| 
   |  | 
	                                   
	
	 Hasan Ertürk'ün Yeni Dönem gazetesinde yayımlanan 
yazısıdır.
       
	Markalaşmak; diğerlerinden taşıdığı değer ile 
	farklılaşmak ve ayırt edilebilmektir. Kentler de farklılaşarak, insanlar 
	tarafından değer katılmış olarak ayırt edilebilirler. Marka 
	kent kavramı,1990’ların başlarında önem kazandı. Bir kentin markalaşmasının 
	hedefi; önce kendi halkına, daha sonra da küresel alanda tüm bireylere daha 
	iyi olanaklar sunabilmektir. Markalaşmak isteyen kentler önce kentin 
	insanları için yeterli olabilmelidir. Ekonomik, kültürel ve sosyal açılardan 
	yetersizliklerini giderebilmelidirler. Ünlü marka danışmanı Simon Anholt, 
	Gfk Poper Affairs and Media şirketinin destekleriyle Marka Kent İndeksi 
	oluşturmuştur. Anholt İndeksi; bir kentin diğer kentlerden marka olarak 
	ayrışabilmesi için gerekli nitelikleri ortaya koymaktadır. Bir kentin marka 
	kent olabilmesi için, altı temel niteliğe sahip olması gerekiyor:
 Varoluş, Mekân. Altyapı, İnsan, Kentin Nabzı ve Olanakları
 Varoluş: 
	Kentin küresel konumu, kültürel katkıları ve tanınırlığı
 Mekân: Yaşam 
	alanlarının çekiciliği, fiziki güzellikler
 Alt yapı: Sağlık, spor, 
	ulaşım, eğitim, su, otopark vb. alt yapının niteliği
 İnsan: Kent 
	insanının küresel topluluğa uyum sağlayabilme yeteneği ve kapasitesi
 Nabız: Kentin çekiciliği, kültürü, yaşam biçimleri, canlılığı
 Olanaklar: 
	Kentin entelektüel kapasitesi, uluslar arası diyalog olanakları
 
    
	Dünyanın 
	belli başlı marka kentleri bu altı niteliği büyük ölçüde taşırlar. Enerji 
	kenti New York, “ I Love NY ” simgesiyle bütünleşmiştir... Paris, 
	romantizmin kentidir… Milano, tasarımdır… Londra, kültürel canlılıktır… 
	Washington, güçtür… Rio, eğlencedir… Bu kentler, çok uzun bir süreçte 
	markalaşabilmişlerdir. Örneğin New York bu süreci 1970’lerden bu yana 
	yaşamaktadır. Bu kentler, kentsel sürdürülebilirliğe de büyük önem 
	vermektedirler. Markalaşmak isteyen kentler, bu sürecin zorluğunu ve 
	uzunluğunu zihinlerine öncelikle yerleştirmelidirler.
 Kültür 
	ve Turizm Bakanlığı 2007 yılında, Türkiye Turizm Stratejisi 2023 ve Türkiye 
	Turizm Stratejisi Eylem Planı (2007–2023) belgelerini hazırladı. Bu 
	belgelerde, 15 kentimizde kültür turizmi canlandırılarak marka kültür 
	kentleri oluşturulması hedeflendi. Bu kentlerden biri de Bursa. 2008 
	yılında, yaklaşık 6 ay süren çalışmalar sonucunda “ Marka Kent Bursa Eylem 
	Planı ” hazırlandı. Planın hazırlanmasına Valilik, Büyükşehir Belediyesi, 
	İlçe belediyelerinin yanı sıra sivil toplum kuruluşları da katkıda 
	bulundular.
 
    Bursa Marka Kent Olabilir mi?
 Anholt İndeksi ölçütlerini dikkate alarak şu değerlendirmeleri yapabiliriz: 
	Bursa, Osmanlının ilk başkenti… İznik, Hıristiyanlar için önemli bir merkez… 
	Bölgenin tarihi ve doğal güzellikleri hayranlık uyandıracak düzeyde… 
	Kısacası kent, Anholt İndeksi ölçütlerinin birçoğuna sahip. Unutulmamalı ki 
	süreç zor ve uzun. Başarı için önce kent halkının bu sürecin zorluğu ve 
	uzunluğunun bilincine varması gerekiyor.
 Peki, kent halkı bu Projeden ne 
	kadar haberdar? Daha da önemlisi halkın kentlilik bilinci ne düzeyde? 
	Kentimin insanı kentini ne kadar tanıyor?
 2005 
	yılında Bursa Büyükşehir Belediyesince yaptırılan “ Bursa’da Kent Kültürü ve 
	Kentlilik Bilinci Araştırması” sonuçları iç açıcı değil ne yazık ki. Sahi, “ 
	Bursa Kent Kültürü ve Kentlilik Bilinci Projesi ” neden devam etmiyor?
 
      
	Yazının başına dönelim. Bir kentin markalaşmasının hedefi; önce kendi 
	halkına, daha sonra da küresel alanda tüm bireylere daha iyi olanaklar 
	sunabilmektir. Markalaşmak isteyen kentler önce kentin insanları için 
	yeterli olabilmelidirler. Ekonomik, kültürel ve sosyal açılardan 
	yetersizliklerini giderebilmelidirler.  Öyle ise;
 Kenti makyajlamak yerine ! .. Kentimizin sosyo-ekonomik; sosyo-kültürel 
	nitelikli yapısal sorunlarının çözümüne öncelik veren projeler üretmek 
	gerekir. Bir kentin nabzı; o kentin insanlarıdır. İnsan unsurunu dışlayan 
	hiçbir proje başarılı olamaz. Hele uzun ve zorlu bir süreçte. Sevgiyle 
	kalın…
 
      |