Hamdi Sami Gökçen
    (Sinop 1897- Bursa 1979)

Kayınpederi Mehmed Memduh Bey ve Japonlarla İşbirliği

Bursa'nın Kültür İnsanları

Bursa'ya Hizmet Edenler

 

 

   

                    

       General Kemalettin Sami Gökçen'in kardeşidir.    
 
    

    İlk okulu Sinop'ta okuduktan sonra Galatasaray Lisesi'ne girdi. Son sınıfta iken Şehzade Abdülhalim'le birlikte Almanya'ya gönderildi, lise öğrenimini orada tamamladı. Yükseköğrenimini Aachen Üniversitesi'nin maden mühendisliği bölümünde yaptı. Mezun olduktan sonra Krupp ve Thyssen'de maden ocaklarında çalışarak staj yaptı. Ayrıca Erfurt'ta kimya dalında da mühendislik eğitimi gördü. Dokuz yıl kaldığı Almanya'dan dönüşte İktisat Vekâleti'nde görev aldı. Daha sonra resmi görevinden istifa ederek Türkiye'de madencilik yapan Fransız ve İtalyan şirketlerinde çalıştı. 1929'da Osman Fevzi Efendi’nin torunu ve Cizyedarzâde Saffet Bey oğlu Bursa eski mebusu fabrikatör Mehmet Memduh Beyin kızı Şükûfe hanımla evlendi. Kayınpederinin 1932’deki ölümü üzerine, ailenin zor durumda kalışıyla iktisat vekâletindeki görevinden istifa ederek, Ankara’dan Bursa’ya geldi. Öncelikle Japon imparatorluk ailesinden Kont Otani ile ortaklığı bulunan Türk-Japon Fabrikası’nın işletmesinde suistimal gözlediği gerekçesiyle Japon ortaklığını bitirerek yola koyuldu. Öte yandan kayınpederinin kefil olduğu tütüncü Hüseyin Kavala’dan, o günün parası ile 364 bin lira borcu da üstlenmek durumunda kaldı. Devamını oğlu Memduh Gökçen'den dinleyelim:

   “Annem Şükûfe hanım darboğazı aşabilmek adına terk-i veraset yoluyla gayrimenkullerinden vazgeçiyor; Karacabey’deki araziler, Kükürtlü ve Hüsnü Güzel otel hisseleri, birçok handaki dükkanlar, Mudanya’daki zeytinlikler, Karacabey’deki araziler bir bir elden çıkıyor, hatta içinde üç köyü bulunan Haydar Çiftliği sadece beş bin liraya haraç mezat uçup gidiyor; babam da geriye kalan borçlar ve işletme sermayesi için kredi talebinde bulunuyor. 30’lu yıllarda bankaları ikna için öne sürüp kabul ettirebildiği tez özetle şöyle: Bankanın fabrika işletemeyip ancak satabileceği, borcun ise bu yolla karşılanamayacağından hareketle, kendisine vade sağlanıp bir miktar kredi de verilmesi halinde, çalışıp borçları ödeyebileceğini taahhüt eder. Böylece milli servet heba olmayacak, aynı zamanda istihdam korunabilecek, banka da alacaklarını faizi ile tahsil edebilecektir. Bu yüksek taahhüdün altında, Almanya ve Türkiye’deki maden işletmelerinde gerekli deneyimi fazlasıyla edinecek kadar çalışmış, iki diplomalı, dinamik bir mühendis olmanın güveni yatıyor olmalı. Nitekim kendisine başarmak dışında şans tanımayarak çıktığı bu zorlu yolda gece gündüz demeden büyük özveriyle çalışıp tüm borçları kısa süre içinde ödediği gibi, koza- ipek ipliği üretimini haiz dokuma- boya- apre fabrikalarına zaman içinde emprime kısmını da ilave ederek çok hürmet ettiği kayınpederinin teşebbüsünün başarısız kalmamasını sağlamıştır babam. Sevgili eşinin ismini verip “Ş. Gökçen Dokuma, Boya, Apre ve Emprime Fabrikaları” adı altında büyüterek entegre tesis haline getireceği işletme ellili yıllara değin faaliyetini sürdürdüğü gibi, ailenin sanayi yolculuğu da akamete uğramamıştır.”

