|
Burada yayımlanan metin hakkında dağcılık camiasından bazı itirazlar
seslendirilmiştir. Bu metin sadece Bursa'daki dağcılığın genel seyri
hakkında fikir vermesi amacı ile okunmalıdır. A. Bülent Üçok'un metin
hakkındaki eleştirilerine en altta yer verilmiştir.
2006 / BURSA
ÖNSÖZ
Bursa dağcılık tarihi adlı bu çalışma, dağcılığın sembolü olan ip ve
kazmanın emniyet aracı olarak kullanıldığı tarihten başlayarak
hazırlanmıştır. Ülkemizde birçok spor dalında, doyurucu nitelikte tarihsel
geçmişi anlatan bir çalışmaya rastlamak, pek mümkün değildir. İl bazında ise
herhangi bir spor dalının tarihçesinin yazıldığının örneği Türkiye de
yoktur. Eski sporcuların anılarında kalan çeşitli olayların genç sporculara
anlatılması gerektiği konusunda birçok insan hem fikirdir. Ancak; kişilere
özgü anılar çoğunlukla ya parça parça hatırlanır, ya da objektif olmaz.
Yapılan bu çalışma dağcılığın Bursa’da başladığı dönemin öncesinde dünyada
ve Türkiye’de dağcılık adına nelerin yapıldığının çok kısa bir özeti ile
başlatılmıştır. Bunun amacı, dağcılığın geçirdiği evreleri okuyucuya
kavratmaktır. Bu çalışma, katkı sağlayan kişilerin anı ve bu anılarla ilgili
belgelerine dayanmaktadır. Belgelendirilmemiş ya da başka bir kanıtla ortaya
konamamış iddialar çalışmada konu edilmemiştir. Olabildiği kadarıyla özet
yazılmaya çalışılan Bursa Dağcılık Tarihi adlı bu çalışmada katkı sağlayan
herkese en derin teşekkürlerimizi sunarız. Öte yandan yapılan çalışmanın
birçok eksiğinin olabileceğini bilmekteyiz. Ancak; bu çalışmadaki her türlü
eksiğin belgelendirilmesi veya başkaca kanıtlarla desteklenmesi halinde
eksikliğin giderilmesi konusunda gereğinin yapılacağını belirtmek isteriz.
YAZIM KURULU

İÇİNDEKİLER
- 1951-1977 Yeşil Dağcılık Kulübü ve
Yaptığı Faaliyetler
- ODTÜ DKSK’ den Bülent KALE ve Gazi
Üniversitesi’nden Nazif MAKAS
- ODTÜ DKSK Kulübü’nden Bülent KALE ve
Bursa Yeşil Dağcılık Kulübü’nden Orhan PİLAVCILAR 1978-1982 Yeşil Dağcılık
Kulübü’nün Yaptığı Faaliyetler
- 1977-1986 Beden Terbiyesi Bölge
Müdürlüğü Bölge Dağcılık Ajanlığının Yaptığı Faaliyetler
- 1977-1982 Hürriyet İzci Grubu – Uludağ
İzcileri Grubu’nun Yaptığı Faaliyetler (Tophane Meslek Süleyman Çelebi
Lisesi)
- 1984-1990 Bağımsız Bursalı Dağcılar
Grubu Faaliyetleri ( Hürriyet Grubu – Ahmet KÖSE ve Grubu )
- 1984-1991 Çelebi İzci Grubunun Yaptığı
Faaliyetler (Ender UZER ve Nazif MAKAS)
- 1986-1992 Demirtaş Spor Kulübü Dağcılık
Biriminin Yaptığı Faaliyetler (Hasan ÖREN – Ertuğrul DEMİRTAŞ )
- 1986-1988 B.T.B.M Bölge Dağcılık
Ajanlığının Yaptığı Faaliyetler (Ahmet Bülent ÜÇOK Dönemi- Ertuğrul
DEMİRTAŞ)
- 1986-1988 Yılları Arası Bölge
Faaliyetleri ( Üçok Dönemi)
- 1989-1991
B.T.B.M Bölge Dağcılık Ajanlığının Yaptığı Faaliyetler (İranlılar
Grubu ve Levent AYDIN)
- 1989-1990 Uludağ Üniversitesi Dağcılık
Birimi’nin Yaptığı Faaliyetler ( Kuvvet LORDOĞLU ve Arkadaşları)
- 1988-1995 Ekipsar Grubu’nun ( Arama
Kurtarma ve Spor Araştırma
Rehberlik Ekibi ) Yaptığı Faaliyetler
- 1990 Dan sonra (İbrahim
Kızılkaya vs.) D.S.İ Çalışanları Yürüyüş Grubu
- 1991-2001 Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü
Dağcılık İl Temsilciliği Faaliyetleri ( Ahmet AYDIN dönemi 1991-2002)
- Çelebi İzcileri
– Demirtaş Spor Kulübü Dağcılık Birimi
(Hasan ÖREN) ve Bazı D.S.İ’ liler (Korkut GÜVEN-Mustafa İŞCAN)
- 1991-1993 B.T.B.M. Bölge Dağcılık
Ajanlığının Dağcılık Eski Ajanının Yaptığı Faaliyetler
(Sait SAKA ve İranlılar Grubu ve Bazı D.S.İ ‘liler)
- 1991-1993 Bağımsız Bursalı Dağcılar
Grubu Faaliyetleri ( Hürriyet Grubu-Ahmet KÖSE ve Grubu)
- 1991-1977
Uludağ Üniversitesi Dağcılık Biriminin Yaptığı Faaliyetler (Kuvvet
LORDOĞLU ve Songül SONAL )
- 1993-1995 Gençlik Ve Spor İl Müdürlüğü
Dağcılık İl Temsilciliği Faaliyetleri
- ( I. Ahmet KÖSE Dönemi
) Çelebi İzcileri, Bölge Grubu 1989-1991,
D.S.İ.’liler
- 1995-1996 B.T.B.M. Bölge Dağcılık
Ajanlığının Dağcılık Eski Ajanının Grubunun Yaptığı Faaliyetler (Sait SAKA
İranlılar Grubu - Bazı D.S.İ. ‘liler -
- Bursa Kayak Antrenörleri Derneği - İl
Temsilcisi Mustafa BOZKUT Dönemi)
- 1993-1995 Sait SAKA İranlılar Grubu Ve
Bazı D.S.İ.‘liler İbrahim KIZILKAYA – Ertuğrul DEMİRTAŞ – Ahmet KÖSE ve
Grubu
- 1993-1997 Akın BOZKURT, Hüseyin YILMAZ Ve Arkadaşları İle
Ahmet KÖSE ve Arkadaşları (1993-1997 Serdar İNCE, Tanju YÜZEN, Tuncel
V.S.
)
- 1998-2000 Tonga Doğa Yürüyüşçüleri
Grubu
- 1996-1999 Bursa Kronik Dağcılar Birliği
- 1995-1997 Ertuğrul DEMİRTAŞ Doğa Turizm
Faaliyetleri
- 1996-2001 Ekipsar Grubu (Arama Kurtarma
Ve Spor Araştırma Rehberlik Ekibi) Faaliyetleri
- 1997-2000 Demirtaş Spor Kulübü Dağcılık
Birimi (Hasan ÖREN, Ertuğrul DEMİRTAŞ, Nazif MAKAS, Korkut GÜVEN, Mustafa
İŞCAN )
- B.T.B.M. Bölge Dağcılık Ajanlığının
Dağcılık Eski Ajanının Grubunun Yaptığı Faaliyetler (Sait SAKA İranlılar
Grubu - Bazı D.S.İ.'liler - Bursa
- Kayak Antrenörleri Derneği – G.S.İ.M.
Spor Kulübü – (Oğuz KANBİR)
- 1999-2000 G.S.İ.M Spor Kulübü Sait Saka
(Mustafa AYDEMİR)
- 1997-1998 G.S.İ.M. Dağcılık İl
Temsilcisi Nizamettin EROL Dönemi
- 1999-2000 G.S.İ.M. Dağcılık İl
Temsilcisi Ahmet KÖSE II. Dönemi (Ahmet KÖSE, Aziz DOĞAN, Cumhur KANTARCI
Dönemi Başlangıcı Olan Sonbahara Kadar Olan Süreç)
- 2000-2002 Bursa Dağcılık Derneği
(Hüseyin YILMAZ )
Katkı Sağlayanlar
Yazım Kurulu İsim Listesi
1951-1965 TÜRKİYE DE DAĞCILIK
Bozkurt
ERGÖR ilk kez 1950 – 1952 yılları arasında iple tanışmıştır. Bundan önce de
bazı dağlara zirve tırmanışları yapmış ancak; bu rotalar yürüyüş yolları
şeklinde olmuştur. Bozkurt ERGÖR ’ün sahip olduğu ilk ip Kastamonu Tire’de
imal edilen kendirden bir iptir. Sonuçta; Bozkurt ERGÖR tırmanış güvenlik
malzemelerini 1955’lerden sonra sahip olabilmiştir. Öte yandan, Dağcılık
Federasyonu’nun Aladağlar ’da açtığı ilk temel eğitim kampında Bozkurt
ERGÖR’ün kişisel malzemeleri kullanılmıştır.
1950-1960 yıllarında Ankara, Manisa, Kayseri, Erzurum illerinde dağcılık
kulüpleri kurulma girişimleri başlamıştır. 1960’lı yıllarda Dağcılık ve Kış
Sporları Federasyonu içersindeki tartışmalar hız kazanmış ve bazı ayrılıklar
yaşanmıştır. Bu yılların önder dağcıları, çantalarında iplerini veya
kazmalarını sürekli bulunduran Bozkurt ERGÖR ve Muzaffer EROLGEZ ‘dir. Ancak
bu dağcılar son derece huzursuzdurlar. O günkü federasyonda kendileri birkaç
kişiyle dağcılık yapmakta iken bu federasyonun kayakçıları ve yürüyüşçü
dağseverleri de kendilerine dağcı demektedir. Bu durum özellikle Bozkurt
ERGÖR ve birkaç arkadaşını arayışlara sürüklemiştir. İşte bu sebeple Dr.
Bozkurt ERGÖR 1962 yılında İstanbul'da "Türk Dağcılık Kulübü" adı altında
ayrı bir örgütlenmeye gitmiştir. Bu kulüp 1972 yılına kadar varlığını
sürdürmüştür. 12 Mart askeri yönetimi sırasında kulüp kapanmıştır. Kulübün
yönetiminde başlangıçta Dr. Bozkurt ERGÖR, Şinasi BARUTÇU, Muvaffak UYANIK
gibi kişiler bulunmaktadır. 1963 yılında Sönmez TARGAN kulübün başkanlığını
yürütmüştür. Aynı dönemde, Anadolu'da farklı illerde dağcılık kulüplerinin
kurulması için çalışmalar sürdürülmüştür. Bu çalışmalar ülkemizde ilk özel
dağcılık örgütlenmelerinin çekirdeğini oluşturmuştur.
1961
senesinde Bozkurt ERGÖR ve S. Nowill, Aladağlar Demirkazık Dağı güney batı
yönündeki Peak kulvarından Demirkazık Zirve tırmanışı yapmışlardır.
Türkiye’de 1967 yılında yaz aylarında Aladağlar’da Sıyırma Boğazı’nın sonunu
kapatan ve yaklaşık 250 m olan duvarın çıkışını yapan Bozkurt ERGÖR ve
birkaç arkadaşı ülkemizde çağdaş anlamda. ilk kez yapay teknikle ve en zor
tırmanışı yapmıştır.
1963 yılında kurulan ODTÜ DKSK (Dağcılık ve Kış Sporları Kulübü) üyeleri,
dünya çapında bir üniversite olan bu üniversitenin lisan bilen seçkin
öğrencileridir. Burada da özellikle kayak ağırlıklı olarak yapılmakta ancak
diğer branş, dağcılık ihmal edilmektedir. Bozkurt ERGÖR 1964 yılında
İsviçre’nin Zermat yakınlarındaki 4478 m. yüksekliğindeki Mattahorn Dağı’na
çıkmayı denemiş başaramamıştır.
Aynı yıllarda federasyon yönetimi ise Alpinizm adı ile yazları yürüyüş ve
kamp, kışları kayak yapmaktadır. Halbuki Alpinizm (eski anlam) dağları
tanıma adına bilim adamlarının yaptıkları bilimsel çalışmalardan kaynaklanan
bir etkinliğin adıdır. Ancak bu entelektüel etkinliğin dışında kayak yapmak,
zirvelere tırmanmak, yürüyüş ve kamplar yapmak da yani spor faaliyetleri ve
sportif etkinliklerde bulunmak da Alpinizm’in içinde bulunan, ondan doğmuş
faaliyetlerdir.
Alpin kulüp olarak bilinen Avrupalı kulüplerin tamamı, gerçekte birden çok
spor branşı, sportif faaliyeti ve bilimsel çalışma yapanları bir araya
getiren kulüplerdir. Bu kulüpler kayak yapan, yürüyüş yapan ve zirvelere
tırmanış yapan zirve coğrafyasını merak eden kişilerden oluşmuştur. Bu ilgi
Alplerin çoğuna tırmanıldığından bitmiştir. Yani aslında dağın keşif amacı
ile en kolay yolundan çıkılmış olmakla keşif ve fetih dönemi dağlarda
kapanmıştır. Öte yandan Alpin alanlarını merak eden bilim adamlarının
çalışmaları da çoğunlukla tamamlanmıştır.
İşte buna göre dağcılık sporu, bu dağlara yürünerek değil tırmanılarak
çıkılan yollarından çıkmakla ve tırmanılan bu rotalarda düşmeye karşı
emniyet aletlerinin kullanılmasıyla başlamıştır. Sonuçta spor olmadan önceki
dağ gezintileri, dağdaki konaklamalar dağsever anlamında dağcılık faaliyeti
olarak algılanmıştır. Görüldüğü üzere Avrupalıların Alpinizm dedikleri şey
dağları keşfetmek ve zirveleri fethetmek amacıyla gezmek, kayak yapmak ve
bilimsel çalışmalar yapmaktır. Aslında Türklerin de buna en uygun terimleri
DAĞCILIK ve KIŞ SPORLARI olmuştur. Ancak Alpinizm terimi bu iki spor
branşını kapsamakla birlikte bizde kış sporları branşı dağcılık adı ile
anılır olmuştur. Hatta dağcılık branşı bir anlamda dışlanmıştır. Bu
nedenlerle bu isim altında bazı kimseler bilimsel çalışmalar, bazıları
yürüyüş, bazıları da kayak faaliyetleri sürdürmüşlerdir. Kimileri ise
bunların bir kaçını birden yapmıştır. Ancak dağcılık kayaktan ve yürüyüşten
ayrı bir spor disiplini olmasına rağmen bu faaliyetlerden yararlandığı için
sanki bu faaliyetlerin türü gibi algılanmıştır. Bu yanlış algılama kuşaktan
kuşağa yanlış öğretilerek devam etmiştir.
1966-1997 TÜRKİYE DE DAĞCILIK
Ülkemizde dağcılık ve kayak iki ayrı branş olmasına rağmen aynı çatı
altına girmesi ve branş sporcularının bir arada olması zamanla ayrılıkların
doğmasına sebep olmuştur. Kaldı ki kayakçılar kendilerini kayakçı değil
çoğunlukla dağcı olarak adlandırmışlardır. Sonuçta; çok az sayıda olan,
dağların doruklarına tırmanan dağcılar ihmal edilmiştir. Gerçekte kayakçı
olup yazları yürüyüşler yapan sporcular kendilerine dağcı deyince dağcılar
ve dağcılık, kayağın gölgesinde kalmıştır. Sonuçta dağcılığın ayakları
kayak ve turizm prangalarına vurulmuştur.
Yaşanan
birçok olayın sonucunda her iki branş, dağcılık ve kayak 1966 yılında
ayrılmış ve Dağcılık Federasyonu kurulmuştur.
Yeni kurulan Dağcılık Federasyonu’nun başkanlığına idari deneyimlerinden
dolayı Latif Osman ÇIKIGİL getirilmiştir.
ÇIKIGİL hoca kendi kuşağındaki kişilere göre teorik ve bürokratik
yönden önde bir kişidir. Federasyonun ilk başkanları kayakçı, yürüyüşçü yani
bir kısım dağsever olmuştur. Bununla birlikte o dönemde dağcılar, yani
zirveye tırmanarak çıkanlarda vardır. Ancak bu kimseler Dağcılık Federasyonu
yönetiminde etkili olamamışlardır.
Yine bu yıllarda ülkemiz turizmini geliştirmek gayretiyle özellikle
deniz turizmine paralel olarak, dağ turizm faaliyetleri yani:
yürüyüş, kampçılık gibi faaliyetler, özellikle turizm bakanlığı personeli
İsmet ÜLKER tarafından
önemsenmiş ve bu faaliyetler yapılmaya çalışılmıştır. İşin
ilginç tarafı bu
yerli gezgin turistler de kendilerine dağcı sıfatını yakıştırmıştır.
Çok ilginç bir biçimde benzeri bir durum yani kayakçılar ve yürüyüşçüler ile
dağcılar arasındaki ayrılıklar 1975 senesinde ODTÜ – DKSK'de yaşanmıştır.
ODTÜ de bu yıllarda Uludağ Kayakevi Tesisi açıp muhtemelen kayağa ağırlık
verdiğinden dönemin önemli ODTÜ’lü dağcıları Yalçın KOÇ ve Kaşif ALADAĞLI da
DKSK ‘dan ayrılıp Anadolu Dağcılar Birliğini (ADB) kurmuşlardır. Anadolu
Dağcılar Birliği’nin kurulmasının teşvikçisi ve isim babası Sönmez
TARGAN’dır.
Batur KÜRÜZ’ler
Ömer TÜZEL’ler yalnızca dağcılık yapılan bu kulübün en önemli
isimleridir. Bu kulüp dağcılık dışında herhangi bir spor branşında faaliyet
göstermemiştir.
Yine bu tarihlerde Türkiye
Dağcılık Federasyonu Eğitim Yönetmeliği ve Eğitmen Yönetmeliği olmayan bir
federasyon konumundadır. Eğitimler usta çırak ilişkisi içerisinde
verilmekte, tek yasal belge olan yardımcı eğitmenlik belgesine, Sayın Dr.
Bozkurt ERGÖR döneminde
Ankara yakınlarındaki Hüseyin Gazi’de 17-25 Haziran 1974 tarihinde açılmış
olan Dağcılık Eğitmeni Yetiştirme Kampı’nı başarı ile tamamlayan Ankara
Bölgesinden Faruk SÜKAN, Hakkari Bölgesinden Kemal ÇAPA, Rize Bölgesinden
Bahri BAYRAKTUTAN, İçel
Bölgesinden Sait MUTLU’nun sahip oldukları görülmektedir
1997 yılına
gelindiğinde ülkemizde federasyonunun resmi kayıtlarına göre 25 aktif il, 23
dağcılık kulübü ve 919 lisanslı dağcı görülmektedir.
1951-1977
YEŞİL DAĞCILIK KULÜBÜ VE YAPTIĞI FAALİYETLER
1960’lı yılların başında başlayan Uludağ yaylalarında kampçılık faaliyetleri
daha sonra Çobankaya ve Sarıalan Kampçıları Koruma ve Yaşatma Derneği adıyla
devam etmiş ve kampçılık faaliyetleri yaz sezonu boyunca devam
ettirilmiştir. Bu dernek 1980’ de kapatılmıştır.
Ülkemizde olduğu gibi Uludağ’da da zirve çıkışları en kolay yol olan yürüyüş
yollarıyla yapılmış, tırmanışlar yapılmamıştır.
Haldun AYDINGÜN tarafından adı verilen Uludağ kuşaklı kayadaki NOWİLL
rotasını 1964’te Sönmez TARGAN ve İngiliz asıllı dağcı Sydney NOWİLL
tırmanmıştır. 1972’deki Sönmez TARGAN’la tırmandıkları yer ise Uludağ Küçük
Zirve tepenin bugün Diyagonal adı verilen kuzey buz kulvarıdır. Daha sonra
bu rotayı 1993 yılında Dr. Yusuf ÖZEN ve Ahmet KÖSE tırmanmıştır.
1966’da kurulan Dağcılık Federasyonu’nun ilk genel sekreteri Özcan ALBUZ 5
yıl boyunca Latif Osman ÇIKIGİL ile çalışmış ve onun tarzında faaliyetlerde
bulunmuştur. Latif Osman ÇIKIGİL dağcılık ve Kış Sporları Federasyonu
başkanlığını yaptığı dönemde de Dağcılık Federasyonu Başkanlığı yaptığı
dönemde de dağcılık yerine yazları yürüyüş ve kampçılık, kışları kayak
yapmıştır.
Latif Osman ÇIKIGİL, federasyonun ilk genel sekreteri Özcan ALBUZ'un hocası
ve çok yakın mesai arkadaşıdır. Özcan ALBUZ Bursa Dağcılık İl Temsilcisi
olarak, istifa ettiği 1991 yılına kadar, Latif Osman ÇIKIGİL ’in tarzını
sürdürmüştür
1973 yılında Bursa’da Yeşil Dağcılık Kulübü adıyla bir dernek kurulmuştur.
Derneğin kurucuları arasında Ünal YILMAZ, Soner ALTINMEKİK ve Orhan
PİLAVCILAR vardır. Bu dernek 1974 yılında spor kulübü olarak Dağcılık
Federasyonu’na tescil edilmiş ve 1980‘de kapatılmıştır. Faal üye sayısı
yazları 12-15 Kışları 8-10 kişidir.
Yeşil Dağcılık Kulübü 1974 yılında tescilli bir kulüp olarak Dağcılık
Federasyonu kanalı ile Uludağ Sarıalan’daki barakalarda
kamp yapıp yaz ve kış yürüyüşler yapmıştır. Dolayısıyla Sarıalan’daki
barakaları izcilerden önce Yeşil Dağcılık Kulübü üyeleri kullanmışlardır.
Öte yandan Bursa’nın ilk tescilli dağcılık kulübü bu kulüptür.
Bu kulüp o günkü şartlarda Uludağ’a yürüyüşler düzenleyen Küçük Zirveye ve
Büyük Zirveye yürüyen gerçekte bir doğa sporları yürüyüş grubudur. Ayrıca bu
grup üyelerinin o yıllarda kışın kayak da yaptıkları bilinmektedir. Sonuç da
gerek Bursa Dağcılık Derneği gerekse sonradan kurulan Yeşil Dağcılık Kulübü
yazları orman ve zirve yürüyüşleri yapmakta çadırlı kamp yerine ise Uludağ
Sarıalan’daki Milli Parka ait barakaları kullanmaktadır. Aynı barakalardan
yine kışın da faydalanmışlardır.
Bülent KALE Bursa yeşil mahallesi doğumludur. 1977 yılında Bursa Erkek
Lisesi’ni bitirmiştir. Ancak çocukluk yıllarından itibaren bu yıla kadar
Uludağ eteklerinde yürüyüşler yapmıştır. 1976 - 1977 yıllarında Yeşil
Dağcılık Kulübü ile tanışmıştır. Fakat bu kulüpte herhangi bir dağcılık
faaliyeti yapılmamıştır. Bülent KALE 1977’de girdiği ODTÜ'ye önce dağcılık
kulübüne üye olarak başlamıştır. ODTÜ Dağcılık ve Kış Sporları Kulübü
1963’te kurulmuş eski bir kulüptür. Bülent KALE her ne kadar dağcılık adı
ile Yeşil Dağcılık Kulübü’yle tanışmış ise de ip ve kazma ile tanışmışlığı
ODTÜ DKSK'da olmuştur. Bu kulüpten
önce dağcılık eğitimi ve tırmanışı yoktur.
Taner TÜMERDİRİM Bursa’da Tophane Meslek Lisesi’nde memuriyete başlamıştır.
1972 - 1977 yıllarında izci lideri olarak bir grup izcisi ile Uludağ’da
yürüyüşler yapmaktadır. 1977 yılında ise ilk kez Uludağ Sarıalan’daki milli
parklara ait barakalarda ve yine Kirazlı Yayla’da da Uludağ İzcileri adı ile
oluşturduğu ergin izci grubuna kamplar yaptırmıştır.
ODTÜ DKSK DEN BÜLENT KALE ve GAZİ ÜNİVERSİTESİ’NDEN NAZİF MAKAS
Bülent KALE 1980 Şubatında Uludağ Sarıalan’da Taner TÜMERDİRİM’in
liderliğini yaptığı izci kampında ilk kez dağcılığı tanıtıcı bir konuşma
yapar ve birkaç düğüm gösterir. Bu kampta Bülent KALE ile tanışan izcilerden
biri de Nazif MAKAS’tır ve ilk kez bir dağcı ve dağcılığa ait malzemeleri bu
kamp döneminde görmüştür. Nazif
MAKAS 1980’de Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesine öğrenci olarak
girmiş 1981-1984 yılları arasında Bülent KALE’nin verdiği pratik dersleri
Ankara Hüseyin Gazi Kayalıkları’nda almış ve birlikte tırmanışlar
yapmışlardır. Bu tırmanışlardan biri 19 Mayıs 1982 yılında Erciyes Sırt
rotasından Bülent KALE’nin rehberliğinde zirve tırmanışı ve yine aynı yıl
sonbahar döneminde Narlıdere ’de mağara tırmanıştır.
Nazif
MAKAS, Tophane Meslek Lisesi’nden 1980 Haziranında mezun olmuştur. Lise
boyunca Taner TÜMERDİRİM’in izcisidir. İzcilik dışında her hangi bir
faaliyeti olmamıştır. Ancak 1980 yılında kampı ziyaret eden Bülent KALE ile
tanışmış daha sonra Gazi Üniversitesi’ne başladığında yani 1981’den itibaren
1984’e kadar Gazi Üniversiteli dağcı olarak özellikle ve çoğunlukla izci
kamplarında dağcılık adını verdiği eğitimler yapmıştır.
Nazif MAKAS
bölgenin, dağcılık il ajanlığının ilk faaliyeti olan Keles-Kocayayla’da
yapılan izci kampına katılan Gürsu Spor Futbolcuları ile hafta sonu
sürecinde dağcılıkla ilgili söyleşilerde bulunmuş onlara dağcılığı
tanıtmıştır. Bu futbolcular aynı zamanda lisanslı dağcıdır. Nazif MAKAS‘ın
Özcan ALBUZ ile ilk tanışması Keles-Kocayayla’da ki bu izci kampında
olmuştur. Bu kampta Nazif MAKAS bölge ajanı Özcan ALBUZ’a bir keten ip
aldırıp bu ipi kampta dağcılık tanıtımında kullanmıştır.
1982 yılı
Ağustos ayındaki bu kampta kullanılan bu ipi aynı yıl sonbaharda Narlıdere
’de mağaraya yapılan ilk tırmanışta kullanmak için Özcan ALBUZ'un onayı
olmadan Nazif Makas kullanmıştır. Bu tarihten itibaren il ajanı Özcan ALBUZ
ile Nazif MAKAS hiçbir faaliyette bir daha birlikte olmamışlardır.
Yine 1982 yılında Kaplıkaya’dan yola çıkıp Tonga Kayalıkları’na tırmanış
yapmışlardır.
1983 yılının Ağustos
ayında Nazif MAKAS, Orhan KUŞKONMAZ ve Ahmet KÖSE Niğde Aladağlar Büyük
Demirkazık zirveye tırmanmışlardır
Buna göre Bursa’da
dağcılık adı altında 1980’e kadar yürüyüş, kampçılık ve
kışları yapılan kayak dışında hiçbir faaliyet söz konusu değildir.
ODTU
DKSK KULÜBÜ’NDEN BÜLENT KALE VE BURSA YEŞİL DAĞCILIK KLÜBÜ’NDEN ORHAN
PİLAVCILAR - 1978-1982 YEŞİL DAĞCILIK KULÜBÜ’NÜN YAPTIĞI FAALİYETLER
Yeşil Dağcılık Kulübü’ne 1977 yılında ilk kez lise son sınıfta giden Bülent
KALE aynı yıl ODTÜ ‘ye öğrenci olarak başladığından dağcılık ve kayakla
tanışmış öncelikle yoğun olarak dağcılığa ilgi duymuş, doğruca DKSK'ya
girmiş, dağcılıkla gerçek anlamda tanışmıştır. Ayrıca aynı yıl o günlerde
sürekli faaliyetlere giden Orhan PİLAVCILAR'la birlikte ilk kez ip ve kazma
ile tanışmıştır.
Bülent KALE’nin rehberliğinde Orhan PİLAVCILAR 1982 yılında Reşko ’ya
tırmanmıştır. 1982 yılında bu ikilinin Ağrı Dağı tırmanışları başarısızlıkla
sonuçlanmıştır.
Bülen KALE Bursa’ya zirve tırmanışın tekniğini, ip ve kazma emniyetini yani
tırmanışın emniyetini ODTÜ’de öğrenip ODTÜ’lü dağcı olup ve Bursalı dağcı
Yeşil Dağcılık Kulübü üyesi Orhan PİLAVCILAR ’a öğreten kişidir.Gerçek
anlamda dağcılık Bursa’da
yaşayan, Yeşil Dağcılık Kulübü üyesi Orhan PİLAVCILAR’la başlamıştır.
Ancak aynı tarihte Özcan ALBUZ’un da dağcılık il temsilcisi olarak bu
işin resmi başkanı olması ilginçtir.
Bülent KALE ’nin çektiği renkli fotoğraflardan da anladığımız kadarı ile
Küçük Zirve çanağında Diagonel rota dibinde ekip muhtemelen tırmanış
projeleri yapmış ancak tırmanışın yapılıp yapılamadığı bilinmemektedir.
Bülent KALE ile Orhan PİLAVCILAR’ın yaptığı birkaç tırmanışta yabancı
dağcılarla karşılaştıklarında işi sorulan Orhan, boyacı olduğunu
söylediğinde yabancı dağcılar arasında bu durum büyük şaşkınlık yaratmıştır.
Çünkü onlara göre Alpinist demek akademik bilimsel faaliyetlerde bulunan
kişi demektir. Bu yüzden bina boyacısının Alpinistim demesini şaşkınlıkla
karşılamışlardır.
1977-1986
BEDEN TERBİYESİ BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ BÖLGE DAĞCILIK AJANLIĞININ YAPTIĞI
FAALİYETLER
Özcan ALBUZ 1966 yılında kurulan Türk Dağcılık Federasyonu’nun Sayın
Başkanı Latif Osman ÇIKIGİL’in ilk genel sekreteridir. Genel sekreterlik
görevi nedeniyle Sayın Osman Latif ÇIKIGİL ’in yakın çalışma arkadaşlığı ve
dostluğu olan bir memurdur. İlk genel sekreter olmadan önce muhasebe
memurluğu yaptığından genel sekreterliğine müteakip dağcılarla tanışmış ve
federasyonun ilk kamplarına mutemet görevi nedeniyle resmi görevli sıfatıyla
gitmiştir. Dağları tanımış sevmiş ve bir doğa sever olarak işi icabı olsa da
bu hobiyi edinmiştir.
