BURSA'DA DAĞCILIK TARİHİ (1950'LERDEN SONRA)

Bursa'da Dağcılık Tarihi (1950'lere Kadar)

Bursa Dağcılık Kayak Kulübü

Bursa'da Spor Kurumları

Cennet Uludağ

 

   Burada yayımlanan metin hakkında dağcılık camiasından bazı itirazlar seslendirilmiştir. Bu metin sadece Bursa'daki dağcılığın genel seyri hakkında fikir vermesi amacı ile okunmalıdır. A. Bülent Üçok'un metin hakkındaki eleştirilerine en altta yer verilmiştir.

                                                                                               2006 / BURSA

             ÖNSÖZ

             Bursa dağcılık tarihi adlı bu çalışma, dağcılığın sembolü olan ip ve kazmanın emniyet aracı olarak kullanıldığı tarihten başlayarak hazırlanmıştır. Ülkemizde birçok spor dalında, doyurucu nitelikte tarihsel geçmişi anlatan bir çalışmaya rastlamak, pek mümkün değildir. İl bazında ise herhangi bir spor dalının tarihçesinin yazıldığının örneği Türkiye de yoktur. Eski sporcuların anılarında kalan çeşitli olayların genç sporculara anlatılması gerektiği konusunda birçok insan hem fikirdir. Ancak; kişilere özgü anılar çoğunlukla ya parça parça hatırlanır, ya da objektif olmaz. Yapılan bu çalışma dağcılığın Bursa’da başladığı dönemin öncesinde dünyada ve Türkiye’de dağcılık adına nelerin yapıldığının çok kısa bir özeti ile başlatılmıştır. Bunun amacı, dağcılığın geçirdiği evreleri okuyucuya kavratmaktır. Bu çalışma, katkı sağlayan kişilerin anı ve bu anılarla ilgili belgelerine dayanmaktadır. Belgelendirilmemiş ya da başka bir kanıtla ortaya konamamış iddialar çalışmada konu edilmemiştir. Olabildiği kadarıyla özet yazılmaya çalışılan Bursa Dağcılık Tarihi adlı bu çalışmada katkı sağlayan herkese en derin teşekkürlerimizi sunarız. Öte yandan yapılan çalışmanın birçok eksiğinin olabileceğini bilmekteyiz. Ancak; bu çalışmadaki her türlü eksiğin belgelendirilmesi veya başkaca kanıtlarla desteklenmesi halinde eksikliğin giderilmesi konusunda gereğinin yapılacağını belirtmek isteriz.

                                                                                                        YAZIM KURULU

 İÇİNDEKİLER

 - 1951-1977 Yeşil Dağcılık Kulübü ve Yaptığı Faaliyetler

 - ODTÜ DKSK’ den Bülent KALE ve Gazi Üniversitesi’nden Nazif MAKAS

 - ODTÜ DKSK Kulübü’nden Bülent KALE ve Bursa Yeşil Dağcılık Kulübü’nden Orhan PİLAVCILAR 1978-1982 Yeşil Dağcılık Kulübü’nün Yaptığı Faaliyetler

 - 1977-1986 Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü Bölge Dağcılık Ajanlığının Yaptığı Faaliyetler

 - 1977-1982 Hürriyet İzci Grubu – Uludağ İzcileri Grubu’nun Yaptığı Faaliyetler (Tophane Meslek Süleyman Çelebi Lisesi)

 - 1984-1990 Bağımsız Bursalı Dağcılar Grubu Faaliyetleri ( Hürriyet Grubu – Ahmet KÖSE ve Grubu )

 - 1984-1991 Çelebi İzci Grubunun Yaptığı Faaliyetler (Ender UZER ve Nazif MAKAS)

 - 1986-1992 Demirtaş Spor Kulübü Dağcılık Biriminin Yaptığı Faaliyetler (Hasan ÖREN – Ertuğrul DEMİRTAŞ )

 - 1986-1988 B.T.B.M Bölge Dağcılık Ajanlığının Yaptığı Faaliyetler (Ahmet Bülent ÜÇOK Dönemi- Ertuğrul DEMİRTAŞ)

 - 1986-1988 Yılları Arası Bölge Faaliyetleri ( Üçok Dönemi)

 - 1989-1991  B.T.B.M Bölge Dağcılık Ajanlığının Yaptığı Faaliyetler (İranlılar Grubu ve Levent AYDIN)

 - 1989-1990 Uludağ Üniversitesi Dağcılık Birimi’nin Yaptığı Faaliyetler ( Kuvvet LORDOĞLU ve Arkadaşları)

 - 1988-1995 Ekipsar Grubu’nun ( Arama Kurtarma ve Spor Araştırma  Rehberlik Ekibi ) Yaptığı Faaliyetler

 - 1990 Dan sonra (İbrahim  Kızılkaya vs.) D.S.İ Çalışanları Yürüyüş Grubu

 - 1991-2001 Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Dağcılık İl Temsilciliği Faaliyetleri ( Ahmet AYDIN dönemi 1991-2002)

 - Çelebi İzcileri

 – Demirtaş Spor Kulübü Dağcılık Birimi (Hasan ÖREN) ve Bazı D.S.İ’ liler (Korkut GÜVEN-Mustafa İŞCAN)

 - 1991-1993 B.T.B.M. Bölge Dağcılık Ajanlığının Dağcılık Eski Ajanının Yaptığı Faaliyetler (Sait SAKA ve İranlılar Grubu ve Bazı D.S.İ ‘liler)

 - 1991-1993 Bağımsız Bursalı Dağcılar Grubu Faaliyetleri ( Hürriyet Grubu-Ahmet KÖSE ve Grubu)

 - 1991-1977  Uludağ Üniversitesi Dağcılık Biriminin Yaptığı Faaliyetler (Kuvvet LORDOĞLU ve Songül SONAL )

 - 1993-1995 Gençlik Ve Spor İl Müdürlüğü Dağcılık İl Temsilciliği Faaliyetleri

( I. Ahmet KÖSE Dönemi  ) Çelebi İzcileri, Bölge Grubu 1989-1991,  D.S.İ.’liler

 - 1995-1996 B.T.B.M. Bölge Dağcılık Ajanlığının Dağcılık Eski Ajanının Grubunun Yaptığı Faaliyetler (Sait SAKA İranlılar Grubu - Bazı D.S.İ. ‘liler -

 - Bursa Kayak Antrenörleri Derneği - İl Temsilcisi Mustafa BOZKUT Dönemi)

 - 1993-1995 Sait SAKA İranlılar Grubu Ve Bazı D.S.İ.‘liler İbrahim KIZILKAYA – Ertuğrul DEMİRTAŞ – Ahmet KÖSE ve Grubu

 - 1993-1997 Akın BOZKURT, Hüseyin YILMAZ Ve Arkadaşları İle  Ahmet KÖSE ve Arkadaşları (1993-1997 Serdar İNCE, Tanju YÜZEN, Tuncel V.S.  )

 - 1998-2000 Tonga Doğa Yürüyüşçüleri Grubu

 - 1996-1999 Bursa Kronik Dağcılar Birliği

 - 1995-1997 Ertuğrul DEMİRTAŞ Doğa Turizm Faaliyetleri

 - 1996-2001 Ekipsar Grubu (Arama Kurtarma Ve Spor Araştırma Rehberlik Ekibi) Faaliyetleri

 - 1997-2000 Demirtaş Spor Kulübü Dağcılık Birimi (Hasan ÖREN, Ertuğrul DEMİRTAŞ, Nazif MAKAS, Korkut GÜVEN, Mustafa İŞCAN )

 - B.T.B.M. Bölge Dağcılık Ajanlığının Dağcılık Eski Ajanının Grubunun Yaptığı Faaliyetler (Sait SAKA İranlılar Grubu - Bazı D.S.İ.'liler - Bursa

 - Kayak Antrenörleri Derneği – G.S.İ.M. Spor Kulübü – (Oğuz KANBİR)

 - 1999-2000 G.S.İ.M Spor Kulübü Sait Saka (Mustafa AYDEMİR)

 - 1997-1998 G.S.İ.M. Dağcılık İl Temsilcisi Nizamettin EROL Dönemi

 - 1999-2000 G.S.İ.M. Dağcılık İl Temsilcisi Ahmet KÖSE II. Dönemi (Ahmet KÖSE, Aziz DOĞAN, Cumhur KANTARCI Dönemi Başlangıcı Olan Sonbahara Kadar Olan Süreç)

 - 2000-2002 Bursa Dağcılık Derneği (Hüseyin YILMAZ )

 Katkı Sağlayanlar

 Yazım Kurulu İsim Listesi

  

1951-1965 TÜRKİYE DE DAĞCILIK

         Bozkurt ERGÖR ilk kez 1950 – 1952 yılları arasında iple tanışmıştır. Bundan önce de bazı dağlara zirve tırmanışları yapmış ancak; bu rotalar yürüyüş yolları şeklinde olmuştur. Bozkurt ERGÖR ’ün sahip olduğu ilk ip Kastamonu Tire’de imal edilen kendirden bir iptir. Sonuçta; Bozkurt ERGÖR tırmanış güvenlik malzemelerini 1955’lerden sonra sahip olabilmiştir. Öte yandan, Dağcılık Federasyonu’nun Aladağlar ’da açtığı ilk temel eğitim kampında Bozkurt ERGÖR’ün kişisel malzemeleri kullanılmıştır.

          1950-1960 yıllarında Ankara, Manisa, Kayseri, Erzurum illerinde dağcılık kulüpleri kurulma girişimleri başlamıştır. 1960’lı yıllarda Dağcılık ve Kış Sporları Federasyonu içersindeki tartışmalar hız kazanmış ve bazı ayrılıklar yaşanmıştır. Bu yılların önder dağcıları, çantalarında iplerini veya kazmalarını sürekli bulunduran Bozkurt ERGÖR ve Muzaffer EROLGEZ ‘dir. Ancak bu dağcılar son derece huzursuzdurlar. O günkü federasyonda kendileri birkaç kişiyle dağcılık yapmakta iken bu federasyonun kayakçıları ve yürüyüşçü dağseverleri de kendilerine dağcı demektedir. Bu durum özellikle Bozkurt ERGÖR ve birkaç arkadaşını arayışlara sürüklemiştir. İşte bu sebeple Dr. Bozkurt ERGÖR 1962 yılında İstanbul'da "Türk Dağcılık Kulübü" adı altında ayrı bir örgütlenmeye gitmiştir. Bu kulüp 1972 yılına kadar varlığını sürdürmüştür. 12 Mart askeri yönetimi sırasında kulüp kapanmıştır. Kulübün yönetiminde başlangıçta Dr. Bozkurt ERGÖR, Şinasi BARUTÇU, Muvaffak UYANIK gibi kişiler bulunmaktadır. 1963 yılında Sönmez TARGAN kulübün başkanlığını yürütmüştür. Aynı dönemde, Anadolu'da farklı illerde dağcılık kulüplerinin kurulması için çalışmalar sürdürülmüştür. Bu çalışmalar ülkemizde ilk özel dağcılık örgütlenmelerinin çekirdeğini oluşturmuştur.

         1961 senesinde Bozkurt ERGÖR ve S. Nowill, Aladağlar Demirkazık Dağı güney batı yönündeki Peak kulvarından Demirkazık Zirve tırmanışı yapmışlardır.

          Türkiye’de 1967 yılında yaz aylarında Aladağlar’da Sıyırma Boğazı’nın sonunu kapatan ve yaklaşık 250 m olan duvarın çıkışını yapan Bozkurt ERGÖR ve birkaç arkadaşı ülkemizde çağdaş anlamda. ilk kez yapay teknikle ve en zor tırmanışı yapmıştır.

        1963 yılında kurulan ODTÜ DKSK (Dağcılık ve Kış Sporları Kulübü) üyeleri, dünya çapında bir üniversite olan bu üniversitenin lisan bilen seçkin öğrencileridir. Burada da özellikle kayak ağırlıklı olarak yapılmakta ancak diğer branş, dağcılık ihmal edilmektedir. Bozkurt ERGÖR 1964 yılında İsviçre’nin Zermat yakınlarındaki 4478 m. yüksekliğindeki Mattahorn Dağı’na çıkmayı denemiş başaramamıştır.

           Aynı yıllarda federasyon yönetimi ise Alpinizm adı ile yazları yürüyüş ve kamp, kışları kayak yapmaktadır. Halbuki Alpinizm (eski anlam) dağları tanıma adına bilim adamlarının yaptıkları bilimsel çalışmalardan kaynaklanan bir etkinliğin adıdır. Ancak bu entelektüel etkinliğin dışında kayak yapmak, zirvelere tırmanmak, yürüyüş ve kamplar yapmak da yani spor faaliyetleri ve sportif etkinliklerde bulunmak da Alpinizm’in içinde bulunan, ondan doğmuş faaliyetlerdir.

            Alpin kulüp olarak bilinen Avrupalı kulüplerin tamamı, gerçekte birden çok spor branşı, sportif faaliyeti ve bilimsel çalışma yapanları bir araya getiren kulüplerdir. Bu kulüpler kayak yapan, yürüyüş yapan ve zirvelere tırmanış yapan zirve coğrafyasını merak eden kişilerden oluşmuştur. Bu ilgi Alplerin çoğuna tırmanıldığından bitmiştir. Yani aslında dağın keşif amacı ile en kolay yolundan çıkılmış olmakla keşif ve fetih dönemi dağlarda kapanmıştır. Öte yandan Alpin alanlarını merak eden bilim adamlarının çalışmaları da çoğunlukla tamamlanmıştır.