                    

    Bu sürecin ardından diğer iş sahalarına gelince… 1951’de gıda sanayiine girmeyi düşünerek, önce soğuk hava, buz fabrikasını, 1951’deki Marshall Planı kapsamında kredi alarak et ve balık şoklama kombinelerini kuruyor Hamdi Sami Gökçen. Ancak dondurulmuş et-balık, halk ve esnaf tarafından benimsenmeyince; kurutulmuş soğan-sarımsak imalatı, modern konserve fabrikası düşleri, Avrupa’ya gıda ihracı projeleri akamete uğruyor. Bu arada ilk baskısı 15 Aralık 1946’da yayımlanan “Yarın Pazar” adlı gazeteyi çıkararak ailenin ilk medya girişiminin başını çekiyor. Kurduğu marangoz atölyeleriyle otobüs ithalatı serbest bırakılıncaya kadar kamyon şasileri üzerine ahşap otobüs karoserleri imal ediyor. Plastik kasalar tahta olanların yerini alıncaya değin, yaş sebze meyve ihracı için el işi çivileme yerine seri tel dikişli sandık işine de başlıyor. Memduh Gökçen’in Almanya’dan dönüşüne denk gelen bu süreçte -biraz da emrivâkî ile- oğlunu ikna eden Baba Gökçen, böylece de tekstilin yanı sıra plastik enjeksiyonla meyve sebze sandığı ve şişe kasası imalatına atılıyor. Bundan sonraki sürece de yine Memduh Gökçen’in anlatımıyla tanık olalım:

    “Yani aslında bugün hala devam edilmekte olan otomotiv sanayiine plastik parça üretimine başlanmasına daha 1974’de önayak oldu. Öte yandan daha 40’lı yıllarda 150 küsur bin nüfuslu şehrin, iki misli kapasitedeki ‘Gökdere İsalesi’ taahhüdünü üstlenip, böylece değil 300 bin nüfusa, baraj yapılıncaya dek yetecek içme suyunun Bursalılara ulaştırılmasına vesile oluşuyla kıvanmamak elde değil. Çoğunu burada zikredemeyeceğim girişimcilik azmine bir örnek daha vermek isterim: 50’lerin başında takriben 100 bin lira zarar ettiği için kaldırılması söz konusu olduğunda Mudanya-Bursa tren yolu işletmesine talip olmuştur. Bunu bir kamu görevi olarak gördüğünü, kira mukabili sayılacak bir para ödeyemeyeceğini ama işi üstlenerek devleti 100 bin liralık zarardan kurtaracağını, ulaşımın da aksamayacağını taahhüt edince; karar yetkisini aştığı gerekçesiyle konu belediye tarafından Ankara’ya havale edilmiş, ancak uzun görüşmeler sonucu onaylanmamış, Mudanya Treni kaldırılmış, bizlere de nostaljisi kalmıştır… Kendisinin yapamayacağı iş olmadığına inanmışızdır, daima ‘kötü iş yoktur, bütün işler şereflidir, yeter ki isteyerek çalışıp işinizi doğru yapın’ der ve eklerdi: ‘Bir başkası bir işi başarmışsa, siz de yaparsınız!’ 86 yıllık ömründe hayata geçirdiklerini şöyle özetlemek mümkün: Galatasaray Lisesi’nde kendisinden önce yalnızca Tevfik Fikret tarafından gerçekleştirildiği bilinen bir yılda iki sınıf bitirebilme başarısı, Veliaht-ü Saltanat Abdülhalim’e Almanya seyahatlerinde refakat edebilme yetisi, Çok kısa sürede Almanca öğrenerek Almanya’da liseyi bitirip üniversiteye girebilme ve iki ayrı diploma alabilme azmi, damat olarak girdiği ailenin yüksek borcuna kefil olma cesareti ve girişimciliği, hiç bilgisi olmadan ipek fabrikalarını işletme ve emprimeyi kurma becerisi, otobüs ahşap karoseri, karo, künk, ihraç tipi tahta sandık, plastik meyve-sebze sevk kasası imalatları gibi yeni alanlar oluşturma özgüveni; buz fabrikası, soğuk hava deposu, şoklama tesisleri, et-balık kombineleri kurma vizyonu- Aslen tekstilci olan aileyi otomotiv sanayi plastik parça imalatına yönlendirme öngörüsü… Babam ipekçiliğin çöküş sürecinin başlangıcını yaşamıştır. Ancak bugün Gökçen Hanlarının bulunduğu fabrikalarda çok kıymetli insanların yetişmiş olması o devir için olumlu gelişmedir. Bir okulmuşçasına, Türk Japon Fabrikası ve diğer kuruluşlarında teşrik-i mesai yapıp, sonraları sanayici, işadamı olarak kentin ticaret ve sanayine katkıda bulunan isimlerden bazıları: Mustafa Dörtçelik, Davud Dörtçelik, Said Beykont, Hüsnü Aydın, Şevki İpekten, Apturrahman Şenipek, Abdurrahman Sarpkan, Hüseyin Sarpkan, Hüseyin Çahantimur, Ömer Badırgalı, Necati Kurtcan. Zaman zaman tekstildeki yanlış ve usulsüz uygulamalar üzerine konuşulduğunda, ‘kişileri vergi ödememeye alıştırdığı gerekçesiyle, tanınan bazı avantajlar yanında göçmenlere on sene vergi muafiyeti uygulamasını yanlış bulur, yine de parayı dışarıda değil de bu ülkede kullanarak istihdam sağlayanları bir yerde mazur bulmak gerekir’ derdi. Çünkü kayıt içi çalışıp vergisini ödeyerek rekabete dayalı hakiki sanayicilik yapabilmek esastı babam için. Osman Fevzi dede ile başlayan tekstil işi günün çalışma-çalıştırma koşulları, kayıt dışı haksız rekabet nedeniyle 2008’de akamete uğradıysa da beş nesil boyunca 158 yıl sürebildi; 41 yıldır kesintisiz üretim yapılan plastik ve gıda sanayiyle yola devam edildi, ediliyor.”  

                                   

    "Babam 1951’de kurumsallaşma gayesi ile şahıs firmasını aile şirketine dönüşecek 'Gökçen Ltd' adıyla kurmuş, 1958’de altmış yaşındayken fabrikaları bana devretmiştir. Dokuma kısmını devralıp bir sene çalıştırdıktan sonra, ablamın eşi Ahmet Kefeli ve ağabeyi Yakup Kefeli ile ortaklık kurarak kiraladığımız Türk Japon ile Yolgeçen Fabrikalarını Buteks adıyla dört sene müşterek işlettik. Akabinde yalnız başına kurduğum Bemteks ile 44 yıllık tekstil

                  