Özcan ALBUZ ’un genel sekreterlik yaptığı Dağcılık Federasyonu içinde bir
kısım dağcılar ile bir kısım dağ severler (doğa sever) bulunmaktadır.
Zirvelere tırmananlara bu dönemde profesyonel dağcı, yürüyen kamp yapanlara
ise dağ sever ya da doğa sever sıfatı uygun görülmekteydi. Bu dönem
1970’lilere kadar bu şekilde sürmüştür. O günkü federasyonun dağcı üyeleri
arasında Bozkurt ERGÖR, Sönmez TARGAN ve Muzaffer EROLGEZ en önemli
isimlerdir. Öte yan dan Muharrem BARUT, Erdal ŞENEL, Latif Osman
ÇIKIGİL ve Özcan ALBUZ ise diğer kısım dağ severlerdir. Özcan ALBUZ, yakın
mesai arkadaşı Latif Osman ÇIKIGİL ve onun izinden giden diğerlerinin
felsefesi olan “Dağcılık tırmanış değildir” felsefesine her zaman sahip
çıkmıştır. Bozkurt ERGÖR ve arkadaşları medyayı aracı kılarak bu fikri
sürekli eleştirmişler ve hatta federasyondaki görevlerinden istifa
etmişlerdir. Ancak dağcılık ve kış sporları federasyonu kurucu başkanı daha
sonra da Dağcılık Federasyonu başkanı olan Latif Osman ÇIKIGİL tercihini
hiçbir zaman tırmanıştan yana kullanmamış, kayak, yürüyüş ve kampçılık
ilgisi sürekli devam etmiştir. Latif Osman ÇIKIGİL Dağcılık
Federasyonu dağcılık mı yapacak yoksa kayak mı yapacak eleştirilerine hep
kulak tıkamıştır. Özellikle Bozkurt ERGÖR’ ün son derece centilmence yazdığı
eleştiri mektuplarına aynı centilmenlikle fikrini savunucu cevaplar
yazmıştır.
1970 ’lere kadar her iki grup arasında dağcılığın tanımı üzerine ciddi
tartışmalar yaşanmış bu fikir ayrılıkları zıtlaşmalara kadar gitmiştir. Bir
tarafta “Dağcılık zirvelerin yürünerek çıkılması olanaksız yollarından
tırmanmaktır” diyenler, diğer tarafta “Biz dağlarda yürürüz, kamp yaparız,
kayak yaparız bu işler de dağcılıktır” diyenler iki ayrı grup oluşturmuştur.
1972 yılında Federasyon Başkanı Osman Latif ÇIKIGİL’in de onay ve destek
vermesi nedeniyle eşinin eczane açacağı Bursa’ya yerleşen Özcan ALBUZ
dağcılık federasyonundaki konumu gereği Bursa’da memur olarak bulunduğu
kurumda yani Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğünde (Gençlik ve Spor İl
Müdürlüğü) fahri bir görev olan (maaşsız) Dağcılık İl Ajanlığı (İl
Temsilcisi) görevini de almıştır. Ancak Dağcılık Federasyonu’nun 1976 yılı
kayıt ve belgelerine göre bu tarihe kadar Bursa İl Ajanlığı kurulmuş
değildir. Dolayısıyla Bursa’da
resmi olarak mevcut kayıtlara göre Dağcılık İl Ajanlığı ataması 1977
yılında yapılmıştır. Bunun en önemli
nedeni bölge müdürlerinin futbol dışında diğer sporlara uzak durmasıdır.
Özellikle yarışması ve seyircisi olmayan dağcılığın bölge müdürlerinin
gözündeki değeri diğer spor branşlarına göre çok azdır. Kaldı ki bu yıllarda
dağlarda yürüyen, dağlarda kamp yapan kişilere çoğunlukla dağcı
denildiğinden bölge müdürleri turistik ve spor niteliği taşımayan bu
faaliyetlere soğuk bakmışlardır.
Buna göre 1977 yılında ilk ataması yapılan Bursa Beden Terbiyesi Bölge
Müdürlüğü Dağcılık İl Ajanlığı 1982 yılına kadar fiili olarak herhangi resmi
faaliyet düzenleyememiştir. Yine bunun nedenleri arasında bu tarihlerde
Bursa’da bu spora ilgi duyan kişilerin olmamasıdır. Her ne kadar tarihi
nitelikteki Bursa Dağcılık Derneği ve Yeşil Dağcılık Kulübü adıyla dernekler
kurulmuş olsa da, dağcılık, meraklısı olmayan bir spor olarak kalmıştır.
Malzemenin ve ilgilisinin olmadığı koşullar altında bölge ajanı Özcan ALBUZ
1982 yılında yöneticileri arasında bulunduğu Gürsu Spor Futbol Takımı’ndan
12 kişilik bir grubun lisanslı dağcı olmasını sağlamış, dağları sevdirmek
istediği bu futbolcuları Taner TÜMERDİRİM’in Keles Kocayayla’daki kız izci
kampına götürerek Bursa’daki bölge ajanlığının ilk faaliyetini yaptırmıştır.
1982 yılı Ağustos ayında yapılan bu faaliyet ilktir. Bu faaliyete
katılan Futbolcu – dağcılar ferdi lisanslıdır. Çünkü Gürsu Spor’un tüzüğünde
o yıllarda dağcılık branşı yoktur. Yeşil dağcılık derneğin en önemli
temsilcisi Orhan PİLAVCILAR’dır. Bölge ajanı Özcan ALBUZ, Bülent KALE ’yi
hiçbir zaman tanıyamamıştır. Çünkü Bülent KALE ODTÜ’lü dağcıdır. Sporcu
kimliğinin Bursa ile bir ilgisi yoktur.
Bu durum Gazi Üniversiteli Nazif MAKAS’ın dikkatini çekmiş sürekli
ödeneksizlikten ve malzemesizlikten yakınan bölge ajanının futbolculara
ikinci branşı kazandırmasına bir türlü sıcak bakmamıştır. .
Özcan ALBUZ ’a göre ise Nazif MAKAS ve bir iki arkadaşı o günkü
mevzuat hükümlerinden habersizdir. Resmi kuralları bilmedikleri için bölge
ajanına karşı olumsuz bir tavır içerisine girmişlerdir.
Hatta 1983 yılında Bursalı dağcı Ahmet KÖSE ile Gazi Üniversiteli Dağcı
Nazif MAKAS ve Orhan KUŞKONMAZ Niğde Aladağlar Demirkazık zirve defterine
lisanslı dağcı Gürsu Futbol Takımı Futbolcuları’nı Keles Kocayayla’daki kız
izci kampına götürdüğünden dolayı eleştiri yazısını yazmışlardır.
Bu tarihte Ahmet KÖSE 18, Nazif MAKAS 21 yaşındadır.
Dolayısıyla resmi kurumların mevzuatlarından pek de bilgileri olduğu
söylenemez.
1985 yılına gelene kadar başta mevzuat engelleri, sporcu yokluğu ve
malzemenin hiç olmaması nedeniyle sadece adı geçen faaliyet dışında bölge
ajanlığın da hiçbir faaliyeti yapılamamıştır.
1985 yılında Uludağ Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi 2. sınıf öğrencisi
Ahmet Bülent ÜÇOK fakülteden sınıf arkadaşı Erhan AKBARUT’un ve Taner
TÜMERDİRİM’in izci çevresinden ayrılıp bölge ile dağcılık faaliyetlerine
başlamasıyla veteriner fakültesi öğrencileri bazı tıp fakültesi öğrencileri
ve bir kısım yabancı uyruklu (İranlı) öğrenciler bölgenin tüm sporcularını
oluşturmuşlardır.
Yine bu durum 1984 yılında askerden gelip Süleyman Çelebi Lisesi’nde İzci
Lideri olan Ender UZER’ in izci obasına dağcılık temel eğitimleri adıyla
eğitim vermeye başlayan Gazi Üniversiteli dağcı Nazif MAKAS’ın muhalefetine
konu olmuştur. MAKAS’a göre dağcılara faaliyet yaptırmayan Özcan ALBUZ
futbolculara faaliyet yaptırmaktadır. Ancak bu futbolcularında kamp
yapacakları kadar bilgileri, dağda yürüyebilecekleri kadar dağ sevgilerinin
var olduğu ve aynı zamanda dağcılık branşında lisansları olduğu göz ardı
edilmektedir.
Bu koşullarda Taner TÜMERDİRİM’ in izci kampları için kullandığı ve
Sarıalan’ daki telesiyej kayalarında verdirdiği izcilere yönelik temel
tırmanış tekniği uygulamaları dışında fazlaca bir pratik yapılamamıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerin dışında dağcılığın yerine kampçılığın
– yürüyüşün dağcılık adı altında öğretilmesinin asıl nedeni federasyonun
çoğunluk yöneticilerine göre önce doğayı, dağı sevdirmenin gerekliliğidir.
Daha sonra doğayı seven bu insanlar önlerine çıkan kar- buz, kaya gibi
engelleri aşmayı öğrenecektir anlayışıdır. Halbuki onlarca yıl temel eğitim
hatta gelişim eğitimi adı altında yaptırılan yürüyüş ve kampçılık
faaliyetlerinden yetişmiş bir dağcıya rastlanılmıştır demek oldukça zordur.
Ama ağırlıklı eğilim bu olduğundan tırmanış yok sayılmış ve onlarca insana
dağcılık, kampçılık yürüyüştür gibi bir inanç yüklenilmiştir.
1977-1982
HÜRRİYET İZCİ GRUBU - ULUDAĞ İZCİLERİ GRUBU’NUN YAPTIĞI FAALİYETLER (TOPHANE
MESLEK LİSESİ ve SÜLEYMAN ÇELEBİ LİSESİ )
Dedeleri Gürsu ilçesi Dışkaya Köyü’nden olan Ahmet KÖSE ’nin ailesi
1915-1958 yılları arasında Uludağ’ın muhtelif yaylalarında hayvancılıkla
uğraşmışlardır. Ahmet KÖSE 10 yaşına kadar serbest zamanlarını Dışkaya –
Narlıdere ve Uludağ bölgelerinde Yörük obalarında geçirmiştir. 10-15 yaşları
arasında Uludağ’ın bilinen birçok bölgesinde önderlik ettiği bir arkadaş
grubuyla özellikle Recep VATANSEVER, Yılmaz ŞENSOY adındaki arkadaşlarıyla
geziler, tırmanışlar yapmıştır.
1980-1982 tarihleri arasında ergin
izci adı ile Taner TÜMERDERİM ’in Uludağ’ın Kirazlı Yayla ve Sarıalan ’daki
kamplarında ULUDAĞ MİLLİ PARK İZCİSİ grubunda bulunmuştur. 1980 Ekim – 1982
Mart yani; 18 ay izci üniforması giymiştir.
1972 yılında Bursa’ya yerleşen
Taner TÜMERDİRİM, Tophane Meslek Lisesi’nde memur olarak işe başlamıştır. Bu
yıllardan önce Taner TÜMERDİRİM lider izcilik, yelken ve dağcılıkla
tanışmıştır. Ancak
ağırlıklı tercihi izcilik olmuştur. İş hayatına başladığı meslek lisesinde
Selahattin DACI adındaki kayakçı bu okulun kış sporlarıyla ilgisini
başlatmış kişidir. Öte yandan izci olan Taner TÜMERDİRİM 1977 yılına kadar
Uludağ’da yürüyüşler yapmış, daha sonra da 1977‘den itibaren özellikle kış
kampları için Yeşil Dağcılık Kulübü üyelerinin kullandığı Sarıalan ’daki
barakaların olduğu yeri kamp alanı olarak kullanmıştır. Taner TÜMERDİRİM
dağcılıkla ilgilenen kişilere sempati ile bakmış ve Sarıalan ‘daki kamplarda
zaman zaman Yeşil Dağcılık Kulübü ’nden Orhan PİLAVCILAR ’ı ve OTDÜ’lü dağcı
Bülent KALE ’yi misafir etmiştir.
Bülent KALE ilk kez 1980 yılında Sarıalan barakalarındaki izci
kampına gelmiş burada kişisel ekipmanlarıyla dağcılığı tanıtıcı konuşmalar
yapmış hatta bazı düğümleri bu kamptaki izcilere öğretmiştir.
1981 yılı Ağustos
ayında Kirazlı Yayla ’daki izci kampını ziyaret eden OTDÜ‘lü dağcı
Bülent KALE ’nin ziyareti ile Ahmet KÖSE ve kamptaki izciler ilk kez
dağcılık adını duymuş ve bir dağcı ile tanışmıştır.
Ahmet KÖSE ve arkadaşları 1982
yılı Şubat ayında Bülent KALE ’nin
ilk kez Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden onaylanmış Uludağ izcisi
grubuna verilen Dağcılık Kış Temel Eğitimi’ne 15 günlük süre ile katılmış,
ilk kez bu eğitim faaliyetinde ip ve kazma ile tanışmış, Sarıalan telesiyej
kayalıklarında dülfer yöntemiyle iniş yapmış, kazma ile baston yöntemini
kullanarak tırmanış uygulamaları yapmıştır. Bu çalışmaların bir kısmı küçük
bakacak mevkiinde ipli emniyetlerle uygulanmıştır. Ahmet KÖSE’nin kamera
görüntülerini Erkek Lisesi Öğretmenlerinden Recep ÇALIŞKAN bizzat çekmiştir.
Nazif MAKAS ‘ın Ahmet KÖSE ve
arkadaşlarıyla tanışması 1982 yılı Nisan ayı başında Tophane Endüstri Meslek
lisesinde Taner TÜMERDİRİM in ofisinde gerçekleşmiştir. Ahmet KÖSE ve
arkadaşları Tonga Kayalıkları’ndan ve Bakacak Kayalıkları’ndan tırmanıp
oradan Sarıalan’ı geçme projesini Taner TÜMERDİRİM ile paylaşmak için
gelmişlerdir.
1982 yılı Uludağ’a o güne kadar
bilinen en çok karın yağdığı yıldır. Ahmet KÖSE ve arkadaşları1982 yılında
23 Nisan tatilini Uludağ Bakacak Kayalıkları’nda kar-buz koşullarında meslek
lisesi atölyelerinde imal ettikleri basit baton- kazma tarzı aletlerle
tırmanarak geçirmişlerdir. Bu ekibin tırmanışında altmışlı yılların ikinci
yarısının en önemli dağcılarından Kayserili Ahmet ŞAHİN’ in buzlu rotalarda
kullandığı ekmek bıçağı ile sert kara saplayıp emniyet alma tekniği de
bilmeden uygulanmıştır. Bu
tırmanış; Ahmet KÖSE, Erhan AKBARUT, Şahin GÖÇER ve Osman ÖZTÜRK
tarafından Bursa Kaplıkaya ’dan yürüyüşle başlamış, Bakacak
Kayalıkları’nda kar-buz zeminde bugünkü Bakacak link istasyonunun bulunduğu
dik kayalığın tırmanılması şeklinde olmuştur. Yine bu ekibin sırt çantaları
Erhan AKBARUT’ un annesi tarafından şeker çuvallarından dikilmiştir. Ekibin
15 MT. kadar kendirden imal edilmiş urgan denilen ipi vardır. Diğer tüm
malzemeler ilkeldir.
Ekip,
bu faaliyetten hemen sonra çadır ve çanta imal ettirmeye karar vermiş ve
atölye dersinde teknik çizimler yaparak çadır ve çanta dizaynı
oluşturmuştur. Fransız bir dağcının malzeme imalatının Türkiye de
yapılamayacağı iddiası ekibi motive etmiştir. 1982 yılında Ahmet KÖSE
okuduğu lisede astığı ilanla kendi çapında grup oluşturup eğitimler ve
faaliyetler yapmaya başlamıştır. 1982 Nisan’ındaki faaliyet bu çabanın
sonucudur.
1980
yılında Uludağ da izci kampında tanıştığı Bülent KALE ’nin desteği ile
dağcılığa başlayıp onun üniversitede okurken
öğrencisi olan Gazi Üniversiteli dağcı Nazif MAKAS, Ahmet KÖSE ve
arkadaşlarından dört yaş büyük
olup o günkü görüşmede liseli
çocuklar olarak gördüğü gruba” -oralardan tırmanamazsınız çok kar var
gitmeyin..” şeklinde beyanda bulunmuş ancak Ahmet KÖSE ve arkadaşları 1982
yılı Şubat ayında aldıkları
resmi eğitimin niteliğine güvenerek Bursa’da bu nitelikteki ilk tırmanışı
gerçekleştirmişlerdir.
Uludağ’ın en eskilerinden Remzo’ ya göre Ahmet KÖSE ’nin dağcılık
faaliyetlerinden önce Uludağ’da dağcı yoktur. Küçük Zirve deki kulübenin
yapıldığı dönem Asım KURT‘un dağcılık ve kış sporları federasyonu başkanı
olduğu dönemdir. Bu binanın ustalarından biri Mollaarap’tan minareci
Bekir’dir.
Sarıalan‘daki esnaflardan olan Hasan MANTARLAR Uludağ’ın
yerlilerindendir. Sarıalan barakalarındaki faaliyetlerin içinde
bulunmuş bir esnafdır. Burada izcilerin kamp yapmaya başladığı 1977 yılından
itibaren çevrede yürüyüşler yapıldığını Ahmet KÖSE ’nin 15 günlük dağcılık
eğitimlerini yaptığı, iplerin açılıp kazmalı emniyetler alındığı, telesiyej
kayaklıklarının bu iş için kullanıldığını yılın 1982 yılı olduğunu çok iyi
hatırladığını söylemektedir. Bu barakalarda kamp yapan izcilerin kayak
eğitimi de aldıkları ve yoğun olarak bu işi de yaptıkları bilinmektedir.
Hasan’a göre bu kamplardan yetişenlerin %10 ‘u kadarı dağcılığa ilgi duymuş
bunların içinde de en eski olanının Ahmet KÖSE olduğu söylenmektedir.
Sonraları bazı kimselerin dağcılık veya izcilik adına dağda değil de şehirde
Heykel’in göbeğinde fluarlı düdüklü tanıtım faaliyetlerinde bulunduklarını
görmüştür.
Uludağ’ın en eski ailelerinden biri olan Fidyekızık ’tan Laz Eyüp’ün torunu
Kemal GÜLTEKİN’e göre Uludağ da dağcı kimliği ile tanıdıkları ilk ve tek
kişi Ahmet KÖSE’dir. Tanıdıkları dağcı Ahmet KÖSE, Akın BOZKURT ile
faaliyetlere başlamadan önce Sarıalan ve Çobankaya’da durmaz. Buralardan
yürüyerek zirvelere gider, tırmanışlar yaparmış. Bundan başka gerek
Sarıalan’daki gerek Çobankaya’daki granit batolitlerde kısa kaya
tırmanışları yapmaktaymış.
1975 yılından beri Uludağ’da olan Mustafa ÖZGER ’e göre ise Ahmet KÖSE ’den
önce ve yine onun dağcılık yaptığı dönemde dağcılık adına yaylalarda
yürüyüşler yapan ağaç altlarında kamp kuranlar dışında Uludağ'da tırmanış
yapan kimse yoktur.
1 983 yılı Ağustos
ayında Ahmet KÖSE, Nazif MAKAS ve Orhan KUŞKONMAZ Büyük Demir Kazık klasik
rota tırmanışını yapmışlardır. Yani; Bursalı dağcı Ahmet KÖSE Gazi
Üniversiteli ağcı Nazif MAKAS ve Orhan KUŞKONMAZ bu tırmanışı tamamlamıştır.
Ahmet KÖSE ilk kez Özcan ALBUZ adını bu faaliyette Nazif MAKAS’tan duymuş ve
zirve defterine Özcan ALBUZ ’u eleştiri yazısı yazılmıştır.
Ahmet KÖSE ’nin yakın arkadaşı
Erhan AKBARUT Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesine 1983 yılında
başlamıştır. 1984 yılında ise Haziran ayında Ahmet KÖSE, Erhan AKBARUT,
Ahmet Bülent ÜÇOK ve birkaç arkadaşı Uludağ göllere kampa gitmiş burada ekip
üyelerinin bazıları yürüyüş yollarından, bazıları kolay tırmanış yollarından
zirveye çıkmıştır.
Sonuçta; 1980-1984 arası Nazif MAKAS, Gazi Üniversitesi’nde dağcılık
yapmaktadır. Erhan AKBARUT 1983-1985 yıllarında Uludağ Üniversitesi’nde
Veterinerlik Fakültesinde ve Ahmet Bülent ÜÇOK’la beraber il temsilcisi
Özcan ALBUZ ile dağcılık çalışmaları sürdürmektedir. Ahmet KÖSE ise
1981-1984 arası Bursa’da dağcılık yapmaktadır.
1984-1990
BAĞIMSIZ BURSALI DAĞCILAR GRUBU FAALİYETLERİ
(HÜRRİYET GRUBU-AHMET KÖSE ve GRUBU)
1984 yılında Ahmet KÖSE Hacettepe Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi
Sosyal Hizmetler Bölümü’ne girmiştir. Ekim ayında Ankara’ya giden KÖSE ilk
öğretmeni Bülent KALE ’yi evinde ziyaret etmiştir.
Ahmet KÖSE 1984 Ekiminde Bülent KALE tarafından Hüseyin Gazi
Kayalıkları’nda ODTÜ’lü dağcılara BURSALI DAĞCI OLARAK TANIŞTIRILMIŞTIR.
Çünkü: Ahmet KÖSE zaten 1980-1982 yıllarında bir nevi dağcılık yaz temel
eğitimlerini tamamlamış, 1982 yılında ise kış temel eğitimine müteakip
Uludağ’da tırmanışlar yapmış ve hatta lise son sınıfta grup kurup eğitimler
vermiştir. İşte bu yüzden Bursalı dağcı olarak tanıştırılmıştır.
1984 yılı sömestri tatiline kadar Hüseyin Gazi’de kısa kaya ve top-rope
tırmanış antrenmanlarını yoğun olarak yapan KÖSE bahar döneminden itibaren
Murat YILDIRIM, Gıyasettin DEMİRHAN ’la devam etmiş, daha sonra Orhan
ÖZÇALIK, Ufuk ÖZGÖZ, Ertuğrul MELİKOĞLU, Mecit DOĞRU ’yla Hacettepe yani
Dağcılık Federasyonu bünyesinde 1990 yılına kadar
8 aylık askerlik dönemi hariç çok yoğun faaliyetlerde bulunmuştur. Bu
tarihlerde Hüseyin Gazi’de Batur KÜRÜZ, Ömer TÜZEL gibi ADB’liler,
Hacettepeli’ler ve ODTÜ’lülerden başka kimse yoktur.
1984-1990 yılları
arasında KÖSE yoğun olarak Hüseyin Gazi’de tırmanışlar yapmış, Hacettepe
Merkez Kampusü ’nde grup oluşturup eğitmenlik yapmış ve klasik rota olarak
bilinen tüm dağlarımızın tırmanışlarını tamamlamıştır.
Ahmet KÖSE ’nin Hacettepe’de ve federasyon ’daki çalışmaları
döneminde şimdi tıp profesörü olan Tamer ALTAY, Gemlik’ te belediye
mühendisi olan Mustafa, İstanbul belediyesinde kadastrocu olan Mahmut
vardır. Bu kişiler aynı zamanda Bursalı muhasebeci Serdar İNCE’nin
arkadaşlarıdır. Ahmet KÖSE Hacettepe ve Federasyon çatısı altında altı yıl
boyunca Aladağlar Cimbar’da, K. Demirkazık, B. Demirkazık ’da öncü
tırmanışlar yapmış Orhan ÖZÇALIK, Mecit DOĞRU ’yla ip arkadaşlığı yapmıştır.
Yine bu yılın Haziran
başında hayati idame tarzında Uludağ’da altı gün çadırsız, uyku tulumsuz,
matsız barınmış…. Yiyecek ihtiyacını da doğadan elde ederek
bu alanda ilginç bir deneyim edinmiştir…
1987 yılı uluslararası
Ağrı Dağı yaz tırmanışı için aklimatize çalışmalarını Ahmet KÖSE Uludağ
büyük zirvede tek başına 6 gün kamp atarak1987 yılı Ağustosunda kalmış bu
sırada büyük zirvenin ilk dağcılık rotası olan Çakal Rotası’nı tek başına
açmıştır. Sonraki yıllarda da bu rotanın sağında, Pazara Kadar Rotası ve
Baytar Rotası Ahmet KÖSE’nin öğrencileri tarafından açılmıştır.
Ahmet KÖSE’nin Hacettepe’de okurken Bursa’da
oluşturduğu üyelerden Süleyman ZENGİN özellikle Bakacak Kayalıkları’ndaki
tırmanışlarda bulunmuş. Şeker çuvalından yapılan çantalara tanıklık
etmiştir.
Bu faaliyetlerde zaman zaman Uludağ’da üstten emniyetli tırmanışlar
yaptığını hatırlamakla birlikte, Süleyman ZENGİN sonraki yıllarda Uludağ
kampçılığı ve yürüyüşlerine yönelmiştir. Yine Ahmet KÖSE’nin Elvan Kaya’daki
kamplarında onunla bulunmuştur.
Ahmet KÖSE 1980 yılında başladığı Uludağ ve dağcılık macerasında Uludağ’daki
muhtelif mevkilerde esnaflık yapan, kampçılık yapan, yürüyüşler yapan ve
teleferikte çalışanlar
tarafından Sarıalan ve Çobankaya’daki tırmanışları; Elvan Kaya doruğunda ve
Çobankaya’da uyuması yine
çoğunlukla çadır kullanmaması binalarda veya barakalarda kalmaması en çok da
ormanları ve dereleri bırakıp zirvelerde tırmanış yapması nedeniyle
garipsenmiş, kendine dağcı diyen ve yukarıdaki işlerle uğraşan kişiler
tarafından Deli Ahmet olarak isimlendirilmiştir. Hatta bazılarına göre
karşılıksız sevdaya tutulmuş kendini dağlara vurmuş aşıktır. Halbuki bu
tarihlerde Ahmet KÖSE Hacettepe Üniversitesi öğrencisi olup ülkenin önemli
genç dağcılarından biridir. Hatta yine aynı tarihlerde Almanya’da devlet
bursuyla misafir öğrenci olarak okumaktadır.
1987 Ağustosunda Ağrı Yaz, 1988 Şubatında Ağrı Kış, 1988 Ekiminde Erciyes
Buzul önemli tırmanışlarıdır. Bu tarihlerde Kaçkar Dağ tırmanışını Rize
tarafından tırmanmış, Büyük buzuldan iniş yapmıştır.4700 MT ’de Mecit
DOĞRU’yla yaptıkları kamp o yıllarda birkaç kişini yaptığı bir iştir.
Aladağlar da beş yıl artarda kalmış, Demir kazık, Kaldı, Alaca doruğu başta
olmak üzere birçok tırmanışlar gerçekleştirmiştir. Bu tarihlerde hafta
sonları hariç dört ay kadar dağlarda kalmış ve diğer zamanlarında hafta
sonları yine dağlarda geçirmiştir. Yine bu yıllarda Ankara da yapılan
Dağcılık Federasyonun düzenlediği seminere Hacette Üniversitesi’nden ismen
davet edilip katılmıştır.
Ankara yıllarında
Bursa’daki faaliyetlerini de ihmal etmemiştir. Özellikle 1985-1990 yılları
arasında Recep VATANSEVER, Süleyman ZENGİN, Ramazan KÖSE ve Yusuf ŞANLI ile
oluşturduğu Bursa grubu ile Bakacak Kayalıkları, Yankılı Kaya., Elvan Kaya
kuzey doğu yüzü free solo tırmanışı Nowil tırmanışları, büyük zirve Çakal
Rotası tırmanışları ile küçük zirvedeki kule tırmanışları ile Narlıdere’deki
antrenman faaliyetleri önemli kabul edilebilir. Bu yıllarda yüzlerce kez
Uludağ büyük zirve defteri KÖSE tarafından imzalanmıştır.
Yine bu yıllarda Ahmet Bülent ÜÇOK ’a bazı Uludağ çıkış patikaları
rehberliği de yapılmıştır. Ayrıca; bu yıllarda Uludağ’da ki izci kampları
ziyaret edilmiş örneğin: 1986 yılında ziyaret edilen bir kampta Hacettepeli
dağcı kimliğiyle liseli izciler Mithat KARA ve arkadaşlarıyla da
tanıştırılmıştır.
İşte
bu sebeplerle 1980’de başlayan Uludağ yaylaları kampçı ve esnafıyla başlayan
tanışıklıklar hala sürmekte ve onlar Teferüç’ten göllere kadar en eski ilk
ve tek dağcıyı Ahmet KÖSE olarak tanımakta ve bilmektedirler. Ahmet Köse
1984-1989 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi’nde ve federasyonda
faaliyet yapan dağcılık tarihinin çok önemli isimleriyle ip arkadaşlığı
yapmıştır.
1990 Ekiminde Ahmet
KÖSE doğduğu şehir Bursa’ya döner ve yerleşir. KÖSE ’nin Bursalı olduğu
unutulmuş o artık Hacettepeli dağcı olmuştur. Federasyondaki konumu da O
yıllarda kıskanılacak seviyededir. Özcan ALBUZ il temsilcisidir.
Üniversiteliler Ahmet Bülent ÜÇOK etrafında, Özcan ALBUZ’un önderliğinde
dağcılık adıyla faaliyetler yapmaktadırlar. Bu grubun içinde bir grup İranlı
üniversite öğrencisi de vardır. Bir tarafta ise 1984 yılında Bursa’ya dönen
Gazi’li dağcı Nazif MAKAS artık izci lider yardımcısıdır. İzci üniformasıyla
Ender UZER ’in önderliğinde dağ izcileri adıyla bilinen grubun eğitmenliğini
yapmaktadır. Öte yandan serbest gruplardan biri olan DSİ (Devlet Su işleri)
yürüyüşçülerinden Korkut GÜVEN; Nazif MAKAS’ın grubuna; İbrahim KIZILKAYA ve
Naci BEYTEKİN; Özcan ALBUZ’un İranlı grubuna katılmışlardır.
İşte
bu şartlarda Ahmet KÖSE aktif spor yapmayan Özcan ALBUZ ’un istifası için
mücadele başlatmıştır. Bu mücadelede Nazif MAKAS ve bir iki arkadaşı şeklen
yanında olmuştur.
Özcan
ALBUZ 1991 yılında istifa etmiştir. Bu istifanın temelinde Ahmet KÖSE’nin
kamuoyuna mal ettiği “genel müdürlük personeli ve sporcu olmayanlar il
Temsilcisi olmamalıdır” görüşünün genel müdürlükçe de doğru bulunması ve bu
husus da genel emir yayınlanmasıdır. Ahmet KÖSE ve Ahmet AYDIN bu göreve
talip olmuştur. Ahmet KÖSE
dağcı olmayanların aktif spor yapmayanların il temsilcisi olmasına karşıdır.
Nazif Makas ise izcilikten öğrencisi izci Ahmet AYDIN’ın il temsilcisi
olmasında bir sakınca görmemektedir. Taraflar bu görüş ayrılığı nedeniyle
daha sonra birlikte çalışmamışlardır.