            İşte buna göre dağcılık sporu, bu dağlara yürünerek değil tırmanılarak çıkılan yollarından çıkmakla ve tırmanılan bu rotalarda düşmeye karşı emniyet aletlerinin kullanılmasıyla başlamıştır. Sonuçta spor olmadan önceki dağ gezintileri, dağdaki konaklamalar dağsever anlamında dağcılık faaliyeti olarak algılanmıştır. Görüldüğü üzere Avrupalıların Alpinizm dedikleri şey dağları keşfetmek ve zirveleri fethetmek amacıyla gezmek, kayak yapmak ve bilimsel çalışmalar yapmaktır. Aslında Türklerin de buna en uygun terimleri DAĞCILIK ve KIŞ SPORLARI olmuştur. Ancak Alpinizm terimi bu iki spor branşını kapsamakla birlikte bizde kış sporları branşı dağcılık adı ile anılır olmuştur. Hatta dağcılık branşı bir anlamda dışlanmıştır. Bu nedenlerle bu isim altında bazı kimseler bilimsel çalışmalar, bazıları yürüyüş, bazıları da kayak faaliyetleri sürdürmüşlerdir. Kimileri ise bunların bir kaçını birden yapmıştır. Ancak dağcılık kayaktan ve yürüyüşten ayrı bir spor disiplini olmasına rağmen bu faaliyetlerden yararlandığı için sanki bu faaliyetlerin türü gibi algılanmıştır. Bu yanlış algılama kuşaktan kuşağa yanlış öğretilerek devam etmiştir. 

1966-1997 TÜRKİYE DE DAĞCILIK 

        Ülkemizde dağcılık ve kayak iki ayrı branş olmasına rağmen aynı çatı altına girmesi ve branş sporcularının bir arada olması zamanla ayrılıkların doğmasına sebep olmuştur. Kaldı ki kayakçılar kendilerini kayakçı değil çoğunlukla dağcı olarak adlandırmışlardır. Sonuçta; çok az sayıda olan, dağların doruklarına tırmanan dağcılar ihmal edilmiştir. Gerçekte kayakçı olup yazları yürüyüşler yapan sporcular kendilerine dağcı deyince dağcılar ve dağcılık, kayağın gölgesinde kalmıştır. Sonuçta dağcılığın ayakları   kayak ve turizm prangalarına vurulmuştur.

        Yaşanan birçok olayın sonucunda her iki branş, dağcılık ve kayak 1966 yılında ayrılmış ve Dağcılık Federasyonu kurulmuştur.

     Yeni kurulan Dağcılık Federasyonu’nun başkanlığına idari deneyimlerinden dolayı Latif Osman ÇIKIGİL getirilmiştir. ÇIKIGİL hoca kendi kuşağındaki kişilere göre teorik ve bürokratik yönden önde bir kişidir. Federasyonun ilk başkanları kayakçı, yürüyüşçü yani bir kısım dağsever olmuştur. Bununla birlikte o dönemde dağcılar, yani zirveye tırmanarak çıkanlarda vardır. Ancak bu kimseler Dağcılık Federasyonu yönetiminde etkili olamamışlardır.

      Yine bu yıllarda ülkemiz turizmini geliştirmek gayretiyle özellikle  deniz turizmine paralel olarak, dağ turizm faaliyetleri yani: yürüyüş, kampçılık gibi faaliyetler, özellikle turizm bakanlığı personeli İsmet ÜLKER tarafından  önemsenmiş ve bu faaliyetler yapılmaya çalışılmıştır. İşin  ilginç tarafı  bu  yerli gezgin turistler de kendilerine dağcı sıfatını yakıştırmıştır.

       Çok ilginç bir biçimde benzeri bir durum yani kayakçılar ve yürüyüşçüler ile dağcılar arasındaki ayrılıklar 1975 senesinde ODTÜ – DKSK'de yaşanmıştır. ODTÜ de bu yıllarda Uludağ Kayakevi Tesisi açıp muhtemelen kayağa ağırlık verdiğinden dönemin önemli ODTÜ’lü dağcıları Yalçın KOÇ ve Kaşif ALADAĞLI da DKSK ‘dan ayrılıp Anadolu Dağcılar Birliğini (ADB) kurmuşlardır. Anadolu Dağcılar Birliği’nin kurulmasının teşvikçisi ve isim babası Sönmez TARGAN’dır.

    Batur KÜRÜZ’ler   Ömer TÜZEL’ler yalnızca dağcılık yapılan bu kulübün en önemli isimleridir. Bu kulüp dağcılık dışında herhangi bir spor branşında faaliyet göstermemiştir.

    Yine bu tarihlerde Türkiye Dağcılık Federasyonu Eğitim Yönetmeliği ve Eğitmen Yönetmeliği olmayan bir federasyon konumundadır. Eğitimler usta çırak ilişkisi içerisinde verilmekte, tek yasal belge olan yardımcı eğitmenlik belgesine, Sayın Dr.  Bozkurt  ERGÖR döneminde Ankara yakınlarındaki Hüseyin Gazi’de 17-25 Haziran 1974 tarihinde açılmış olan Dağcılık Eğitmeni Yetiştirme Kampı’nı başarı ile tamamlayan Ankara Bölgesinden Faruk SÜKAN, Hakkari Bölgesinden Kemal ÇAPA, Rize Bölgesinden Bahri BAYRAKTUTAN,  İçel Bölgesinden Sait MUTLU’nun sahip oldukları görülmektedir

       1997 yılına gelindiğinde ülkemizde federasyonunun resmi kayıtlarına göre 25 aktif il, 23 dağcılık kulübü ve 919 lisanslı dağcı görülmektedir.

 1951-1977   YEŞİL DAĞCILIK KULÜBÜ VE YAPTIĞI FAALİYETLER

         1960’lı yılların başında başlayan Uludağ yaylalarında kampçılık faaliyetleri daha sonra Çobankaya ve Sarıalan Kampçıları Koruma ve Yaşatma Derneği adıyla devam etmiş ve kampçılık faaliyetleri yaz sezonu boyunca devam ettirilmiştir. Bu dernek 1980’ de kapatılmıştır.

         Ülkemizde olduğu gibi Uludağ’da da zirve çıkışları en kolay yol olan yürüyüş yollarıyla yapılmış, tırmanışlar yapılmamıştır.

         Haldun AYDINGÜN tarafından adı verilen Uludağ kuşaklı kayadaki NOWİLL rotasını 1964’te Sönmez TARGAN ve İngiliz asıllı dağcı Sydney NOWİLL tırmanmıştır. 1972’deki Sönmez TARGAN’la tırmandıkları yer ise Uludağ Küçük Zirve tepenin bugün Diyagonal adı verilen kuzey buz kulvarıdır. Daha sonra bu rotayı 1993 yılında Dr. Yusuf ÖZEN ve Ahmet KÖSE tırmanmıştır.

         1966’da kurulan Dağcılık Federasyonu’nun ilk genel sekreteri Özcan ALBUZ 5 yıl boyunca Latif Osman ÇIKIGİL ile çalışmış ve onun tarzında faaliyetlerde bulunmuştur. Latif Osman ÇIKIGİL dağcılık ve Kış Sporları Federasyonu başkanlığını yaptığı dönemde de Dağcılık Federasyonu Başkanlığı yaptığı dönemde de dağcılık yerine yazları yürüyüş ve kampçılık, kışları kayak yapmıştır.

            Latif Osman ÇIKIGİL, federasyonun ilk genel sekreteri Özcan ALBUZ'un hocası ve çok yakın mesai arkadaşıdır. Özcan ALBUZ Bursa Dağcılık İl Temsilcisi olarak, istifa ettiği 1991 yılına kadar, Latif Osman ÇIKIGİL ’in tarzını sürdürmüştür

           1973 yılında Bursa’da Yeşil Dağcılık Kulübü adıyla bir dernek kurulmuştur. Derneğin kurucuları arasında Ünal YILMAZ, Soner ALTINMEKİK ve Orhan PİLAVCILAR vardır. Bu dernek 1974 yılında spor kulübü olarak Dağcılık Federasyonu’na tescil edilmiş ve 1980‘de kapatılmıştır. Faal üye sayısı yazları 12-15 Kışları 8-10 kişidir.

          Yeşil Dağcılık Kulübü 1974 yılında tescilli bir kulüp olarak Dağcılık Federasyonu kanalı ile Uludağ Sarıalan’daki barakalarda   kamp yapıp yaz ve kış yürüyüşler yapmıştır. Dolayısıyla Sarıalan’daki barakaları izcilerden önce Yeşil Dağcılık Kulübü üyeleri kullanmışlardır. Öte yandan Bursa’nın ilk tescilli dağcılık kulübü bu kulüptür.

            Bu kulüp o günkü şartlarda Uludağ’a yürüyüşler düzenleyen Küçük Zirveye ve Büyük Zirveye yürüyen gerçekte bir doğa sporları yürüyüş grubudur. Ayrıca bu grup üyelerinin o yıllarda kışın kayak da yaptıkları bilinmektedir. Sonuç da gerek Bursa Dağcılık Derneği gerekse sonradan kurulan Yeşil Dağcılık Kulübü yazları orman ve zirve yürüyüşleri yapmakta çadırlı kamp yerine ise Uludağ Sarıalan’daki Milli Parka ait barakaları kullanmaktadır. Aynı barakalardan yine kışın da faydalanmışlardır.

             Bülent KALE Bursa yeşil mahallesi doğumludur. 1977 yılında Bursa Erkek Lisesi’ni bitirmiştir. Ancak çocukluk yıllarından itibaren bu yıla kadar Uludağ eteklerinde yürüyüşler yapmıştır. 1976 - 1977 yıllarında Yeşil Dağcılık Kulübü ile tanışmıştır. Fakat bu kulüpte herhangi bir dağcılık faaliyeti yapılmamıştır. Bülent KALE 1977’de girdiği ODTÜ'ye önce dağcılık kulübüne üye olarak başlamıştır. ODTÜ Dağcılık ve Kış Sporları Kulübü 1963’te kurulmuş eski bir kulüptür. Bülent KALE her ne kadar dağcılık adı ile Yeşil Dağcılık Kulübü’yle tanışmış ise de ip ve kazma ile tanışmışlığı ODTÜ DKSK'da olmuştur. Bu kulüpten önce dağcılık eğitimi ve tırmanışı yoktur.

          Taner TÜMERDİRİM Bursa’da Tophane Meslek Lisesi’nde memuriyete başlamıştır. 1972 - 1977 yıllarında izci lideri olarak bir grup izcisi ile Uludağ’da yürüyüşler yapmaktadır. 1977 yılında ise ilk kez Uludağ Sarıalan’daki milli parklara ait barakalarda ve yine Kirazlı Yayla’da da Uludağ İzcileri adı ile oluşturduğu ergin izci grubuna kamplar yaptırmıştır.

        ODTÜ DKSK DEN BÜLENT KALE ve GAZİ ÜNİVERSİTESİ’NDEN NAZİF MAKAS

         Bülent KALE 1980 Şubatında Uludağ Sarıalan’da Taner TÜMERDİRİM’in liderliğini yaptığı izci kampında ilk kez dağcılığı tanıtıcı bir konuşma yapar ve birkaç düğüm gösterir. Bu kampta Bülent KALE ile tanışan izcilerden biri de Nazif MAKAS’tır ve ilk kez bir dağcı ve dağcılığa ait malzemeleri bu kamp döneminde görmüştür.  Nazif MAKAS 1980’de Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesine öğrenci olarak girmiş 1981-1984 yılları arasında Bülent KALE’nin verdiği pratik dersleri Ankara Hüseyin Gazi Kayalıkları’nda almış ve birlikte tırmanışlar yapmışlardır. Bu tırmanışlardan biri 19 Mayıs 1982 yılında Erciyes Sırt rotasından Bülent KALE’nin rehberliğinde zirve tırmanışı ve yine aynı yıl sonbahar döneminde Narlıdere ’de mağara tırmanıştır.

        Nazif MAKAS, Tophane Meslek Lisesi’nden 1980 Haziranında mezun olmuştur. Lise boyunca Taner TÜMERDİRİM’in izcisidir. İzcilik dışında her hangi bir faaliyeti olmamıştır. Ancak 1980 yılında kampı ziyaret eden Bülent KALE ile tanışmış daha sonra Gazi Üniversitesi’ne başladığında yani 1981’den itibaren 1984’e kadar Gazi Üniversiteli dağcı olarak özellikle ve çoğunlukla izci kamplarında dağcılık adını verdiği eğitimler yapmıştır.

       Nazif MAKAS bölgenin, dağcılık il ajanlığının ilk faaliyeti olan Keles-Kocayayla’da yapılan izci kampına katılan Gürsu Spor Futbolcuları ile hafta sonu sürecinde dağcılıkla ilgili söyleşilerde bulunmuş onlara dağcılığı tanıtmıştır. Bu futbolcular aynı zamanda lisanslı dağcıdır. Nazif MAKAS‘ın Özcan ALBUZ ile ilk tanışması Keles-Kocayayla’da ki bu izci kampında olmuştur. Bu kampta Nazif MAKAS bölge ajanı Özcan ALBUZ’a bir keten ip aldırıp bu ipi kampta dağcılık tanıtımında kullanmıştır.

