
    Fiziksel engel deyince, Naci Ağabey’in özgeçmişinden de biraz söz etmem gerekiyor. 1946 doğumlu, Kara Harp Okulu mezunu genç bir teğmenken, Babaeski’deki birliğinde bir trafik kazası geçiriyor ve iki ayağı çalışma yeteneğini kaybediyor. Uzun bir rehabilitasyon sürecinden sonra Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi sınavlarını kazanıyor, saate karşı yoğun laboratuvar çalışmalarının yapıldığı çok zor bir dönemi başarıyla bitirip eczacı oluyor ve Bursa’da Doğan Eczanesi’ni açıyor.
    Nasıl bir insandı Naci Doğan? Toplumsal ve mesleki konulara son derece duyarlı, birikimli, üretken, hoşgörülü, sakin ama kararlı, insan sevgisi ile harmanlanmış biri. Bunlara çok daha fazla özellik eklenebilir ama, şöyle özetleyeyim, bizden dört yaş büyük olmasına rağmen on dört yaş daha olgun, konuşurken kendinizi mutlu ve güvenli hissettiğiniz bir liman.
    Bursa’daki Çağdaş Eczacılık Hareketi’nin ilk yönetim kurulu başkanıydı. Ve ektiği tohumlar, Çağdaş Eczacılar Hareketi’nin Türk Eczacılar Birliği Yönetimi’ne getirilmesiyle de, meyvesini verdi, yılların biriktirdiği sorunlar çözüldü. Ama ne yazık ki emeklerinin boşa gitmediğini göremedi.
    Genç yönetim kurulumuz büyük hayaller peşindeyken "önce kendi mahallemizin önünü süpüreceğiz ki insanlar bize güvensin" derdi. O zamanlar Balıkesir de Çanakkale de Bursa Ecza Odası’na bağlıydı ve onun önerilerini izleyerek etik kuralların en üst düzeyde uygulandığı bir bölge olduk. Bursa Eczacı Odası olarak hala onun döneminde temelleri atılan yapı sürüyor ve hala bölgesel anlamda ülkenin en az sorunlu odalarından biriyiz.
    Fiziksel anlamdaki oda çalışmalarına çok katılmasa da içi rahat etmez, sonuna kadar zorlardı koşullarını. Örneğin yönetime geldiğimizde Bursa’da eczanelerin kapanış saatlerine uymayan meslektaşlarımız vardı ve her akşam eczane denetimine çıkardık. Bazı günler her ne kadar, "sen gelme, biz hallederiz" desek de, arabasıyla gelir (güzel bir kaplumbağa Volkswagen’i vardı, sadece elle kullanılan), eczanesini kapamayan eczacıyı çağırır, o bilge tavrıyla yaptığının yanlış olduğunu anlatırdı. Bizim defalarca anlatıp çözemediğimiz kimi sorunlar onun ziyaretiyle sihirli bir şekilde çözülürdü.
    O günün gençleri için bir okuldu Naci Doğan. Karar vermeden önce enine boyuna düşünmeyi, sorunları sertlikle değil diyalogla çözmeyi, hoşgörünün nasıl vazgeçilmez bir kavram olduğunu ondan öğrendik. "Önce kendinize saygı gösterin" derdi, kariyer için, koltuk için değil idealleriniz için mücadele edin. Zaman zaman zorunlu kısa aralar da versek, Çağdaş Eczacılar olarak onun emanetine sahip çıkmayı sürdürüyoruz.
    Bir de Bursa Eczacılar Kooperatif’imiz var, onun kuruluşunda da en etkin meslektaşlarımızdan biriydi. Kooperatifin kurulması kararını alan Bursa Eczacı Odası Yönetim Kurulu’nun başkanıydı, babası Niyazi Doğan’ın emekli maaşını kooperatife borç verecek kadar da ince düşünceliydi. Bugün, ülkenin sayılı firmaları arasında olan Bursa Eczacılar Kooperatifi’ni görebilse dünyanın en mutlu insanı olabilirdi.
    Peki nasıl kaybettik sevgili Naci Ağabeyi? 12 Eylül 1980 öncesi her gün onlarca insanın katledildiği, sağ sol kavgasının ülkeyi kan gölüne çevirdiği bir dönem. Naci Ağabey de başarılarıyla Bursa’da tanınan bir meslek kuruluşunun başkanı. Ve önemli bir talihsizlik, o dönem Bursa’sında, semtler, mahalleler, sağ ve sol arasında paylaşılmış, bir tarafın elinde olan mahalleye diğeri giremiyor. Naci Ağabey de ülkücü ağırlıklı bir bölgede mesleğini sürdürüyor.
    Bir de Cumhuriyet okurluğu sorunu var Naci Ağabey’in, okuyor, okumadığı zaman da gazete masasının üzerinde duruyor. Bir gün bir yabancı gelip, o gazetenin masadan kaldırılmasını istiyor. Naci Ağabey eski asker, böyle tehditlere pabuç bırakacak biri değil tabii, ama birkaç gün sonra eczanenin kapısında bomba patlatılıyor. Büyük bir hasar yok ama belli ki birileri mesaj veriyor! O günler Naci Ağabey kız kardeşinin yanına gitmeyi düşünüyordu Bursa dışına, biz de "git ağabey bir süre de olsa kurtul bu kaos ortamından" diyorduk. Gitmedi ve 29 Ağustos 1980 günü karanlık bir el eczanesinde görevi başındayken katletti Naci Ağabey’i. Gitse, birkaç gün kalsa, 12 Eylül geçse, şimdi aramızda olacaktı. Kuklacı bir gecede kesti cinayetleri!
    Aynı gün Nihat adlı bir gazete bayii de Cumhuriyet gazetesi sattığı için öldürülmüştü. Katil derseniz yakalandı, başka cinayetlerin de failiydi, üç beş sene yattı çıktı, asıl katiller hala firarda.
    Bu kadar anlatmışken bir konuyu daha ilave edeyim. Naci Ağabey’in katlinden sonra, Eczacı Odası olarak eczaneleri bir gün kapatma kararı aldık. Aynı gün eczaneler aranıp "kapatırsanız sizi de başkanınızın yanına göndeririz" tehditleri aldılar, bazı yönetim kurulu üyelerimiz de. Tabii o eczacılar da odayı arayıp endişelerini paylaştılar. İlk aşamada kızsak da bir eczacı daha eczanesini kapadığı için öldürülürse kendimizi nasıl hissederiz diye düşündük, sonra da Naci Ağabey olsa ne yapardık dedik ve vazgeçtik. Sanırım en doğrusunu da yaptık.
    Naci Ağabey’i anlatmak zor. Bize kattıkları için, eczacılar olarak, özellikle de o günün genç eczacıları olarak minnet ve şükran borçluyuz Naci Ağabey’e. 150 yıl yaşayıp ölmek de var, 34 yıl yaşayıp ölmemek de. Işıklarda uyur Naci Ağabey, yıldızlar yoldaşın olsun, seni unutmayacağız.
28 Kasım 2025'te Bursa Sağlık Tarihi Kongresinde bildiri olarak sunulmuştur

Bu sitenin son güncelleştirilme tarihi 09/12/25