1991 yılında il
temsilciliğine aday olan Ahmet KÖSE en güçlü aday olmasına rağmen
seçilememiştir. Nazif MAKAS, Hasan ÖREN, Mithat KARA, Hasan MUTLU, Korkut
GÜVEN ’in ekibinden Ahmet AYDIN il temsilcisidir ve bir yıl kadar görev
yapar. Bu dönemde
DSİ’lilerden İbrahim KIZILKAYA ve Naci BEYTEKİN de İranlılar ’dan
üniversiteli Sait SAKA ’nın, yani; Özcan ALBUZ’un ekibindedirler.
Ahmet KÖSE ’nin 1984 –
1990 yılları arasındaki Bursa’daki yaptıkları özetle şöyledir. 1987 yılında
Yankılı Kaya, Elvan Kaya bölümünde doğu yüzünü free-solo çıkmıştır. Aynı yıl
Uludağ Büyük Zirvede Çakal Rotası’nın ilk çıkışını yapmıştır. Sarıalan ’da
ve Çobankaya’da kısa kaya çalışmaları olmuştur. Sarıalan’daki Cillop Kayayı
denemiştir. Yine bu
yıllarda Ayı Pınarı kamp alanı ilk olarak kampa açılmıştır. Ayrıca Elvan
Kaya’da kamp atmış ve bu geleneği başlatmıştır.
1984-1991
ÇELEBİ İZCİ GRUBU’NUN YAPTIĞI FAALİYETLER ( ENDER UZER ve NAZİF MAKAS )
Ekim 1984’te izci lideri Ender UZER‘in Süleyman Çelebi Lisesi’nde
kurduğu izci ünitesinde Nazif MAKAS dağcılık eğitmenliği yapmıştır. Bu
eğitimde Mithat KARA, Hasan MUTLU ve birkaç kişi daha öğrencidir. Bursa’daki
ilk dağcılık kazası bu tarih de bir bayan sporcunun eline kaya düşmesi
şeklinde olmuş kopan parmaklar sonradan aynı süreç de dikilmiş kaza ucuz
atlatılmıştır.
1984 yılında Nazif MAKAS ilk kez Süleyman Çelebi Lisesi ergin izcilerine
Ender UZER ’in liderliğinde Dağcılık Eğitimi adı altında eğitmenlik
yapmıştır. Sonraki yıllarda Demirtaş Spor Kulübü’nde ve Yıldırım Belediye
Spor Kulübü’nde yine eğitmen sıfatıyla eğitmenlikler yapmış ancak
eğitmenliğe başladıktan 22 yıl sonra dağcılık federasyonuna müracaat ederek
ileri kaya eğitimi almak istemiştir.
Nazif MAKAS’ın 20 yıldır yanında bulunan ve 15 yıl kadar da dağcılık
eğitmeni sıfatı ile izcilere, Demirtaş Spor Kulübü üyelerine ve Yıldırım
Spor Kulübü sporcularına eğitim veren Gökay MUTLU’nun Ağrı Dağı’na
federasyon faaliyetine gitmek istemiştir. 2006 yılı itibari ile Bursa’dan
Ağrı’ya çıkanların sayısı 200 den fazladır.
Ender UZER’in beyanına göre Nazif MAKAS, Süleyman Çelebi Lisesi izcilerine
1984 yılı Ekim ayında dağcılık eğitimi adıyla bir eğitim vermiştir. Ender
UZER kendi izci obasına 1985 yılında Dağcı İzci adını vermiştir.
Ender UZER, Süleyman Çelebi Lisesi’nde oluşturduğu izci grubuna Dağ İzcisi,
Uludağ İzcisi, Uludağ Kılavuzu adlarını vermiştir.
1985 yılında Barbaros adlı çanta çadır satan mağazada Ahmet Bülent ÜÇOK‘la
tanışan Nazif MAKAS onun ilk faaliyeti olan ve ekip liderliği eğitmenlik
yapan Nazif MAKAS ‘ın önderliğinde federasyonun Erciyes yaz kampına
gidilmiştir. Burada eski federasyon başkanı Latif Osman ÇIKIGİL ve Mecit
DOĞRU ile taraflar tanışmıştır. Nazif MAKAS burada Ahmet Bülent ÜÇOK ‘a
temel kazma kullanma pratikleri yaptırtmıştır. Yani Ahmet Bülent ÜÇOK ilk
kez Ahmet KÖSE’nin eski partneri Nazif MAKAS’tan ilk eğitimini almıştır.
Ekip yaşanan kötü koşullar nedeni ile zirve yapamadan geri dönmüştür.
1986‘da askerden gelen Nazif MAKAS Ahmet Bülent ÜÇOK‘la faaliyetlere
başlamak istemiş. Ancak Ahmet Bülent ÜÇOK‘un Özcan ALBUZ ile çalışacağı
beyanı üzerine taraflar yollarını ayırmıştır. Yine bu dönemde çok sayıda
Uludağ Üniversitesi öğrencisi İran uyruklu kişiler bölge faaliyetlerine
ÜÇOK‘la katılmışlardır.
Nazif MAKAS izci kampları ile başladığı faaliyetler zaman içerisinde Hasan
ÖREN’ le beraber doğada kurulan kamplarda tesis yapımı ve oriyantrik gibi
konularda da eğitimler vererek devam etmiştir. Uludağ’ da ilk kamp Kirazlı
Yayla ‘da 1977 yılında Gölcük Mevki ‘inde yapılmış daha sonra Sarıalan’daki
barakalar kış kampı olarak kullanılmıştır.
Nazif MAKAS ’a göre Uludağ’da bilinen güzel yerlerin başkasına öğretilmesi,
yeni gelen insanların buraları berbat etmesine neden olmaktadır. Bu nedenle
de buraların bakir kalması için
bildiği güzel yerleri kimselere söylememeye ve öğretmemeye
çalışmaktadır. Hatta bu çevrecilik hassasiyeti Uludağ’da kendi bildikleri
yerlere başkalarının gelmesi halinde zarar göreceği için onlara engel olma
şeklinde de gelişmiştir. Bundan başka gittiğimiz yerleri kimse bilmesin
mantığı, eski arkadaşlarında o kadar yerleşiktir ki Koğuk Dere Koyun
Göleti’ne Saklı Göl adını koyup bir gizem yaratarak Koyun Göleti’ni
başkalarından saklamaya çalışmışlardır.
Nazif MAKAS’ın İran uyrukluların bölgede çalışıp bölge olanaklarından
faydalanması Bursa’da yaşayanların hakkının yenilmesi anlamına geldiği için
bölgeye ve bu kişilere antipati duymuştur.
Nazif MAKAS’ın izci obalarındaki liselilere verdiği dağcılık eğitimlerinde
çok az miktardaki şahsi malzemelerini kullanıyor olmasının nedeni de
bölgenin malzeme olanaklarının olmamasıdır.
Hasan ÖREN’in bölgeyle ters düşmesi bu sebeple Özcan ALBUZ ’un istifasına
müteakip izcilerinden Ahmet AYDIN’ ı il temsilciliğine aday olması konusunda
desteklemesi, il temsilciliği makamına duyulan talebin ne kadar derin ve
eski olduğunun ilginç bir kanıtıdır.
Bursa Erkek Lisesi’nin
Borazan İzcisi Ender UZER, 1982 yılında atandığı Bursa Süleyman Çelebi
Lisesi’nde izci liderliğine başlamıştır. Kendisi Taner TÜMERDİRİM’in
öğrencisidir.
İzcilik
faaliyetlerinde birçok branş oluşmuş izcilerin bazıları deniz izciliği, dağ
izciliği, hava izciliği gibi adlarla faaliyetler yapmışlardır.
Çelebi izci grubu
olarak Nazif MAKAS’ ın eğitmenliğinde izciler arasında dağ izcisi uzmanlık
kursları düzenlenmiştir. 1984 – 1989 yılları arasında Çelebi izci grubu
içindeki dağ izci uzmanlık kursunu bitirenlerden Mithat KARA ilk olarak 1989
yılında dağcılık federasyonu Ağrı Dağı yaz tırmanışına kabul edilmiştir.
1984 yılından önce dağcı izci uzmanlığı Bursa’ da yoktur.
İzciler arasında 1982
yılına kadar tırmanış eğitimi yapılmamıştır. Uludağ yürüyüşleri ve
barakalarda kamplar yapılmıştır. Bu kampların tamamına yakını hafta sonu
kampları şeklindedir.
Uludağ’ da ilk izcilik kampını 1914 yılında Nafiz
Atık KANSU açmıştır. Oğlu Ceyhun Atık KANSU babasının izinden giden Tophane
Endüstri Meslek Lisesi izcilerine Uludağ’ da yaptıkları izcilik
faaliyetlerinden dolayı Uludağ İzcileri adını vermiştir.
Tarih 1972’ dir. Daha sonra Süleyman Çelebi İzcileri’ne özel bir
izinle 1982 yılında Uludağ İzcisi adını kullanma hakkı verilmiştir.
1992 ‘ ye kadar Uludağ İzcileri adına resmi faaliyetler devam
etmiştir.
Bazı kendini bilmezler tarafından bu unvan haksız yere yerli yersiz
kullanılmıştır.
Ender UZER dağcı izci
branşında bir izci lideridir. 1986 yıllarına ait dağcılık eğitimleri ile
ilgili dergi ve bültenler hazırlatmıştır.
Uludağ ’da izci kampları ilk kez düzenli olarak 1972 – 1977 arası
Kirazlıyayla’da yaz izci kampları 1977 ´den itibaren de Sarıalan’da kış izci
kampları olarak başlamıştır.
İzcilik faaliyetleri
içinde dağcı izci branşındaki üyelerine 1986 yılında hazırlatılıp okutulan
dergilerde Bozkurt ERGÖR’ün dağcılık tekniği kitabının fotokopileri
mevcuttur. Dolasıyla aslında yürüyüş ve kampçılık yapan bu kimseler
dağcılıkla tanıştırılmıştır.
Yine bu dergilerde
Ahmet KÖSE ve Erhan AKBARUT’un 1982 – 1983 yıllarında çanta ve çadır
diktirdiği Barbaros adlı çantacının reklamları ilgi çekicidir.
Ayrıca bu kitapçıkların başlık sayfası Uludağ Milli Parkı İzcileri ve
Kılavuzları adını taşımaktadır. Çünkü Çelebi İzci Grubu için bu unvan çok
önemlidir.
Diğer yandan Taner
TÜMERDİRİM ’in liderliğini yaptığı Uludağ İzcileri 1975 yılı dergisinde Kar
Adamları çalışması el kitabı o yıllarda bu grup içinde dağcılık yapma
çabalarının göstergesidir.
Gerek fotoğraflardan
gerek resmi yazılardan anlaşıldığı üzere izcilerin ve Yeşil Dağcılık
Kulübü’nün zirve tırmanışı adını verdiği faaliyetler bugünkü Uludağ Küçük
Zirve denilen yerdir.
Bursa’ da Ender UZER’
den elde edilen ve 4. sayısında gereçler adıyla dağcılık ekipmanlarının
anlatıldığı; 1. üniteyle başlayan ve 1986 yılı içinde muhtemelen 16.
sayısına kadar yayınlanmış veya çoğaltılmış olan ders notları Ender UZER
tarafından tertiplenmiştir.
Tümünün içeriği, Bozkurt ERGÖR’
ün kitabından fotokopi edilmiş olduğu görülmektedir.
Bu
çalışmalar Türkiye İzcileri Çelebi İzci
Grubunca bir dağcılık tekniği kitabının bu yıllarda (1986) liseli
izciler arasında okutulduğunu göstermektedir. Ancak bu ders notlarının
bazılarının üzerinde “İzci İçin Dağcılık” veya “Dağcı İzci Uzmanlık” kursu
yayınları veya “Uludağ Milli Park İzcileri ve Kılavuzları”
yazmaktadır. Öte yandan Ender UZER’ inde hocası olan Taner TÜMERDİRİM
’in kışın yürüyüş yapan izcilere kar adamlar adı yerine kar izcisi adı
verildiğini görmekteyiz. Özetle bu ders notları liseli izci oymağına 1986
yılında Bursalı izci liderlerinden Ender UZER ’in Dr. Bozkurt ERGÖR ’ün
dağcılık tekniği kitabını fotokopilerden yararlanarak dağcılığı tanıdığı
görülmektedir.
Bu kitapçıklardan 11. nolu yayında derlenmesini Ender UZER’ in yaptığı
çalışmanın 9. sayfasında tümü Dr. Bozkurt ERGÖR’ ün kitap fotokopisi olan
anlatılanlardan son sayfasında DİKKAT başlığı ile Latif Osman ÇIKIGİL
tarafından etik anlamında yazılmış yazılar doğa sporcu etiği içeren hususlar
Ekim 1984 Bursa ve Nazif MAKAS imzalı olarak gözükmektedir.
Hasan ÖREN ’in de izci
lideri olması nedeni ile Uludağ Sarıalan barakalarında özellikle kışın
yapılan faaliyetlere ilgi duyan spor muhabiri Oğuz ERBAY gazeteci kimliği
ile izcilerin buradaki kampına ilk kez 1986 yılında katılmıştır. Burada
tanıştığı bazı izci ve eski izcilerle Uludağ zirve yürüyüşleri yapmıştır.
1986-1992
DEMİRTAŞ SPOR KULÜBÜ DAĞCILIK BİRİMİNİN YAPTIĞI FAALİYETLER (HASAN ÖREN –
ERTUGRUL DEMİRTAŞ)
İzci Lideri Hasan ÖREN, Özcan ALBUZ ’un il temsilciliği yaptığı dönemde
Ahmet Bülent ÜÇOK’un spor temsilciliği süresinde yani 1986 – 1989 yıllarında
Ahmet Bülent ÜÇOK ’un eğitimlerine katılmış, mahallesinin kulübü olan ve
1948 yılında kurulan Demirtaş Spor Kulübü’nde kulübümüz olsun mantığıyla
dağcılık branşını başlatmıştır. Demirtaş Spor Kulübü Dağcılık Branşı’nı 1987
yılında başlattığını anlatan Hasan ÖREN ’in bu tarihlerde kendisinden başka
4 sporcunun bu kulüpten lisanslı görünmesine rağmen kendisinin bu kulüpte
üyeliğinin veya sporcu lisansının olmaması çelişkidir.
Yine Demirtaş Spor Kulübü’nde lisanslı görülen bu kişiler Kovukçınar
Lisesi izci lideri ve izcileridir. Hasan ÖREN ’in yakın arkadaşı olan bu
kişiler dışında sporla hiç ilgisi olmayan kişiler de dağcılık branşından
lisans alıp öğrenci pasosu alabilmişlerdir.
Öte yandan 1987 yılında askerliğine müteakip her nasılsa Ahmet Bülent
ÜÇOK’ la tanışıp bölgede dağcılığa başlayan Ertuğrul DEMİRTAŞ bu dönemde
birçok lisanslı sporcunun gerçekte ilgili branşta spor yapmak için değil
otobüslere indirimli bilet alabilmek için gerekli olan pasoyu almak adına
ferdi veya kulüp lisansı çıkardıklarının tanığıdır. Kaldı ki bu durumu 1993
yılında il temsilcisi olan Ahmet KÖSE yaptıkları toplantıda bulunan bazı
kimselerin bu durumu onayladığına tanık olmuştur.
Buradan anlaşılan Hasan ÖREN ve birkaç kişinin Demirtaş Spor Kulübü adına
üye veya lisans çıkartmadan sadece dağcılığın adının tanınması anlamında bu
kulüp faaliyetine katıldıklarını ve yine bu süreçte sıklıkla doğa
yürüyüşleri yaptıkları anlaşılmaktadır. Yine Özcan ALBUZ, Ahmet Bülent ÜÇOK
döneminde ( 1985 – 1989 ) yapılan dağcılık faaliyetlerine katılımın resmi
listeye göre az olması ve yine Bölge Ajanı Özcan ALBUZ’ un işlerinin
yoğunluğu nedeniyle sporcularla çok az bir araya gelmesi eleştirilen konular
arasında yer almıştır.
Diğer yandan bu işle ilgili olan insanların bölge ajanlığı denildiğinden
akıllarına malzeme, harcırah, yolluk ve federasyon faaliyetlerine katılma
hakkı geldiklerinden ancak bu talepleri yerine gelmediğinden bölge ajanını
suçlayıp ona cephe almalarına muhalif olmalarına sebep olmuştur.
Halbuki bölgenin yıllık faaliyet programı dışına çıkması ve
federasyonun sınırlı sayıda kontenjan ayırması nedeniyle bölge ajanının
başka bir imkanı da yoktur.
Hasan ÖREN bir anlamda Özcan ALBUZ, Ahmet Bülent ÜÇOK döneminde dağcılığı
öğrenmiş ancak dağcılığın dağseverlik boyutunu tanımıştır.Özcan ALBUZ ve
onun izindekilerinin anlayışıyla yani doğa yürüyüşlerini dağcılık kabul eden
bir bilgi seviyesine sahiptir.
Dolayısıyla Demirtaş Spor Kulübün ve Hasan ÖREN’ in çevresindeki dağcı
olduğunu söyleyen kişiler,
dağcılığın yürüyüşçülük olduğu anlayışı içindedirler.
Hasan ÖREN, Demirtaş Spor Kulübü’nde birkaç liseli izci ile dağcılık
branşında faaliyetlere başlamakla beraber Ahmet AYDIN ’ın 1992 yılında
görevinden istifa etmesi nedeniyle ve yine başka bir semte taşınmasından
dolayı kulüple bağını kopartmıştır.
Sonuçta 1991 yılına gelene kadar Bursa’da Nazif MAKAS’ın önderlik ettiği
izcilik faaliyetleri içinde veya aynı zaman izci olan dağcıların grubu diğer
yanda Özcan ALBUZ ‘un il temsilcisi ile önderlik ettiği fiilen Ahmet Bülent
ÜÇOK ’un ve arkadaşlarının bulunduğu bölge grubu vardır. Bundan başka birkaç
izciyi Demirtaş Spor Kulübü’nden paso alabilmesi için dağcı lisansı aldıran
Hasan ÖREN ‘in belki üçüncü grup olarak da kabul edebiliriz. Ancak Nazif
MAKAS ve Hasan ÖREN’in, Özcan ALBUZ’ la 1982 yılına kadar dayanan
ihtilafları Bursa’ da iki ayrı grup doğurmuştur.
1986-1988
B.T.B.M. BÖLGE DAĞCILIK AJANLIĞININ
YAPTIĞI FAALİYETLER (
HMET BÜLENT ÜÇOK DÖNEMİ –
Ertuğrul DEMİRTAŞ )
1986-1988 YILLARI ARASI BÖLGE FAALİYETLERİ
(AHMET BÜLENT ÜÇOK DÖNEMİ )
Hürriyet İzci Grubu
izcilerinden Ahmet KÖSE’nin sınıf arkadaşı Erhan AKBARUT; 1983 yılında
Uludağ Veteriner Fakültesi’ne girer. İzci kampları deneyimi ile ve özellikle
Sarıalan’da 1982 Şubatında aldığı eğitim ve yine 1982 yılında Nisan ayında
kış koşullarında Kaplıkaya
Vadisi Tonga ve Bakacak Kayalıklarındaki tırmanış deneyimlerine de güvenerek
yine izci lider Tamer TÜMERDİRİM Uludağ ile ilgili bilgi birikiminden
yararlanmayı da bekleyerek Bursa Gençlik Eğitim Merkezi’nde görevli olması
nedeniyle sınıf arkadaşlarından dağcı-kampçı bir grup kurmaya karar verir.
Bu grubun ilk üyelerinden biri sonraki yıllar bölge dağcılığının ve
üniversitede yapılan dağcılığın en önemli isimlerinden Ahmet Bülent ÜÇOK
tur.
Erhan AKBARUT
1982-1985 yıllarında bazı dağcılık faaliyetlerine katılmış ancak özel
nedenlerle bu faaliyetleri sona ermiştir.
Uludağ Transı olarak bilinen faaliyetleri başlatan yine Özcan ALBUZ
döneminde Ahmet Bülent ÜÇOK olmuştur.
Bu faaliyet oteller Kıran Yaylası veya Baraklı Göleti ya da Kıran
Köyü veya Baraklı Köyünden otellere iki ya da üç günlük yürüyüş şeklinde
yapılmıştır. Ancak bilindiği üzere trans bir turizm terimidir yapılan işin
sporla veya dağcılıkla bir ilgisi yoktur. Ayrıca Uludağ’daki ilk transı tur
kayaklarıyla 1926 yılında Galatasaray Lisesi Beden Eğitimi Öğretmenlerinden
Giyolet yapmıştır.
Ahmet Bülent ÜÇOK,
Levent AYDIN ve birkaç arkadaşı ile beraber 1985 yılının sonlarında Bölge
Dağcılık Ajanı Özcan ALBUZ ‘la dağcılığa devam etmişlerdir.
Özcan ALBUZ senede birkaç kere kayak evine gelir ve dağcılık adı altında
faaliyetler yaparmış. Herhangi bir çadırlı kamp yaptığı görülmemiştir. 1985
– 1986 yıllarında kayak evinin önünde kar barınakları yapıp kış eğitimlerini
burada yapmışlardır. Bazılarına göre o yıllarda Bursa da dağcılık adına
hiçbir şey yoktur, birkaç dağcıyım diyen kişi Uludağ maden binalarında
toplanır ve kaybolduk diyerek haber salarlarmış. Ve böylece dağcılığın
reklamını yaptıkları bile iddia edilirmiş! Hatta onları da kayak evi
personeli kurtarırmış.
Fakat bu 3 yıllık dönemin Bursa adına önemi büyüktür. Öncelikle Bölge
Müdürlüğü yaptığı yaz okullarında dağcılık branşını açmış 7-14 yaş grubunda
toplam 203 kişiyi dağlarla tanıştırmıştır. Bu yaş grubu çocukların dağcılık
federasyonundan lisans almaları söz konusu olmamıştır.
Yine bu dönemde 86 kişi ilk kez tırmanışla tanıştırılmış toplam 114 kişiye
faaliyet yaptırılmıştır. Bölge dağcılık ajanlığının federasyonla ilişkileri
sebebi ile gelişim kampı adı verilen 4 adet kampa iştirak edilmiştir Toplam
69 kişi Uludağ zirveye çıkartılmıştır.
İlk kez Bursa’da Latif Osman ÇIKIGİL
adına 1987 yılında anma yürüyüşü yapılmış 3 yıllık süreçte diğer
şehirlerden toplam 15 kişi bu yürüyüşe katılmıştır. Küçük zirve ve büyük
zirvede kış kampları yapılmış bunlar birer ilk olmuştur.
Bu nedenlerden dolayı Özcan ALBUZ’un Bölge Ajanlığı yaptığı Bursa Bölgesi
Türkiye’de en başarılı 5 bölgeden biri olmuştur. Bu başarının mimarı spor
faaliyetlerinden sorumlu eğitmenlik yapan Ahmet Bülent ÜÇOK ‘tur.
Ahmet Bülent ÜÇOK 1986 yılı Ağustos ayında yabancı kulüplere mektup yazarak
bir kısım malzeme talep etmiştir. Ancak bu talebe cevap verilmemiştir.
1987-1988 yılında aralık ayında yapılan dağcılık federasyonu seminerine
bölgeden 3 kişi katılmıştır.
Bu dönemde Uludağ Yılanlı Kaya’da temel eğitim düzeyinde kaya tırmanışı
eğitimleri Ahmet Bülent ÜÇOK, Kuvvet LORDOĞLU ve birkaç arkadaşının
eğitmenliğinde yürütülmüştür.
1987 yılı Aralık ayında seçimi yapılacak olan Bursa yılın sporcusu adayları
arasında Ahmet Bülent ÜÇOK ‘da vardır.
1988 yılı Haziran ayında bölge faaliyetinde Uludağ Kilimli Göl’de bir bayan
sporcu kayalardan düşmüş ve yüzü parçalanmıştır. Kazazede sporcu Nergis Hava
yollarına ait bir helikopterle tıp fakültesine getirilmiş daha sonra da
iyileşmiştir.
Bu yıllarda bölge adına yapılan tüm faaliyetlerde Ahmet Bülent ÜÇOK, Kuvvet
LORDOĞLU, Canan DEMİRÇEVİREN ve Levent AYDIN ‘ın isimlerine rastlanır. Tüm
bu faaliyetlerin çoğu harcırah ve yolluk adı altında alınan ücretlerle
yapılmıştır.
1987 yılında Ahmet Bülent ÜÇOK’ un Bursa daki dağcılığı geliştirmek adına
malzeme alımı talebi söz konusudur. Bu malzemelerin bir kısmı alınmıştır.
Bunlar sonradan 1999 yılında İl Temsilcisi Ahmet KÖSE ’ye teslim edilmek
istenen malzemelerdir.
Bu dönemde yapılan bölge faaliyetlerinin tamamı Uludağ Kayak Evi tesisi,
Kirazlı Yayla Sanatorium binasında ve bazı çadırlı kamplar ise Kirazlı Yayla
gölcük mevkiinde yapılmıştır.
Tesislerde yapılan bu faaliyetlere verilen teorik derslerin bir kısmı
yürüyüş bilgisi, uzun yürüyüş bilgisi, yüklü yürüyüş bilgisi gibi konular ve
düğümler bilgisidir. 7 gün süren yaz okulu kapsamındaki dağcılık temel
eğitiminin son günü Uludağ göllere zirve yürüyüşü yapılmaktadır.
1987 yılında 13-15 Şubat tarihlerinde Uludağ göllerde kamp ve zirve çıkışını
ilk kez bölge adına Ahmet Bülent ÜÇOK ve bir arkadaşı gerçekleştirmiştir.
Özcan ALBUZ’ un 1982 yılında başlattığı Bursa’daki dağcılık kamplarında 1985
yılından itibaren çok az sayıdaki (10 civarı) bir grup dağcının başında;
Özcan ALBUZ’ un kendisini gönüllü olarak görev verdiği bu sporculardan Ahmet
Bülent ÜÇOK vardır. Özcan ALBUZ 1985 – 1989 arası Ahmet Bülent ÜÇOK’ u ve
onun birkaç arkadaşını dağcılık federasyonunun yaptığı bazı temel eğitim
kamplarına ve bazı tırmanış faaliyetlerine göndermiştir.
İşte bu kamplarda edindikleri bilgileri Ahmet Bülent ÜÇOK ve birkaç
arkadaşı Özcan ALBUZ’ un bölge dağcılık faaliyet programında yer alan Uludağ
Kayak Evi’ndeki ve Sarıalan’daki barakalarda yaz okulları statüsünde yapılan
özellikle 7 – 14 yaşındaki çocukların ağırlıkta olduğu gruplara söz konusu
bilgiler dağcılık eğitimi adıyla verilmiştir. Ancak Özcan ALBUZ’ un
görevlendirdiği bu kimseler kısıtlı imkanlarla da olsa yabancı kaynaklardan
da kendi kendilerine edindikleri bilgileri bu yaz okullarında çocuklara
öğretmişlerdir. Öte yandan dağcılık federasyonu eğitim faaliyetlerinde en
küçük yaşın 14 olduğu düşünülürse ve yine tırmanışın hatta çadırlı kampın
dahi yapılmadığı bu faaliyetlerin içeriği federasyon dağcılık eğitimlerinden
farklı olmuştur.
Bu döneminin dağcılık eğitimlerinin malzemesizlik nedeniyle dağcılıktan çok
yürüyüş ve kampçılık şeklinde yapıldığı o dönem alınan 12 çift ayakkabı, 2
adet pazarcı brandasından yerli yapım çadır ve yine
6 adet anorak (Kuş tüyü dolgulu ceket) ‘dan anlaşılmaktadır. Ancak
Özcan ALBUZ ve sporcuları zaman zaman dağcılık federasyonundan emanet
olarak ip ve diğer güvenlik ekipmanlarını getirtirmişler ve bu derslerde
öğrencilere göstermişlerdir. Zaten bir kısım dağcılık federasyonu
eski mensuplarına göre dağcılık temel eğitimi yürüyüş ve kampçılık
olduğundan tırmanış ise profesyonel dağcılık adıyla bilindiğinden bölgeye
ip, sikke, takoz, ekspres vs. güvenlik ekipmanı satın alınamamıştır.
Bu dönemde yakın mesai arkadaşı ve abisine duyduğu saygı ve sevgiyi,
vefayı unutmayan bölge ajanı Özcan ALBUZ 1987 yılında ilk kez Latif
Osman ÇIKIGİL adına Uludağ’a Kasım ayının ilk haftası anma yürüyüşlerini
başlatmıştır. Bu yürüyüşler bazı şehirlerden Bursa’ya gelen bir kısım
sporcunun ÇIKIGİL’in Pınarbaşı Mezarlığı’ndaki mezarını ölüm yıl dönümünde
ziyaretle başlar ve Uludağ Zirveye yapılan yürüyüşle son bulurmuş. Bu
yürüyüşlerin başlangıcı Uludağ Kayak Evi olup, burada kalınırmış. Bursa’ya
dönüldüğünde ise Kültür Park’ta verilen ve dönemin bölge müdürünün katıldığı
bir yemekle son bulurmuş. Ya da birçok zaman Bursa Karayolları Lokali’ndeki
çaylı toplantılarda faaliyetler yapılırmış.
Ancak 1997 yılına gelindiğinde Bursa’da kimin başlattığı, niçin
başlattığı bilinmeyen yürüyüş dört ayrı grup tarafından aynı adla aynı
tarihte yapılınca durumun anlam ve önemi ortadan kalkmıştır. Hele bir de
mezarlık ziyaretleri kalkıp Latif Osman ÇIKIGİL tırmanışı adı verilince
faaliyetin ciddiyetinden eser kalmamıştır. Bu faaliyetlerin başlatıcısı
Özcan ALBUZ’ dur. Ancak Özcan ALBUZ 1991 yılından sonra yapılmaya çalışılan
bu isimdeki etkinliklere davet dahil edilmemiştir. Ancak Beş yıl iki kişi
olarak yürüttükleri dağcılık federasyonu faaliyetlerinde doğan dostluğun
minneti gereği hala Sayın ALBUZ, Latif Osman ÇIKIGİL’ in mezarına vefa
timsali her yıl dönümünde ziyaretine gitmektedir. Halbuki bu faaliyetlerin
finansını sağlamak ve bölge müdürünü bu faaliyetlere katmak son derece
zordur. Bunu ancak resmi görevi
muhasebe şube müdürü olan resmi, fahri görevi ise bölge temsilcisi olan
dağcılık ajanı yapabilir.
Ayrıca beden terbiyesi bürokratlarınca spor dahi kabul edilmeyen dağcılığın
macera olarak görülüp desteklenmemesi anlayışına karşın Özcan ALBUZ’ un
çoğunluğu lokal ve restoranlarda biten dağcılık faaliyetlerinin en azından
dağcılığın adını unutturmamış olması dahi kazanç kabul edilmelidir.