       1982 yılı Ağustos ayındaki bu kampta kullanılan bu ipi aynı yıl sonbaharda Narlıdere ’de mağaraya yapılan ilk tırmanışta kullanmak için Özcan ALBUZ'un onayı olmadan Nazif Makas kullanmıştır. Bu tarihten itibaren il ajanı Özcan ALBUZ ile Nazif MAKAS hiçbir faaliyette bir daha birlikte olmamışlardır. Yine 1982 yılında Kaplıkaya’dan yola çıkıp Tonga Kayalıkları’na tırmanış yapmışlardır.

      1983 yılının Ağustos ayında Nazif MAKAS, Orhan KUŞKONMAZ ve Ahmet KÖSE Niğde Aladağlar Büyük Demirkazık zirveye tırmanmışlardır

      Buna göre Bursa’da dağcılık adı altında 1980’e kadar yürüyüş, kampçılık ve  kışları yapılan kayak dışında hiçbir faaliyet söz konusu değildir.

 ODTU DKSK KULÜBÜ’NDEN BÜLENT KALE VE BURSA YEŞİL DAĞCILIK KLÜBÜ’NDEN ORHAN PİLAVCILAR - 1978-1982 YEŞİL DAĞCILIK KULÜBÜ’NÜN YAPTIĞI FAALİYETLER

            Yeşil Dağcılık Kulübü’ne 1977 yılında ilk kez lise son sınıfta giden Bülent KALE aynı yıl ODTÜ ‘ye öğrenci olarak başladığından dağcılık ve kayakla tanışmış öncelikle yoğun olarak dağcılığa ilgi duymuş, doğruca DKSK'ya girmiş, dağcılıkla gerçek anlamda tanışmıştır. Ayrıca aynı yıl o günlerde sürekli faaliyetlere giden Orhan PİLAVCILAR'la birlikte ilk kez ip ve kazma ile tanışmıştır.

           Bülent KALE’nin rehberliğinde Orhan PİLAVCILAR 1982 yılında Reşko ’ya tırmanmıştır. 1982 yılında bu ikilinin Ağrı Dağı tırmanışları başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

          Bülen KALE Bursa’ya zirve tırmanışın tekniğini, ip ve kazma emniyetini yani tırmanışın emniyetini ODTÜ’de öğrenip ODTÜ’lü dağcı olup ve Bursalı dağcı Yeşil Dağcılık Kulübü üyesi Orhan PİLAVCILAR ’a öğreten kişidir.Gerçek anlamda dağcılık  Bursa’da yaşayan, Yeşil Dağcılık Kulübü üyesi Orhan PİLAVCILAR’la başlamıştır.  Ancak aynı tarihte Özcan ALBUZ’un da dağcılık il temsilcisi olarak bu işin resmi başkanı olması ilginçtir.

               Bülent KALE ’nin çektiği renkli fotoğraflardan da anladığımız kadarı ile Küçük Zirve çanağında Diagonel rota dibinde ekip muhtemelen tırmanış projeleri yapmış ancak tırmanışın yapılıp yapılamadığı bilinmemektedir.

            Bülent KALE ile Orhan PİLAVCILAR’ın yaptığı birkaç tırmanışta yabancı dağcılarla karşılaştıklarında işi sorulan Orhan, boyacı olduğunu söylediğinde yabancı dağcılar arasında bu durum büyük şaşkınlık yaratmıştır. Çünkü onlara göre Alpinist demek akademik bilimsel faaliyetlerde bulunan kişi demektir. Bu yüzden bina boyacısının Alpinistim demesini şaşkınlıkla karşılamışlardır.

 1977-1986 BEDEN TERBİYESİ BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ BÖLGE DAĞCILIK AJANLIĞININ YAPTIĞI FAALİYETLER

             Özcan ALBUZ 1966 yılında kurulan Türk Dağcılık Federasyonu’nun Sayın Başkanı Latif Osman ÇIKIGİL’in ilk genel sekreteridir. Genel sekreterlik görevi nedeniyle Sayın Osman Latif ÇIKIGİL ’in yakın çalışma arkadaşlığı ve dostluğu olan bir memurdur. İlk genel sekreter olmadan önce muhasebe memurluğu yaptığından genel sekreterliğine müteakip dağcılarla tanışmış ve federasyonun ilk kamplarına mutemet görevi nedeniyle resmi görevli sıfatıyla gitmiştir. Dağları tanımış sevmiş ve bir doğa sever olarak işi icabı olsa da bu hobiyi edinmiştir.   Özcan ALBUZ ’un genel sekreterlik yaptığı Dağcılık Federasyonu içinde bir kısım dağcılar ile bir kısım dağ severler (doğa sever) bulunmaktadır. Zirvelere tırmananlara bu dönemde profesyonel dağcı, yürüyen kamp yapanlara ise dağ sever ya da doğa sever sıfatı uygun görülmekteydi. Bu dönem 1970’lilere kadar bu şekilde sürmüştür. O günkü federasyonun dağcı üyeleri arasında Bozkurt ERGÖR, Sönmez TARGAN ve Muzaffer EROLGEZ en önemli   isimlerdir. Öte yan dan Muharrem BARUT, Erdal ŞENEL, Latif Osman ÇIKIGİL ve Özcan ALBUZ ise diğer kısım dağ severlerdir. Özcan ALBUZ, yakın mesai arkadaşı Latif Osman ÇIKIGİL ve onun izinden giden diğerlerinin felsefesi olan “Dağcılık tırmanış değildir” felsefesine her zaman sahip çıkmıştır. Bozkurt ERGÖR ve arkadaşları medyayı aracı kılarak bu fikri sürekli eleştirmişler ve hatta federasyondaki görevlerinden istifa etmişlerdir. Ancak dağcılık ve kış sporları federasyonu kurucu başkanı daha sonra da Dağcılık Federasyonu başkanı olan Latif Osman ÇIKIGİL tercihini hiçbir zaman tırmanıştan yana kullanmamış, kayak, yürüyüş ve kampçılık   ilgisi sürekli devam etmiştir. Latif Osman ÇIKIGİL Dağcılık Federasyonu dağcılık mı yapacak yoksa kayak mı yapacak eleştirilerine hep kulak tıkamıştır. Özellikle Bozkurt ERGÖR’ ün son derece centilmence yazdığı eleştiri mektuplarına aynı centilmenlikle fikrini savunucu cevaplar yazmıştır.

            1970 ’lere kadar her iki grup arasında dağcılığın tanımı üzerine ciddi tartışmalar yaşanmış bu fikir ayrılıkları zıtlaşmalara kadar gitmiştir. Bir tarafta “Dağcılık zirvelerin yürünerek çıkılması olanaksız yollarından tırmanmaktır” diyenler, diğer tarafta “Biz dağlarda yürürüz, kamp yaparız, kayak yaparız bu işler de dağcılıktır” diyenler iki ayrı grup oluşturmuştur. 

            1972 yılında Federasyon Başkanı Osman Latif ÇIKIGİL’in de onay ve destek vermesi nedeniyle eşinin eczane açacağı Bursa’ya yerleşen Özcan ALBUZ dağcılık federasyonundaki konumu gereği Bursa’da memur olarak bulunduğu kurumda yani Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğünde (Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü) fahri bir görev olan (maaşsız) Dağcılık İl Ajanlığı (İl Temsilcisi) görevini de almıştır. Ancak Dağcılık Federasyonu’nun 1976 yılı kayıt ve belgelerine göre bu tarihe kadar Bursa İl Ajanlığı kurulmuş değildir. Dolayısıyla Bursa’da    resmi olarak mevcut kayıtlara göre Dağcılık İl Ajanlığı ataması 1977 yılında yapılmıştır. Bunun en önemli nedeni bölge müdürlerinin futbol dışında diğer sporlara uzak durmasıdır. Özellikle yarışması ve seyircisi olmayan dağcılığın bölge müdürlerinin gözündeki değeri diğer spor branşlarına göre çok azdır. Kaldı ki bu yıllarda dağlarda yürüyen, dağlarda kamp yapan kişilere çoğunlukla dağcı denildiğinden bölge müdürleri turistik ve spor niteliği taşımayan bu faaliyetlere soğuk bakmışlardır.

            Buna göre 1977 yılında ilk ataması yapılan Bursa Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü Dağcılık İl Ajanlığı 1982 yılına kadar fiili olarak herhangi resmi faaliyet düzenleyememiştir. Yine bunun nedenleri arasında bu tarihlerde Bursa’da bu spora ilgi duyan kişilerin olmamasıdır. Her ne kadar tarihi nitelikteki Bursa Dağcılık Derneği ve Yeşil Dağcılık Kulübü adıyla dernekler kurulmuş olsa da, dağcılık, meraklısı olmayan bir spor olarak kalmıştır. Malzemenin ve ilgilisinin olmadığı koşullar altında bölge ajanı Özcan ALBUZ 1982 yılında yöneticileri arasında bulunduğu Gürsu Spor Futbol Takımı’ndan 12 kişilik bir grubun lisanslı dağcı olmasını sağlamış, dağları sevdirmek istediği bu futbolcuları Taner TÜMERDİRİM’in Keles Kocayayla’daki kız izci kampına götürerek Bursa’daki bölge ajanlığının ilk faaliyetini yaptırmıştır.  1982 yılı Ağustos ayında yapılan bu faaliyet ilktir. Bu faaliyete katılan Futbolcu – dağcılar ferdi lisanslıdır. Çünkü Gürsu Spor’un tüzüğünde o yıllarda dağcılık branşı yoktur. Yeşil dağcılık derneğin en önemli temsilcisi Orhan PİLAVCILAR’dır. Bölge ajanı Özcan ALBUZ, Bülent KALE ’yi hiçbir zaman tanıyamamıştır. Çünkü Bülent KALE ODTÜ’lü dağcıdır. Sporcu kimliğinin Bursa ile bir ilgisi yoktur.

          Bu durum Gazi Üniversiteli Nazif MAKAS’ın dikkatini çekmiş sürekli ödeneksizlikten ve malzemesizlikten yakınan bölge ajanının futbolculara ikinci branşı kazandırmasına bir türlü sıcak bakmamıştır. .  Özcan ALBUZ ’a göre ise Nazif MAKAS ve bir iki arkadaşı o günkü mevzuat hükümlerinden habersizdir. Resmi kuralları bilmedikleri için bölge ajanına karşı olumsuz bir tavır içerisine girmişlerdir.

         Hatta 1983 yılında Bursalı dağcı Ahmet KÖSE ile Gazi Üniversiteli Dağcı Nazif MAKAS ve Orhan KUŞKONMAZ Niğde Aladağlar Demirkazık zirve defterine lisanslı dağcı Gürsu Futbol Takımı Futbolcuları’nı Keles Kocayayla’daki kız izci kampına götürdüğünden dolayı eleştiri yazısını yazmışlardır.  Bu tarihte Ahmet KÖSE 18, Nazif MAKAS 21 yaşındadır. Dolayısıyla resmi kurumların mevzuatlarından pek de bilgileri olduğu söylenemez.

          1985 yılına gelene kadar başta mevzuat engelleri, sporcu yokluğu ve malzemenin hiç olmaması nedeniyle sadece adı geçen faaliyet dışında bölge ajanlığın da hiçbir faaliyeti yapılamamıştır.

            1985 yılında Uludağ Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Ahmet Bülent ÜÇOK fakülteden sınıf arkadaşı Erhan AKBARUT’un ve Taner TÜMERDİRİM’in izci çevresinden ayrılıp bölge ile dağcılık faaliyetlerine başlamasıyla veteriner fakültesi öğrencileri bazı tıp fakültesi öğrencileri ve bir kısım yabancı uyruklu (İranlı) öğrenciler bölgenin tüm sporcularını oluşturmuşlardır.

            Yine bu durum 1984 yılında askerden gelip Süleyman Çelebi Lisesi’nde İzci Lideri olan Ender UZER’ in izci obasına dağcılık temel eğitimleri adıyla eğitim vermeye başlayan Gazi Üniversiteli dağcı Nazif MAKAS’ın muhalefetine konu olmuştur. MAKAS’a göre dağcılara faaliyet yaptırmayan Özcan ALBUZ futbolculara faaliyet yaptırmaktadır. Ancak bu futbolcularında kamp yapacakları kadar bilgileri, dağda yürüyebilecekleri kadar dağ sevgilerinin var olduğu ve aynı zamanda dağcılık branşında lisansları olduğu göz ardı edilmektedir.

            Bu koşullarda Taner TÜMERDİRİM’ in izci kampları için kullandığı ve Sarıalan’ daki telesiyej kayalarında verdirdiği izcilere yönelik temel tırmanış tekniği uygulamaları dışında fazlaca bir pratik yapılamamıştır.  Yukarıda açıklanan gerekçelerin dışında dağcılığın yerine kampçılığın – yürüyüşün dağcılık adı altında öğretilmesinin asıl nedeni federasyonun çoğunluk yöneticilerine göre önce doğayı, dağı sevdirmenin gerekliliğidir. Daha sonra doğayı seven bu insanlar önlerine çıkan kar- buz, kaya gibi engelleri aşmayı öğrenecektir anlayışıdır. Halbuki onlarca yıl temel eğitim hatta gelişim eğitimi adı altında yaptırılan yürüyüş ve kampçılık faaliyetlerinden yetişmiş bir dağcıya rastlanılmıştır demek oldukça zordur. Ama ağırlıklı eğilim bu olduğundan tırmanış yok sayılmış ve onlarca insana dağcılık, kampçılık yürüyüştür gibi bir inanç yüklenilmiştir.