     Yolgeçen fabrikası Cumhuriyet Caddesi'nden Kozahan'a çıkan sokağın köşesindeydi

 yolculuğum devam ederken, 1963’de İpeker ile aynı sene otomatik emprime baskı makinelerini Bursa’ya ilk getirenler olduk. Babamın öngörü ve ısrarıyla 1974’de Bemsa AŞ Tekstil ve Plastik enjeksiyon firmasının kurucusu olarak plastik meyve sebze ve şişe kasalarıyla thermoplastik ürünlerin imalatına başlayıp, böylece de halen devam edilmekte olan otomotiv sanayi için plastik parça üretimine zemin hazırlamış olduk. İtalya’da tekstil eğitimi gören kızım Şükûfe Gökçen, on yıl İstanbul kumaş-konfeksiyon piyasasında çalışıp edindiği ticari tecrübe ile Bursa’ya dönerek, özellikle tekstil branşındaki aile işletmelerinde yürüttüğü yöneticiliğin yanı sıra, Bemteks, Bemsa, Bupet, kaplıca işletmeleri gibi aile şirketlerinin yönetim kurullarında görev yapmıştır. Bilhassa ailenin inşaat işlerinin takip, denetim ve sorumluluğunu üstlendiği gibi, Mudanya’daki Tahir Paşa Konağı’nın müzeye dönüştürülmesi, kaplıca işletmelerinin sağlıklaştırılması ve Bursa’ya kazandırılan fizik rehabilitasyon hastanesinden sonra, ecdat evi tekke, aile müzesi, yaşlılar bakım evi-sosyal tesisi ve Gökçen Rezidans site inşaatlarının planlanmasından dekorasyonuna değin hayata geçirilmesinde de önemli işlev yüklenmiştir. Dedesinden devraldığı girişimci genleriyle Bodrum Marina ve Bodrum Bitez’de butik otel olarak tadilat ve dekorasyonlarını gerçekleştirdiği şık işletmelerin başında, turizm sektöründe çalışmaya devam ediyor. Milletvekilliğim döneminde işleri takip eden eşim Deniz Gökçen’in ardından yönetimi peyderpey kendisine bıraktığım oğlum Celal Gökçen ise, daha yüksek öğrenimini Almanya’da sürdürdüğü yıllardan başlayarak plastik işini ülkeye döndüğü 1985 yılı itibarıyla devralmıştır. Kurucusu ve en büyük ortağı olarak inşaatından itibaren başında bulunduğu 3 bin metrekarelik kapalı alandaki enjeksiyon fabrikası BPlas, zamanla kabına sığmayıp başka işletmeleri de doğurmuştur. 3 makine ile başlanan iş hacmi, Gölcük, Adapazarı, Buseb, Demirtaş, Osmangazi’de toplamda 170 bin metrekare üzerine 85 bin metrekare kapalı alanda kurulu 5 ayrı fabrikada, 109 enjeksiyon makine kapasitesine ulaşarak devam etti, ediyor. Avrupa’da da birçok patent sahibi olan Celal’in, 2015 sonlarında Berlin’deki bir eğitim uçağı fabrikasını da şirketleri arasına katması yalnız Bursa için değil, Türkiye için de umut vesilesi. Her türlü beynelmilel imalat, bakım ve gerekli lisansları haiz fabrikayı alma hedefi, daha Cumhuriyetin ilk yıllarında Nuri Demirağ ve Almanlarla başlayıp akamete uğratılmış teşebbüsü hayata geçirmek; böylece de atamızın arzusu doğrultusunda üretilen uçaklar ve yetiştirilecek pilotların Türkiye ve dünya semalarında yükselebilmesini sağlamak. Allah muvaffak etsin inşallah..
    Mevcut faaliyet alanlarımızda plastik türevlerinden otomotiv, beyaz eşya, uçak ve inşaat sanayinde kullanılan muhtelif ebat ve çeşitlilikte ürünler imal ediliyor. İşlerin başına geçen gençlerimizin idaresindeki Gökçen Şirketler Grubu, tekstil, plastik, turizm, inşaat, sağlık, medya, gıda ve otomotiv yan sanayi alanlarındaki üretimlerle gelişerek devam ediyor, bizlere de destek olmak ve kıvanmak düşüyor. Tüm bunları ülkemize, kentimize, BTSO’muza, BUSİAD’ımıza, çalışanlarımıza, büyük dedemiz Osman Fevzi Efendi, dedemiz Memduh Bey ve özellikle babam Hamdi Sami Gökçen başta olmak üzere ailem ve sanayide devam eden evlatlarıma borçlu olduğumun bilincindeyim. Ne mutlu bana! "

                                         Kaynak: http://www.rabiadeniz.com/2017/11/19/babam-hamdi-sami-gokcen/

Bu sitenin son güncelleştirilme tarihi 17/10/22