Resmi kurum bölge sporcuları ile ferdi sporcular arasında başlayan
federasyon olanaklarından yararlanamamayla ilgili ihtilaflar bilahare
dedikodu boyutunda gelişmiş ve taraflar birbirlerine sadece muhalif değil
zıt düşmüşlerdir bu durum Özcan ALBUZ’ u üzse de toplumumuzun genel
hastalığı olduğundan buna çözüm bulunamamıştır.
Ahmet Bülent ÜÇOK
1989 yılında zehir zemberek ifadelerle yazdığı bir yazıya müteakip
birkaç arkadaşıyla bölge dağcılık ajanlığındaki sporcu önderliğinden
ayrılmıştır.
Aslen Tokat’lı olan
Faruk SÜKAN iki yıl kadar Gemlik’te öğretmenlik yapmıştır. Kendisi dağcılık
dahil birkaç branşta spor yapan biridir. Özellikle kayak ve tur kayağıyla
ilgilidir. Federasyon tur
kayağı turlarında görev almış ve aynı zamanda Gemlik’te öğretmenlik yaptığı
zamanlarda 1986 – 1988 yıllarında bölge ajanı Özcan ALBUZ’un faaliyetlerinde
Ahmet Bülent ÜÇOK ve arkadaşlarına Uludağ’da rehberlik yapmıştır.
1988'de yapılan GSİM ‘deki köklü değişikliklere bağlı olarak Bölge Dağcılık
Ajanı sıfatı kaldırılmış yerine İl Dağcılık Temsilciliği Makamı kurulmuştur.
Uludağ Üniversitesi’nin çeşitli bölümlerinde okuyan İRANLI bir grup öğrenci
arasında İran’da dağcılığın popüler olması ile dağcılığa ilgi başlamış
bölgede dağcılık yapan Nasser’in memleketlisi olan Sayyidin SAKAGEEDİN (SAİT
SAKA) 1987 sonunda Ahmet Bülent ÜÇOK’la tanışmıştır.
Ahmet Bülent ÜÇOK ’un en yakın çalışma arkadaşları Canan DEMİRÇEVİREN
Hüseyin AÇIL ve Levent AYDIN’dır. Bu temel dörtlü içinde Levent AYDIN aynı
fakülteden tanıştığı ÜÇOK ile faaliyetlerinde bulunmuş 1987 yılında Dağcılık
Federasyonu’nun Niğde Aladağlar ’da yaptığı temel eğitim kampına
katılmıştır.
1989-1991
B.T.B.M. BÖLGE DAĞCILIK AJANLIĞININ
YAPTIĞI FAALİYETLER
(İRANLILAR
GRUBU ve LEVENT AYDIN )
Ahmet Bülent ÜÇOK ’un bölgeden istifa ederek ayrılması sonucunda 1987
yılında Dağcılık Federasyonu Aladağlar Kampı’nda temel eğitim alan Levent
AYDIN bölgedeki faaliyetleri Nasser ve bir grup İranlı arkadaşı ile
özellikle veteriner fakültesinden öğrenci arkadaşları ile devam
ettirmişlerdir. Sait SAKA da bu gruba yeni katılmıştır.
Levent AYDIN, Ahmet Bülent
ÜÇOK bölgeden ayrılmış olmasına rağmen kendisi bölgede 1991 yılına
kadar faaliyetlere katılmış burada eğitmenlik yapmıştır.
1989 yılında Mithat KARA ve Fatih ÖZENBAŞ Ağrı Dağı zirve ekspedisyonuna
katılmış ve zirveye çıkmışlardır.
Ahmet Bülent ÜÇOK ’tan boşalan yere Sait SAKA gelmiştir.
Sait SAKA aslen İranlı olup, Uludağ Üniversitesi öğrencilerindendir.
Bu tarihlerde Nazif MAKAS ve çevresindeki birkaç kişi zaman zaman
bölge ajanından federasyon eğitimlerine gönderilme talebinde bulunmuşlardır.
Ancak yapılan duyurulara geç cevap veren bu sporcular federasyona
gönderilmeme nedenini bölge ajanının engellemesi şeklinde yorumlamışlardır.
Nazif MAKAS’ın bu yıllarda grubuna yeni katılan Korkut GÜVEN ile bölge
sporcularının o dönemdeki önderi Sait SAKA arasında çoğu zaman çatışmalar
yaşanmış bölge ajanı Özcan ALBUZ tarafları bir araya getirmeye çalışmış
ancak bu iki sporcunun uzlaşmaz tavırları nedeniyle bu iki grup
kaynaştırılamamıştır.
Bu dönemde bölge ajanlığı dağcılık bülteni adıyla bir bülten hazırlamış
bölgenin Bursa’daki ilk yazılı çalışması bu olmuştur.
Özcan ALBUZ ‘un dağcılık adına öğrendiği şey maalesef alpinizm bile
değildir. Alpinizm dağın alpin alanlarında yapılan bilimsel çalışmalar,
sportif faaliyetler ve sporlar olmakla birlikte ülkemizdeki anlayışı; bazı
bilim adamlarınca Örn; Sırrı ERİNÇ, Reşat İZBIRAK tarafından bilimsel
çalışmalar olarak algılanmış ve Alpinizmin ruhuna ve gerçeğine uygun
faaliyetler yapılmıştır.
Latif Osman ÇIKIGİL, Asım KURT, Muvaffak UYANIK gibi kişilerce Alpinizmin
bir dalı olan kayak yoğun olarak tercih edilmiştir. Hatta bazılarınca örn;
İsmet ÜLKER ve Atilla ERDEMLİ gibi kişilerce yürüyüş ve çadırlı kampçılık
amaçlı dağ turizmi faaliyetleri olarak anlaşılmıştır.
Fakat Bozkurt ERGÖR, Sönmez TARGAN, Muzaffer EROLGEZ gibi kişilerce dağcılık
Alpinizm den doğmuş bir spordur. Bu spor dağların zirvesine emniyet araçları
ile tırmanmaktan ibarettir. Bunlara göre Alpinizm genel bir kavram olup hem
bilimsel faaliyetleri hem sportif faaliyetleri hem bazı sporları kapsar. Ve
bu etkinlikler Alpinizm den doğmuştur. Ancak dağcılık birçok Alpinizm
faaliyetinden yalnızca biridir.
Ne yazık ki bazı yürüyüşçüler, kampçılar, kayakçılar ve hatta bilim adamları
Alpinizmi dağcılık olarak kabul etmiş yaptıkları bu işlerin tamamına da
dağcılık adını vermişlerdir.
İşte Özcan ALBUZ ne bilim adamıdır, ne kayakçıdır, yalnızca bir doğasever
yürüyüşçüdür. Ama yukarıda izah ettiğimiz nedenlerle kendi yaptığı işe
dağcılık demektedir.
Özcan ALBUZ 1988‘e kadar bölge
dağcılık ajanı daha sonra ise 1989‘dan 1991‘e kadar GSİM Dağcılık İl
Temsilcisi’dir.
01 Kasım 1990 yılında
Dağcılık İl Temsilcisi Özcan ALBUZ imzalı Dağcılık il Temsilciği Bülteni
yayınlanmıştır. Bu bültende
Elektronik Mühendisi Saeed SAGHAFAMIYAN (Sait SAKA)’nın ve Ertuğrul
DEMİRTAŞ’ın yazıları vardır.
Yine bu yıl bülteninde
1991 yılı Eylül ayında Kaçkar gelişim faaliyeti adıyla bir faaliyet yer
almış buraya gidilmiş ancak zirveye tırmanış yapılamamıştır. Öte yandan
Hengame DADMAND, Nasser DADAŞZADEA ve bunların dışında birkaç yabancı
uyruklu bu grupta bulunup, Nazif MAKAS ve arkadaşlarının bulunmaması
tarafların arasını daha da açmıştır.
İl Temsilciliği bülteninde; Serdar ÇALIK, Fatih ÖZENBAŞ, Mithat KARA, Hasan
ÖREN isimlerine rastlanmıştır. Bu isimlerin bazıları örneğin Nasser
DADAŞZADEA ve Levent AYDIN teknik öğretmen olarak diğerlerinin tamamı
kursiyer öğrenci olarak anılmaktadır. Nasser ve Levent Ahmet Bülent ÜÇOK’ un
öğrencileri olup, üniversiteden arkadaşlarıdır.
Latif Osman ÇIKIGİL Bursalı bir mühendistir. Dağcılık Federasyonu
kurulduğunda genel müdürlükteki memurlardan ilk genel sekreter Özcan
olmuştur. Özcan ALBUZ’un eşi eczacıdır. Her ikisinin Bursa ile ilgili hiçbir
geçmişleri de yoktur. Bu yüzden Bursalı Latif Osman ÇIKIGİL, Özcan ALBUZ’un
eşinin Bursa Gürsu’da eczane açması konusuna sıcak bakmış ve desteklemiştir.
Beraberinde de Özcan ALBUZ’un Bursa’ya memur olarak tayini çıkmıştır.
Bu dönemde Serdar ÇALIK tanıştığı Oğuz ERBAY ve diğer arkadaşları Hilmi
ŞENKAL ile beraber ayrı bir grup olma yolunda ilerlemişlerdir. Serdar ÇALIK
dağcılık federasyonunun faaliyetlerine bu dönemde çok yoğun olarak katılmış
daha sonrada kurdukları grupta eğitmenlikler yapmıştır.
1989-1990
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ DAĞCILIK BİRİMİ’NİN YAPTIĞI FAALİYETLER
(KUVVET LORDOĞLU ve ARKADAŞLARI )
Ahmet Bülent ÜÇOK ve bölgede beraber çalıştığı üniversiteden bir
grup 4 OCAK 1989 tarihli bir istifa dilekçesi ile Özcan ALBUZ’la birlikte
yaptığı faaliyetleri sona erdirmiştir. Bu istifa dilekçesinde özetle kişisel
çekişmelerin dayanılmaz düzeye geldiği bazı kimselerin dağcılık adı altında
turistik faaliyetler yapma çabalarının yattığı bu durumu kabullenemedikleri
ifade edilmiştir.
Uludağ Üniversitesi Dağcılık Biriminin (UDB) kuruluş yılı 1989’dur. Kurucu
Başkanı Kuvvet LORDOĞLU ’dur. İlk faaliyetleri de Kuvvet LORDOĞLU
başkanlığında üniversiteden 5 dağcı ile 24-27 Haziran 1989 Uludağ trans
faaliyetidir.
ÜÇOK tarafından bu ilk etkinlikle ilgili yerel bir gazetede çıkan köşe
yazısında bu trans faaliyetini treeking tipi dağcılığın güzel bir örneği
olarak ifade edilmektedir.
Yine 1989 yılında ÜÇOK
ve iki arkadaşı dağcılık federasyonun düzenlemiş olduğu Eylül ayında yapılan
Erciyes Dağı buzul tırmanışı faaliyetine katılmıştır.
Bölge
faaliyetlerinden kopan ÜÇOK ve bir kısım üniversiteli arkadaşları 1990 yılı
Ekim ayında Erciyes Zirve faaliyeti yapmışlardır. Aynı yıl Şubat ayında
Dağcılık federasyonunun Ağrı Dağı kış faaliyetine UDB ’den katılmıştır.
Ahmet Bülent ÜÇOK’un 1990 yılı Ağrı Dağı tırmanışı öncesi 3200 kampında bira
içerken çekilmiş fotoğrafları İngilizce yayınlanan bir dergide Ağrı Dağı
çıkışı anlatılarak yayınlanmıştır.
1989 yılı başında bölgenin çalışmalarından haberlerin olduğu bir bülten
hazırlığı yapılmış ancak bülten yayınlanamamıştır. Söz konusu bülten
geliştirilerek daha sonra Özcan ALBUZ’un ön söz yazısı ile çıkmıştır.
1989 yılında Ağrı Dağı yaz faaliyetine UDB ’den 3 kişi katılmıştır. Bu
kişiler Kuvvet LORDOĞLU, Ahmet Bülent ÜÇOK ve sonradan evlendiği Canan
DEMİRÇEVİREN’dir. Canan DEMİRÇEVİREN Ağrı Dağı zirvesine çıkan UDB’ dan ilk
bayandır.
1990 yılında Kasımın 20’sinde yapılan UDB Latif Osman ÇIKIGİL faaliyeti o
günkü Yenigün Gazetesi’nde ‘’Zirveye tırmandık ! ‘’ ünlem manşeti ile yer
almıştır. Bu faaliyete gazeteciler de katılmıştır.
1987 yılında il
temsilcisi Özcan ALBUZ’un başkanlığında spor yapan az sayıdaki kişinin
rehberliğini ve eğitmenliğini yapan Ahmet Bülent ÜÇOK ile ilk kez o günkü
şartlarda dağcılık eğitimi almış ve dağcılık yapmaya çalışmışlardır. Bu
yıllarda dağcılık yapmaya çalışan sporcuların bırakın tırmanışı kamp yapmaya
ya da yürüyüş yapmaya elverişli malzemeleri bile yoktur. Bu yüzden il
müdürlüğündeki birkaç parça kamp veya yürüyüşte kullanılacak ekipmanı
alabilmek için İl Temsilcisi Özcan ALBUZ’ un peşinde görüşebilmek için
günlerce koşturmuşlardır. Bu dönemde eğitimleri Ahmet Bülent ÜÇOK ve birkaç
arkadaşı verir ancak bu eğitimlerin veriliş biçimi ikili ilişkiler
çerçevesinde ahbap çavuş ilişkisi içinde yapılırmış. Bu yıllarda Bursa’da
durum bu iken federasyonun faaliyetleri de oldukça azdır. Bu dönemdeki bazı
kış faaliyetleri Kirazlı Yayla’daki Sanatoryum binasında yapılmaktadır.
Bu dönemde özellikle Ahmet Bülent ÜÇOK’ un etkisiyle bölge ajanlığı
bünyesinde daha çok üniversiteden öğrenci sporcular bulunur, bunlarda birkaç
yıl içerisinde memleketlerine geri dönerlerdi. Çok az sayıdaki Bursalı eski
izci bu faaliyetlere devam etme gereği duydu. Hatta bu yüzden bazen
ayakkabılar, bazen de anoraklar kaybolmuştur.
Bu faaliyetler ve eğitim süreçleri hafta sonları 8 – 10 kişinin katılımı ile
yapılır, nerdeyse hiç malzemenin olmadığı şartlar altında Uludağ Yılanlı
Kaya mevkiinde tırmanış eğitimleri dahi yapılmaya çalışılırdı.
Gerçekte Bölge Ajanı Özcan ALBUZ’ un bu göstermelik faaliyetlerinde
eğitimlerde aynı nitelikteydi. Bu eğitimlerden yetiştiği söylenen
sporculardan biride Kuvvet LORDOĞLU ’dur.
Sonradan 2001 yılında Ağrı Dağı’ndaki İskender IĞDIR’ın öldüğü kazada
Kuvvet LORDOĞLU’ da bulunmuştur. Bu dönem bu grup sporculardan bazıları
zorluk derecesi olarak Ağrı Dağı’nın zorluğundan daha düşük derecedeki
Devament ’e gitmeleri o dönem için büyük bir olay kabul edilmiştir. Öte
yandan bu dönemde dağcılık eğitmenliği yapan kişilerin değerlendirmesini
daha sonra da o dönemde eğitim alan bazı sporcular değerlendirdiklerinde o
dönem eğitmenlerinin dağcılık konusunda çok yetersiz olduklarını
düşünmektedirler.
1988-1995
EKİPSAR GRUBU’NUN (ARAMA KURTARMA VE SPOR ARAŞTIRMA REHBERLİK EKİBİ) YAPTIĞI
FALİYETLER
Oğuz ERBAY, Serdar ÇALIK ve Hilmi ŞENKAL gerek izcilerle gerekse
bölge ile faaliyetlerini kopartıp kendileri bir dağcılık grubu oluşturmak
istemişler ve 1988 yılında EKİPSAR adı ile 3-5 kişilik bir grup
oluşturmuşlardır. Ekipsar, özellikle bu yıllarda GSİM bünyesinde
faaliyetlerde bulunan grupla anlaşamadıklarından kendi yollarını çizmişler
ancak ekonomik sıkıntılar ve malzeme sıkıntısı nedeni ile bu dönemde çok
ilkel koşullarda tutku ile bağlandıkları dağlarda dağcılık yapmaya
çalışmışlardır.
Grup üyesi Serdar ÇALIK federasyon faaliyetlerinde gördüklerini, kişisel
deneyimlerini, Sait SAKA ve arkadaşlarından öğrendiklerini grup
arkadaşlarıyla paylaşmaya çalışmıştır.
1991 yılına gelindiğinde Oğuz ERBAY arkadaşlarının da desteğini alarak il
temsilcisi olmak istemiş ancak izci Ahmet AYDIN’ ın Dağcılık İl Temsilcisi
olması nedeni ile dağlarla tanıştığı ortam olan izci ve eski izcilerden
uzaklaşmayı tercih etmişlerdir.
1992 yılında Sarıalan’da barakalarda kalabilmek için bölgeye ait anorak ve
ayakkabılar ile bir kısım kamp malzemelerini bölge müdürlüğünden almak
zorunda kalmışlar bu yokluk koşullarında Uludağ’da muhtelif yürüyüş
yollarında yaz ve kış yürüyüşler yapmışlardır. Ahmet AYDIN ’ın İl
Temsilciliği’nden istifasına müteakip onunla çalışan bazı eski izcilerden
Mithat KARA ve Gökay MUTLU EKİPSAR’a katılmışlardır.
1992 – 1993 yıllarında bu grup tırmanış eğitimleri yapmaya çalışmış kendi
kendilerine orduya ait bazı dağcılık kitaplarından yararlanarak edindikleri
bilgileri uygulamaya çalışmışlardır.
1995 yılında Oğuz ERBAY ’ın girişimleri ile Bursa TÖMER ’de bir dağcılık
grubu kurulmuş bu grup Uludağ’a çeşitli yürüyüşler yapmıştır. Aynı dönemde
yine Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden çok sayıda öğrenci EKİPSAR’ın
rehberlik ettiği Uludağ yürüyüşlerine dağcılık adı altında katılmışlardır.
Turizm İl Müdürlüğü Memuru olan Kubilay Ekincioğlu EKİPSAR içinden ayrılıp
ticari amaçlı yürüyüş faaliyetlerine başlamıştır. Bu dönemde yani 1995
yılında Oğuz ERBAY ’da SOR-TUR adında bir turizm firmasında doğa turları
sorumlusu olarak işe başlamıştır.
Oğuz ERBAY ’ı dağcılıktan soğutup yürüyüşçülüğe yönlendiren en önemli etken
Kaplıkaya ’da bir tırmanış antremanı sırasında niteliğini bilmedikleri ipin
kopması olmuştur. Bu kopuş sırasında Oğuz ERBAY çenesinden ciddi zarar
görmüş ve bir daha EKİPSAR zaten hemen hemen hiç olmayan tırmanışları
yapmamıştır.
1990’DAN SONRA DSİ ÇALIŞANLARI YÜRÜYÜŞ GRUBU (İBRAHİM KIZILKAYA v.d. )
1991 yılı Bursa dağcılığı için dönüm noktasıdır. Bu tarihte Uludağ
İzcileri faaliyetlerini bitirmişlerdir. Öte yandan İl Temsilcisi Özcan ALBUZ
istifa ederek görevinden ayrılmıştır.
Devlet Su İşleri’nde
çalışmaya başlamadan önce Kadıyayla ’da bir otelde çalışan İbrahim
KIZILKAYA, Devlet Su İşlerindeki yürüyüşleri başlatan kişidir. Naci
BEYTEKİN, Korkut GÜVEN ve bunların dışındaki birkaç kişiyle özellikle
1990’dan itibaren Uludağ’da günü birlik yürüyüşler yapan grubun rehberi olan
İbrahim KIZILKAYA bu yıllarda Uludağ’da karşılaştıkları Nazif MAKAS, Mithat
KARA ve onların arkadaşları ile yürüyüşler yapmışlardır. Korkut GÜVEN;
Devlet Su İşleri Teknik Personel olarak çalıştığı dönemlerde İbrahim
KIZILKAYA ve Naci BEYTEKİN ’nin de bulunduğu birkaç kişilik doğa sever
yürüyüşçü grubu ile Uludağ’da 1990’dan itibaren yürüyüşlere başlamıştır.
Yine bu yıllarda ilk defa
dağcılık federasyonundan temel eğitim almış ve dağcılıkla tanışmıştır.
Eğitim aldığı dönemde Hacettepe Üniversitesi Dağcılarından Orhan ÖZÇALIK bu
eğitimlerde kamp müdürlüğü yapmaktadır. Yine eğitmenlerden Tunç FINDIK ise
Hacettepeli Dağcı Ertuğrul MELİKOĞLU’nun öğrencisidir.
DSİ ’li bazı
yürüyüşçüler, dağcılıkta rekabetin olmayacağını, amacın doğayı paylaşmak
olduğunu düşünmekteyken, bu konuda farklı ve zıt düşünen Korkut GÜVEN
gruptan ayrılmıştır. DSİ ’deki DSİ ’liler arasındaki bu bölünme halen
gıyaplarında konuşulmaktadır.
1991-2001
GENÇLİK VE SPOR İL MÜDÜRLÜĞÜ DAĞCILIK İL TEMSİLCİLİĞİ FAALİYETLERİ (AHMET
AYDIN DÖNEMİ 1991-1992)- ÇELEBİ İZCİLERİ – DEMİRTAŞ SPOR KULÜBÜ DAĞCILIK
BİRİMİ (HASAN ÖREN) Ve BAZI
DSİ’Lİ LER (KORKUT GÜVEN , MUSTAFA İŞCAN)
Lise yıllarında izcilik faaliyetlerinde bulunan Ahmet AYDIN bu yıllarda
tanıştığı Hasan ÖREN ve Nazif MAKAS ’ın teşviki ile Uludağ’da kamplar ve
yürüyüşler dışında hiçbir ilgisi olmayan dağcılık sporunun il temsilciliğine
1991 yılında aday olmuştur.
Uzun yıllar dağcılık
il temsilciliği yapan Özcan ALBUZ ’un istifası ile boşalan bu makamı
özellikle Özcan ALBUZ’ dan dolayı yıllarca yararlanamadıkları varsaydıkları
olanaklar için makamı almak güdüsüyle Ahmet AYDIN il temsilcisi olmuştur.
Yine İl Müdürü Erdoğan
ÜSTÜNSOYLU ’nun akrabası olan Özcan ALBUZ ’un bütçeniz yok, paranız yok
mazeretlerinden dolayı karşılıklı kavgalara varan olaylardan sonra Ahmet
AYDIN istifa etmiştir. Toplam bir yıl görevde kalmıştır.
İzci Lideri Hasan ÖREN’ in teşviklerinden dolayı Demirtaş Spor Dağcılık
Birimini güçlendirmesi yönünde Nazif MAKAS’ la birlikte harekete
geçilmiştir.
Öte yandan DSİ’den tanıştıkları üç kişilik yürüyüş grubunu kulüp olmaya
yönlendirmiştir. Buradan
ulaşmak istedikleri amaç kulüp olurlarsa İl Temsilciliği ve Gençlik Spor İl
Müdürlüğü dağcılara ödenek ve bütçe verecek ve böylece faaliyet
yapacaklardır. Ancak tamamı en temelde yürüyüşçü ve kampçı olan bu kimseler
bir kısım kamp malzemeleri satın aldırmışlardır. Fakat bu dönemde kullanılan
bazı anoraklar 1993 yılında göreve gelen Ahmet KÖSE’ ye teslim edilmemiştir.
Yine ilk kez bu
dönemde İbrahim KIZILKAYA, Korkut GÜVEN dağcılık federasyonunun temel eğitim
düzeyindeki eğitimlere Ahmet AYDIN tarafından gönderilmiştir. Bu grup
gittikleri eğitim faaliyetlerinde Ahmet KÖSE ’nin ip arkadaşlarının ve
öğrencilerinin, öğrencileri olmuşlar. Bu sebeple federasyon faaliyetlerinde
Hacettepeli Ahmet KÖSE’yi gıyabında tanımışlardır.
1991 yılında Ahmet AYDIN’nın il temsilcisi olduğu dönemde Nazif MAKAS ’ın
teşviki ile dağcılığa başladığı bilinmektedir.
Yukarıda anlatılanlardan anlaşılacağı üzere Hasan ÖREN, Nazif MAKAS izci
lideridir ve Ahmet AYDIN’ ın il temsilciliği döneminde (1991 – 1992) ilk kez
bölgenin olanaklarını yakından görmüş yalnızca bölgeye ait anoraklardan
yararlanabilmişlerdir.
1991
yılında Ahmet AYDIN ’ın göreve gelmesiyle de bu gruptan İbrahim KIZILKAYA ve
Korkut GÜVEN 1991 – 1992 yıllarında federasyondan temel eğitim almışlardır.
Bu yıllarda Federasyon
kamplarına gittiklerinde kendilerine federasyon eğitmenleri Hacettepeli
Ahmet KÖSE ’yi sorduklarını dolayısıyla Ahmet KÖSE’yi gıyaben bu şekilde
tanıdıklarını anlatmaktadır.
Korkut GÜVEN 1991-1992
yıllarında il temsilciliği yapan Ahmet AYDIN döneminde Nazif MAKAS ve
grubuna katılmış 1992 ile 1997 yılları arasında bir taraftan federasyon
eğitimlerine devam etmiş diğer taraftan bireysel faaliyetlerini bu grupla
sürdürmüştür.
Kulüpleşme çabaları
Hasan ÖREN’ le başlayana Nazif MAKAS ’la devam eden çizgide asıl hedef Ahmet
AYDIN ‘ın deyimi ile il temsilciliğini almaktır. Çünkü onlara göre ödenek ve
malzeme olanakları vardır.
1991-1993
B.T.B.M. BÖLGE DAĞCILIK AJANLIĞININ, DAĞCILIK ESKİ AJANININ GRUBU YAPTIĞI
FAALİYETLER (SAİT SAKA İRANLILAR GRUBU ve BAZI DSİ’LİLER)
Sait SAKA 1990 yılından itibaren bu grutdaki diğer İranlıların
sayesinde Ahmet Bülent ÜÇOK ’un yani Özcan ALBUZ ’un grubuna dahil olmuştur.
Bölge Ajanı Özcan ALBUZ’ un yaptıklarından veya yapmadıklarından hoşlanmayan
bu dönemdeki bazı sporcular bölge faaliyetlerine katılmamışlardır.
1991 yılında da Bölge Ajanı Özcan ALBUZ istifa etmiştir.
1991-1993
BAĞIMSIZ BURSALI DAĞCILAR GRUBU FAALİYETLERİ
(
HÜRRİYET GRUBU-AHMET KÖSE ve GRUBU )
Ahmet KÖSE göreve aday olduğu bu yıl aktif spor yaşamının performans
sürecini tamamladığını düşünmekte ve tırmanış emniyet ekipmanlarını bazı
kimselere satmakta veya hediye etmektedir. Artık o spor adamı hizmetini
devam ettirecek kendisi için değil gençlerin spor yapmasına olanak
sağlayacaktır. Bu yüzden Temin Market’e 12 adet kilitli karabin bırakmış
çadır ve uyku tulumlarının satıldığı bu işyerinde 2 yıl boyunca bu ekipmanı
soran dahi olmamıştır. Çünkü bu tarihte karabinin ne olduğunu bilen kişi
sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir.
Ahmet KÖSE 1990 yılında vatani
hizmetine müteakip Bursa’ya yerleşmiş 1991 yıllında da Özcan ALBUZ’ un
istifasıyla boşalan il temsilciliğine aday olmuştur. Bu seçimi Ahmet AYDIN
kazanmıştır. Ahmet AYDIN bir izcidir. Kendisini destekleyenler ise izci
lideri Hasan ÖREN ve izci lideri Nazif MAKAS’tır.
Ahmet KÖSE bu durumu şiddetle kınar ve protesto eder. Bu durum olay
gazetesinin 25 Temmuz 1991 tarihli spor sayfasında haber olarak kamuoyunda
yer almış ve Nazif MAKAS ’la aralarını açmıştır. Nazif MAKAS ’a göre izcinin
dağcılık il temsilcisi olmasında bir sakınca olmadığını; Ahmet KÖSE ’ ise il
temsilcileri mutlaka o spor dalından gelen kişiler olması gerektiğini
savunmuştur. Ahmet KÖSE ’ye göre dağcılık il temsilcisi dağcı olmalıydı. Bu
sebeple Bursa’da 1991 yılından itibaren her ne kadar Hacettepeli dağcı olsa
da Bursa’da kurduğu grupla Ahmet KÖSE üçüncü bir grubu oluşturmuştur.
1991 – 1993 yılları
arasında Ahmet KÖSE ’nin Dr. Yusuf ÖZEN’le birlikte özelikle Bakacak
Kayalıkları’nda yaptıkları kısa kaya çalışmaları ve Elvan Kaya Doruğu’nda
yaptıkları kamplar önemli
etkinlikleridir. Yine 1993 yılında Ağustos ayında birlikte Diagonel’e
tırmanmaları tarafların yaptıkları en önemli tırmanış olmuştur.
1991-1997
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ DAĞCILIK BİRİMİ YAPTIĞI FAALİYETLER (KUVVET LORDOĞLU ve
SONGÜL SONAL)
Songül SONAL; Ahmet Bülent ÜÇOK’un
fakülteden arkadaşı olup, UDB de
dağcılıkla tanışmıştır. 1993 yılında Ahmet KÖSE ’nin yönetiminde yardımcı
eğitmen olarak görev almış daha sonra da il temsilcisi Mustafa BOZKURT
döneminde il temsilcilik faaliyetlerine katılmıştır. Sonradan 1996-1997
yıllarında UDB de dağcılık eğitmenliği yapmıştır.
1993-1995
GENÇLİK VE SPOR İL MÜDÜRLÜĞÜ DAĞCILIK İL TEMSİLCİLİĞİ FAALİYETLERİ ( I.
Ahmet KÖSE Dönemi
)
ÇELEBİ İZCİLERİ, BÖLGE GRUBU
1989-1991, DSİ’LİLER
1993 yılında Ahmet KÖSE İl Temsilcisidir. Ahmet KÖSE 1993 yılında ilk
kez il temsilcisi olduğunda 1987 – 1992 yılları arasında federasyon
eğitimlerine giden Bursa’dan üç beş kişi Ahmet KÖSE adını duymuş ve il
temsilcisi olduğunda onu ilk kez tanımışlardır.
Bursa’da artık üç grup
vardır. Özcan ALBUZ, Bülent ÜÇOK çizgisinde, Sait SAKA önderliğinde bir
grup, Nazif MAKAS, Hasan ÖREN çizgisinde ikinci bir grup, üçüncü
bir grup ise Ahmet KÖSE ve gençlik arkadaşlarıdır.