 1977-1982 HÜRRİYET İZCİ GRUBU - ULUDAĞ İZCİLERİ GRUBU’NUN YAPTIĞI FAALİYETLER (TOPHANE MESLEK LİSESİ ve SÜLEYMAN ÇELEBİ LİSESİ )

          Dedeleri Gürsu ilçesi Dışkaya Köyü’nden olan Ahmet KÖSE ’nin ailesi 1915-1958 yılları arasında Uludağ’ın muhtelif yaylalarında hayvancılıkla uğraşmışlardır. Ahmet KÖSE 10 yaşına kadar serbest zamanlarını Dışkaya – Narlıdere ve Uludağ bölgelerinde Yörük obalarında geçirmiştir. 10-15 yaşları arasında Uludağ’ın bilinen birçok bölgesinde önderlik ettiği bir arkadaş grubuyla özellikle Recep VATANSEVER, Yılmaz ŞENSOY adındaki arkadaşlarıyla geziler, tırmanışlar yapmıştır.

    1980-1982 tarihleri arasında ergin izci adı ile Taner TÜMERDERİM ’in Uludağ’ın Kirazlı Yayla ve Sarıalan ’daki kamplarında ULUDAĞ MİLLİ PARK İZCİSİ grubunda bulunmuştur. 1980 Ekim – 1982 Mart yani; 18 ay izci üniforması giymiştir.

    1972 yılında Bursa’ya yerleşen Taner TÜMERDİRİM, Tophane Meslek Lisesi’nde memur olarak işe başlamıştır. Bu yıllardan önce Taner TÜMERDİRİM lider izcilik, yelken ve dağcılıkla tanışmıştır. Ancak   ağırlıklı tercihi izcilik olmuştur. İş hayatına başladığı meslek lisesinde Selahattin DACI adındaki kayakçı bu okulun kış sporlarıyla ilgisini başlatmış kişidir. Öte yandan izci olan Taner TÜMERDİRİM 1977 yılına kadar Uludağ’da yürüyüşler yapmış, daha sonra da 1977‘den itibaren özellikle kış kampları için Yeşil Dağcılık Kulübü üyelerinin kullandığı Sarıalan ’daki barakaların olduğu yeri kamp alanı olarak kullanmıştır. Taner TÜMERDİRİM dağcılıkla ilgilenen kişilere sempati ile bakmış ve Sarıalan ‘daki kamplarda zaman zaman Yeşil Dağcılık Kulübü ’nden Orhan PİLAVCILAR ’ı ve OTDÜ’lü dağcı Bülent KALE ’yi misafir etmiştir.  Bülent KALE ilk kez 1980 yılında Sarıalan barakalarındaki izci kampına gelmiş burada kişisel ekipmanlarıyla dağcılığı tanıtıcı konuşmalar yapmış hatta bazı düğümleri bu kamptaki izcilere öğretmiştir.

    1981 yılı Ağustos  ayında Kirazlı Yayla ’daki izci kampını ziyaret eden OTDÜ‘lü dağcı Bülent KALE ’nin ziyareti ile Ahmet KÖSE ve kamptaki izciler ilk kez dağcılık adını duymuş ve bir dağcı ile tanışmıştır.

    Ahmet KÖSE ve arkadaşları 1982 yılı Şubat ayında Bülent KALE ’nin   ilk kez Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden onaylanmış Uludağ izcisi grubuna verilen Dağcılık Kış Temel Eğitimi’ne 15 günlük süre ile katılmış, ilk kez bu eğitim faaliyetinde ip ve kazma ile tanışmış, Sarıalan telesiyej kayalıklarında dülfer yöntemiyle iniş yapmış, kazma ile baston yöntemini kullanarak tırmanış uygulamaları yapmıştır. Bu çalışmaların bir kısmı küçük bakacak mevkiinde ipli emniyetlerle uygulanmıştır. Ahmet KÖSE’nin kamera görüntülerini Erkek Lisesi Öğretmenlerinden Recep ÇALIŞKAN bizzat çekmiştir.

    Nazif MAKAS ‘ın Ahmet KÖSE ve arkadaşlarıyla tanışması 1982 yılı Nisan ayı başında Tophane Endüstri Meslek lisesinde Taner TÜMERDİRİM in ofisinde gerçekleşmiştir. Ahmet KÖSE ve arkadaşları Tonga Kayalıkları’ndan ve Bakacak Kayalıkları’ndan tırmanıp oradan Sarıalan’ı geçme projesini Taner TÜMERDİRİM ile paylaşmak için gelmişlerdir.

    1982 yılı Uludağ’a o güne kadar bilinen en çok karın yağdığı yıldır. Ahmet KÖSE ve arkadaşları1982 yılında 23 Nisan tatilini Uludağ Bakacak Kayalıkları’nda kar-buz koşullarında meslek lisesi atölyelerinde imal ettikleri basit baton- kazma tarzı aletlerle tırmanarak geçirmişlerdir. Bu ekibin tırmanışında altmışlı yılların ikinci yarısının en önemli dağcılarından Kayserili Ahmet ŞAHİN’ in buzlu rotalarda kullandığı ekmek bıçağı ile sert kara saplayıp emniyet alma tekniği de bilmeden uygulanmıştır.  Bu tırmanış; Ahmet KÖSE, Erhan AKBARUT, Şahin GÖÇER ve Osman ÖZTÜRK   tarafından Bursa Kaplıkaya ’dan yürüyüşle başlamış, Bakacak Kayalıkları’nda kar-buz zeminde bugünkü Bakacak link istasyonunun bulunduğu dik kayalığın tırmanılması şeklinde olmuştur. Yine bu ekibin sırt çantaları Erhan AKBARUT’ un annesi tarafından şeker çuvallarından dikilmiştir. Ekibin 15 MT. kadar kendirden imal edilmiş urgan denilen ipi vardır. Diğer tüm malzemeler ilkeldir.

     Ekip, bu faaliyetten hemen sonra çadır ve çanta imal ettirmeye karar vermiş ve atölye dersinde teknik çizimler yaparak çadır ve çanta dizaynı oluşturmuştur. Fransız bir dağcının malzeme imalatının Türkiye de yapılamayacağı iddiası ekibi motive etmiştir. 1982 yılında Ahmet KÖSE okuduğu lisede astığı ilanla kendi çapında grup oluşturup eğitimler ve faaliyetler yapmaya başlamıştır. 1982 Nisan’ındaki faaliyet bu çabanın sonucudur.

    1980 yılında Uludağ da izci kampında tanıştığı Bülent KALE ’nin desteği ile dağcılığa başlayıp onun üniversitede okurken  öğrencisi olan Gazi Üniversiteli dağcı Nazif MAKAS, Ahmet KÖSE ve arkadaşlarından  dört yaş büyük olup  o günkü görüşmede liseli çocuklar olarak gördüğü gruba” -oralardan tırmanamazsınız çok kar var gitmeyin..” şeklinde beyanda bulunmuş ancak Ahmet KÖSE ve arkadaşları 1982 yılı Şubat ayında aldıkları  resmi eğitimin niteliğine güvenerek Bursa’da bu nitelikteki ilk tırmanışı gerçekleştirmişlerdir. 

            Uludağ’ın en eskilerinden Remzo’ ya göre Ahmet KÖSE ’nin dağcılık faaliyetlerinden önce Uludağ’da dağcı yoktur. Küçük Zirve deki kulübenin yapıldığı dönem Asım KURT‘un dağcılık ve kış sporları federasyonu başkanı olduğu dönemdir. Bu binanın ustalarından biri Mollaarap’tan minareci Bekir’dir.          

            Sarıalan‘daki esnaflardan olan Hasan MANTARLAR Uludağ’ın   yerlilerindendir. Sarıalan barakalarındaki faaliyetlerin içinde bulunmuş bir esnafdır. Burada izcilerin kamp yapmaya başladığı 1977 yılından itibaren çevrede yürüyüşler yapıldığını Ahmet KÖSE ’nin 15 günlük dağcılık eğitimlerini yaptığı, iplerin açılıp kazmalı emniyetler alındığı, telesiyej kayaklıklarının bu iş için kullanıldığını yılın 1982 yılı olduğunu çok iyi hatırladığını söylemektedir. Bu barakalarda kamp yapan izcilerin kayak eğitimi de aldıkları ve yoğun olarak bu işi de yaptıkları bilinmektedir. Hasan’a göre bu kamplardan yetişenlerin %10 ‘u kadarı dağcılığa ilgi duymuş bunların içinde de en eski olanının Ahmet KÖSE olduğu söylenmektedir.

            Sonraları bazı kimselerin dağcılık veya izcilik adına dağda değil de şehirde Heykel’in göbeğinde fluarlı düdüklü tanıtım faaliyetlerinde bulunduklarını görmüştür.

             Uludağ’ın en eski ailelerinden biri olan Fidyekızık ’tan Laz Eyüp’ün torunu Kemal GÜLTEKİN’e göre Uludağ da dağcı kimliği ile tanıdıkları ilk ve tek kişi Ahmet KÖSE’dir. Tanıdıkları dağcı Ahmet KÖSE, Akın BOZKURT ile faaliyetlere başlamadan önce Sarıalan ve Çobankaya’da durmaz. Buralardan yürüyerek zirvelere gider, tırmanışlar yaparmış. Bundan başka gerek Sarıalan’daki gerek Çobankaya’daki granit batolitlerde kısa kaya tırmanışları yapmaktaymış.

            1975 yılından beri Uludağ’da olan Mustafa ÖZGER ’e göre ise Ahmet KÖSE ’den önce ve yine onun dağcılık yaptığı dönemde dağcılık adına yaylalarda yürüyüşler yapan ağaç altlarında kamp kuranlar dışında Uludağ'da tırmanış yapan kimse yoktur.

 1    983 yılı Ağustos ayında Ahmet KÖSE, Nazif MAKAS ve Orhan KUŞKONMAZ Büyük Demir Kazık klasik rota tırmanışını yapmışlardır. Yani; Bursalı dağcı Ahmet KÖSE Gazi Üniversiteli ağcı Nazif MAKAS ve Orhan KUŞKONMAZ bu tırmanışı tamamlamıştır. Ahmet KÖSE ilk kez Özcan ALBUZ adını bu faaliyette Nazif MAKAS’tan duymuş ve zirve defterine Özcan ALBUZ ’u eleştiri yazısı yazılmıştır.

    Ahmet KÖSE ’nin yakın arkadaşı Erhan AKBARUT Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesine 1983 yılında başlamıştır. 1984 yılında ise Haziran ayında Ahmet KÖSE, Erhan AKBARUT, Ahmet Bülent ÜÇOK ve birkaç arkadaşı Uludağ göllere kampa gitmiş burada ekip üyelerinin bazıları yürüyüş yollarından, bazıları kolay tırmanış yollarından zirveye çıkmıştır.

             Sonuçta; 1980-1984 arası Nazif MAKAS, Gazi Üniversitesi’nde dağcılık yapmaktadır. Erhan AKBARUT 1983-1985 yıllarında Uludağ Üniversitesi’nde Veterinerlik Fakültesinde ve Ahmet Bülent ÜÇOK’la beraber il temsilcisi Özcan ALBUZ ile dağcılık çalışmaları sürdürmektedir. Ahmet KÖSE ise 1981-1984 arası Bursa’da dağcılık yapmaktadır.

 1984-1990 BAĞIMSIZ BURSALI DAĞCILAR GRUBU FAALİYETLERİ

(HÜRRİYET GRUBU-AHMET KÖSE ve GRUBU)

       1984 yılında Ahmet KÖSE Hacettepe Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi Sosyal Hizmetler Bölümü’ne girmiştir. Ekim ayında Ankara’ya giden KÖSE ilk öğretmeni Bülent KALE ’yi evinde ziyaret etmiştir.  Ahmet KÖSE 1984 Ekiminde Bülent KALE tarafından Hüseyin Gazi Kayalıkları’nda ODTÜ’lü dağcılara BURSALI DAĞCI OLARAK TANIŞTIRILMIŞTIR. Çünkü: Ahmet KÖSE zaten 1980-1982 yıllarında bir nevi dağcılık yaz temel eğitimlerini tamamlamış, 1982 yılında ise kış temel eğitimine müteakip Uludağ’da tırmanışlar yapmış ve hatta lise son sınıfta grup kurup eğitimler vermiştir. İşte bu yüzden Bursalı dağcı olarak tanıştırılmıştır.

             1984 yılı sömestri tatiline kadar Hüseyin Gazi’de kısa kaya ve top-rope tırmanış antrenmanlarını yoğun olarak yapan KÖSE bahar döneminden itibaren Murat YILDIRIM, Gıyasettin DEMİRHAN ’la devam etmiş, daha sonra Orhan ÖZÇALIK, Ufuk ÖZGÖZ, Ertuğrul MELİKOĞLU, Mecit DOĞRU ’yla Hacettepe yani Dağcılık Federasyonu bünyesinde 1990 yılına kadar  8 aylık askerlik dönemi hariç çok yoğun faaliyetlerde bulunmuştur. Bu tarihlerde Hüseyin Gazi’de Batur KÜRÜZ, Ömer TÜZEL gibi ADB’liler, Hacettepeli’ler ve ODTÜ’lülerden başka kimse yoktur.