Ahmet KÖSE’nin 1993
yılında il temsilcisi olması nedeni ile ilk yaptığı şey Bursa’daki bir avuç
dağcıyı bir araya getirmeye çalıştığı toplantıdır. Bu toplantı 21 Nisan 1993
günü GSİM ’e seminer salonunda yapılmış bu toplantıya binaen Ahmet KÖSE İl
Temsilcisi, Erhan AKBARUT yardımcısı olmuş Çelebi İzcileri Grubunda Mithat
KARA, Hasan MUTLU, İranlılar grubundan Sait SAKA, DSİ’ler grubundan İbrahim
Kızılkaya yönetimi oluşturmuştur. Öte yandan aynı toplantıda yönetim de adı
geçenler eğitmen sıfatı ile teknik kurulu oluşturmuştur. Bu yönetimde Songül
SONAL, Levent AYDIN, Korkut GÜVEN, yardımcı eğitmen olarak adı geçenlerdir.
O dönemde alınan karara göre eğitmenler federasyon faaliyetlerine
katılabilecekler yardımcı eğitmenler ise yalnızca il temsilciliği
faaliyetlerine iştirak edeceklerdir. Bu toplantıda ayrıca sekreterya ve
basın yayın ve tanıtım komisyonları oluşturma kararları da alınmıştır. Bu
görevlendirmeler resmiyet kazanmamıştır.
Bu birleştirme çabalarını izleyen basın mensupları o günkü gazetelerde
toplantıda ki dağcıların Ahmet KÖSE ’nin bu spora karşı tutumunu memnunlukla
karşıladıklarını ifade etmişlerdir.
Ahmet KÖSE’nin göreve
gelir gelmez yaptığı ilk toplantıya müteakip her iki grubu kendi
önderliğinde toplamak istemiştir ancak; Nazif Makas kayıtsız kalmış
arkadaşlarına engel olmamıştır. Bu sebeple Mithat Kara ve Hasan Mutlu yeni
yönetimde bir nevi teknik kurulda görev almıştır. Öte yandan, Sait SAKA
doğrudan katılmış, İbrahim KIZILKAYA ve bir kısım arkadaşları Ahmet KÖSE ’ye
destek vermiştir.
Ahmet KÖSE bu grupları
birleştirmek için il temsilciliği yönetimine almış ancak taraflar “Sen
varsan ben yokum, ben varsam sen yoksun” gibi gerekçelerle bir araya
gelmemişlerdir. Bu dönemde
tarafların ihtilafı il temsilciliği faaliyetlerine katılıp katılmamakla
alakalı olup, sen ben kavgası şeklindedir. Spor adına veya dağcılık adına
bir hedef veya amaç gözetilmez. Ayrıca üniversitelilerin çoğunlukta olduğu
il temsilciliği ile diğerleri arasında, mevcut olanaklardan yararlanamamak
gibi önemli etkenler ihtilaf nedeni olmuştur.
İbrahim KIZILKAYA
özellikle 1989 – 1993 yılları arasında Sait SAKA, Ahmet AYDIN döneminde
Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nde çalışmış daha deneyimli gördüğü bu kişilerle
faaliyetler yapmıştır.
Her
iki taraf isteksizce bir araya geldiğinden Ahmet KÖSE Bursa’da Ankara
Dağcılık ve İhtisas Kulübü’nden özenerek Bursa Dağcılık ve İhtisas Kulübü
adı ile bir kulübün kurulmasının uygun olacağını BUFSAD Lokalinde Nazif
MAKAS, Ertuğrul DEMİRTAŞ ve Korkut GÜVEN ile paylaşmıştır. Ancak; her iki
taraf bir araya gelmek yerine ayrı çalışmayı tercih ettiklerinden, İl
Temsilcisi Ahmet KÖSE özel işlerini de bahane ederek yaklaşık 2 yıllık
görevine emanette olan anorakları teslim etmeyenlerin, söz verdiği halde
görev yapmayanların, sürekli didişenlerin ortamında daha fazla devam
ettirememiş, zaten Özcan ALBUZ’un da mevzuat engelleri koyması ile bu iki
gruptan ve il temsilciliğinden uzaklaşmıştır.
Bu tarihlerde Temin Av
Market çadır satışları yapmaya başlamıştır. Ahmet KÖSE bu tarihlerde nasıl
bir sistem kurulursa dağcılık gelişir sorusuna yanıt aramaktadır. Bulduğu
çözümlerden biri; klüplerin açılması diğeri ise düzenli eğitimlerden
geçmektedir. Son olarak da malzeme satıcılarının varlığıdır Ayrıca daha
sonra açılmasına ön ayak olduğu; örneğin Orion mağazasından küçük
alışverişler yaparak onların bu işe devam etmesini sağlamaya çalışmıştır.
1993 yılında görev
alan Dağcılık İl Temsilcisi Ahmet KÖSE, GSİM’nin Bölge Ajanı Özcan ALBUZ’un
zamanında alınan anoraklarını, kendinden önceki İl Temsilcisi zamanında alıp
getirmeyen bazı sporcuları savcılığa zimmet nedeniyle şikayet etmemiştir.
Halbuki yıllar önce Latif Osman ÇIKIGİL, Manisalı dağcı İsmet ÜLKELİ’ nin
Aladağlar ’da yapılan bir faaliyetten sonra Manisa’ya götürüp geri vermeyi
unuttuğu dağ ayakkabılarını zimmet suçlaması nedeniyle alabilmek için
savcılığa müracaat etmiştir. Kısa bir süre sonra ayakkabılar teslim
edilmiştir. Ahmet KÖSE’ nin hoş görüsüne rağmen anorakları alıp getirmeyen
bu kişiler yıllar sonra ona, sebepsiz gıyabında muhalefette bulunmaya
kalkışmışlardır.
1980’lerin sonunda en
büyük dağcılık başarılarına imza atan sporcular arasında Ertuğrul MELİKOĞLU,
Orhan ÖZÇALIK, Murat YILDIRIM, Gıyasettin DEMİRHAN Hacettepelidir. Bunların
öğrencileri örneğin; Tunç FINDIK 1990’dan sonra dağcılığa federasyonda
başlayanların örneğin; Korkut GÜVEN’in öğretmenidir.
Öte yandan dönemin en
büyük yurt dışı başarılarına imza atan federasyon başkanı Mecit DOĞRU ve
Hacettepeliler o dönem federasyonunun büyük çoğunluğunu oluşturur. İşte
Ahmet KÖSE yukarıda ki sayılan sporcuların ip arkadaşı ve böyle bir dönemde
Hacettepelidir.
1995-1996
B.T.B.M. BÖLGE DAĞCILIK AJANLIĞININ DAĞCILIK ESKİ AJANININ GRUBU YAPTIĞI
FAALİYETLER (SAİT SAKA İRANLILAR GRUBU- BAZI DSİ’LİLER- BURSA KAYAK
ANTRÖNÖRLERİ DERNEĞİ-İL TEMSİLCİSİ MUSTAFA BOZKURT DONEMİ)
1993-1995 SAİT SAKA İRANLILAR GUBU ve BAZI DSİ’LİLER İBRAHİM
KIZILKAYA-ERTUĞRUL DEMİRTAŞ- AHMET KÖSE VE GRUBU
Ahmet KÖSE ’nin istifası ile boşalan il temsilciliğine Mustafa BOZKURT
geldiğinde dağcı olmayan il temsilcisinin yanında İran uyruklu Sait SAKA yer
almış. Bir anlamda teknik sorumluluğu yürüten sporcu kimliği ile
görülmüştür. Bunun üzerine bölge ile ipleri iyice koparan Nazif MAKAS ve
arkadaşları kendi gruplarında devam etmişler.
Kendisi sporcu olmayan
yeni Dağcılık İl Temsilcisi Mustafa BOZKURT bu sporun meraklısı olan herkesi
bir araya getirmeye çalışmıştır. Öncelikle Sait SAKA ile İranlılar Grubu
olarak da bilinen arkadaşları ve yine üniversitede dağcılık yapan Songül
SONAL ve arkadaşlarından oluşan bir ekip kurmuştur. Bu küçük ekip bu tarih
itibari ile kamuoyunda hiçbir şekilde yer almayan dağcılık branşındaki
faaliyetleri yeniden canlandırma çalışmalarına girilmiştir.
Mustafa BOZKURT il
temsilciliği dışında gerek iş hayatı gerekse sosyal hayatının yoğunluğu
nedeni ile ve yine sporcu olmaması nedeni ile dağcılık konusunda tanınan ve
bu sporu yapan Sait SAKA ve arkadaşlarına faaliyetlerinin uygulanmasını
devretmiştir. Bu dönemde Tayfun TERCAN’nın federasyon başkanlığında yaptığı
faaliyetler, özellikle Türkiye’de Bursa’nın tanınmasına neden olmuştur. Yine
bu dönemde dağcılık il eski ajanı Özcan ALBUZ’un Spor Şube Müdürü olması,
dağcılığın Sait SAKA önderliğinde tanınmasına özellikle sebep olmuştur.
Bu dönemde yurt içinde
yapılan dağcılık şenliklerine Bursa’dan sporcular gönderilmiş, yine Bursa’ya
başka şehirlerden sporcular davet edilmiştir.
Tayfun TERCAN’ın
Kaçkar Dağları’ndaki bir kazada ölmesi zaten bu işlere yeteri kadar vakit
ayıramayan İl Temsilcisi Mustafa BOZKURT ’u fahri görevinden soğutmuş ve
uzaklaştırmıştır.
Bu dönemde imzaya
açılmamış yapay duvar tanıtım dosyası hazırlanmış ve böyle bir inşaat
yapılabilmesi yönünde DSM (Doğa Sporları Merkezi)’nin duvarı örnek
gösterilerek çalışma başlatılmıştır. Bu dosyanın 1997 yılına ait olduğu
bilinmektedir.
Bu dönemin
faaliyetleri arasında her ne kadar kayak, temel ve gelişim kampları
çoğunlukla açılmış görülüyorsa da,
İl Temsilcisi Mustafa BOZKURT’ un emniyet gereçleri talebi de
olmuştur. Ancak il temsilciliği faaliyet programında yer alan bazı
faaliyetler de tasarruf tedbirleri nedeni ile yapılamayacağı belirtilerek
geri çevrilmiştir.
Öte yandan Latif Osman ÇIKIGİL adına başlatılan anma tırmanış programları
yapılmıştır.
Bu dönemde Mustafa
BOZKURT’un yanında yer alan faaliyetlere katılan sporcuların bir kısmı
üniversitedendir. Bu tarih de üniversitede dağcılık birimi faaliyetleri
başka bir grup tarafından yürütülmektedir.
Dönemin faaliyet
programları arasında mayıs ile kasım ayları arasında Uludağ’da bilinen
yürüyüş yolları ile piknik alanlarında yürüyüşler ve piknik faaliyetleri
yapıldığı görülmektedir. Faaliyetlerin tamamına yakını Uludağ’dan aşağıya
yürüyüş şeklinde gerçekleşmiştir.
Mustafa BOZKURT’un il
temsilciliği yaptığı, Temmuz 1995 tarihinde eskiden bu yana dağcılık
camiasında yer alan Ertuğrul DEMİRTAŞ ’ın Niğde’de Dağcılık Federasyonu’nca
yapılacak Kaya Tırmanışı 1 Eğitim Kampı’na (Kaya Temel Eğitimi) gönderilme
yazısı vardır. Ertuğrul DEMİRTAŞ bu eğitime Demirtaş Spor Kulübü sporcusu
kimliği ile katılmayı talep etmiştir. 1996 yılında ise Ertuğrul DEMİRTAŞ ve
Korkut GÜVEN Kaya Tırmanışı 2.Eğitim Kapına (Yaz Gelişim Eğitimi)
katılmaları yönündeki yazı il temsilciliğince federasyona gönderilmiştir.
Yine Olcayto GÜLEÇ de
1995 yılı Ağustos ayında yapılan Kaçkar Dağı’nda ki Kar Buz Tırmanışı 1.
Eğitim Kampı’na (Kış temel Eğitimi) gönderilme yazısı yazılan
sporculardandır.
Bu yıllarda
Uludağ’daki kayıp olaylarına önlem olması açısından 5442 sayılı il adresi
kanununun verdiği yetkiye dayanarak valiliğin dağ faaliyetleri yapacak her
kişi ya da kurumun gençlik ve spor il müdürlüğüne bilgi vermesi yönünde
valilik emri çıkartılmıştır.
Bu dönem sporcularının
kondisyon geliştirme amacı ile kapalı yüzme havuzundan ve atletizm pistinden
yararlanma talepleri olmuş, il müdürü tarafından bu talep reddedilmiştir.
Bu dönemde Sait
SAKA’nın sporu ve sporcuları bilmeyen Mustafa BOZKURT ’a en büyük desteği
verdiği ve il temsilcisi yardımcısı gibi çalıştığı bilinmektedir. Hatta bu
dönemde şehir dışında yapılan faaliyetlerde Sait SAKA’nın il temsilcisi
olarak tanındığı da bilinmektedir.
1991 – 1999 yılları
arasında yedi adet il müdürü değişince ve bu müdürlerin en fazla bir yıl
görev yapması söz konusu olunca eski dağcılık il temsilcisi spor şube müdürü
Özcan ALBUZ bu dönemde çoğu zaman il müdürlüğünü vekaleten yürütmüştür.
Dağcılık
Federasyonu’nun 07.08.1996 tarihli Kaçkar Dağı yaz tırmanışına Bursa’dan
katılmak isteyen Ertuğrul DEMİRTAŞ “Teknik seviyesi yeterli olmadığından
kabul edilmemiştir” ibaresi ile bu faaliyete katılamamıştır.
Dağcılık il
temsilciliğinin en faal sporcularından Sait SAKA 1996 yılı Aralık ayında
Kayseri’de yapılan tur kayağı eğitim kampına katılmış ve sonraki yıllarda
özellikle tur kayağı konusunda dağcılık il temsilciliği bünyesinde
faaliyetler yapılmıştır.
AKIN
BOZKURT, HÜSEYİN YILMAZ ve ARKADAŞLARI İLE AHMET KÖSE ve ARKADAŞLARI
(1993-1997 SERDAR İNCE, TANJU YÜZEN, TUNCEL v.d)
Amatör arkeolog olan Akın BOZKURT ile Ahmet KÖSE ilk kez 1987 yılında
Softobağan Deresi ada mevkiinde tanışmışlardır. Daha sonra Akın Bozkurt
Hüseyin YILMAZ ve Ahmet KÖSE 1993 yılında ikinci kez görüşmüşler ve bu
tarihten itibaren çok yakın arkadaş olmuşlardır. Bu gruba kısa bir süre
sonra Arif YILMAZ katılmıştır.
1993 yılında Ahmet
KÖSE, Akın BOZKURT, Hüseyin YILMAZ ve birkaç arkadaşı ile Tonga Grubu’nun
temellerini atmışlardır. Bu yıla kadar Ahmet KÖSE Uludağ orman alanlarının
patikalarını çok az bilmekte, Akın BOZKURT ise gerek oduncu Arif, gerekse
Remzo nedeniyle patika uzmanıdır. Ahmet KÖSE’nin oluşturduğu diğer grup ise
yeğeni Ramazan KÖSE, Bekir ŞİRİN, İsmail İSLAM, Neşat ERDOĞAN, Serdar İNCE
ve birkaç arkadaşı şeklinde oluşmuştur.
1993 yılında itibaren
Uludağ’a giden Bekir ŞİRİN 1996 yılında Ahmet KÖSE’yle dağcılık eğitimlerine
başlamıştır. Çobankaya’da ve Elvan Kaya’da, Delikli Kaya’da Ahmet KÖSE’ nin
tırmanışlarında bulunmuştur. Özellikle kış tırmanışlarını Ahmet KÖSE
rehberliğinde Bursa Kronik içinde yapmıştır. Faaliyetleri arasında 1999
sonbaharında resmi olarak Ahmet KÖSE ’nin eğitmenlik yaptığı kursta
belgesini almıştır. Halen Yıldırım Dağcılıkta ve ferdi faaliyetlerde küçük
dereceli tırmanışlar yapmaya devam etmektedir.
1997 yılından itibaren
bu grubu geliştirmeye çalışan Ahmet KÖSE; Serdar İNCE, Tanju YÜZEN, Tuncel
KUNDAKÇILAR ve diğer birçok kişiyi bu gruba katmış ve Ahmet KÖSE grubun
Uludağ’ın bilinen tüm yürüyüş patikalarını öğrenmesi ve Bursa’da bir
treeking grubunun oluşmasını sağlamaya yönlendirmiştir. Ahmet KÖSE’nin bu
amacının nedeni yüzyıllardır bilinen ve kullanılan Uludağ yürüyüş yollarının
Uludağ’ı bilmeyen, dağcılığı bilmeyen insanlara dağcılık adı altında
yürüyüşler yaptırılıp haksız kazanç elde edilmesine engel olmaktır.
Ahmet KÖSE,
oluşturduğu bu iki grubun birini yürüyüş ve kampçılık grubunu, diğerini ise
dağcılık grubu olarak yetiştirmeyi hedeflemiştir. Bu sebeple; her iki grup
zaman zaman aynı etkinlikte bulunmuştur. Ancak; her iki grubunda grup önderi
Ahmet KÖSE ’dir. Ancak; Akın BOZKURT’un bulunduğu grupta rehber odur. Ahmet
KÖSE; ortalık bazı işgüzarlara kalmasın diye yağmurda dahi dağa gitmeyen
Akın BOZKURT’u Uludağ rehberi şeklinde lanse eder ve yıllar sonra amacı
gerçekleşir. Başka hesabı olanlar da turizm işine resmen başlarlar. Aslında
KÖSE turizme karşı değildir. Sadece dağcılık adı altında
turizm yapılıp, insanların kandırılmasına karşıdır. Kaldı ki o
ekipten Ertuğrul DEMİRTAŞ ’ın akrabası olan Yesrib Turizm’le çalışmasını
bizzat kendi sağlamıştır.
Sonuçta; 1995-1999
yıllarında Ahmet KÖSE; Akın BOZKURT ile Uludağ’ı daha yakından tanımıştır.
Kendi oluşturduğu yürüyüş ve kampçılık faaliyetleriyle, Bursa Kronik adını
alan ve zaman zaman 70 kişiye kadar ulaşan dağcılık grubu ile faaliyetlerini
yürütmektedir.
Ahmet KÖSE bu dönemde daha sonradan adı Tonga olan yürüyüş grubunun dışında
ikinci bir grup oluşturmuş Bursa Kronik adı ile bilinen bu grubu dağcılık
hedeflerine yönlendirmiştir. Ancak Bursa Kronik’e ağırlık vermiş, yürüyüş
amacında olanları Akın BOZKURT ‘un çevresinde toplamıştır.
Serdar İNCE Hacettepe’de Ahmet KÖSE ’nin öğrencileriyle arkadaşlığına
müteakip Bursa’ya yerleştiğinde Ahmet KÖSE tarafından, Akın BOZKURT ’la
tanıştırılan ilk kişidir. Bakacak Kayalıkları’nın alt bölümünde bulunan ve
eskiden Nurcular Pınarı olarak bilinen kayalığa piknik yapmak için
gelindiğinde grubun rehberliğini yapan Akın BOZKURT ’un bazen patikayı
şaşırması nedeniyle tongaya düştük şeklindeki yaklaşımından dolayı bu
kayalıkların adı Tonga Kayalıkları, Akın BOZKURT ve Serdar İNCE’nin
bulunduğu bu grubun adı da Serdar İnce tarafından Tonga Grubu olarak
konulmuştur.
Ahmet KÖSE ’nin , Akın BOZKURT aracılığıyla Bursa’daki dağ yürüyüşleri ve
kampçıları organize etme çabası neticesinde oluşan bu grup, amaç olarak
dağlarda gezmek ve kamp yapmak çabasındadır. Öte yandan Ahmet KÖSE bir dağcı
grubu oluşturma çabasını da Bursa Kronik Grubu’yla gerçekleştirmiştir. Bursa
Kronik ekibinin bir kısmı bu yıllarda şehir dışındaki davetlere katılmış,
Antalya’ya, Manisa’ya, şenliklere iştirak etmişlerdir. Bu dönemde Dışkaya
Dağları da bu gruba tanıtılmış ve grubun bu bölgede tırmanışlar yapması
sağlanmıştır.
(
1998 – 2000 ) TONGA DOĞAYÜRÜYÜŞÇÜLERİ GRUBU
1999 yılında Hüseyin YILMAZ’ın teşviki, desteği ve ısrarı nedeni ile
ikinci kez Dağcılık İl Temsilciliğine aday olan Ahmet KÖSE 1999 yılı
sonbaharından itibaren yeni görevi nedeni ile Akın BOZKURT’tan faaliyet
anlamında uzaklaşmış ancak grubun geliştirilmesi için destek vermeye devam
etmiştir. Sonradan bu grubun içinden Turgut DOĞAN Tonga Doğa Sporları
Derneği adı ile bu grubu bir doğa sporları kulübü şekline çevirmiştir.
Daha sonraki yıllarda bu grup Turgut DOĞAN başkanlığında dernek olup çok
nitelikli doğa sporları faaliyetleri ve aktivitelerine imza atmıştır.
1996-1999
BURSA KRONİK DAĞCILAR BİRLİĞİ
Liseli yıllarda izcilik faaliyetlerine katılmış olan İsmail İSLAM
daha sonra GSİM bünyesinde dağcılık faaliyeti adı altında faaliyetlerde
bulunan arkadaşları nedeniyle dağcılıkla tanışmıştır. Kendisi yürüyüş ve
kampçılık yapmakta olup, yaptığı bu işe o yıllarda hobi dağcılığı
demektedir. Yine o yıllarda ip veya kazmalar ile emniyet alıp tırmanışlar
yapan ya da bilinen yüksek irtifa dağlarına tırmanan sporculara profesyonel
dağcı denmektedir. Bu dönem İl Temsilcisi Ahmet AYDIN dönemidir. 1996
yılında Ahmet KÖSE’ yi tanıyan İsmail İSLAM malzeme problemi nedeniyle
kampçılık gereçlerinin olmadığı sıkıntılı bir dönem yaşamıştır. Battaniyeden
tulum yaparlar, 15 kg. çadırla dağa giderler ve başka hiç bir malzemeye
sahip değildirler.
Bursa Kronik ekibi 1999 Gölcük Depreminde gönüllü olarak görev almış ve ekip
başkanlığını Ahmet KÖSE yapmıştır.
İsmail İSLAM’a göre dağcılık camiasında kişisel çekişmeler çok yoğundur.
Neden böyle olduğu konusunda da bir yorumu yoktur. Halbuki bu düşüncesi çok
eskiden beri var olan dağcılar ile kendini dağcı zannedenler arasındaki
yerleşik zıt yorumlardan kaynaklanmaktadır.
İsmail İSLAM; gerçekte dağcılık adıyla ilk kez Ahmet AYDIN ’ın İl
Temsilciliği döneminde eski izci arkadaşlarının faaliyetleri ile
tanışmıştır. Buradan edindiği bilgilere göre trekking, tırmanış, zirve
yürüyüşü dağcılığın kollarıdır. Dolayısıyla kendisi tırmanışı benimsememiş
yerine doğa sever çevreci bir kimlikle hobi olarak dağcılık yapmıştır.
İsmail İSLAM’ın 1991 – 1996 yılları arasında il temsilciliği bünyesinde
tanıştığı, eski izci yeni dağcılar, ona göre hobi dağcısı, çevreci ve dağ
severdir. Yine ona göre tırmanış yapan kişiler profesyonel dağcılardır. Yine
bu dönemde dağcılıkla kendisini tanıştıran grubun ve il temsilciliğinin elle
tutulur bir faaliyeti yoktur.
1997 yılından itibaren Ahmet KÖSE’ nin önderliğinde sayısı yetmişlere varan
bir arkadaş grubu oluşmuş ve Bursa Kronik adı Ahmet KÖSE tarafından
korunmuştur.
Bu grup, uzun yıllar çoğunluğunun yürüyüş ve kampçılık yaptığı, bir kısmının
da dağcılık yapmaya çalıştığı bir grup olarak yaşamıştır. Daha sonra bu grup
üyelerinden Neşat ERDOĞAN, GSİM Spor Kulübü Dağcılık Birimi’nden birkaç
sporcu ile birlikte Ahmet KÖSE’nin teşviki ve yönlendirmesiyle Sarp Dağcılık
Kulübü’nü kurmuştur. Ancak kulüp ölü doğmuş, Neşat ERDOĞAN’nın tavırları
nedeniyle kulüp üyeleri faaliyetler yapamamıştır. Fakat Neşet ERDOĞAN
sonradan dağcılık federasyonu teknik kurulunda görev almıştır.
Bursa Kronik o yıllarda 35 – 40 civarında faaliyet yapan 70 civarında üyesi
olan bir arkadaş grubudur. Aralarında dağcılık yapmaya çalışanlar ve hobi
dağcılığı adı altında yürüyüş ve kampçılık yapanlar zaman zaman ters
düşmüşlerdir. Ancak sorunun temelinde ta 1950’lilere kadar yatan dağcılar
ile dağcılık yapmayanlar, kendini hobi dağcısı olarak nitelendirip yürüyüş
ve kampçılık yapanların ya da kayakçıların zıtlaşması vardır.
İsmail İSLAM ’a göre hayatta hiçbir yere gelememiş, şehir hayatında statü
elde edememiş, egolarını tatmin etmek için bencil bazı kimseler 8 – 10
kişiyi arkalarına taktıkların da kendilerini profesyonel dağcı gibi tanıtıp,
diğerlerini de küçümseyerek davranmakta karşılaştıkların da selam dahi
vermediklerini görmekte ve buna da üzülmektedir.
Her ne kadar farklı düşüncelere sahip insanlar olmaları nedeniyle taraflar
kopuyor olsa da yine en önemli nedenlerin başında kişilerin yaş ilerledikçe
hobi alanlarına zaman ayırmama nedenleri gelmektedir. Bütün bunların dışında
dağcılık camiasındaki bu çekişmeleri, aslında toplumun genelindeki
çekilmelerden ayrı tutmak doğru olmaz çünkü her topluluk bir toplumun
parçasıdır ve onun özelliklerini taşır.
İsmail İSLAM; il temsilciliğinin 1999 sonbahar ve 2000 kış – ilkbahar eğitim
dönemlerinde rehber olarak faaliyetlere katılmış ve bu vesileyle spora katkı
sağlamıştır.
1997 yılında oluşan
Bursa Kronik Dağcılar Birliği Uludağ Kilimli Gölde tope-rope antrenmanlar
ile Çobankaya ve Bakacak Kayalıkları’ndaki aynı nitelikteki tırmanış
faaliyetlerini az sayıda kişiyle yapmaktadır. Ancak; Ahmet KÖSE bu dönemde
yani; 1995’li yıllarda Gündoğdu Kayalıkları’nı keşfetmeye başlamıştır.
Ahmet KÖSE’nin
oluşturduğu bu iki gruptan dağcılık grubu özellikle Uludağ plato kuzey
yamaçlarında ve Koçkayalar ’da yaz ve kış eğitim faaliyetleri niteliğindeki
faaliyetlerde bulunmuştur. Ahmet KÖSE dağcılık yaparken
birileri de Demirtaş Kulübü dağcılık biriminden bazıları yürüyüşler
yaparak biz dağcılık yapıyoruz diye insanları yanlış bilgilendirip, turizm
işi yaptıklarından dolayı
Turizm Müdürü Vatan ERCAN tarafından savcılığa
şikayetçi olunmuş, ama bu durum bazı kimselerce il temsilcisi
klubümüzü kapattırdı şeklinde ifade edilmiştir.
1995-1997
ERTUĞRUL DEMİRTAŞ DÖNEMİ DOĞA TURİZM FAALİYETLERİ
1995 yılından itibaren edindiği deneyimlere bağlı olarak Ertuğrul DEMİRTAŞ
dağcılık faaliyetleri adı altında doğa yürüyüşleri yapıp bu yürüyüşlerde
kazanç elde etmeye başlamış ve bu yönüyle Bursa ’nın ilk doğa turizmcisi
sıfatını kazanmıştır. Ertuğrul DEMİRTAŞ kendi yolunu çizmiş Bursa’nın ilk
doğa turizmcisi olma unvanını o günden
bu yana ticari yaşamında kullanmıştır.
Başlangıçta dağcılık adıyla yaptığı bu faaliyetleri daha sonra doğa
yürüyüşleri adıyla yapmaya devam etmiştir. Demirtaş Dağcılık Birimi’nin
yaptığı bazı doğa yürüyüşlerin de sporla ilgisi olmayan doğa severlerin
sayısı yüzün üzerinde olmuştur.
O günkü koşullarda bu sayıdaki gruplardan toplanan paralar çok miktarda ve
çeşitte malzeme almaya yetecek kadardır. Demirtaş Spor Kulübü’nde ücret
karşılığı makbuzsuz toplanan paralarla yaptırılan yürüyüşlerde, çoğunlukla
Ertuğrul DEMİRTAŞ rehberlik yapmıştır. Durumu öğrenen
dönemin Turizm İl Müdürü
Vatan ERCAN ’ın bazı turizm acentelerinin şikayeti üzerine suçüstü
yakalaması ve dernek statüsün deki kulüp hakkında Emniyet Müdürlüğü
Dernekler Şubesince denetlenme süreci başlatılmıştır. Sonuç olarak kulüp
yönetimi dağcılık birimini kapatma kararı almıştır. Ayrıca yapılan bu
yürüyüşlerden toplanan paralardan Demirtaş Spor Kulübü’nün yöneticilerinin
başlangıçta haberi olmamış ancak mali polis tarafından defterlerin
incelenmesi sürecinde konudan haberdar olmuşlardır.
Daha sonra bu olay, gerçeği bilen bazıları tarafından saptırılmış,
Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün kulübü kapattırdığı şekilde gerçek dışı
beyanlarda bulunmuşlardır.
Yürüyüşlerden toplanan paraların asıl amacı kulübe malzeme almak olmuştur
ancak, hiç biri kulüp üyesi olmayan dağcılar satın aldıkları bu malzemeleri
kulübe demirbaş kaydetmemişlerdir. Daha sonra dört ayrı gruba ayrılan ve
yalnızca dört yıl bir arada bulunan bu kulüp adına faaliyette bulunan
kişilerden BUDAK kurucuları tüm malzemeyi kişisel malzeme olarak kabul edip
yeni kulüplerine taşımışlardır.
Korkut GÜVEN ’e göre
bu malzemeler her ne kadar kulüp adına yapılan yürüyüşlerden toplanan
paralarla elde edilmiş olsa da ; “Çoğunluk sporcu BUDAK adı altında spora
devam edeceğinden malzemeler yeni kurulan bu kulübe aittir.” mantığı ile
kulübün malzemelerini BUDAK’ a taşımıştır.
Ancak Nazif MAKAS’ın
başında bulunduğu grup, Ertuğrul DEMİRTAŞ, Mustafa İŞCAN bu görüşe hiçbir
zaman katılmamış tam tersine kendi iradeleri dışında haksız yere bu
malzemelere bir anlamda el konulduğunu düşünmüşlerdir. Bu yüzden taraflar
sonraki yıllarda birlikte faaliyet düzenlememişlerdir. Diğer yandan kulübün
yöneticileri durumu öğrendiklerinde yasal başvuru yapmak istemişseler de ne
kadar malzeme olduğu, ne zaman alındığı, kime verildiği, nerede saklandığı
bilinmediğinden kulüp adına toplanan paralarla alınmış olsa da demirbaş
listesine girmediğinden hatta kulüp yöneticileri bu durumu bilmediklerinden
bu haksız tavır karşısında kulüp yönetimi hukuki yollara başvuramamıştır. Bu
yüzden Nazif MAKAS ve ekibi, Mustafa İŞCAN ve birkaç arkadaşı ile Ömer
KALKANLI ve Özgür TAŞKIN bu olayda haksızlığa uğradıkları gerekçesiyle BUDAK
kurucuları ve üyeleriyle mesafeli olmayı tercih etmişler ve hatta
gıyaplarında çok ağır eleştirilerde bulunmuşlardır.
1990’lı yıllardan itibaren Bursa’nın yoğun bir göç alması nedeni ile birçok
genç insan yeni geldikleri bu ilde sosyal bir ortam bulmak adına yükselen
değer olan doğa turizmi faaliyetlerine ilgi duymuş ve hiç tanımadıkları
bilmedikleri çevrelere girerek ücret karşılığı da olsa gerçekte yüzyıllardır
kullanılan patikalarda yürütülerek bilmedikleri bir spor dalı olan dağcılığı
yaptıklarını zannederek bu yeni çevrelere katılmışlardır.
1996-2001 EKİPSAR GRUBU ( ARAMA KURTARMA VE SPOR ARAŞTIRMA REHBERLİK EKİBİ)
FALİYETLERİ
EKİPSAR ‘ın 1996 yılında dağılma sürecinden önce ekip üyeleri
dağcılık yapabilmek dağlarda olabilmek adına sponsorlar bulabilme çabalarına
girmişler ve 1996 yılında CAT ayakkabı firması sponsorluğunda muhtelif
illerimizdeki önemli dağlara tırmanışlar yapmışlardır. Bu dağların bulunduğu
yerlere bisiklet ile gitmişlerdir. Aynı yıl içinde CAMEL sigara firması ile
sponsorluk sözleşmesi yapmışlar ancak bu sözleşme gereği yapılacak faaliyet
gerçekleşmemiştir. Daha sonra Saray Bisküvileri’nin sponsorluğunda Kaçkar
Dağları’na gitmişler ve sponsorluk ile ilgili ilk deneyimleri yaşamışlardır.
Hiçbir kursa ve eğitime gitmeden arama kurtarma mağaracılık dağcılık gibi
konularda faaliyetlere katılan EKİPSAR üyeleri 10.000’e yakın slayt çekimi
yapmış bir çok kurum ve kuruluşu dağcılıkla tanıştırmışlardır.
1996 yılında EKİPSAR üyeleri dağılınca Oğuz ERBAY, EKİPSAR adında Reklam
Tanıtım Satış Destekleme Hizmetleri LTD.ŞTİ. kurmuştur. Bu şirket dağcılık,
arama kurtarma, mağara araştırmaları ve yine sosyal yardım adı ile birçok
sosyal faaliyetlerde bulunmuş bir taraftan da ticari faaliyetlerini
sürdürmüştür. EKİPSAR LTD.ŞTİ. 6-7 yıl sonra kapanmıştır.
1997-2000
DEMİRTAŞ SPOR KULÜBÜ DAĞCILIK BİRİMİ (HASAN ÖREN, ERTUĞRUL DEMİRTAŞ, NAZİF
MAKAS, KORKUT GÜVEN, MUSTAFA İŞCAN )
Hasan ÖREN tarafından birkaç liseli izciye Demirtaş Spor Kulübü
adına lisans aldırılmış ve bu kulüpte ilk kez dağcılık branşı gündeme
gelmiştir. Daha sonra hiçbir faaliyet yapılamamıştır. Ancak 1997 yılına
gelindiğinde yine Hasan ÖREN’ in kulüp yönetimi ile olan ilişkileri
neticesinde bu kulübe Nazif MAKAS, Ertuğrul DEMİRTAŞ, Korkut GÜVEN ve
diğerleri katılmışlardır.
Burada başlatılan dağcılık eğitimleri adı altındaki eğitimler
katılımcılardan para toplanarak yapılmıştır.
Bu paralarla alınan ekipmanlar kullanılarak yapılan eğitimlerden bazı
üniversitelilerde yararlanmışlardır. Bunlardan biri olan Ömer KALKANLI, daha
sonra bu kulüpten ayrılmış birkaç arkadaşıyla spor tırmanış ağırlıklı
faaliyetlerine devam etmiştir.
Ancak Ömer Aladağlar ’da ciddi bir kaza geçirip iyileştikten sonra
Narlıdere ’de emniyet aldığı kayanın kopması neticesinde ölmüştür
2000 yılına gelindiğinde özellikle Korkut GÜVEN’ in ayrılıp başka bir kulüp
kurmak istemesi, kulübe 1997 yılından sonra katılanlarla ayrılmaları
bugünlerde de yine Nazif MAKAS’ın da kendi
grubuyla kulüpteki
yaşananlardan duyduğu rahatsızlıklardan dolayı ayrılması, Ertuğrul DEMİRTAŞ’
ın doğa turizm faaliyetlerine
yönelmesi ve kulübün Turizm İl Müdürü tarafından ticari mahiyette doğa
turları düzenleniyor olmasıyla alakalı dernekler masasının teftişine konu
olması birimin üyelerinin tümüyle dağılması 50 yıllık kulüpte sonradan gelen
ve birkaç yıldır faaliyet yapan dağcıların kulübün adına bir nevi yolsuzluk
iddiaları ile anılır olması hatta Ertuğrul DEMİRTAŞ’ ın bu sebeple
yargılanmış olması kulüp yönetiminin
bu branşı kapatmasına neden olmuştur.
Daha sonraki yıllarda Korkut GÜVEN, BUDAK Kulübü başkanlığından istifa
edince yeni başkan ve yöneticiler Nazif MAKAS ve ekibine iyi niyet ziyareti
yapıp buzları eritmiştirler.
1997 döneminde Uludağ’da yürüyüşler yapan Mustafa İŞCAN daha sonra 1997
yılından itibaren Demirtaş Spor Kulübü Dağcılık biriminde diğerleri ile
beraber kulüp içi eğitimlere katılmıştır.
Mustafa İŞCAN Demirtaş Spor Kulübü adına faaliyetler yapan Ertuğrul
DEMİRTAŞ, Nazif MAKAS ve Korkut GÜVEN grup arkadaşları ile bu kulüpten
ayrıldığında tek başına bu kulüpte kalmış, diğerleri ile birlikte hareket
etmemiştir. Bir süre sonra da kulüp yönetimi dağcılık birimini kapatınca
uzun süre ferdi yürüyüş, kamp faaliyetleri yapmış daha sonra da Çelebi
Mehmet Gençlik ve Spor Kulübünde dağcılık branşında faaliyetlere devam
etmiştir.
Mustafa İŞCAN ’a göre Demirtaş Spor Kulübü Dağcılık Birimi’nin dağılmasının
nedeni İl Temsilcisi’dir. Ancak gerek dağcılık birimi başkanı Korkut GÜVEN
gerekse eğitmenlerden Nazif MAKAS ve yine dağcılık biriminin rehberlerinden
Ertuğrul DEMİRTAŞ ’a göre bu iddia tümü ile yanlış ve asılsızdır. İl
temsilciliği makamının mevcut mevzuata göre böyle bir yetkisi ve yaptırımı
zaten olanaksızdır.
Yıllar sonra Mustafa İŞCAN hariç Demirtaş Spor Kulübü adına faaliyet yapan
hiçbir sporcu kulübe bonservis parası ödememiştir. Çünkü hiç biri bu kulübün
üyesi değildir. Zaten herkesin her zaman spor müdürlüğünden lisans çıkarma
olanağı olduğu halde bu kulübün dağcılık birimi belirli faaliyetlerde ücret
ödeyenlere lisans çıkartan bir anlayışa da sahiptir.
1987 yılında yani Hasan ÖREN’ in Demirtaş Spor Kulübü’nde bir şekilde
başlattığı dağcılık branşında 10 yıl sonra kulübe katılan Nazif MAKAS,
Korkut GÜVEN ve bazı arkadaşları özellikle 1998 -
1999 yıllarında para karşılığı dağcılık adı altında yaptırdıkları
doğa yürüyüşlerinden elde edilen gelirlerle alınan malzemeleri Korkut GÜVEN
ve birkaç arkadaşı kendilerine mal etmiş hem Nazif MAKAS ve arkadaşlarından
hem de Ertuğrul DEMİRTAŞ ve Mustafa İŞCAN ve arkadaşlarından kaçırmışlar,
herkesin hakkı olan bu malzemeleri BUDAK ( Bursa Dağcılık ve Doğa Sporları
İhtisas) Kulübü’nde sonradan kendilerine katılan ve geçmişe ait hiçbir
bilgiye sahip olmayan kulüp
üyeleriyle kullanmaya devam
etmişlerdir. Karşılıklı iddialar ve sövgüler o gün bugündür taraflar
arasında küslük ve zıtlaşmayla devam etmektedir.
Demirtaş Spor Kulübü’nün ve bilahare Ertuğrul DEMİRTAŞ’ ın kanunlara aykırı
olarak para karşılığı bu yürüyüş faaliyetleri seyahat acentası sahibi TURSAB
bölge başkanının dikkatini çekmiş işte bundan sonra söz konusu olayla ilgisi
olanlar ya yargılanmış ya da zaten üyesi bile olmadıkları Demirtaş Spor
Kulübü’nden fiilen ayrılmışlardır.
Yıllar sonra 1997 – 2000 yıllarında Korkut GÜVEN, Nazif MAKAS ve bazı
arkadaşlarının Hasan ÖREN ve birkaç arkadaşınca Demirtaş Spor Kulübü
dağcılık bölümüne davet edilmesi süresinde öncelikle malzeme ihtiyacını
gidermek için doğa yürüyüşleri yaptırılıp toplanan paralarla malzeme
alınmasının nedeni bir anlamda ihtiyaçların giderilmesine katkı sağlamıştır.
Nazif MAKAS ve Korkut GÜVEN ile birkaç arkadaşı izcilikten arkadaşları olan
Hasan ÖREN’in kulübü Demirtaş Spor Kulübü’nde 1997 yılında faaliyetleri
canlandırmak adına ilk kez bu kulüb adına faaliyetlere başlamışlardır. Ancak
1997 – 2000 yılları arasında bir iki kişi dışında bu kulübün üyesi hiçbir
sporcu yoktur. Bu kulübe yürüyüş faaliyetleri amacıyla gelenlerden toplanan
paralarla malzemeler alınması ve bu malzemelerin sonradan paylaşma sorunu
ortaya çıkması Nazif MAKAS ve Korkut GÜVEN’ in arasını açmıştır.
1997 yılında Ertuğrul DEMİRTAŞ’ ın ve Hasan ÖREN’ in kişisel çabaları ile
Demirtaş Spor Kulübü’nde dağcılık faaliyetleri başladığında Korkut GÜVEN,
Nazif MAKAS ve gurubu ile ilk kez bu yıl Demirtaş Spor Kulübü dağcılık
birimi sorumlusu olarak spor faaliyetlerine devam etmişlerdir.
Ertuğrul DEMİRTAŞ ’in Kulüp adını kullanarak yaptırdığı yürüyüşlerden
toplanan paralarla aldığı iki adet iple ilk kez bu kulüpte antrenman
düzeyinde üstten emniyetli tırmanışlar yapan birkaç kişilik sporcu grubu
oluşmuştur.
2001 yılında ise Yıldırım Belediye Spor Başkanı Cemil YILDIRIR’ın daveti ile
bu kulüpte dağcılık birimi kurup başkanlığına başlamıştır.
Bu dönemde yapılmaya çalışılan birkaç eğitimle nitelik olarak dağcılık
federasyonu eğitimlerinin çok altında temel eğitim düzeyinde eğitimler
yaptırıldığı ve bunun da nedeninin malzeme azlığı olduğu söylenmektedir. Bu
eğitimler daha ziyade yürüyüş ve çadırlı kamp niteliğinde eğitimlerdir.
Bununla birlikte bu birkaç yıl Demirtaş Spor Kulübü’nde Korkut GÜVEN kazma
krampon tekniklerini Volfram Maden binalarında hafta sonuna sığdırdığı
kamplarla yapmaya çalışmışlardır.
Demirtaş Spor Kulübü’nün her ne kadar dağcılık faaliyetleri söylenmiş olsa
da dağcılık adına Uludağ’da yaptıkları ilk ve tek şey 2000 yılı itibari ile
bir tek sporcularının Küçük Zirve Diyagonal rotası tırmanışı yaptığı
bilinmektedir.
Öte yandan aynı tarihlerde ilk temsilciliği faaliyetlerine katılan ve
yalnızca sekiz günlük dağcılık geçmişi olan 15-20 kursiyer dağcı, Diagonel
rotadan Küçük Zirveye tırmanmaktaydılar.
Demirtaş Spor Kulübü ilk defa 1999 yılı sonbaharında dağcılık federasyonu
eğitim yönetmeliği icabı yürüyüş ve kampçılıktan ibaret olan dağcılık temel
eğitimi adı altında bir eğitim vermiş ve bu eğitimde Korkut GÜVEN, Nazif
MAKAS görev almıştır.
Demirtaş Spor Kulübü’nde Mustafa İŞCAN hariç hiçbir dağcı kalmamıştır. Bir
kısmı BUDAK ’ı kurmuş, bir kısmı Yıldırım Dağcılık Kulübü’ne katılmış, diğer
bir kısmı üniversite bünyesinde devam etmiş ve Ertuğrul DEMİRTAŞ ’ta ticari
faaliyetlerini kendi adına sürdürmüştür.
Dağcılıktan önce sosyal faaliyetlerde bulunmayan evinden işine
işinden evine düzenli bir hayatı olduğu bilinen Korkut GÜVEN spor denilince
rekabet ve kazanmayı anlayan bir görüşe sahiptir. Halbuki dağcılık da ne
yarış vardır ne de zirve başarısı. Sonuçta dağcılık temelde entelektüel bir
alan olan Alpinizmden doğmuş bir spordur. Korkut GÜVEN’ in dağcılığı bir
liderlik sporu, rekabet sporu olarak görme anlayışı ve bu anlayışla
oluşturmak istediği grup BUDAK Kulübü olmuştur. Birçok deneyimli dağcıya
göre bu sporu tanımlayan sıfatlar dağcılıkta yoktur. Aksine dağcılık bir
özgürlük sporu, ekip sporu, paylaşım sporudur şeklinde düşünceye
sahiplerdir.
1997-1999
B.T.B.M. BÖLGE DAĞCILIK AJANLIĞININ DAĞCILIK ESKİ AJANININ GRUBU YAPTIĞI
FAALİYETLER (SAİT SAKA İRANLILAR GRUBU -BAZI DSİ’LER- BURSA KAYAK
ANTRÖNÖRLERİ DERNEĞİ – G.S.İ.M. SPOR KULÜBÜ – OĞUZ KANBİR)
Kendisi dağcı olmayan Oğuz KANBİR memur olarak çalıştığı kurumun yani
GSİM nin spor kulübü başkanlığını 1997-1999 yıllarında yapmıştır. Bu dönemde
bu kulüp ile kayak hakemleri derneği birlikte Uludağ’a çok sayıda doğa
yürüyüşleri geçekleştirmişlerdir.
Ayrıca 1995 – 1998 yılları arasında GSİM ’nin kulüp döneminde Bursa’da
yapılan kamplarında öğretmenlik yapmıştır.
Özellikle 1995 – 1998 yıllarında dağcılık faaliyeti adıyla kayak evi
binasına gelip burada kalıp kayak yapmışlardır.
GSİM Spor Kulübü 1997 yılında kurulduğundan yürüyüşlere katılacak olanlar
Bursa Ulucami önünde toplanır buradan Uludağ’a teleferikle çıkılır. Bazen de
yürüyerek çıkılıp yürüyerek inilirmiş.
Dağcılık branşında GSİM spor kulübünün on beşe yakın sporcusu vardır. Bu
sporcuların sözcüsü Sait SAKA’dır. Çok kısa varlık gösteren bu kulübün
kapatılmasına sebep olayların başlangıcın da bu branşın kulüpteki sporcuları
vardır.
Bu kulübün Uludağ dışında herhangi bir faaliyeti olmamıştır. Ancak bu
kulübün birkaç sporcusu Federasyon eğitimlerine gönderilmiştir.
Bu kulüp Yeşil Dağcılık Kulübü’nden sonra dağcılık branşında tescilli
Bursa’nın ikinci kulübüdür.
Bu kulübün en önemli faaliyetlerinden biri 30 Ekim 1997 yılında Buttim
binasından bir ip boyu iniş gösterisidir. Bu inişi Olcayto GÜLEÇ yapmıştır.
İnilecek parkur bir ip boyudur. Ancak Bursa’da böyle bir ip bulunamamış, bu
yüzden bu inişte kullanılan ip Dağcılık Federasyonu’ndan temin edilmiştir.
Oğuz KANBİR kulübün faaliyet yaptığı toplam 3 yıllık sürecin tamamına
yakınında başkanlık yapmıştır. Ancak dönemin il müdürü kulübe sıcak
bakmıyordur. Ve kulübün kapanma süreci başlamıştır. Bu süreçte kulübün
yönetimine dağcılar geçmiş kulüp başkanı Sait SAKA olmuştur. Ancak kulüp
çalışmalarını bu grup çok da iyi götürememiştir. Bu nedenle 1999’un
sonlarında bu kulüp kapatılmıştır.
Bu kulüp dağcılık birimi Latif Osman ÇIKIGİL anma tırmanışı adı altında
yürüyüşler yapmış bu kulübün dışında aynı tarihte Bursa’da üç ayrı grup daha
aynı adla faaliyette bulunmuştur. Oğuz KANBİR in başkanlığında Bursa’nın
ikinci tescilli dağcılık kulübü olmak dışında, ilk kez bir kulübe Bursa’da
topluca bir malzeme alımı yapılmıştır.
Oğuz KANBİR ’den sonra bu kulübün herhangi bir resmi faaliyeti veya bilinen
önemli bir faaliyeti olmamıştır. Aynı dönemde 1999’un sonbaharından önce bir
yıl kadar Nizamettin EROL il temsilciliği yapmıştır. EROL’un dağcılıkla
ilgisi memleketi olan Rize’nin dağları ile tanınıyor olmasıdır.
Demirtaş Spor Kulübü Dağcılık Birimi üyelerinin kendilerinden önce kurulan
GSİM Spor Kulübü Dağcılık Birimi üyeleri ile yoğun bir çekişmesi vardı. Bu
durum özellikle Sait SAKA ile Korkut GÜVEN arasında çok açık şekilde
görülüyordur. Oğuz KANBİR ‘e göre bu çekişmenin nedenleri arasında
dağcıların özgür ruhlu olmaları yatmaktadır. Bu kulübün yaptığı yürüyüşlerde
kayak hakemleri derneğinden eski dağcılardan Gazi KADOGEN rehberlik
yapmıştır.
Kulüp kurulduğundan itibaren kayak hakemleri ile birlikte faaliyet
yaptığından dağcılık biriminde de yazları yürüyüş ve kampçılık kışları kayak
yapıldığından özellikle bu kulübün dağcılık faaliyetleri Faruk SÜKAN’nın tur
kayağı eğitimleri dahilinde gerçekleşmiştir.
İl temsilcisi Mustafa BOZKURT döneminde federasyonun tur kayağı kurulunda
yer alan Sait SAKA Uludağ’ın kayak olanaklarından yararlanmayı önermiş, bu
yıllarda Uludağ’da il temsilciliği faaliyetleri arasında ezici bir
çoğunlukla kayak evi tesislerinden yararlanarak kayak faaliyetleri
yapılmıştır. Böylece Sait SAKA ’nın çabası ile Uludağ kayak evinden ilk defa
dağcılar kayak yapma gerekçesi ile yararlanmıştır. Bu yıllarda dağcılık
adına yapılan en yoğun iş Uludağ kamplarıdır.
Sait SAKA Türkiye de bir ilki gerçekleştirmiş resmi faaliyet adı altında
Uludağ Küçük Zirve yürüyüşünde Alaattin KARACAN ’ın nikah şahitliğinde
Kirazlı Belediye Başkanı’nın kıydığı nikah ile evlenmiştir. Bu faaliyet Sait
SAKA’ nın dağcılığı tanıtma çabasının temsili olmuştur.
1999-2000
G.S.İ.M. SPOR KULÜBÜ SAİT SAKA (MUSTAFA AYDEMİR)
Mustafa AYDEMİR, 2000 yılında kapatılan GSİM spor kulübü dağcılık biriminin
başkanı Sait SAKA’nın bu yıl içinde yetiştirdiği sporculardandır. 2003
yılında kurulan Sarp Dağcılık Kulübü’nün üyesi olmuş daha sonra ise merkezi
İzmir’de bulunan Zirve Dağcılık Kulübü’nün Bursa Temsilcisi olmuştur.
1997-1998
G.S.İ.M. DAĞCILIK İL TEMSİLCİSİ NİZAMETTİN EROL DÖNEMİ
Mustafa BOZKURT ’un 1997 yılında istifasına müteakip Uzay Pastahanesi ortağı
Rizeli Nizamettin EROL GSİM İl Temsilcisi olur. Bu tarihte GSİM Gençlik Spor
Kulübü Dağcılık Birimi de kurulmuştur. Böylece Mustafa BOZKURT döneminde
Sait SAKA ve arkadaşları aynı zamanda il temsilciliği faaliyetlerini de
yürütmeye devam etmişler. Sait SAKA ve arkadaşları bir taraftan il
temsilciliği adına Nizamettin EROL başkanlığında birkaç Uludağ yürüyüşü
yaparken diğer taraftan tur kayağı faaliyetlerine devam etmiştirler.
1999
– 2000 G.S.İ.M. DAĞCILIK İLTEMSİLCİSİ (II. AHMET KÖSE DÖNEMİ- AHMET KÖSE,
AZİZ DOĞAN, CUMHUR KANTARCI DÖNEMİ BAŞLANGICI OLAN SONBAHARA KADAR OLAN
SÜREÇ )
2000 yılı ilkbaharında Ahmet KÖSE Aziz DOĞAN’la Uludağ Kadıyayla’da
karşılaşır. Dağcılığın sorunları üzerine fikir alış verişinde bulunan ikili
dağcılık eğitimlerinin gerekliliğine karar verir. Cumhur KANTARCI Dumlupınar
Üniversitesi’nden lisanslı dağcıdır. Bu tarihte yardımcı eğitmendir. Kısa
bir süre önce 911 Arama Kurtarma Derneği’ne katılmış Dernek Başkanı Aziz
DOĞAN ’a dağcılık eğitimi verebileceğini belirtmiştir.
İkili 2000 yılı sonbaharında dağcı Cumhur KANTARCI ’nın eğitmenliğinde GSİM
çatısı altında Dağcılık Temel Eğitimi Düzeyinde birlikte eğitim vermeye
başlamışlardır.
1999
yılında ikinci kez il temsilcisi olan Ahmet KÖSE; İsmail İSLAM, Ömer DEVECİ,
Neşat ERDOĞAN, Bekir ŞİRİN, Evrim SIRMALI ve diğer 5-10 kişiyi düzenli
dağcılık eğitimlerinden geçirmek niyetiyle Hüseyin YILMAZ ’ın sponsorluğunda
faaliyetlere göndermiştir. İl Temsilcisinin her gruba eşit mesafede olması
gereği AHMET KÖSE Bursa Kronik Dağcılar Birliği’ne de uzak durmuştur. Daha
sonra, bu grup; grup dışından birkaç kişiyle birlikte bir araya gelmiş ve
Sarp Dağcılık Kulübü adıyla altı ay kadar aktif faaliyette bulunmuş, Neşat
ERDOĞAN’ın ilgisizliği nedeniyle dağılmıştır.
Ahmet KÖSE’nin ikinci kez il temsilcisi olması sürecine kadar eski
bölge ajanı Özcan ALBUZ gerek il müdürlüğündeki muhasebe müdürü statüsü
gereği, gerekse eski il temsilcisi olması nedeniyle bu tarihe kadar yapılan
il temsilciliği faaliyetlerinde sporcu olarak faaliyetlere katılmıştır. Bu
dönemden sonra bu faaliyetlerde sporcu veya idareci olarak adı
geçmemektedir.
Bu dönemde yani
1999’da Bursa’da lisanslı
sporcu sayısı yalnızca
34’tür. 2006 Ağustos sonunda ise sayı 2250’dir.
Faal sayı ise 490, klüp üyesi sadece 60’tır. 4 kulüp vardır.
2000 yılına
gelindiğinde Ahmet KÖSE artık yalnızca dağcılık faaliyetlerine yönelmiş ve
bizzat kendisi Ahmet Bülent ÜÇOK, Sait SAKA, Songül SONAL, Korkut GÜVEN,
Nazif MAKAS, Bülent KALE vb… nasıl, hangi yetkiyle ve hangi şartlarda
eğitmenlik yapıyorlarsa o
şartlarda eğitmenlik ve eğitim faaliyetleri yapmıştır.
1999 yılı sonbaharında
başlayan ikinci Ahmet KÖSE dönemi BİRİNCİ YAZ TEMEL EĞİTİMİ ’ne Bekir ŞİRİN,
Ömer DEVECİ, Serdar İNCE, Ahmet YILMAZ’ la vs…. 10 kadar kişi katılmış ve bu
eğitim informal bir süreçte gerçekleşmiştir.
2000 yılı kış temel
eğitimi ise aynı formatta aynı gruba Uludağ’da muhtelif mevkilerde
verilmiştir. Aynı yıl, bahar ayında üçüncü kez temel eğitim düzeyinde
faaliyet tarzında eğitim yapılmış bu eğitime Bursa Dağcılık Derneği sponsor
olmuş faaliyet Dışkaya Dağı Kızancık Hisarı kayalıklarında
gerçekleştirilmiştir.
2000 yılı bahar ayında
Ahmet KÖSE ile 911 Arama Kurtarma Dernek Başkanı Aziz DOĞAN kendi
gruplarıyla tesadüfen Kadıyayla’da mola sırasında karşılaşmışlar ve
karşılıklı beraber olma niyetlerini ortaya koymuşlardır. Yine bu günlerde
Ahmet KÖSE, Hamza ÇELİK ve Korkut GÜVEN ile birkaç arkadaşının Ender Çay
Bahçesi’ndeki toplantıda ısrarla bir klüp olması gerektiğini bunun Budak
adıyla faaliyet yapması gerektiğini söylemiştir. Ancak bu kişiler il
temsilciliği makamına hep muhalif olmuşlardır.
GSİM de ise 12 çift
pert olmuş yerli bot, 2 adet çadır (üçgen pazarcı brandasından çürümüş
çadır), 5 adet kazma ( biri kırık saplı inşaatçı kazmasından küçükçe)
dışında hiçbir demir başa kayıtlı malzeme yoktur. Zaten bu ekipmanlar
Ahmet KOSE’nin birinci dönem il temsilciliğinde de vardır. Ancak; 6 adet
anorak, 1991-1993 yılı arasında emanet alanlar tarafından bir şekilde iade
edilmemiştir.
1999-2000 yıllarında
birkaç perlon, bir statik ip, 12 adet karabin dışında Ahmet KÖSE’nin
herhangi bir kişisel malzemesi kalmamıştır. Çünkü; kazması ve kramponunu,
hatta; ayakkabılarını yine çokça karabin vs….ekipmanı 1993 – 1995 yıllarında
bazılarını satarak, bazılarını hediye ederek dağıtmıştır. Çünkü artık o,
spor idarecisi, rekreasyon lideridir. Sonuçta; performans sporcusu kimliğine
1990 yılında son vermiştir. Hatta kendisini o günden beri sporcu değil spor
idarecisi, 2000 yılından itibaren de spor kuramcısı, spor felsefecisi
kimliğini uygun görmektedir.
1997 yılında kurulan
1999 yılında kapanan GSİM spor kulübüne ait 2 adet yarım ip, 3 adet Salewa
çadır, 6 adet mat, ve 6 adet tulum 2001
yılının Mayıs ayına kadar yani yaklaşık İki
sene haksız yere Sait Saka ve arkadaşları
tarafından kullanıldıktan sonra GSİM ye 2001 senesi Baharında
teslim edilmiştir. İşte bu ortamda, Cumhur KANTARCI çok önemli bir
görev yüklenmiştir.
Neticede: Ahmet
KÖSE ’nin dağcılık ile ilgisi bir anlamda 1999 sonbaharından, 2003
sonbaharına kadar GSİM il temsilciliği tarihçesi içinde, 2003 yılı
sonbaharından itibaren ise on
birinci dönemden yani: DATO tarihçesi içinde dağcılık ile ilgisi
anlatılabilir. Hayatının toplam 4 yılı dağlarda geçen KÖSE bu yıla kadar
yaklaşık 500 defa Uludağ zirve defterini imzalamış, 1000’den çok defa
Uludağ’a çıkmıştır.
Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nde 2001 yılından önce demirbaş listelerinde ip
görülmemiştir. Ancak bazı faaliyetlerde dağcılık federasyonundan ip
getirtildiği ve bunların öğrencilere gösterildiği bilinmektedir.
1999 yılında Ahmet KÖSE GSİM’nin demirbaşında kayıtlı malzeme olarak
verilmek istenen şeyler şunlardır;
- 6 adet Bursa Kayhan’da demirciler çarşısında imal
edilmiş inşaatçı kazmasının küçük boyutlusu kazma. 2 ‘sinin sapı kırık.
- 2 adet pazarcı çadırı brandasından imal edilmiş
üçgen demir iskeletli kumaşı çürümüş çadır.
-
12 adet tamamı çürümüş parçalanmış miadı dolmuş yeşil kundura marka dağ
ayakkabısı;
adı geçen bu malzemeler demirbaş olarak Ahmet KÖSE
tarafından kabul edilmemiş ve GSİM görevlilerince çöpe atılmak üzere
ayrılmıştır.
1999 yılının sonlarında GSİM spor kulübü dağcılık birimi kapatılmıştır. Bu
durumda kulübün demirbaşında kayıtlı malzemeler mevzuat gereği GSİM ‘ne
teslim edilmesi gerektiği halde 2001 yılının Mayıs ayına kadar teslim
edilmemiştir. Bu malzemeler şunlardır.
- 3 adet Salewa çadır
- 6 adet Salewa Kuş tüyü uyku tulumu
- 6 adet kırmızı renkli basit mat
- 2 adet yarım dinamik ip
1. Özcan ALBUZ ve Ahmet Bülent ÜÇOK döneminde
ayakkabılar, anoraklar, çadırlar, kazmalar.
2. Ahmet AYDIN ve Nazif MAKAS döneminde aynı
malzemeler vardı. Ama anoraklar kayıptı.
3. I. Ahmet KÖSE dönemi aynı malzemeler vardı.
Anoraklar geri getirilmedi.
4. 1998 Oğuz KANBİR GSİM Spor kulübü dönemi 3 adet
Salewa dom çadır. 6 adet Salewa kuş tüyü uyku tulumu, 6 adet mat, 2 adet
dinamik yarım ip..