      1984-1990 yılları arasında KÖSE yoğun olarak Hüseyin Gazi’de tırmanışlar yapmış, Hacettepe Merkez Kampusü ’nde grup oluşturup eğitmenlik yapmış ve klasik rota olarak bilinen tüm dağlarımızın tırmanışlarını tamamlamıştır.  Ahmet KÖSE ’nin Hacettepe’de ve federasyon ’daki çalışmaları döneminde şimdi tıp profesörü olan Tamer ALTAY, Gemlik’ te belediye mühendisi olan Mustafa, İstanbul belediyesinde kadastrocu olan Mahmut vardır. Bu kişiler aynı zamanda Bursalı muhasebeci Serdar İNCE’nin arkadaşlarıdır. Ahmet KÖSE Hacettepe ve Federasyon çatısı altında altı yıl boyunca Aladağlar Cimbar’da, K. Demirkazık, B. Demirkazık ’da öncü tırmanışlar yapmış Orhan ÖZÇALIK, Mecit DOĞRU ’yla ip arkadaşlığı yapmıştır.

      Yine bu yılın Haziran başında hayati idame tarzında Uludağ’da altı gün çadırsız, uyku tulumsuz, matsız barınmış…. Yiyecek ihtiyacını da doğadan elde ederek   bu alanda ilginç bir deneyim edinmiştir…

      1987 yılı uluslararası Ağrı Dağı yaz tırmanışı için aklimatize çalışmalarını Ahmet KÖSE Uludağ büyük zirvede tek başına 6 gün kamp atarak1987 yılı Ağustosunda kalmış bu sırada büyük zirvenin ilk dağcılık rotası olan Çakal Rotası’nı tek başına açmıştır. Sonraki yıllarda da bu rotanın sağında, Pazara Kadar Rotası ve Baytar Rotası Ahmet KÖSE’nin öğrencileri tarafından açılmıştır.

Ahmet KÖSE’nin Hacettepe’de okurken Bursa’da oluşturduğu üyelerden Süleyman ZENGİN özellikle Bakacak Kayalıkları’ndaki tırmanışlarda bulunmuş. Şeker çuvalından yapılan çantalara tanıklık etmiştir.

            Bu faaliyetlerde zaman zaman Uludağ’da üstten emniyetli tırmanışlar yaptığını hatırlamakla birlikte, Süleyman ZENGİN sonraki yıllarda Uludağ kampçılığı ve yürüyüşlerine yönelmiştir. Yine Ahmet KÖSE’nin Elvan Kaya’daki kamplarında onunla bulunmuştur.

            Ahmet KÖSE 1980 yılında başladığı Uludağ ve dağcılık macerasında Uludağ’daki muhtelif mevkilerde esnaflık yapan, kampçılık yapan, yürüyüşler yapan ve teleferikte  çalışanlar tarafından Sarıalan ve Çobankaya’daki tırmanışları; Elvan Kaya doruğunda ve Çobankaya’da  uyuması yine çoğunlukla çadır kullanmaması binalarda veya barakalarda kalmaması en çok da ormanları ve dereleri bırakıp zirvelerde tırmanış yapması nedeniyle garipsenmiş, kendine dağcı diyen ve yukarıdaki işlerle uğraşan kişiler tarafından Deli Ahmet olarak isimlendirilmiştir. Hatta bazılarına göre karşılıksız sevdaya tutulmuş kendini dağlara vurmuş aşıktır. Halbuki bu tarihlerde Ahmet KÖSE Hacettepe Üniversitesi öğrencisi olup ülkenin önemli genç dağcılarından biridir. Hatta yine aynı tarihlerde Almanya’da devlet bursuyla misafir öğrenci olarak okumaktadır.

             1987 Ağustosunda Ağrı Yaz, 1988 Şubatında Ağrı Kış, 1988 Ekiminde Erciyes Buzul önemli tırmanışlarıdır. Bu tarihlerde Kaçkar Dağ tırmanışını Rize tarafından tırmanmış, Büyük buzuldan iniş yapmıştır.4700 MT ’de Mecit DOĞRU’yla yaptıkları kamp o yıllarda birkaç kişini yaptığı bir iştir. Aladağlar da beş yıl artarda kalmış, Demir kazık, Kaldı, Alaca doruğu başta olmak üzere birçok tırmanışlar gerçekleştirmiştir. Bu tarihlerde hafta sonları hariç dört ay kadar dağlarda kalmış ve diğer zamanlarında hafta sonları yine dağlarda geçirmiştir. Yine bu yıllarda Ankara da yapılan Dağcılık Federasyonun düzenlediği seminere Hacette Üniversitesi’nden ismen davet edilip katılmıştır.

      Ankara yıllarında Bursa’daki faaliyetlerini de ihmal etmemiştir. Özellikle 1985-1990 yılları arasında Recep VATANSEVER, Süleyman ZENGİN, Ramazan KÖSE ve Yusuf ŞANLI ile oluşturduğu Bursa grubu ile Bakacak Kayalıkları, Yankılı Kaya., Elvan Kaya kuzey doğu yüzü free solo tırmanışı Nowil tırmanışları, büyük zirve Çakal Rotası tırmanışları ile küçük zirvedeki kule tırmanışları ile Narlıdere’deki antrenman faaliyetleri önemli kabul edilebilir. Bu yıllarda yüzlerce kez Uludağ büyük zirve defteri KÖSE tarafından imzalanmıştır.  Yine bu yıllarda Ahmet Bülent ÜÇOK ’a bazı Uludağ çıkış patikaları rehberliği de yapılmıştır. Ayrıca; bu yıllarda Uludağ’da ki izci kampları ziyaret edilmiş örneğin: 1986 yılında ziyaret edilen bir kampta Hacettepeli dağcı kimliğiyle liseli izciler Mithat KARA ve arkadaşlarıyla da tanıştırılmıştır.

       İşte bu sebeplerle 1980’de başlayan Uludağ yaylaları kampçı ve esnafıyla başlayan tanışıklıklar hala sürmekte ve onlar Teferüç’ten göllere kadar en eski ilk ve tek dağcıyı Ahmet KÖSE olarak tanımakta ve bilmektedirler. Ahmet Köse 1984-1989 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi’nde ve federasyonda faaliyet yapan dağcılık tarihinin çok önemli isimleriyle ip arkadaşlığı yapmıştır.

      1990 Ekiminde Ahmet KÖSE doğduğu şehir Bursa’ya döner ve yerleşir. KÖSE ’nin Bursalı olduğu unutulmuş o artık Hacettepeli dağcı olmuştur. Federasyondaki konumu da O yıllarda kıskanılacak seviyededir. Özcan ALBUZ il temsilcisidir. Üniversiteliler Ahmet Bülent ÜÇOK etrafında, Özcan ALBUZ’un önderliğinde dağcılık adıyla faaliyetler yapmaktadırlar. Bu grubun içinde bir grup İranlı üniversite öğrencisi de vardır. Bir tarafta ise 1984 yılında Bursa’ya dönen Gazi’li dağcı Nazif MAKAS artık izci lider yardımcısıdır. İzci üniformasıyla Ender UZER ’in önderliğinde dağ izcileri adıyla bilinen grubun eğitmenliğini yapmaktadır. Öte yandan serbest gruplardan biri olan DSİ (Devlet Su işleri) yürüyüşçülerinden Korkut GÜVEN; Nazif MAKAS’ın grubuna; İbrahim KIZILKAYA ve Naci BEYTEKİN; Özcan ALBUZ’un İranlı grubuna katılmışlardır.

       İşte bu şartlarda Ahmet KÖSE aktif spor yapmayan Özcan ALBUZ ’un istifası için mücadele başlatmıştır. Bu mücadelede Nazif MAKAS ve bir iki arkadaşı şeklen yanında olmuştur.

       Özcan ALBUZ 1991 yılında istifa etmiştir. Bu istifanın temelinde Ahmet KÖSE’nin kamuoyuna mal ettiği “genel müdürlük personeli ve sporcu olmayanlar il Temsilcisi olmamalıdır” görüşünün genel müdürlükçe de doğru bulunması ve bu husus da genel emir yayınlanmasıdır. Ahmet KÖSE ve Ahmet AYDIN bu göreve talip olmuştur.  Ahmet KÖSE dağcı olmayanların aktif spor yapmayanların il temsilcisi olmasına karşıdır. Nazif Makas ise izcilikten öğrencisi izci Ahmet AYDIN’ın il temsilcisi olmasında bir sakınca görmemektedir. Taraflar bu görüş ayrılığı nedeniyle daha sonra birlikte çalışmamışlardır.

      1991 yılında il temsilciliğine aday olan Ahmet KÖSE en güçlü aday olmasına rağmen seçilememiştir. Nazif MAKAS, Hasan ÖREN, Mithat KARA, Hasan MUTLU, Korkut GÜVEN ’in ekibinden Ahmet AYDIN il temsilcisidir ve bir yıl kadar görev yapar.   Bu dönemde DSİ’lilerden İbrahim KIZILKAYA ve Naci BEYTEKİN de İranlılar ’dan üniversiteli Sait SAKA ’nın, yani; Özcan ALBUZ’un ekibindedirler.

      Ahmet KÖSE ’nin 1984 – 1990 yılları arasındaki Bursa’daki yaptıkları özetle şöyledir. 1987 yılında Yankılı Kaya, Elvan Kaya bölümünde doğu yüzünü free-solo çıkmıştır. Aynı yıl Uludağ Büyük Zirvede Çakal Rotası’nın ilk çıkışını yapmıştır. Sarıalan ’da ve Çobankaya’da kısa kaya çalışmaları olmuştur. Sarıalan’daki Cillop Kayayı  denemiştir.  Yine bu yıllarda Ayı Pınarı kamp alanı ilk olarak kampa açılmıştır. Ayrıca Elvan Kaya’da kamp atmış ve bu geleneği başlatmıştır.

 1984-1991 ÇELEBİ İZCİ GRUBU’NUN YAPTIĞI FAALİYETLER ( ENDER UZER ve NAZİF MAKAS )

             Ekim 1984’te izci lideri Ender UZER‘in Süleyman Çelebi Lisesi’nde kurduğu izci ünitesinde Nazif MAKAS dağcılık eğitmenliği yapmıştır. Bu eğitimde Mithat KARA, Hasan MUTLU ve birkaç kişi daha öğrencidir. Bursa’daki ilk dağcılık kazası bu tarih de bir bayan sporcunun eline kaya düşmesi şeklinde olmuş kopan parmaklar sonradan aynı süreç de dikilmiş kaza ucuz atlatılmıştır.

            1984 yılında Nazif MAKAS ilk kez Süleyman Çelebi Lisesi ergin izcilerine Ender UZER ’in liderliğinde Dağcılık Eğitimi adı altında eğitmenlik yapmıştır. Sonraki yıllarda Demirtaş Spor Kulübü’nde ve Yıldırım Belediye Spor Kulübü’nde yine eğitmen sıfatıyla eğitmenlikler yapmış ancak eğitmenliğe başladıktan 22 yıl sonra dağcılık federasyonuna müracaat ederek ileri kaya eğitimi almak istemiştir.

            Nazif MAKAS’ın 20 yıldır yanında bulunan ve 15 yıl kadar da dağcılık eğitmeni sıfatı ile izcilere, Demirtaş Spor Kulübü üyelerine ve Yıldırım Spor Kulübü sporcularına eğitim veren Gökay MUTLU’nun Ağrı Dağı’na federasyon faaliyetine gitmek istemiştir. 2006 yılı itibari ile Bursa’dan Ağrı’ya çıkanların sayısı 200 den fazladır.

            Ender UZER’in beyanına göre Nazif MAKAS, Süleyman Çelebi Lisesi izcilerine 1984 yılı Ekim ayında dağcılık eğitimi adıyla bir eğitim vermiştir. Ender UZER kendi izci obasına 1985 yılında Dağcı İzci adını vermiştir.

            Ender UZER, Süleyman Çelebi Lisesi’nde oluşturduğu izci grubuna Dağ İzcisi, Uludağ İzcisi, Uludağ Kılavuzu adlarını vermiştir. 

            1985 yılında Barbaros adlı çanta çadır satan mağazada Ahmet Bülent ÜÇOK‘la tanışan Nazif MAKAS onun ilk faaliyeti olan ve ekip liderliği eğitmenlik yapan Nazif MAKAS ‘ın önderliğinde federasyonun Erciyes yaz kampına gidilmiştir. Burada eski federasyon başkanı Latif Osman ÇIKIGİL ve Mecit DOĞRU ile taraflar tanışmıştır. Nazif MAKAS burada Ahmet Bülent ÜÇOK ‘a temel kazma kullanma pratikleri yaptırtmıştır. Yani Ahmet Bülent ÜÇOK ilk kez Ahmet KÖSE’nin eski partneri Nazif MAKAS’tan ilk eğitimini almıştır. Ekip yaşanan kötü koşullar nedeni ile zirve yapamadan geri dönmüştür.

            1986‘da askerden gelen Nazif MAKAS Ahmet Bülent ÜÇOK‘la faaliyetlere başlamak istemiş. Ancak Ahmet Bülent ÜÇOK‘un Özcan ALBUZ ile çalışacağı beyanı üzerine taraflar yollarını ayırmıştır. Yine bu dönemde çok sayıda Uludağ Üniversitesi öğrencisi İran uyruklu kişiler bölge faaliyetlerine ÜÇOK‘la  katılmışlardır.