2. Ahmet KÖSE dönemi 1999
sonbaharında başlamıştır. Bu
dönem yaz temel eğitimi adı altında Bekir ŞİRİN, Ömer DEVECİ, Serdar İNCE ve
bir grup arkadaşı federasyon yönetmeliği çerçevesinde söz konusu eğitimi
yapmışlardır. Bu yalnızca 34
lisanslı sporcu olduğu Bursa’ da 2. Ahmet KÖSE döneminin birinci yaz temel
eğitimidir.
2000’ in sonbaharına
gelinildiğinde 4. yaz temel eğitimini Cumhur KANTARCI eğitmenliğinde, yine
Federasyon yönetmeliği çerçevesinde uygulanmıştır.
2003 yılı sonbaharına
gelinildiğinde 10. dönem yaz temel eğitimi yapılmış, ilk kez Ahmet KÖSE’ nin
oluşturduğu müfredatla standart yaz eğitimi denilen eğitim, 11. dönem olarak
DATO (Dağcılık ve Tırmanış Okulu) bünyesinde başlatılmıştır.
2006 yılı baharına
gelinildiğinde 18. dönem standart yaz eğitimi yapılmış lisanslı sporcu
sayısı 2210’na ulaşmıştır. Kış dönemi eğitimleri ise; 2000 kış (1), 2003 kış
(2), kış temel eğitimi düzeyinde, 2005 kış (3) ve 2006 kış (4), kış standart
eğitimi adıyla yapılmıştır. 1997 de spor şube müdürü olarak GSİM de göreve
başlayan Hamza ÇELİK özellikle Demirtaş Spor Kulübü ile GSİM Spor Kulübü
arasındaki problemlerin giderilmesi için özel gayret göstermiş ancak bu
gayretleri netice vermemiştir. ÇELİK ’in spor şube müdürü olarak göreve
başladığında dağcılık adı ile Bursa’da yürüyüşçülük kampçılık ve piknik
faaliyetleri yapılmaktaymış.
Ahmet KÖSE ’nin il temsilciliği yaptığı dönemde 2000 yılının sonbaharında
ÇELİK İl Temsilcisi Ahmet KÖSE ’yi yanına alarak Demirtaş Spor Kulübünde
yaşanan problemleri giderebilmek için bu kulübün dağcılık birim başkanı
Korkut GÜVEN, onun yakın arkadaşları Oğuzhan AKTOLGA, Şahin ALTINBAŞAK ve
yine İsmail EREN olmak üzere Kültür parktaki
Ender Çay Bahçesi’nde toplanılmış, Demirtaş Spor Kulübü’nde yaşanılan
sorunun giderilmesi için yeni bir
kulübün kurulması gerektiğini Spor Şube Müdürü Hazma ÇELİK fikir
olarak ortaya atmış, İl Temsilcisi Ahmet KÖSE ‘de
Anadolu Dağcılar Birliği deneyiminden dolayı ve yine BÜDAK ( Boğaziçi
Üniversitesi Dağcılık Kulübü ) adından dolayı Bursa Dağcılık İhtisas Kulübü
adı altında bir kulüp kurulmasını gerektiğini bu kulübün dağcılık branşında
uzmanlaşmış kişileri barındırması gerektiğini fikir olarak belirtmiştir.
İl Temsilcisi Ahmet KÖSE ilk kez görev aldığı 1993 yılında da Sait SAKA ve
arkadaşları bölgede çalıştığı için onlarla birlikte çalışmak istemeyen Nazif
MAKAS, Ertuğrul DEMİRTAŞ ve Korkut GÜVEN’le
BUFSAD’ın ( Bursa
Fotoğraf Sanatçıları Derneği ) lokalinde yukarıdaki fikrini ikinci kez dile
getirmiş ancak her iki durumda da, İl Temsilcisi Ahmet KÖSE ’nin yalnızca
dağcılık yapan sporculardan oluşmuş uzman bir kulübün kurulma hayali
gerçekleşmemiştir. Her ne kadar kısa adı BUDAK olsa da gerçekte kulüp
kurucuları Bursa Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübünü kurmuşlardır. Halen bu
kulüp yüzme ve atlama branşında da hizmet vermektedir.
2000 yılının Mart ayı civarında düşen Tepe Havacılık ’a ait uçağı bulan kişi
911 Arama Kurtarma Derneği’nden Erol UÇAR’ dır. Bu olayla ilgili 911 Arama
Kurtarma Derneğine bir teşekkür yazısı verilmiştir. Ancak bu uçağın
bulunması ile alakalı Korkut GÜVEN’ in birim sorumlusu olduğu Demirtaş Spor
Kulübü Dağcılık mensuplarına ise 2 adet GPS ile 1 adette statik ip hediye
edilmiş, ancak birkaç ay sonra Korkut GÜVEN ve arkadaşları diğer tüm
malzemelerle birlikte bu malzemeleri de alıp BUDAK Kulübüne taşımışlardır.
Uçağın başında Demirtaş Spordan Nazif MAKAS, Mustafa İŞÇAN, olmasına rağmen
2 adet GPS’ten birini Korkut GÜVEN kendine diğerini BUDAK Kulübüne mal
etmiştir.
2000-2002
BURSA DAĞCILIK DERNEĞİ (
HÜSEYİN YILMAZ)
Hüseyin YILMAZ 2000 yılına kadar Tonga Doğa Sporları Grubu’nun
rehberi Akın BOZKURT ile çok yoğun olarak Uludağ yürüyüşleri yapmıştır. 2000
yılına gelindiğinde İl temsilcisi Ahmet KÖSE ’nin önerisi ile 1950’lerde
kapanan Bursa Dağcılık Derneği’nin yeniden hayata geçirmek adına bu isimle
bir dernek kurmuş ve gerek dernek üyelerinin gerekse il temsilciliğinin
faaliyetlerine bizatihi finans desteği sağlamıştır.
Bu dernek bastırdığı broşürlerle kurulduğu yıldan itibaren kısa sürede
tanınmıştır.
Tonga’nın çekirdeği olan ekip üyelerinden Hüseyin Yılmaz 1999 yılında Bursa
Dağcılık Derneği’ni kurarak bir nostalji yapmıştır.
DİKKAT
1.
Bu çalışma kaynak kişilerin anılarını belgeleri ile ya da tanıkları ile
kanıtlamaları sonucu yüz yüze yapılan görüşmelerle oluşturulmuştur.
2.
Çalışmayı yapan kurul bu çalışmada kaset kayıtları yapmıştır.
3.
Çalışmanın şimdilik en önemli eksiği fotoğrafların konulamamış olmasıdır. Bu
eksikliğin ileride giderilmesi düşünülmektir.
4.
Bu çalışma 5 Nisan – 11 Eylül 2006 tarihleri arasında hazırlanmıştır.
5.
Yapılan Çalışmanın Türkiye’de bir ilk olması nedeni ile birçok eksiğinin
olması olasıdır. Bu sebeple adı geçenlerden katkı beklenmektedir.
6.
Yapılan çalışma ile ilgili farklı bilgileri olanların bu bilgilerini
belgeleri ile birlikte ya da tanıkları ile birlikte 11 Aralık 2006’ya kadar
kurul üyelerinden herhangi birine ulaşarak bilgileri paylaşmaları rica
olunur.
7.
Bu tarihçede kurulun amacı sözel birikime sahip topluluk olmak yerine yazılı
birikime sahip topluluk olma adına yaşanmışları ortaya koymaktır.
8.
Tamamen objektif kriterlere göre yapılmış olan bu çalışmada hiç kimseye
saygınlık kazandırma ya da onurunu zedeleme hedef alınmamıştır. Ancak
yaşanmış gerçekleri de ifade etmek mecburiyeti doğmuştur.
9.
Yapılan bu çalışmanın her türlü eksiğini veya yanlışını yazım kurulu
düzeltmeye hazırdır. Bu hususta belgelendirilen her konu hemen
değiştirilecektir.
KATKI
SAĞLAYANLAR
1) AHMET AYDIN
2) AHMET BÜLENT ÜÇOK
3) AHMET KÖSE
4) AKIN BOZKURT
5) AZİZ DOĞAN
6) BÜLENT KALE
7) BEKİR ŞİRİN
8) CAN YÜKSEL
9) ENDER UZEL
10) ERDEN AÇIK
11) ERHAN AKBARUT
12) ERTUĞRUL DEMİRTAŞ
13) HAMZA
ÇELİK
14) HASAN MANTARLAR
15) HASAN ÖREN
16) HÜSEYİN DENİZ
17) HÜSEYİN
YILMAZ
18) İBRAHİM KIZIKKAYA
19) İBRAHİM ÖZCAN
20)
İBRAHİM ÖZTAHTALI
21) İSMAİL İSLAM
22) KEMAL GÜLTEKİN
23)
KORKUT GÜVEN
24) LEVENT AYDIN
25) MUHARREM BOZKURT
26)
MUSTAFA AYDEMİR
27) MUSTAFA BOZKURT
28) MUSTAFA ÖZGER
29) NACİ
BEYTEKİN
30) NAZİF MAKAS
31) NİZAMETTİN EROL
32) OĞUZ
ERBAY
33) OĞUZ KANBİR
34) ORHAN PİLAVCILAR
35)
ÖZCAN ALBUZ
36) RECEP EROL
37) REMZİ BAŞDAR
38) SAİT
SAKA
39) SERDAR ÇALIK
40) SERDAR İNCE
41)
SONGÜL SONAL
42) SÜLEYMAN ZENGİN
43) TANER TÜMERDİRİM
44)
TEYFİK DİKER
45) TUNCAY YILMAZ
46) YUSUF ÖZEN
YAZIM KURULU
AHMET DURDU,
ANIL UZUN,
FATMA OĞUZ,
GÖKHAN GÖKBUDAK,
İLHAN BALABAN,
MEHMET ÇELİK,
ŞEBNEM AYKUT,
ÜLVİYE HANTAŞ
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
A. Bülent Üçok'un metin hakkındaki eleştirileri
Öncelikle çalışmayı yapanların iyi niyetli olduklarını varsayarak,
giriştikleri iş için kutlamak gerek. Tarih ya da tarihçe yazmak gibi zor bir
işe kalkışmışlar. Zor çünkü, hem güncel icranın içinde olup, hem de geçmişi
ve bugünü objektif olarak değerlendirmek kolay bir iş değil, nitekim
yapılamamış da. Ortaya Osmanlı tarihçilerinin, “tarih” diye kaleme
aldıkları, aslında devrin padişahına methiye olan metinlere benzer bir
tarihçe taslağı çıkmış. Benimle görüşen Gökhan arkadaşımın yaklaşımlarından
edindiğim izlenim, yazım kurulundakilerin böyle bir amaçla yola
çıkmadıklarıdır. Ancak sonuçta, olasılıkla yapılan görüşmeler konsolide
edilirken, birtakım müdahalelerle bu çalışmanın bir “Ahmet Köse
Güzellemesi’ne” dönüştüğü anlaşılmaktadır. Bu duruma gülüp geçmek de mümkün,
ama “Bursa Dağcılık Tarihçesi” gibi iddialı bir başlıkla kamunun bilgisine
sunulacak ve çalışmanın girişinde de belirtildiği gibi bu konudaki ilk
yazılı belge olacak bu taslağa katkıyı sürdürmek; hem kendimize, hem Bursa
dağcılığına ve onun için emek harcayanlara, hem de tarihçe adlı bu çalışmayı
yapanlara ve okuyacaklara saygının bir gereğidir.
Taslakta dikkatimi çeken noktalar ve bunlarla ilgili görüşlerim
şöyledir.:
-Bilgime
başvuran Gökhan arkadaşla söyleştiğimiz kısıtlı sürede, olayları ana hatları
ile ve kişiselleştirmeden aktarmıştım ve bunların taslağa daha da özet
olarak yansıması doğaldır. Katkıda bulunanların çoğunun katılımı olasılıkla
bu şekilde sınırlanırken, bugünkü il temsilcisi Ahmet Köse’nin her konuda
kendisini öne çıkaran yorum ve anılarına uzun uzun yer verilmesi, taslağın
tarafsız ve objektif olamadığının en somut göstergesidir. Aslında basit
insan zaaflarından kaynaklanan ancak önemli polemik ve çekişmelere yol
açabilecek bu durumun giderilmesi olası değilse, ya çalışma iptal edilmeli,
ya da herkesin anılarının ayrı ayrı yayınlandığı, tevhid ve değerlendirmenin
bizzat okuyucu tarafından yapılacağı yeni bir derleme çalışması haline
getirilmelidir. Bize iletilen biçimi ile bu taslak Bursa’nın değil, Ahmet
Köse’nin dağcılık tarihçesi olarak kendi kişisel internet sitesinde
yayınlanabilecek niteliktedir.
-Adı
tarihçe olan bu çalışmanın kronolojisi çok bozuktur. İlgisiz yerlerde
ilgisiz zamanların olayları anlatılmaktadır. Olayların anlatımındaki
kopukluklar konuyu anlaşılmaz hale getirmektedir. Ayrıca henüz taslak olduğu
için olsa gerek, ifade ve imla bozuklukları da çok fazladır.
-Dağcıların
birbirleri ile ilgili anlatacakları birçok kişisel anıları vardır ki bizim
de var, hatta bunların bir bölümü oldukça eğlendirici olabilir, ancak
bunların yeri bu tür bir çalışma değildir.
-Bursa’da
doğup büyümüş ve doğayı seven çoğu kimse küçük yaşlardan itibaren Uludağ ile
haşır neşirdir. Bu durum piknikçilikten, yaz ve kış yürüyüşçülüğüne ve
kampçılığına kadar uzanır. Genç ya da ileri yaşlarda, organize olmaksızın
yapılan bu etkinlikler, ancak kişilerin dağcılığa yaklaşmasını sağlar. Bu
dönem etkinliklerini saymaya kalkarsak herkesin pek çok anısı ve bu
anılarının tanıkları vardır. Eğer bunlar anlatılacak ise, benden, Ahmet
Köse’den ya da diğer yaşıtlarımızdan önce adlarının anılması gereken pek çok
büyüğümüz vardır. Örneğin Murat Şardar, Muzaffer Balban ve Naci Beytekin
böyle isimlerdir.
-Tarihçe
taslağı için “Ahmet Köse Güzellemesi” benzetmesi yapmıştım. Bugünkü il
temsilcisi bilerek ya da bilmeyerek gülünç derecede olayların merkezine
alınırken, geçmişte bu işlerle uğraşan başka kişilerden ve bu arada
özellikle benden söz edilirken küçümseyici ifadeler sıklıkla dikkati
çekmektedir. Örneğin; “Ahmet Bülent ÜÇOK‘un 1990 yılı Ağrı Dağı tırmanışı
öncesi 3200 kampında bira içerken çekilmiş fotoğrafları İngilizce yayınlanan
bir dergide Ağrı Dağı çıkışı anlatılarak yayınlanmıştır.” “Öte yandan 1987
yılında askerliğine müteakip her nasılsa Ahmet Bülent ÜÇOK’ la tanışıp
bölgede dağcılığa başlayan Ertuğrul DEMİRTAŞ…” “Üniversiteliler Ahmet Bülent
ÜÇOK etrafında, Özcan ALBUZ’un önderliğinde dağcılık adıyla faaliyetler
yapmaktadırlar.” “Yine bu yıllarda Ahmet Bülent ÜÇOK ’a bazı Uludağ çıkış
patikaları rehberliği de yapılmıştır (Ahmet Köse tarafından).
“Yani Ahmet Bülent ÜÇOK ilk kez Ahmet KÖSE’nin eski partneri Nazif
MAKAS‘tan ilk eğitimini almıştır.” “Hasan ÖREN bir anlamda Özcan ALBUZ,
Ahmet Bülent ÜÇOK döneminde dağcılığı öğrenmiş ancak dağcılığın dağseverlik
boyutunu tanımıştır. Özcan ALBUZ ve onun izindekilerinin anlayışıyla yani
doğa yürüyüşlerini dağcılık kabul eden bir bilgi seviyesine sahiptir.
Dolayısıyla Demirtaş Spor Kulübün ve Hasan ÖREN’ in çevresindeki
dağcı olduğunu söyleyen kişiler,
dağcılığın yürüyüşçülük olduğu anlayışı içindedirler.” gibi ifadeler
yanlıştır ve şık değildir. Bunlar yeri geldikçe yanıtlanacaktır. Ayrıca,
1984 yılında 5 veteriner fakültesi öğrencisi tarafından düzenlenerek
Uludağtepe’ye (büyük zirve) de çıkılan Göller Bölgesi kampına Ahmet Köse,
liseden ve izcilikten arkadaşı Erhan Akbarut’un daveti ile dışarıdan
katıldığı halde, adını sanki ekip lideri imiş gibi başa yazmaktadır. Bu
önemsiz gibi görünen nokta, olayların aktarılış biçimini ortaya koyması
yönünden önemlidir. Bu arada, başlangıçta birlikte kampçılık ve yürüyüşçülük
yaptığımız ancak kendince nedenlerinden ötürü beden terbiyesi bünyesindeki
dağcılık çalışmalarımıza hemen hiç katılmayan fakülte arkadaşım sevgili
Erhan’ın dağcılık konusundaki katkısı, Ahmet Köse tarafından olsa gerek,
biraz abartılmıştır.
-Kendisi
ile tanışma ve dağ ortamını paylaşma onurunu tattığım Bursalı dağcı ve ilk
federasyon başkanı rahmetli Latif Osman Çıkıgil ile yine dağda ve
Kayseri’deki ofisinde defalarca sohbet etme fırsatı bulmaktan gurur duyduğum
Bozkurt Ergör’ün dağcılığa yaklaşımlarındaki nüansı, iki ayrı ekol
olmalarına değil, kuşaklarının ve aktif oldukları dönem anlayışlarının
farkına bağlıyorum. Nitekim, Çıkıgil’in alpinizm tarzı dağcılık anlayışını
eleştiren Ergör’ün, sonraki yıllarda yine aynı gerekçe ve ifadelerle A.
Mecit Doğru ve Anadolu Dağcılar Birliği ile üniversite kulüplerinde etkinlik
gösteren dağcılar tarafından eleştirildiğini bizim kuşak çok iyi anımsar.
Sonuçta, her kuşağın dağcılık anlayışını, bilgisini, yeteneklerini ve
olanaklarını önceki kuşağa göre bir üst basamağa taşıması doğaldır. Burada
sorun; eskilerin, yeniler için bir basamak olduklarını kabullenememeleri,
yenilerin de bugün elde ettikleri başarılarda eskilerin katkısını
anlayamamalarındadır. Bu bağlamda, Latif Osman Çıkıgil’in ve Bozkurt
Ergör’ün tarzları bizleri, bizlerin tarzı bugünün genç kuşak dağcılarını
tatmin etmeyecektir. Nazım’ın kendisini “babamdan ileri, doğacak oğlumdan
geri” olarak tanımladığı gibi, bu doğal süreçte kuşaklar birbirlerini
küçümsememelidirler. O yıllarda orta yaşa yakın bir bürokrat olan Özcan
Albuz’un dağcılığının bana ve benden sonrakilere yetersiz gelmesi çok
doğaldır. Zaten onun da bu konuda bir iddiası yoktur. Kendi deyimi ile
“hasbelkader” bulunduğu il temsilciliği görevinde, beden terbiyesindeki mali
işlerden sorumlu bölge müdür yardımcısı olarak sahip olduğu yetkileri bu
sporun yayılması için kullanması, idareci olarak bölge dağcılığı adına bir
hizmet olarak görülmeli ve taktir edilmelidir. Çalışmada A. Bülent Üçok,
sanki Özcan Albuz’un Latif Osman Çıkıgil’den devraldığı yürüyüş dağcılığı
anlayışının uygulayıcısı gibi anlatılmıştır. Oysa ki, Özcan Albuz bizlere
herhangi bir dağcılık anlayışını empoze etmediği gibi, o dönemde yapılan
dağcılık, çalışmada yansıtılmaya çalışıldığı gibi yürüyüş ve kampçılığa
dayalı bir dağseverlikten ibaret de değildir ve bu konuya ileride tekrar
dönülecektir. Özcan Albuz’un başlangıçta Gürsu’lu futbolcularla başlattığı
kısa ömürlü etkinlikler, üniversite öğrencisi olan bizlerin devreye girmesi
ile farklı bir boyut kazanmış ve bu süreçte Özcan Albuz, en azından tüzel
kişilik olarak bizlerin federasyonla ve federasyon etkinlikleri ile
temasımızı ve kısıtlı da olsa bölge olanaklarımızdan yararlanmamızı
sağlamıştır. Ancak bürokrasi içinde yetişmiş bir kişinin, “başımıza iş
açmaktansa, hiçbir şey yapmamak daha iyidir” anlayışı ile fazla temkinli ve
pasifist yaklaşımları ve giderek büyüyen, buna bağlı olarak da sorun üreten
bir toplulukta çıkan ilk çatışmada, arkamızda durmak yerine nötr kalmayı
tercih etmesi, tepkimizi çekmişti ve yollarımızı ayırmıştık. Bunlara karşın
tarihçe taslağında bu kişiye yerli yersiz saldırılmasını çirkin buluyorum.
-Dağcılık
ve izcilik farklı uğraşılardır. Dağcılık özünde bir doğa sporu iken;
paramiliter yapıda sosyal ve eğitsel bir organizasyon olan izcilik, zaman
zaman dağcılıkla da ilgilenmektedir. Geçmişten bu yana güçlü bir izcilik
camiasının bulunduğu Bursa’da, yine 1977 yılından beri kağıt üzerinde atıl
duran dağcılık ajanlığının, ancak 1986 yılında izci olmayan bizler
tarafından aktive edilmesi ve hep orada duran Uludağ’da dağcılık denebilecek
etkinliklerin bu dönemde başlaması, izci kökenli dağcıların kıskançlığını mı
çekiyor yoksa? Oysa ki çalışmaları yürüttüğümüz 1986-1988 yılları arasında,
bizim izcilerle bir sorunumuz olmadı. Taner Tümerderim’i saygıyla anarım,
Ender Uzel’le de yardımlaştığımız konular olmuştur. Bölge olanaklarından
Bursa’lılar (izciler kastediliyor olmalı çünkü ben de doğma büyüme
Bursa’lıyım) yerine diğer şehirlerden gelen öğrencilerin hatta yabancı
uyruklu (İranlı) insanların yararlandığı görüşü saçmadır. Yarattığımız bölge
olanaklarından yararlanmada izci–dağcı, üniversiteli–ünivesitesiz,
yerli–yabancı ayırımı yapmaksızın Bursa’da yaşayan-okuyan herkesin eşit
yararlanması için çabaladık. Eğitim çalışmalarımız ile bundan sonraki
gelişim ve federasyon kamplarından yararlanma konusunda, bize başvurup
gereklerini de yerine getirdiği halde, izci olduğu için dışlandığını kim
iddia edebilir ki?
-Dönemimizde
çok sayıda İran uyruklunun bölge olanaklarından yararlandırıldığı konusu var
ki, bu da yanlıştır. 1986-1988 dönemindeki etkinliklerimizde yer alan yüzü
aşkın kişiden yalnızca birisi İran uyruklu Azeri’dir ve o da sonradan Türk
vatandaşı olan fakülte arkadaşım sevgili Cevat Nisbet’tir. Özlem Kızıldağlı
ile birlikte bölge dağcılığına önemli katkılarda bulunmuştur. Bizden sonraki
dönemlerde bölge çalışmalarını yürüten Sait Saka, Cevat aracılığı ile bu işe
girmiştir. Sanırım taslakta dönemimizdeki İranlıların sayısı ile ilgili
olarak böyle bir yanlışlığa yol açan, “yine bu yıllarda A. Bülent Üçok’a
bazı Uludağ çıkış patikaları rehberliği de yapılmıştır(Köse tarafından)”
ifadesi ile abartılarak anlatılan Kaplıkaya-Bakacak yürüyüşüdür. Anlaşılan
küçük bir arkadaş grubu ile günübirlik yapılan bu özel yürüyüşte Cevat’ın da
bulunması, Köse’nin belleğinden taslağa yine abartılarak yansımıştır. Yeri
gelmişken; Üçok ile Köse yalnızca üç etkinlikte birlikte olmuşlardır.
Birincisi dört paragraf önce söz edilen Göller kampı, ikincisi yukarıda
anlatılan günübirlik yürüyüş, üçüncüsü ise 1987 yılında Üçok’un Bursa’dan,
Köse’nin Hacettepe Üniversitesi’nden katıldığı Ağrı yaz federasyon
çıkışıdır. Bu etkinliklerde Üçok ve Köse, yalnızca dağ arkadaşlığı
yapmışlardır. Aralarında eğitmenlik ya da rehberlik gibi bir hiyerarşik
durum söz konusu değildir.
-Söz
konusu dönemde veteriner fakültesi öğrencisi A.Bülent Üçok’la birlikte bölge
çalışmalarını yürüten grupta, yine aynı fakülteden Canan Demirçeviren,
Levent Aydın ve Hüseyin Açıl dışında iktisat fakültesi öğrencisi Murat
Şafakoğlu da vardır. Ayrıca Dr. Müjgan Kutsal, hekim olarak
etkinliklerimizde sıklıkla görev yapmıştır. Biyolog Olcay Bayraktar, Alkan
Kamiloğlu, Muharrem Hançerlioğlu, İhsan Altun ve İsmail Ayan da pek çok
çalışmada görev almıştır.
-Bursa
dışındaki üniversitelerde okuyan Bursalı dağcılar anılırken rahmetli
gazeteci-fotoğrafçı Mehmet Gülbiz unutulmamalıdır. Bursa’da izcilikten
gelip, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi iken dağcılığa başlayan
Mehmet, Kayseri’de Bozkurt Ergör grubuna çok yakın idi. Bursa adına hemen
hiç etkinliği bulunmayan ama çeşitli resmi-özel tırmanışlarda ip arkadaşlığı
yaptığım bu hemşerimiz, Erciyes’in kuzey buzulunu en zor dönemi olan Eylül
ayında solo tırmanacak kadar iyi bir dağcı idi.
-İlk
kazma kullanım eğitimini Erciyes’te Nazif Makas’tan aldığım doğrudur. Ancak
Ahmet Köse’nin burada kendi adını da zikrederek pay çıkarmaya çalışması
gülünçtür. Ayrıca, bölge için Endüstri Meslek Lisesi öğretmeni ve izci
lideri Seyit Ali Gökmen’e yaptırdığım kısa-ahşap saplı buz kazmalarının
modeli olarak da Nazif’in kazmasını kullandım. Bu arada, taslakta A. Bülent
Üçok’un rotası olarak lanse edilen Transuludağ rotasını ilk kez Nazif Makas
ve Gazi Üniversiteli arkadaşlarından oluşan bir grup ile birlikte 1984
yazında geçtim. Yani o rota da benim bildiğim kadarı ile Nazif’indir.
Sonrasında, bizim tarafımızdan bölgelerarası bir etkinlik haline getirildi.
-Çalışmada
neredeyse saplantı halinde irdelenen “Bursa’da dağcılığı ilk kimler
başlattı?” sorusunun basit bir yanıtı da, bu sporu yapıyor olmanın resmi
belgesi olan sporcu lisanslarıdır. Bursa bölgesinden ilk dağcılık
lisanslarını kimlerin, ne zaman çıkarttığı rahatlıkla bulunabilir. Bunların
içinde, çalışmada söz edildiği gibi amacı belediye otobüsü pasosu almak
olanlar varsa, (bunlar üniversiteliler değildir, çünkü onların pasosu zaten
vardır) bunlar kolayca
ayıklanabilir. Bir de, resmi federasyon faaliyetlerine Bursa’yı temsilen ilk
kimlerin, ne zaman katıldığının saptanması çok kolaydır. Ancak sanırım bu
yöntemler, bu çalışmayı yönlendirenlerin pek işine gelmeyecek yanıtlar
doğurur. Bu durumda sorularını “ilk önce hangi Bursalılar dağcılık yaptı?”
olarak değiştirip bir süre daha polemik yaratabilirler. :)
-Çalışmada
anlatılan haliyle dönemimiz dağcıları; malzemesiz, eğitimsiz, bilgisiz,
ödeneksiz, adeta Kemalettin Tuğcu romanı kahramanı gibidir. 80’li yılların
malzeme olanakları elbette bugün ile karşılaştırılamaz. Ankara’da bulunan
Güven Spor hemen hemen tek ithal malzeme temin yeri idi ancak fiyatlar
yüzünden kimse oradan kolay kolay yeni malzeme edinemezdi. Malzemelerin
kaynağı genellikle Samanpazarı’ndaki İtfaiye Çarşısı idi. Ankara’ya yolumuz
düştükçe bu bit pazarına uğrar, Türkiye’deki yabancılardan kalan vibram,
kazma vb. arardık, bulunca da çok sevinirdik. Çalışmaya başladığımız1986
yılı başında bölge deposunda bulunan malzemeler şöyle idi.
25 mt.’lik kenevir urgan, 10 çift Yeşil Kundura dağ ayakkabısı, 15
adet torba tipi branda sırt çantası,2 tane ince anorak,10 adet kadife golf
pantolon,5 takım eşofman, Birkaç rüzgarlık, el lambaları ve plastik su
mataraları.
Özcan Albuz’un Gürsulu futbolcularla yaptığı çalışmalardan geriye
kalan bu bakımsız malzemelerden dönemimizde pek az yararlanıldı. Bölge
çalışmalarına başladığımızda kendi kişisel kamp ve giyim malzemelerimiz
vardı. Bu koşullarda bölgede sorumluluk üstlenen bizler başından sonuna
kadar kendi özel malzemelerimizi kullandık, bunlarla etkinliklerde Bursa’yı
temsil ettik, eğitim verdik. Bu arada da bölgeye malzeme alınmaya
başlanmasını sağladık. Eğitimlerde kullanılan karabin, sikke, sekizli
desandör, buz vidası, emniyet kolonu, perlon halka ve benzerleri, benim
Kayseri’li dağcı Nihat Karakaya ve Mehmet Gülbiz’den temin ettiğim kişisel
malzemelerimdir. Kar ve buz eğitimlerinde ve gittiğimiz tırmanışlarda
genellikle, Faruk Sükan’dan ödünç aldığımız 2 çift buz kramponundan
yararlandık. Bunların dışında çevremizde tanıdığımız üreticileri, dağ
malzemesi üretmeye yönlendirdik. Bursa’da yerli malzeme ile dağcılık amaçlı
sırt çantası, uyku tulumu, çadır, yağmurluk, panço, bivak torbası, buz
kazması ve kaya çekici vb. ürettirdik. Bunların bir bölümü elbette amatörce
idi, ancak temel eğitim çalışmalarında işimizi görüyordu. Başka da bir
seçenek yoktu zaten.
Bölgeden ayrıldığımız 1989 yılı başına
kadar eğitim ve tırmanışlarda kullanılmak üzere Özcan Albuz’un onayıyla
tarafımızdan aldırılan demirbaş malzemeler şöyledir.