            Nazif MAKAS izci kampları ile başladığı faaliyetler zaman içerisinde Hasan ÖREN’ le beraber doğada kurulan kamplarda tesis yapımı ve oriyantrik gibi konularda da eğitimler vererek devam etmiştir. Uludağ’ da ilk kamp Kirazlı Yayla ‘da 1977 yılında Gölcük Mevki ‘inde yapılmış daha sonra Sarıalan’daki barakalar kış kampı olarak kullanılmıştır.

            Nazif MAKAS ’a göre Uludağ’da bilinen güzel yerlerin başkasına öğretilmesi, yeni gelen insanların buraları berbat etmesine neden olmaktadır. Bu nedenle de buraların bakir kalması için   bildiği güzel yerleri kimselere söylememeye ve öğretmemeye çalışmaktadır. Hatta bu çevrecilik hassasiyeti Uludağ’da kendi bildikleri yerlere başkalarının gelmesi halinde zarar göreceği için onlara engel olma şeklinde de gelişmiştir. Bundan başka gittiğimiz yerleri kimse bilmesin mantığı, eski arkadaşlarında o kadar yerleşiktir ki Koğuk Dere Koyun Göleti’ne Saklı Göl adını koyup bir gizem yaratarak Koyun Göleti’ni başkalarından saklamaya çalışmışlardır.

           Nazif MAKAS’ın İran uyrukluların bölgede çalışıp bölge olanaklarından faydalanması Bursa’da yaşayanların hakkının yenilmesi anlamına geldiği için bölgeye ve bu kişilere antipati duymuştur.

            Nazif MAKAS’ın izci obalarındaki liselilere verdiği dağcılık eğitimlerinde çok az miktardaki şahsi malzemelerini kullanıyor olmasının nedeni de bölgenin malzeme olanaklarının olmamasıdır.        

            Hasan ÖREN’in bölgeyle ters düşmesi bu sebeple Özcan ALBUZ ’un istifasına müteakip izcilerinden Ahmet AYDIN’ ı il temsilciliğine aday olması konusunda desteklemesi, il temsilciliği makamına duyulan talebin ne kadar derin ve eski olduğunun ilginç bir kanıtıdır.

      Bursa Erkek Lisesi’nin Borazan İzcisi Ender UZER, 1982 yılında atandığı Bursa Süleyman Çelebi Lisesi’nde izci liderliğine başlamıştır. Kendisi Taner TÜMERDİRİM’in öğrencisidir.

      İzcilik faaliyetlerinde birçok branş oluşmuş izcilerin bazıları deniz izciliği, dağ izciliği, hava izciliği gibi adlarla faaliyetler yapmışlardır.

      Çelebi izci grubu olarak Nazif MAKAS’ ın eğitmenliğinde izciler arasında dağ izcisi uzmanlık kursları düzenlenmiştir. 1984 – 1989 yılları arasında Çelebi izci grubu içindeki dağ izci uzmanlık kursunu bitirenlerden Mithat KARA ilk olarak 1989 yılında dağcılık federasyonu Ağrı Dağı yaz tırmanışına kabul edilmiştir. 1984 yılından önce dağcı izci uzmanlığı Bursa’ da yoktur.

      İzciler arasında 1982 yılına kadar tırmanış eğitimi yapılmamıştır. Uludağ yürüyüşleri ve barakalarda kamplar yapılmıştır. Bu kampların tamamına yakını hafta sonu kampları şeklindedir.

Uludağ’ da ilk izcilik kampını 1914 yılında Nafiz Atık KANSU açmıştır. Oğlu Ceyhun Atık KANSU babasının izinden giden Tophane Endüstri Meslek Lisesi izcilerine Uludağ’ da yaptıkları izcilik faaliyetlerinden dolayı Uludağ İzcileri adını vermiştir.  Tarih 1972’ dir. Daha sonra Süleyman Çelebi İzcileri’ne özel bir izinle 1982 yılında Uludağ İzcisi adını kullanma hakkı verilmiştir.  1992 ‘ ye kadar Uludağ İzcileri adına resmi faaliyetler devam etmiştir. Bazı kendini bilmezler tarafından bu unvan haksız yere yerli yersiz kullanılmıştır.

      Ender UZER dağcı izci branşında bir izci lideridir. 1986 yıllarına ait dağcılık eğitimleri ile ilgili dergi ve bültenler hazırlatmıştır. Uludağ ’da izci kampları ilk kez düzenli olarak 1972 – 1977 arası Kirazlıyayla’da yaz izci kampları 1977 ´den itibaren de Sarıalan’da kış izci kampları olarak başlamıştır.

      İzcilik faaliyetleri içinde dağcı izci branşındaki üyelerine 1986 yılında hazırlatılıp okutulan dergilerde Bozkurt ERGÖR’ün dağcılık tekniği kitabının fotokopileri mevcuttur. Dolasıyla aslında yürüyüş ve kampçılık yapan bu kimseler dağcılıkla tanıştırılmıştır.

      Yine bu dergilerde Ahmet KÖSE ve Erhan AKBARUT’un 1982 – 1983 yıllarında çanta ve çadır diktirdiği Barbaros adlı çantacının reklamları ilgi çekicidir. Ayrıca bu kitapçıkların başlık sayfası Uludağ Milli Parkı İzcileri ve Kılavuzları adını taşımaktadır. Çünkü Çelebi İzci Grubu için bu unvan çok önemlidir.

      Diğer yandan Taner TÜMERDİRİM ’in liderliğini yaptığı Uludağ İzcileri 1975 yılı dergisinde Kar Adamları çalışması el kitabı o yıllarda bu grup içinde dağcılık yapma çabalarının göstergesidir.

      Gerek fotoğraflardan gerek resmi yazılardan anlaşıldığı üzere izcilerin ve Yeşil Dağcılık Kulübü’nün zirve tırmanışı adını verdiği faaliyetler bugünkü Uludağ Küçük Zirve denilen yerdir.

      Bursa’ da Ender UZER’ den elde edilen ve 4. sayısında gereçler adıyla dağcılık ekipmanlarının anlatıldığı; 1. üniteyle başlayan ve 1986 yılı içinde muhtemelen 16. sayısına kadar yayınlanmış veya çoğaltılmış olan ders notları Ender UZER tarafından tertiplenmiştir.  Tümünün içeriği,  Bozkurt ERGÖR’ ün kitabından fotokopi edilmiş olduğu görülmektedir.

       Bu çalışmalar Türkiye İzcileri Çelebi İzci Grubunca bir dağcılık tekniği kitabının bu yıllarda (1986) liseli izciler arasında okutulduğunu göstermektedir. Ancak bu ders notlarının bazılarının üzerinde “İzci İçin Dağcılık” veya “Dağcı İzci Uzmanlık” kursu yayınları veya “Uludağ Milli Park İzcileri ve Kılavuzları”  yazmaktadır. Öte yandan Ender UZER’ inde hocası olan Taner TÜMERDİRİM ’in kışın yürüyüş yapan izcilere kar adamlar adı yerine kar izcisi adı verildiğini görmekteyiz. Özetle bu ders notları liseli izci oymağına 1986 yılında Bursalı izci liderlerinden Ender UZER ’in Dr. Bozkurt ERGÖR ’ün dağcılık tekniği kitabını fotokopilerden yararlanarak dağcılığı tanıdığı görülmektedir.

       Bu kitapçıklardan 11. nolu yayında derlenmesini Ender UZER’ in yaptığı çalışmanın 9. sayfasında tümü Dr. Bozkurt ERGÖR’ ün kitap fotokopisi olan anlatılanlardan son sayfasında DİKKAT başlığı ile Latif Osman ÇIKIGİL tarafından etik anlamında yazılmış yazılar doğa sporcu etiği içeren hususlar Ekim 1984 Bursa ve Nazif MAKAS imzalı olarak gözükmektedir.

      Hasan ÖREN ’in de izci lideri olması nedeni ile Uludağ Sarıalan barakalarında özellikle kışın yapılan faaliyetlere ilgi duyan spor muhabiri Oğuz ERBAY gazeteci kimliği ile izcilerin buradaki kampına ilk kez 1986 yılında katılmıştır. Burada tanıştığı bazı izci ve eski izcilerle Uludağ zirve yürüyüşleri yapmıştır.

 1986-1992 DEMİRTAŞ SPOR KULÜBÜ DAĞCILIK BİRİMİNİN YAPTIĞI FAALİYETLER (HASAN ÖREN – ERTUGRUL DEMİRTAŞ)

       İzci Lideri Hasan ÖREN, Özcan ALBUZ ’un il temsilciliği yaptığı dönemde Ahmet Bülent ÜÇOK’un spor temsilciliği süresinde yani 1986 – 1989 yıllarında Ahmet Bülent ÜÇOK ’un eğitimlerine katılmış, mahallesinin kulübü olan ve 1948 yılında kurulan Demirtaş Spor Kulübü’nde kulübümüz olsun mantığıyla dağcılık branşını başlatmıştır. Demirtaş Spor Kulübü Dağcılık Branşı’nı 1987 yılında başlattığını anlatan Hasan ÖREN ’in bu tarihlerde kendisinden başka 4 sporcunun bu kulüpten lisanslı görünmesine rağmen kendisinin bu kulüpte üyeliğinin veya sporcu lisansının olmaması çelişkidir.  Yine Demirtaş Spor Kulübü’nde lisanslı görülen bu kişiler Kovukçınar Lisesi izci lideri ve izcileridir. Hasan ÖREN ’in yakın arkadaşı olan bu kişiler dışında sporla hiç ilgisi olmayan kişiler de dağcılık branşından lisans alıp öğrenci pasosu alabilmişlerdir.  Öte yandan 1987 yılında askerliğine müteakip her nasılsa Ahmet Bülent ÜÇOK’ la tanışıp bölgede dağcılığa başlayan Ertuğrul DEMİRTAŞ bu dönemde birçok lisanslı sporcunun gerçekte ilgili branşta spor yapmak için değil otobüslere indirimli bilet alabilmek için gerekli olan pasoyu almak adına ferdi veya kulüp lisansı çıkardıklarının tanığıdır. Kaldı ki bu durumu 1993 yılında il temsilcisi olan Ahmet KÖSE yaptıkları toplantıda bulunan bazı kimselerin bu durumu onayladığına tanık olmuştur.

            Buradan anlaşılan Hasan ÖREN ve birkaç kişinin Demirtaş Spor Kulübü adına üye veya lisans çıkartmadan sadece dağcılığın adının tanınması anlamında bu kulüp faaliyetine katıldıklarını ve yine bu süreçte sıklıkla doğa yürüyüşleri yaptıkları anlaşılmaktadır. Yine Özcan ALBUZ, Ahmet Bülent ÜÇOK döneminde ( 1985 – 1989 ) yapılan dağcılık faaliyetlerine katılımın resmi listeye göre az olması ve yine Bölge Ajanı Özcan ALBUZ’ un işlerinin yoğunluğu nedeniyle sporcularla çok az bir araya gelmesi eleştirilen konular arasında yer almıştır.

            Diğer yandan bu işle ilgili olan insanların bölge ajanlığı denildiğinden akıllarına malzeme, harcırah, yolluk ve federasyon faaliyetlerine katılma hakkı geldiklerinden ancak bu talepleri yerine gelmediğinden bölge ajanını suçlayıp ona cephe almalarına muhalif olmalarına sebep olmuştur.  Halbuki bölgenin yıllık faaliyet programı dışına çıkması ve federasyonun sınırlı sayıda kontenjan ayırması nedeniyle bölge ajanının başka bir imkanı da yoktur.

            Hasan ÖREN bir anlamda Özcan ALBUZ, Ahmet Bülent ÜÇOK döneminde dağcılığı öğrenmiş ancak dağcılığın dağseverlik boyutunu tanımıştır.Özcan ALBUZ ve onun izindekilerinin anlayışıyla yani doğa yürüyüşlerini dağcılık kabul eden bir bilgi seviyesine sahiptir.  Dolayısıyla Demirtaş Spor Kulübün ve Hasan ÖREN’ in çevresindeki dağcı olduğunu söyleyen kişiler,  dağcılığın yürüyüşçülük olduğu anlayışı içindedirler.

            Hasan ÖREN, Demirtaş Spor Kulübü’nde birkaç liseli izci ile dağcılık branşında faaliyetlere başlamakla beraber Ahmet AYDIN ’ın 1992 yılında görevinden istifa etmesi nedeniyle ve yine başka bir semte taşınmasından dolayı kulüple bağını kopartmıştır.

            Sonuçta 1991 yılına gelene kadar Bursa’da Nazif MAKAS’ın önderlik ettiği izcilik faaliyetleri içinde veya aynı zaman izci olan dağcıların grubu diğer yanda Özcan ALBUZ ‘un il temsilcisi ile önderlik ettiği fiilen Ahmet Bülent ÜÇOK ’un ve arkadaşlarının bulunduğu bölge grubu vardır. Bundan başka birkaç izciyi Demirtaş Spor Kulübü’nden paso alabilmesi için dağcı lisansı aldıran Hasan ÖREN ‘in belki üçüncü grup olarak da kabul edebiliriz. Ancak Nazif MAKAS ve Hasan ÖREN’in, Özcan ALBUZ’ la 1982 yılına kadar dayanan ihtilafları Bursa’ da iki ayrı grup doğurmuştur.