10 adet buz kazması (Endüstri meslek
lisesi yapımı),4 adet kaya çekici. (Endüstri meslek lisesi yapımı),45 mt. 11
mm.’lik Salewa marka dinamik dağ ipi,8 çift Yeşil Kundura yeni model dağ
ayakkabısı,8 adet Toros Ibex elyaf dolgu anorak,10 adet Toros elyaf dolgu
uyku tulumu,5 adet Gökhan Spor yapımı tek katlı imperteks iki kişilik üçgen
çadır,10 adet Gökhan Spor yapımı yağmurluk,10 çift Gökhan Spor yapımı
tozluk,1 adet Kodak marka tamburlu slayt makinası (teorik eğitimlerde
kullanılmak üzere),4 çift Salewa marka buz kramponu (son dönemde alındı, pek
az kullanabildik).
Ayrıca son dönemde federasyondan hibe olarak 6 adet anorak ile 3 adet
de uyku tulumu gelmişti. 1989 Ocak’ında biz bölgeden ayrılırken, bir
sporcunun bilgimiz dışında kendi üzerine zimmetli olarak aldığı bir anorak
dışında bu malzemelerin tamamı depoda bulunmaktaydı, üzerimizde zimmetli
herhangi bir malzeme bulunmamaktadır.
-Çalışmada;
1986-1988 döneminde bölgede dağcılık adına hakim olan anlayışın;
“yürüyüşçülük ve kampçılıktan ibaret olduğu, bu tarzda göstermelik
etkinlikler yapıldığı, dağcılık eğitimi diye ahbap-çavuş ilişkisine dayalı
kamplarda yine bu anlayışın empoze edildiği, o dönemde eğitmen olarak görev
yapanların dağcılık bilgisinin çok yetersiz olduğu” gibi iddialar
bulunmaktadır. Bu konularla ilgili gerçekler, benimle görüşen Gökhan
arkadaşa verdiğim bilgi ve belgelerde yeteri kadar vurgulandığı halde,
sanırım bazıları olayı kendi istedikleri gibi sansürleyip yansıtmayı tercih
etmişler. Önce eğitmenlerin düzeyi konusunda kendimi örnek vereyim.
Dönemimizde dağ eğitmenliği yönetmeliği diye bir şey olmadığından, eğitimler
fahri olarak bölgesinde ya da kulubünde bu konuda deneyimli olduğu düşünülen
insanlar tarafından verilirdi. Biz de önce kendimizi sonra çevremizdekileri
eğitmeye çalıştık. Kendimizi eğitmede; o günlerin yokluğunda dağcılıkla
ilgili elimize geçen her belgeyi ve bilgiyi adeta yutmamız, sıklıkla
katıldığımız federasyon eğitim ve tırmanış kampları ile seminerler,
buralarda ip arkadaşlığı yaptığımız A.Mecit Doğru, Alaattin Karaca gibi
“hoca ve reisler”, bizzat eğitmenlerimizi eğitmek üzere ilimize davet
ettiğimiz Seyhan Çamlıgüney ve Recep Çatak gibi federasyon eğitmenleri,
Faruk Sükan gibi büyüklerimiz ve öğrendiklerimizi anında birbirimizle
paylaşmamız en önemli rolü oynar. Ancak başta, “bizim bahçe” olarak
gördüğümüz Uludağ olmak üzere, yazın ve kışın defalarca doruklarına
tırmandığımız Aladağlar, Erciyes, Kaçkar, Verçenik, Nemrut, Süphan, Ağrı,
Ilgaz, Bolkar, Beydağları ve Hasandağı gibi yurdumuz dağları, bizi eğiten ve
yeri geldiğinde amansızca sınayan asıl hocalarımız oldular.
Tarihçe taslağında, bazılarının dağcılık
geçmişleri atalarından başlanarak anlatılırken, benim sadece ortaokul-lise
yıllarından itibaren başlayan dağlarla ilişkimin ve etkinliklerimin
detayının, böyle bir çalışmanın konusu olmadığını düşünerek ve talep
geldiğinde yazabileceğimi belirterek, dağcılık bilgi ve becerisi konusunda
geldiğimiz noktayı vurgulamak açısından iki örnek vereceğim.
a) O yıllarda federasyonun dağ rehberliği
yönetmeliği de bulunmadığından, yabancı dağcıların Türkiye dağlarında
yapacakları (özellikle Ağrı) etkinliklerde idari bazı nedenlerle yanlarına
almak zorunda oldukları Türk dağcılara verilen mihmandarlık belgesi, o güne
kadar federasyon yönetimlerine yakın birkaç kişiye keyfi olarak verilmiş
iken, bu belgeler ilk kez 1988 yılında Dağcılık Federasyonu tarafından
yapılan iki aşamalı bir sınavla verilmiştir. Sınav kurulunda; tarihçe
taslağında adlarından haklı övgüyle söz edilen ADB.’li dağcılar Recep Çatak,
Seyhan Çamlıgüney, Gıyasettin Demirhan ve Murat Yıldırım’ın da bulunduğu bu
sınavın ilk etabı Ankara’da yapılan teorik sınav olmuş, bu sınavda başarılı
olanlar daha sonra Erciyes kuzey buzulundaki uygulama sınavına
çağrılmışlardır. O zamanın Bursa Bölgesi dağcılarından ve eğitmenlerinden A.
Bülent Üçok, bu sınavlarda komisyon üyelerinin tebrik ve teşekkürleri ile
söz konusu belgeyi almış birkaç dağcıdan biridir. Deneyimli olduğu düşünülen
pek çok dağcının elendiği bu sınavda, Doç. Dr. Kuvvet Lordoğlu da başarılı
olmuştur.
b) 1989 kışında Ağrı’da federasyonca,
kalabalık bir ekiple düzenlenen uluslararası kış tırmanışında 2 kişinin
yaşamını yitirmesi üzerine, 1990 yılı kış tırmanışına çağrılan 10 yabancı
dağcı ile birlikte katılacak Türk dağcılar, 10 kişi ile sınırlandırılmıştır.
Bölgelerine bakılmaksızın ismen davet edilen bu dağcılardan biri A. Bülent
Üçok iken, bir diğer Bursalı dağcı Mehmet Gülbiz’dir.
Bugüne kadar hiç üzerinde durma ve
anlatma gereği bile duymadığım, ancak tarihçe taslağında kullanılan
ifadelere yanıt niteliğinde olan bu iki örnek ile vurgulamakla yetineceğim
dağcılık bilgi ve birikimimi, önce yakın çevremdeki arkadaşlarım, sonrasında
da onların yardımı ile, eğitim çalışmalarımıza katılanlarla paylaştım. Bu,
elbette ki mükemmel değildir ve bugünün koşullarında her türlü eleştiriye
açıktır. Ancak, basit bir eğitmen yönetmeliğinin ve standart bir eğitim
programının bile bulunmadığı o günlerde, bir grup idealist gencin heyecan ve
özverili bir dinamizm ile yaptığı bu çalışmaların, bugün nedenini
anlamadığımız yılık ifadelerle küçümsemek istenmesine katlanmamız da mümkün
değildir.
Taslağın, 1986-1988 A. Bülent Üçok dönemi
olarak adlandırılan bölümünde; “85-86 yıllarında maden binalarında toplanıp,
mahsur kaldık diye haber salan, kayak evi personeli tarafından kurtarılan ve
böylece dağcılığın reklamını yaptıklarını düşünen ve kendine dağcıyım diyen”
kimseler ve onlardan önemlisi, bu kimselerden bizim dönemimiz ile ilgili
bölümde söz etmeyi yeğleyenler kimlerdir acaba?
Yine bizim dönemimizde çalışmalarımıza
katılarak ilk kez Bursa’da dağcılığa başlayan, o yıllarda hepimizden ileri
yaşta olmasına karşın, konuya duyduğu ilgi ve sevgi ile dağcılığı yaşamının
önemli bir öğesi haline getiren ancak bölge çalışmalarında hemen hiç
sorumluluk almayan Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu’nun 2001 yılı kışında Ağrı’da,
rahmetli İskender Iğdır’ın yaşamını yitirdiği etkinlikte bulunmuş olması,
belli ki bizim dönemimizde yetişmiş dağcıların teknik yönden zayıf
olduklarını ima edebilmek için yazılmıştır. Oysa, dağı ve dağcılığı biraz
bilip dağcı gibi düşünenler, Iğdır’ın ölümünü tetikleyen faktörün
Lordoğlu’nun kayması değil, inişin kilit noktasında “psikolojik emniyet”
diye tuzak gibi bir emniyetin alınması olduğunu idrak edebilirler. Kuvvet
Abi’nin dağcılığı bir yana, sonuçta bir kaza olan ve herkesi derinden üzen
bu olayın bile, karalama aracı yapılması dikkat çekicidir.
Taslakta,
dönemimizdeki dağcılık temel eğitimi olarak anlatılan, “yürüyüş, yüklü
yürüyüş, kampçılık, ip düğümleri vb. konuların anlatılmasından sonra Göller
Bölgesi ve Uludağtepe çıkışıyla biten 7 günlük program”; 1988 yılında yaz
okulu kapsamında ilk kez düzenlenen ve 15 civarında çocuğun katıldığı
(sonraki yıllarda da düzenlendi, ama bizim tarafımızdan değil) 7-14 yaş
grubu çocuklara yönelik Kirazlıyayla kampıdır. Böyle bir kampta, bazı
uygulamaların eğitmenler tarafından demonstratif olarak gösterilmesi dışında
teknik konulara girilmemesi son derece doğaldır. Oysa, dönemimizde Bursa
Dağcılık İl Temsilciliği bünyesinde yürütülen ve daha sonra kurucusu
olduğumuz Uludağ Üniversitesi Dağcılık Birimi’ne (UDB.) de taşıdığımız,
tarafımdan oluşturulan dağcılık temel eğitim programı, üç aşamalıdır. Doğal
olarak yetişkinlere yönelik olan bu programın ana başlıkları şöyledir.
I.
Aşama: Yürüyüş ve Kampçılık Temel Eğitimi
1-Dağcılığın tanımı, amaçlar, Türkiye’de dağcılık (sohbet).
2-Dağların oluşumu ve türleri, dünya dağ sistemleri, Türkiye dağları.
3-Dağcıların doğaya ve dağlara olan sorumlulukları.
4-Yürüyüş ve kampçılık bilgisi girişi.
5-Temel kurallar.
6-Malzeme ve kullanımı: ayakkabılar, anorak, yağmurluk, panço, rüzgarlık, iç
giyim (yün, imperteks, antarktika -bugün polar diyoruz-), tozluklar, sırt
çantası, tırmanış çantası, çadırlar, uyku tulumu, mat, ocaklar, pişirme
seti, yemek takımı, bivak torbası, batonlar, pusula, altimetre, düdük, ilaç
çantası, su kapları, lambalar, onarım malzemesi, temizlik malzemesi, çakı,
gözlük, boyun bağı, kibrit-çakmak, mum.
7-Yürüyüşe ve kampa hazırlanma: Planlama, zamanlama, çanta yerleştirme,
önlemler.
8-Giyim
9-Yürüyüş: Tempo, adımlar, molalar.
10-Bivaklama.
11-Kampçılık: Kamp yeri seçimi, çadır kurulması, su sağlanması, kampta zaman
geçirme, gece yatış, sabah hazırlanma, yola çıkış, aydınlanma, ısınma,
dönüşte malzeme bakımı.
12-Dağda beslenme.
13-Dağda yön bulma: Harita-pusula kullanımı, pratik bilgiler.
14-Meteoroloji
15-Dağdaki tehlikeler ve dağ kazaları
16-Aklimatizasyon ve dağ hastalığı
17-Tehlike anında yardım isteme
18-Etkinlik raporu yazma.
II.
Aşama: Kar ve Buz Teknikleri Temel Eğitimi:
1-
Kar ve buz teknikleri girişi
2-
Malzeme: dağ ipleri, yardımcı ipler, perlon bantlar, buz kazması, buz
kramponu, buz çekici, buz vidası, buz sikkesi, karabina ve çeşitleri,
desandör, güvenlik kolonu, kask, kar küreği, ısıtıcı tozlar, kar gözlüğü,
cerrahi maske.
3-İp düğümleri: Bulin, kapalı sekizli, açık sekizli, tam kazık, yarım kazık,
balıkçı, sancak, perlon bant düğümü, pursik. Prusik uygulama, ipten emniyet
kolonu yapma, ipe bağlanma.
4-Kar ve buz tanıtımı, türleri.
5-Karda yürüyüş: Yumuşak karda, kabuk tutmuş karda, sırayla iz açma, sert
karda yükseliş, sert karda iniş, sert karda yan geçiş.
6-Buz kazması kullanımı: Yürüyüş, basamak açma, düşme.
7-Buz kramponu kullanımı: Yürüyüş, yükseliş, iniş, düşüş.
8-Kar, buz ve buzulda ipe bağlanma,
9-Kar ve buzda güvenlik alma: Omuzdan, basit malzeme ile, kazma ile.
10-Buz vidası kullanımı ve güvenlik
11-Buzul yarıklarından adam kurtarma: Çekme, garda, diğer makaralar.
12-Çığ ve çığdan korunma.
13-Donma.
III.
Aşama: Kaya Tırmanma Teknikleri Temel Eğitimi.
1-Kaya tırmanışı tanımı ve türleri.
2-Malzeme: Kaya çekici, sikkeler, ekspensiyon sikkeleri, takoz ve stoperler,
friend, ip merdiven, desandör, kaya ayakkabısı.
3-Kaya türleri, tehlikeler, uyarılar: Taş düşmesi, ıslanmalar, donmalar,
pürtüklü yüzey.
4-Kaya zorluk dereceleri
5-Kaya tırmanma teknikleri: Kayada duruş, basamak ve tutamaklar, tutuşlar ve
basışlar, basamak ve tutamakların sağlamlığı, ağırlık merkezi, üç nokta
kuralı, dik yükleniş-yapışma-karşıt baskı, kayada ilerleme, itici güç, yan
geçiş-baca tırmanışı-piatz, iniş.
6-Kayaya alışma ve emniyetsiz doğal tırmanış uygulaması. (1.-2. derece
kayada)
7-Kontrollu emniyetli doğal tırmanış (2. derece alçak kayada)
8-Sikke çakma, sökme, takoz-stoper kullanımı.
9-Güvenliğe alma ve istasyon kurma.
10-Ara güvenlik noktaları
11-Aşağıdan - yukarıdan güvenlikli tırmanış ve uygulatılması.
12-İple iniş teknikleri
13-İple ikili tırmanış uygulamaları
14-Yapay tırmanış
15-Kayada adam kurtarma.
Bu üç aşamalı olarak uyguladığımız eğitim programı da gösteriyor ki,
dönemimizdeki Bursa bölgesi dağcıları, taslakta anlatıldığı gibi “dağcılığı
yalnızca yürüyüş ve kampçılıktan ibaret” sanmamaktadırlar. 1986 yılında
uyguladığımız çok daha basit nitelikli eğitim çalışması dışında, 1987 ve
1988 yıllarında verilen dağcılık temel eğitimleri, bu program dahilinde
sürdürülmüştür. Bu eğitimlerde çektiğimiz ve yine eğitim amacıyla
kullandığımız slayt serileri halen bendedir, dileyen olursa görebilir.
Özetle; farklı zamanlardaki bu eğitimler kapsamında düzenlenen 12 temel
eğitim kampına toplam 203 sporcu katılmıştır. Böylece toplam 86 kişi teknik
dağcılıkla tanıştırılmıştır ve isim listeleri mevcuttur. Uludağ’da
düzenlenen temel eğitim kampları için, oteller bölgesindeki Kayakevi’nden,
Kirazlıyayla’daki beden terbiyesine ait sanatoryum binasından ve bir kez de
Sarıalan’daki orman barakalarından yararlanılmıştır. Kampçılık ve yürüyüş
temel eğitimleri genellikle 4 günlük Trans-uludağ etkinliği ile
tamamlanmıştır. Beslenme ve ulaşım giderleri, beden terbiyesi
mutemetliğinden alınan sporcu yolluklarıyla karşılanmıştır. Eğitimin üç
aşamasını da tamamlayan 29 sporcu, Aladağlar, Erciyes (2 kez) ve
Beydağlarında düzenlediğimiz gelişim kamplarına götürülmüştür. Bu sürede
dağcılık federasyonunun düzenlediği 15 etkinliğe Bursa bölgesi adına 47
sporcu gönderilmiştir.
Sonuçta devlet olanaklarıyla
yapılan eğitim çalışmalarındaki mantığımız; dağcılığa ilgi duyarak bölgeye
başvuran herkesin, dağlara güven, bilinç ve sevgiyle yaklaşmalarını
sağlayacak temel eğitimi Uludağ’da verdikten sonra, bunların bilgi ve
becerilerini daha yüksek dağlarda geliştirip, “dağcı” niteliği
kazandırmaktır. Bunların içinde en ilgili ve yetenekli olanların, eğitmen
sıfatı ile bölge çalışmalarını sürdürmelerini hedefliyorduk. Eğitim alarak
dağcı sıfatı kazanan diğerleri de, artık beden terbiyesine bağlı
kalmaksızın, kendi beklentilerine uygun dağcılarla oluşturacakları kulüp,
dernek vb. oluşumlarla bu sporu sürdüreceklerdi. Zaten dağcılığın gelişmesi
ve sağlıklı olarak topluma yayılması da bu tür küçük oluşumların çoğalması
ile olacaktı. Bize göre beden terbiyesinin asli görevi, elindeki devlet
olanaklarıyla insanlara dağcılığı yapabilecekleri eğitimi vermekti. Bana
göre eksik kaldığımız en önemli nokta, sporcuların eğitim ve etkinliklerdeki
performanslarına göre nesnel olarak kategorize ve taltif edilecekleri bir
sistemin oluşturulamamasıdır. Tarafımızdan yapılan öznel değerlendirmeler,
ne derece sağ duyulu olsa da, eleştirilmeye mahkumdu. Üretimleri ve alımları
için bizzat ilgilenip ilişkiler kurarak, model bulup, üretimlerini takip
ederek aşmaya çalıştığımız kısıtlı malzeme olanaklarımızın dışında en önemli
sorunumuz, il temsilciliğinin şehir içinde belli bir mekanının olmaması idi.
Tarafımdan 1986’da başlatılan ve iştirak edilmesi adeta dağcılığa gösterilen
ilginin bir kıstası olan Cuma akşamı toplantılarını, Kültürpark’taki çay
bahçelerinde yapmak zorunda kalıyorduk. Hatta eğitimlerin teorik bölümlerini
buralarda verdiğimiz bile oldu.
-O günün koşullarında söz konusu eğitim
ve etkinliklerin mükemmel olmasını beklemek gerçekçi olmaz zaten, ama yine
de 1986 öncesinde neredeyse sıfır noktasında olan Bursa dağcılığını, üç
yılda, en iyi çalışan beş il içine sokacak çok ciddi bir altyapı
hazırlanmıştır. Bu dönemde yapılan eğitim çalışmalarının dışında;
Türkiye’nin dağcılık yönünden önemli tüm doruklarına (Reşko dışında)
çıkılarak Bursa bölgesinin adı zirve defterlerine yazılmıştır. İstanbullu
dağcıların eskiden beri sıklıkla etkinlik düzenlediği Uludağ’da; 1986
Şubat’ında Keşiştepe’de yaptığımız kış kampı(Faruk Sükan-A. Bülent Üçok),
1987 Şubat’ında yaptığımız Göller Bölgesi’de kış kampı ve Uludağtepe’ye kış
çıkışı (A. Bülent Üçok-Hüseyin Açıl), 1989 Şubat’ında bölgeden ayrıldıktan
hemen sonra yaptığımız kış transı (A.Bülent Üçok-Kuvvet Lordoğlu, Cevat
Nisbet, Murat Şafakoğlu, Olcay Bayraktar), o güne kadar Uludağ’da yapılan en
ciddi dağcılık etkinlikleri idiler ve bunlar ilk kez biz Bursa’lı dağcılarca
yapılmıştı. (Sevgili izci dostlar kusura bakmasınlar ama; taslakta, yetersiz
buldukları imasıyla eğitimlerimize katılma gereği duymadıkları söylenen izci
grupları, bu Uludağ etkinliklerimizi dehşet ifadeleri ile karşılamışlardı.)
Uludağtepe’ye ilk koyduğumuz zirve defterleri kırtasiyeciden alınmıştı,
sonrasında federasyondan özel bir defter getirip koymuştuk. (Taslakta
Köse’nin -çobanlarla birlikte, üşenmeden- yüzlerce kez imzaladığını
söylediği zirve defterleri bunlardı) Latif Osman Çıkıgil anısına düzenlemeye
başladığımız ve Uludağ’daki ilk bölgelerarası etkinlik olan L.O.Ç.
çıkışlarının tarafımızdan organize edilen ilk üç tanesine, diğer illerden de
toplam 15 dağcı katılmıştı. Yine, bölgemize çağırdığımız federasyon
eğitmenleri ile kendi eğitmen ve eğitmen adaylarımızın katıldığı Uludağ’da
düzenlenen üst düzey eğitim kampı, tüm Türkiye’ye örnek olmuştu. 1988
Haziran’ındaki trans-uludağ etkinliği sırasında, disiplinsiz tavırları
sonucu düşüp yaralanan bir hanım sporcunun Göller Bölgesi’nden hastaneye
taşınması için, Nergis Air’den helikopter temin edilerek, hem sporcu
kurtarılmış hem de Türkiye’de bir dağcılık kazasına ilk helikopterli
müdahale sağlanmıştır.
İki kez hazırladığımız bültenlerden, ikincisini
bastırma olanağı bulduk. Yani bölge adına ilk bülten, taslakta belirtildiği
gibi 1990’da değil, bizim tarafımızdan 1988’de çıkartılmıştır. Kapağı
matbaada bastırılan bültenin, teksir olarak bölgede çoğaltılan iç
sayfalarının boyu uzun gelince, yazılar eksilmesin diye o haliyle ciltleyip
dağıtmıştık. 100 adet olarak çoğaltılan bülten, federasyona, tüm il
temsilciliklerine ve Bursa’daki ilgili kurum ve kişilere dağıtılmıştır. Yine
Bursa bölgesi için bildiğimiz ilk dağcılık amblemi tarafımızdan hazırlanmış
ve çıkartma olarak iki boyda bastırılmıştır. (Bende hala bir miktar amblem
ve bülten var, isteyene gönderirim.)
Bu dönemde bölge dağcıları olarak birkaç
kez toplu kan bağışı yaparak, diğer spor branşlarına örnek olunmuştur.
Yapılan etkinliklere zaman zaman basın mensupları çağrılarak dağcılığın
güncel hale gelmesi de sağlanmıştır. Çevre ve doğa koruma çalışmalarına
destek verilmiş, özellikle Uludağ’ın korunması için Milli Park Müdürlüğü ile
çeşitli görüşmeler yapılmış, üyesi olduğumuz Doğal Hayatı Koruma Derneği
gibi platformlarda bu konu ile ilgili çalışmalar sürdürülmüştür.
Ankara merkezli Mağara Araştırma
Derneği’nin (eski adı Türkiye Speleoloji Derneği idi) çalışmalarına yer
alınarak, Keles Sorgun’daki Gavurini ve Uluabat kıyısındaki Ayvaini
mağaralarının etüdlerinde bulunulmuştur.
Sonuçta,
yoğun emek ve özveri ile sürdürülen bu üç yıllık çalışmalarla, 1988 yılı
sonu itibarı ile Bursa’da önemli sayılabilecek bir dağcılık çevresi ve
potansiyeli oluşmuştu. Ocak 1989’da il temsilciliği ile yollarımızı
ayırırken, düşüncemiz dağcılığı artık kendimiz için ve sevdiğimiz insanlarla
yapabilmekti. Bundan sonra, sorumlu öğretim üyesi olarak Doç. Dr. Kuvvet
Lordoğlu ile birlikte; benim, Canan Demirçeviren’in, Hüseyin Açıl’ın ve
Murat Şafakoğlu’nun kurucu üyelerini oluşturdukları Uludağ Üniversitesi
Dağcılık Birimi’ni kurduk. Üniversite’nin Sağlık, Kültür ve Spor Daire
Başkanlığı aracılığı ile bazı malzemeler aldırdık, dağcılık yapmak için
birime başvuran öğrencilere eğitimlerini verdik. Bu dönemde bazı federasyon
etkinliklerine üniversite adına katıldık, Uludağ’da ve diğer bazı dağlarda
üniversite adına çeşitli etkinlikler yaptık. 1989 yazında Kuvvet Abi, Canan
ve benim üniversiteyi temsilen katıldığımız Ağrı Yaz tırmanışına bölgeyi
temsilen Mithat Kara ve Fatih Özenbaş’ın yanı sıra, taslakta adı geçmeyen
Dr. Müjgan Kutsal da katılmıştı. Bursa’dan gelen iki ayrı ekip olarak çok
güzel bir işbirliği ile tek ekip gibi zirve yaptığımız bu etkinlik sonrası,
yerel bir gazetede çıkışı anlatan Fatih’in, tüm diğer ekiplerden söz
ederken, üniversite ekibi olan bizleri anmamasına değinmeden geçemeyeceğim.
Bu dönemde il temsilciliğinde bir başıbozukluk yaşandığını, hatta bazı
şarlatan nitelikli kişilerin sorumluluk aldıklarını bile duyuyorduk, Sait
Saka’nın işleri devralması ile belli bir toparlanma sağlanmış olmalıdır.
Şubat ayında katıldığım 1990 Ağrı Kış
tırmanışından sonra bir süre daha sürdürdüğüm üniversite etkinliklerini,
tümüyle arkadaşlara devrettim. Üniversite çalışmalarını onlardan da
veteriner fakültesi öğretim üyeleri Levent Aydın ve Hasan Hüseyin Oruç
devralacaktır, adı taslağın bu kısmında geçen Doç. Dr. Songül Sonal, Beden
Eğitimi ve Spor Bölümü’nde dağcılık dersi vermiştir.) 1990 yazında üç ay
sürekli Ağrı’da kalarak, Trek Travel firması adına yabancı dağcılara
rehberlik yaptım. Outside adlı yabancı dağ turizmi dergisinde yayınlanmış
olan 3200 kampında bira içerken çekilmiş fotoğrafım, tarihçe taslağında
anlatıldığı gibi herhangi bir federasyon etkinliğine değil, 10’dan fazla kez
zirve yaptığım bu döneme aittir ve dergide tırmanışla ilgili başka
fotoğraflar ve uzun bir yazı da vardır.
Askere
gittiğim 1990 yılı sonundan bu yana, Bursa’dan ve bölge dağcılığından
uzağım. Yalnızca 1992’de askerden dönüp İstanbul’da çalışmaya başlayana
kadar Bursa’da geçen 6 aylık dönemde, hafta sonları ağırlıklı olarak çeşitli
meslek odaları bünyesinde Uludağ yürüyüşleri düzenledik. Bu dönemden sonra
bölgede ne olup bittiğini bilmiyorum, o zamandan bu yana da çok az sayıda
dağcılık etkinliğinde bulundum. Ama dağlara olan sevdam hiç bitmedi. 5-6
yıldır İstanbul’daki işimden arta kalan zamanlarımda Samanlı dağlarındaki
küçük çiftliğimde keçilerimle uğraşıyor hatta bazen onlara çobanlık bile
yapıyorum dağlarda. Bizlere “dağcı” olmak her zaman yeterli gelirken,
Köse’nin kendine yakıştırdığı “performans sporculuğu, spor idareciliği, spor
kuramcılığı ve filozofluğu” vb. konularda “ununu elemiş, eleğini de duvara
asmış” eski bir sporcu olarak Bursa dağcılığına biraz katkım olduğunu
düşünüyor, bundan mutluluk duyuyorum. Tarihçe çalışması için kapım
çalındığında, olumlu bakmış, iş yoğunluğuma rağmen destekleme sözü
vermiştim. Fakat taslak çalışma bana gönderildiğinde; amacın, ortak bilinç
ve belleği saptırarak mevcut il temsilcisini her şeyin merkezine oturtup,
diğer insanları geri plana iten yapay bir tarih oluşturmak ve kamuya bu
biçimde yansıtmak olduğunu anladım. Bir de, bir süre önce kulağıma gelen ama
o zaman pek umursamadığım, Köse’nin bir grup genç dağcıya hitaben gıyabımda
“ben Bülent Üçok’u elimden tutup, dağlara çıkardım” gibi deli saçmalığındaki
ifadesini, gerçekten söylemiş olabileceğini anlayıp hayretler içinde kaldım.
Artık bu aşamada, yanlışlara göz yummanın o amaca hizmet etmek olacağı
düşüncesi ile, üşenmedim ve geç de olsa (ama düzeltmeler için son tarih
olarak belirtilen 11 Aralık 2006’dan önce) bu yazıyı yazdım, umarım yararı
olur. Aslında mevcut hali ile bu taslak, en büyük kötülüğü Ahmet Köse’ye
yapıyor, onu yüceltmeye çalışırken komik durumlara düşürüyor. Anlattığım tüm
konulara ilişkin belge ve bilgiler, Gökhan arkadaş tarafından incelenen
dosyalarda bulunmaktadır. Talep edilirse incelenmesi için yeniden
verebilirim. Bilmiyorum, Bursa’da ya da başka yerde diğer spor dalları ile
ilgili böyle bir tarihçe hazırlanmış mıdır? Belki internet ortamında
yayınlanacağı söylenen çalışmanın sonundaki bir “forum” çok yararlı
olabilir.
Bir
de taslakta, bizden sonra yaşananları okuyunca, “iyi ki uzaklaşmışım” dedim.
Ülkemiz dağcılığının kronik hastalıkları, Bursa dağcılarını da kasıp
kavurmuş meğerse, yazık! İnsanlar dağların temiz ve özgür havasını soluyup
gerçekten dağcılık yapmak yerine, niye bu işin politikalarına soyunarak
polemikler yaratırlar ki? İşin kötüsü, biz de yanıt vererek bu polemiklerine
katılmak zorunda kalıyoruz.
Bu
yazıyı bitirirken, herhalde 17-18 yıldır görmediğim ve o zamanlardan
tebessümle anımsadığım, şimdiki dağcılık il temsilcisi Ahmet Köse’ye
sesleniyorum. “Ahmet, kırmızı çocuk; yücelik ve görkemleri ile bizi küçücük
yapan o dağların, “alçakgönüllü ol” diye seslenen rüzgarları benim
kulaklarımda hala uğuldarken, aynı rüzgarlar senin kulağına hiçbir şey
fısıldamadı mı? İl temsilciliğinde neler yaptığınla pek ilgilenmiyorum,
ihtimal, iyi şeyler yapıyor ve şu ya da bu nedenle, bunların duyulmasını
istiyor da olabilirsin. Ama unutma; başkalarının emeklerine saygı
göstermeyen, kendi emeğine saygı bulamaz.”
Bursa’lı
dağcılara selamlarımla;
A. Bülent ÜÇOK -
10.12.2006 / İstanbul
Tel:
0 532 6560641
E-posta: abulentucok@ttnet.net.tr
abucok@vetas.com.tr
|