 1986-1988  B.T.B.M. BÖLGE DAĞCILIK AJANLIĞININ  YAPTIĞI FAALİYETLER  ( HMET  BÜLENT ÜÇOK DÖNEMİ – Ertuğrul DEMİRTAŞ )

1986-1988 YILLARI ARASI BÖLGE FAALİYETLERİ  (AHMET BÜLENT ÜÇOK DÖNEMİ )

      Hürriyet İzci Grubu izcilerinden Ahmet KÖSE’nin sınıf arkadaşı Erhan AKBARUT; 1983 yılında Uludağ Veteriner Fakültesi’ne girer. İzci kampları deneyimi ile ve özellikle Sarıalan’da 1982 Şubatında aldığı eğitim ve yine 1982 yılında Nisan ayında kış koşullarında  Kaplıkaya Vadisi Tonga ve Bakacak Kayalıklarındaki tırmanış deneyimlerine de güvenerek yine izci lider Tamer TÜMERDİRİM Uludağ ile ilgili bilgi birikiminden yararlanmayı da bekleyerek Bursa Gençlik Eğitim Merkezi’nde görevli olması nedeniyle sınıf arkadaşlarından dağcı-kampçı bir grup kurmaya karar verir. Bu grubun ilk üyelerinden biri sonraki yıllar bölge dağcılığının ve üniversitede yapılan dağcılığın en önemli isimlerinden Ahmet Bülent ÜÇOK tur.

      Erhan AKBARUT 1982-1985 yıllarında bazı dağcılık faaliyetlerine katılmış ancak özel nedenlerle bu faaliyetleri sona ermiştir.

            Uludağ Transı olarak bilinen faaliyetleri başlatan yine Özcan ALBUZ döneminde Ahmet Bülent ÜÇOK olmuştur.  Bu faaliyet oteller Kıran Yaylası veya Baraklı Göleti ya da Kıran Köyü veya Baraklı Köyünden otellere iki ya da üç günlük yürüyüş şeklinde yapılmıştır. Ancak bilindiği üzere trans bir turizm terimidir yapılan işin sporla veya dağcılıkla bir ilgisi yoktur. Ayrıca Uludağ’daki ilk transı tur kayaklarıyla 1926 yılında Galatasaray Lisesi Beden Eğitimi Öğretmenlerinden Giyolet yapmıştır.

      Ahmet Bülent ÜÇOK, Levent AYDIN ve birkaç arkadaşı ile beraber 1985 yılının sonlarında Bölge Dağcılık Ajanı Özcan ALBUZ ‘la dağcılığa devam etmişlerdir.

            Özcan ALBUZ senede birkaç kere kayak evine gelir ve dağcılık adı altında faaliyetler yaparmış. Herhangi bir çadırlı kamp yaptığı görülmemiştir. 1985 – 1986 yıllarında kayak evinin önünde kar barınakları yapıp kış eğitimlerini burada yapmışlardır. Bazılarına göre o yıllarda Bursa da dağcılık adına hiçbir şey yoktur, birkaç dağcıyım diyen kişi Uludağ maden binalarında toplanır ve kaybolduk diyerek haber salarlarmış. Ve böylece dağcılığın reklamını yaptıkları bile iddia edilirmiş! Hatta onları da kayak evi personeli kurtarırmış.

            Fakat bu 3 yıllık dönemin Bursa adına önemi büyüktür. Öncelikle Bölge Müdürlüğü yaptığı yaz okullarında dağcılık branşını açmış 7-14 yaş grubunda toplam 203 kişiyi dağlarla tanıştırmıştır. Bu yaş grubu çocukların dağcılık federasyonundan lisans almaları söz konusu olmamıştır.

            Yine bu dönemde 86 kişi ilk kez tırmanışla tanıştırılmış toplam 114 kişiye faaliyet yaptırılmıştır. Bölge dağcılık ajanlığının federasyonla ilişkileri sebebi ile gelişim kampı adı verilen 4 adet kampa iştirak edilmiştir Toplam 69 kişi Uludağ zirveye çıkartılmıştır.

            İlk kez Bursa’da Latif Osman ÇIKIGİL   adına 1987 yılında anma yürüyüşü yapılmış 3 yıllık süreçte diğer şehirlerden toplam 15 kişi bu yürüyüşe katılmıştır. Küçük zirve ve büyük zirvede kış kampları yapılmış bunlar birer ilk olmuştur.

            Bu nedenlerden dolayı Özcan ALBUZ’un Bölge Ajanlığı yaptığı Bursa Bölgesi Türkiye’de en başarılı 5 bölgeden biri olmuştur. Bu başarının mimarı spor faaliyetlerinden sorumlu eğitmenlik yapan Ahmet Bülent ÜÇOK ‘tur.

            Ahmet Bülent ÜÇOK 1986 yılı Ağustos ayında yabancı kulüplere mektup yazarak bir kısım malzeme talep etmiştir. Ancak bu talebe cevap verilmemiştir.

            1987-1988 yılında aralık ayında yapılan dağcılık federasyonu seminerine bölgeden 3 kişi katılmıştır.

            Bu dönemde Uludağ Yılanlı Kaya’da temel eğitim düzeyinde kaya tırmanışı eğitimleri Ahmet Bülent ÜÇOK, Kuvvet LORDOĞLU ve birkaç arkadaşının eğitmenliğinde yürütülmüştür.

            1987 yılı Aralık ayında seçimi yapılacak olan Bursa yılın sporcusu adayları arasında Ahmet Bülent ÜÇOK ‘da vardır.

            1988 yılı Haziran ayında bölge faaliyetinde Uludağ Kilimli Göl’de bir bayan sporcu kayalardan düşmüş ve yüzü parçalanmıştır. Kazazede sporcu Nergis Hava yollarına ait bir helikopterle tıp fakültesine getirilmiş daha sonra da iyileşmiştir.

            Bu yıllarda bölge adına yapılan tüm faaliyetlerde Ahmet Bülent ÜÇOK, Kuvvet LORDOĞLU, Canan DEMİRÇEVİREN ve Levent AYDIN ‘ın isimlerine rastlanır. Tüm bu faaliyetlerin çoğu harcırah ve yolluk adı altında alınan ücretlerle yapılmıştır.

            1987 yılında Ahmet Bülent ÜÇOK’ un Bursa daki dağcılığı geliştirmek adına malzeme alımı talebi söz konusudur. Bu malzemelerin bir kısmı alınmıştır. Bunlar sonradan 1999 yılında İl Temsilcisi Ahmet KÖSE ’ye teslim edilmek istenen malzemelerdir.

            Bu dönemde yapılan bölge faaliyetlerinin tamamı Uludağ Kayak Evi tesisi, Kirazlı Yayla Sanatorium binasında ve bazı çadırlı kamplar ise Kirazlı Yayla gölcük mevkiinde yapılmıştır.

            Tesislerde yapılan bu faaliyetlere verilen teorik derslerin bir kısmı yürüyüş bilgisi, uzun yürüyüş bilgisi, yüklü yürüyüş bilgisi gibi konular ve düğümler bilgisidir. 7 gün süren yaz okulu kapsamındaki dağcılık temel eğitiminin son günü Uludağ göllere zirve yürüyüşü yapılmaktadır.

            1987 yılında 13-15 Şubat tarihlerinde Uludağ göllerde kamp ve zirve çıkışını ilk kez bölge adına Ahmet Bülent ÜÇOK ve bir arkadaşı gerçekleştirmiştir.

            Özcan ALBUZ’ un 1982 yılında başlattığı Bursa’daki dağcılık kamplarında 1985 yılından itibaren çok az sayıdaki (10 civarı) bir grup dağcının başında; Özcan ALBUZ’ un kendisini gönüllü olarak görev verdiği bu sporculardan Ahmet Bülent ÜÇOK vardır. Özcan ALBUZ 1985 – 1989 arası Ahmet Bülent ÜÇOK’ u ve onun birkaç arkadaşını dağcılık federasyonunun yaptığı bazı temel eğitim kamplarına ve bazı tırmanış faaliyetlerine göndermiştir.  İşte bu kamplarda edindikleri bilgileri Ahmet Bülent ÜÇOK ve birkaç arkadaşı Özcan ALBUZ’ un bölge dağcılık faaliyet programında yer alan Uludağ Kayak Evi’ndeki ve Sarıalan’daki barakalarda yaz okulları statüsünde yapılan özellikle 7 – 14 yaşındaki çocukların ağırlıkta olduğu gruplara söz konusu bilgiler dağcılık eğitimi adıyla verilmiştir. Ancak Özcan ALBUZ’ un görevlendirdiği bu kimseler kısıtlı imkanlarla da olsa yabancı kaynaklardan da kendi kendilerine edindikleri bilgileri bu yaz okullarında çocuklara öğretmişlerdir. Öte yandan dağcılık federasyonu eğitim faaliyetlerinde en küçük yaşın 14 olduğu düşünülürse ve yine tırmanışın hatta çadırlı kampın dahi yapılmadığı bu faaliyetlerin içeriği federasyon dağcılık eğitimlerinden farklı olmuştur.

            Bu döneminin dağcılık eğitimlerinin malzemesizlik nedeniyle dağcılıktan çok yürüyüş ve kampçılık şeklinde yapıldığı o dönem alınan 12 çift ayakkabı, 2 adet pazarcı brandasından yerli yapım çadır ve yine   6 adet anorak (Kuş tüyü dolgulu ceket) ‘dan anlaşılmaktadır. Ancak    Özcan ALBUZ ve sporcuları zaman zaman dağcılık federasyonundan emanet olarak ip ve diğer güvenlik ekipmanlarını getirtirmişler ve bu derslerde   öğrencilere göstermişlerdir. Zaten bir kısım dağcılık federasyonu eski mensuplarına göre dağcılık temel eğitimi yürüyüş ve kampçılık olduğundan tırmanış ise profesyonel dağcılık adıyla bilindiğinden bölgeye ip, sikke, takoz, ekspres vs. güvenlik ekipmanı satın alınamamıştır.

            Bu dönemde yakın mesai arkadaşı ve abisine duyduğu saygı ve sevgiyi,  vefayı unutmayan bölge ajanı Özcan ALBUZ 1987 yılında ilk kez Latif Osman ÇIKIGİL adına Uludağ’a Kasım ayının ilk haftası anma yürüyüşlerini başlatmıştır. Bu yürüyüşler bazı şehirlerden Bursa’ya gelen bir kısım sporcunun ÇIKIGİL’in Pınarbaşı Mezarlığı’ndaki mezarını ölüm yıl dönümünde ziyaretle başlar ve Uludağ Zirveye yapılan yürüyüşle son bulurmuş. Bu yürüyüşlerin başlangıcı Uludağ Kayak Evi olup, burada kalınırmış. Bursa’ya dönüldüğünde ise Kültür Park’ta verilen ve dönemin bölge müdürünün katıldığı bir yemekle son bulurmuş. Ya da birçok zaman Bursa Karayolları Lokali’ndeki çaylı toplantılarda faaliyetler yapılırmış.  Ancak 1997 yılına gelindiğinde Bursa’da kimin başlattığı, niçin başlattığı bilinmeyen yürüyüş dört ayrı grup tarafından aynı adla aynı tarihte yapılınca durumun anlam ve önemi ortadan kalkmıştır. Hele bir de mezarlık ziyaretleri kalkıp Latif Osman ÇIKIGİL tırmanışı adı verilince faaliyetin ciddiyetinden eser kalmamıştır. Bu faaliyetlerin başlatıcısı Özcan ALBUZ’ dur. Ancak Özcan ALBUZ 1991 yılından sonra yapılmaya çalışılan bu isimdeki etkinliklere davet dahil edilmemiştir. Ancak Beş yıl iki kişi olarak yürüttükleri dağcılık federasyonu faaliyetlerinde doğan dostluğun minneti gereği hala Sayın ALBUZ, Latif Osman ÇIKIGİL’ in mezarına vefa timsali her yıl dönümünde ziyaretine gitmektedir. Halbuki bu faaliyetlerin finansını sağlamak ve bölge müdürünü bu faaliyetlere katmak son derece zordur.  Bunu ancak resmi görevi muhasebe şube müdürü olan resmi, fahri görevi ise bölge temsilcisi olan dağcılık ajanı yapabilir.  Ayrıca beden terbiyesi bürokratlarınca spor dahi kabul edilmeyen dağcılığın macera olarak görülüp desteklenmemesi anlayışına karşın Özcan ALBUZ’ un çoğunluğu lokal ve restoranlarda biten dağcılık faaliyetlerinin en azından dağcılığın adını unutturmamış olması dahi kazanç kabul edilmelidir.

            Resmi kurum bölge sporcuları ile ferdi sporcular arasında başlayan federasyon olanaklarından yararlanamamayla ilgili ihtilaflar bilahare dedikodu boyutunda gelişmiş ve taraflar birbirlerine sadece muhalif değil zıt düşmüşlerdir bu durum Özcan ALBUZ’ u üzse de toplumumuzun genel hastalığı olduğundan buna çözüm bulunamamıştır.

      Ahmet Bülent ÜÇOK  1989 yılında zehir zemberek ifadelerle yazdığı bir yazıya müteakip birkaç arkadaşıyla bölge dağcılık ajanlığındaki sporcu önderliğinden ayrılmıştır.

      Aslen Tokat’lı olan Faruk SÜKAN iki yıl kadar Gemlik’te öğretmenlik yapmıştır. Kendisi dağcılık dahil birkaç branşta spor yapan biridir. Özellikle kayak ve tur kayağıyla ilgilidir.  Federasyon tur kayağı turlarında görev almış ve aynı zamanda Gemlik’te öğretmenlik yaptığı zamanlarda 1986 – 1988 yıllarında bölge ajanı Özcan ALBUZ’un faaliyetlerinde Ahmet Bülent ÜÇOK ve arkadaşlarına Uludağ’da rehberlik yapmıştır.

            1988'de yapılan GSİM ‘deki köklü değişikliklere bağlı olarak Bölge Dağcılık Ajanı sıfatı kaldırılmış yerine İl Dağcılık Temsilciliği Makamı kurulmuştur.

            Uludağ Üniversitesi’nin çeşitli bölümlerinde okuyan İRANLI bir grup öğrenci arasında İran’da dağcılığın popüler olması ile dağcılığa ilgi başlamış bölgede dağcılık yapan Nasser’in memleketlisi olan Sayyidin SAKAGEEDİN (SAİT SAKA) 1987 sonunda Ahmet Bülent ÜÇOK’la tanışmıştır.

            Ahmet Bülent ÜÇOK ’un en yakın çalışma arkadaşları Canan DEMİRÇEVİREN Hüseyin AÇIL ve Levent AYDIN’dır. Bu temel dörtlü içinde Levent AYDIN aynı fakülteden tanıştığı ÜÇOK ile faaliyetlerinde bulunmuş 1987 yılında Dağcılık Federasyonu’nun Niğde Aladağlar ’da yaptığı temel eğitim kampına katılmıştır. 

 1989-1991  B.T.B.M. BÖLGE DAĞCILIK AJANLIĞININ  YAPTIĞI FAALİYETLER

(İRANLILAR GRUBU ve LEVENT AYDIN )

             Ahmet Bülent ÜÇOK ’un bölgeden istifa ederek ayrılması sonucunda 1987 yılında Dağcılık Federasyonu Aladağlar Kampı’nda temel eğitim alan Levent AYDIN bölgedeki faaliyetleri Nasser ve bir grup İranlı arkadaşı ile özellikle veteriner fakültesinden öğrenci arkadaşları ile devam ettirmişlerdir. Sait SAKA da bu gruba yeni katılmıştır.

            Levent AYDIN, Ahmet Bülent   ÜÇOK bölgeden ayrılmış olmasına rağmen kendisi bölgede 1991 yılına kadar faaliyetlere katılmış burada eğitmenlik yapmıştır.

            1989 yılında Mithat KARA ve Fatih ÖZENBAŞ Ağrı Dağı zirve ekspedisyonuna katılmış ve zirveye çıkmışlardır.

            Ahmet Bülent ÜÇOK ’tan boşalan yere Sait SAKA gelmiştir.  Sait SAKA aslen İranlı olup, Uludağ Üniversitesi öğrencilerindendir.  Bu tarihlerde Nazif MAKAS ve çevresindeki birkaç kişi zaman zaman bölge ajanından federasyon eğitimlerine gönderilme talebinde bulunmuşlardır. Ancak yapılan duyurulara geç cevap veren bu sporcular federasyona gönderilmeme nedenini bölge ajanının engellemesi şeklinde yorumlamışlardır. Nazif MAKAS’ın bu yıllarda grubuna yeni katılan Korkut GÜVEN ile bölge sporcularının o dönemdeki önderi Sait SAKA arasında çoğu zaman çatışmalar yaşanmış bölge ajanı Özcan ALBUZ tarafları bir araya getirmeye çalışmış ancak bu iki sporcunun uzlaşmaz tavırları nedeniyle bu iki grup kaynaştırılamamıştır.

            Bu dönemde bölge ajanlığı dağcılık bülteni adıyla bir bülten hazırlamış bölgenin Bursa’daki ilk yazılı çalışması bu olmuştur.

            Özcan ALBUZ ‘un dağcılık adına öğrendiği şey maalesef alpinizm bile değildir. Alpinizm dağın alpin alanlarında yapılan bilimsel çalışmalar, sportif faaliyetler ve sporlar olmakla birlikte ülkemizdeki anlayışı; bazı bilim adamlarınca Örn; Sırrı ERİNÇ, Reşat İZBIRAK tarafından bilimsel çalışmalar olarak algılanmış ve Alpinizmin ruhuna ve gerçeğine uygun faaliyetler yapılmıştır.

       Latif Osman ÇIKIGİL, Asım KURT, Muvaffak UYANIK gibi kişilerce Alpinizmin bir dalı olan kayak yoğun olarak tercih edilmiştir. Hatta bazılarınca örn; İsmet ÜLKER ve Atilla ERDEMLİ gibi kişilerce yürüyüş ve çadırlı kampçılık amaçlı dağ turizmi faaliyetleri olarak anlaşılmıştır.

            Fakat Bozkurt ERGÖR, Sönmez TARGAN, Muzaffer EROLGEZ gibi kişilerce dağcılık Alpinizm den doğmuş bir spordur. Bu spor dağların zirvesine emniyet araçları ile tırmanmaktan ibarettir. Bunlara göre Alpinizm genel bir kavram olup hem bilimsel faaliyetleri hem sportif faaliyetleri hem bazı sporları kapsar. Ve bu etkinlikler Alpinizm den doğmuştur. Ancak dağcılık birçok Alpinizm faaliyetinden yalnızca biridir.

            Ne yazık ki bazı yürüyüşçüler, kampçılar, kayakçılar ve hatta bilim adamları Alpinizmi dağcılık olarak kabul etmiş yaptıkları bu işlerin tamamına da dağcılık adını vermişlerdir.

            İşte Özcan ALBUZ ne bilim adamıdır, ne kayakçıdır, yalnızca bir doğasever yürüyüşçüdür. Ama yukarıda izah ettiğimiz nedenlerle kendi yaptığı işe dağcılık demektedir.

            Özcan ALBUZ  1988‘e kadar bölge dağcılık ajanı daha sonra ise 1989‘dan 1991‘e kadar GSİM Dağcılık İl Temsilcisi’dir.

      01 Kasım 1990 yılında Dağcılık İl Temsilcisi Özcan ALBUZ imzalı Dağcılık il Temsilciği Bülteni yayınlanmıştır.  Bu bültende Elektronik Mühendisi Saeed SAGHAFAMIYAN (Sait SAKA)’nın ve Ertuğrul DEMİRTAŞ’ın yazıları vardır.

      Yine bu yıl bülteninde 1991 yılı Eylül ayında Kaçkar gelişim faaliyeti adıyla bir faaliyet yer almış buraya gidilmiş ancak zirveye tırmanış yapılamamıştır. Öte yandan  Hengame DADMAND, Nasser DADAŞZADEA ve bunların dışında birkaç yabancı uyruklu bu grupta bulunup, Nazif MAKAS ve arkadaşlarının bulunmaması tarafların arasını daha da açmıştır.

            İl Temsilciliği bülteninde; Serdar ÇALIK, Fatih ÖZENBAŞ, Mithat KARA, Hasan ÖREN isimlerine rastlanmıştır. Bu isimlerin bazıları örneğin Nasser DADAŞZADEA ve Levent AYDIN teknik öğretmen olarak diğerlerinin tamamı kursiyer öğrenci olarak anılmaktadır. Nasser ve Levent Ahmet Bülent ÜÇOK’ un öğrencileri olup, üniversiteden arkadaşlarıdır. 

            Latif Osman ÇIKIGİL Bursalı bir mühendistir. Dağcılık Federasyonu kurulduğunda genel müdürlükteki memurlardan ilk genel sekreter Özcan olmuştur. Özcan ALBUZ’un eşi eczacıdır. Her ikisinin Bursa ile ilgili hiçbir geçmişleri de yoktur. Bu yüzden Bursalı Latif Osman ÇIKIGİL, Özcan ALBUZ’un eşinin Bursa Gürsu’da eczane açması konusuna sıcak bakmış ve desteklemiştir. Beraberinde de Özcan ALBUZ’un Bursa’ya memur olarak tayini çıkmıştır.

            Bu dönemde Serdar ÇALIK tanıştığı Oğuz ERBAY ve diğer arkadaşları Hilmi ŞENKAL ile beraber ayrı bir grup olma yolunda ilerlemişlerdir. Serdar ÇALIK dağcılık federasyonunun faaliyetlerine bu dönemde çok yoğun olarak katılmış daha sonrada kurdukları grupta eğitmenlikler yapmıştır.

 1989-1990 ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ DAĞCILIK BİRİMİ’NİN YAPTIĞI FAALİYETLER  (KUVVET LORDOĞLU ve ARKADAŞLARI )

       Ahmet Bülent ÜÇOK ve bölgede beraber çalıştığı üniversiteden bir grup 4 OCAK 1989 tarihli bir istifa dilekçesi ile Özcan ALBUZ’la birlikte yaptığı faaliyetleri sona erdirmiştir. Bu istifa dilekçesinde özetle kişisel çekişmelerin dayanılmaz düzeye geldiği bazı kimselerin dağcılık adı altında turistik faaliyetler yapma çabalarının yattığı bu durumu kabullenemedikleri ifade edilmiştir.

            Uludağ Üniversitesi Dağcılık Biriminin (UDB) kuruluş yılı 1989’dur. Kurucu Başkanı Kuvvet LORDOĞLU ’dur. İlk faaliyetleri de Kuvvet LORDOĞLU başkanlığında üniversiteden 5 dağcı ile 24-27 Haziran 1989 Uludağ trans faaliyetidir.

            ÜÇOK tarafından bu ilk etkinlikle ilgili yerel bir gazetede çıkan köşe yazısında bu trans faaliyetini treeking tipi dağcılığın güzel bir örneği olarak ifade edilmektedir.

      Yine 1989 yılında ÜÇOK ve iki arkadaşı dağcılık federasyonun düzenlemiş olduğu Eylül ayında yapılan Erciyes Dağı buzul tırmanışı faaliyetine katılmıştır.

       Bölge faaliyetlerinden kopan ÜÇOK ve bir kısım üniversiteli arkadaşları 1990 yılı Ekim ayında Erciyes Zirve faaliyeti yapmışlardır. Aynı yıl Şubat ayında Dağcılık federasyonunun Ağrı Dağı kış faaliyetine UDB ’den katılmıştır.

            Ahmet Bülent ÜÇOK’un 1990 yılı Ağrı Dağı tırmanışı öncesi 3200 kampında bira içerken çekilmiş fotoğrafları İngilizce yayınlanan bir dergide Ağrı Dağı çıkışı anlatılarak yayınlanmıştır.

            1989 yılı başında bölgenin çalışmalarından haberlerin olduğu bir bülten hazırlığı yapılmış ancak bülten yayınlanamamıştır. Söz konusu bülten geliştirilerek daha sonra Özcan ALBUZ’un ön söz yazısı ile çıkmıştır.

            1989 yılında Ağrı Dağı yaz faaliyetine UDB ’den 3 kişi katılmıştır. Bu kişiler Kuvvet LORDOĞLU, Ahmet Bülent ÜÇOK ve sonradan evlendiği Canan DEMİRÇEVİREN’dir. Canan DEMİRÇEVİREN Ağrı Dağı zirvesine çıkan UDB’ dan ilk bayandır.

            1990 yılında Kasımın 20’sinde yapılan UDB Latif Osman ÇIKIGİL faaliyeti o günkü Yenigün Gazetesi’nde ‘’Zirveye tırmandık ! ‘’ ünlem manşeti ile yer almıştır. Bu faaliyete gazeteciler de katılmıştır.

      1987 yılında il temsilcisi Özcan ALBUZ’un başkanlığında spor yapan az sayıdaki kişinin rehberliğini ve eğitmenliğini yapan Ahmet Bülent ÜÇOK ile ilk kez o günkü şartlarda dağcılık eğitimi almış ve dağcılık yapmaya çalışmışlardır. Bu yıllarda dağcılık yapmaya çalışan sporcuların bırakın tırmanışı kamp yapmaya ya da yürüyüş yapmaya elverişli malzemeleri bile yoktur. Bu yüzden il müdürlüğündeki birkaç parça kamp veya yürüyüşte kullanılacak ekipmanı alabilmek için İl Temsilcisi Özcan ALBUZ’ un peşinde görüşebilmek için günlerce koşturmuşlardır. Bu dönemde eğitimleri Ahmet Bülent ÜÇOK ve birkaç arkadaşı verir ancak bu eğitimlerin veriliş biçimi ikili ilişkiler çerçevesinde ahbap çavuş ilişkisi içinde yapılırmış. Bu yıllarda Bursa’da durum bu iken federasyonun faaliyetleri de oldukça azdır. Bu dönemdeki bazı kış faaliyetleri Kirazlı Yayla’daki Sanatoryum binasında yapılmaktadır.

            Bu dönemde özellikle Ahmet Bülent ÜÇOK’ un etkisiyle bölge ajanlığı bünyesinde daha çok üniversiteden öğrenci sporcular bulunur, bunlarda birkaç yıl içerisinde memleketlerine geri dönerlerdi. Çok az sayıdaki Bursalı eski izci bu faaliyetlere devam etme gereği duydu. Hatta bu yüzden bazen ayakkabılar, bazen de anoraklar kaybolmuştur.

            Bu faaliyetler ve eğitim süreçleri hafta sonları 8 – 10 kişinin katılımı ile yapılır, nerdeyse hiç malzemenin olmadığı şartlar altında Uludağ Yılanlı Kaya mevkiinde tırmanış eğitimleri dahi yapılmaya çalışılırdı.  Gerçekte Bölge Ajanı Özcan ALBUZ’ un bu göstermelik faaliyetlerinde eğitimlerde aynı nitelikteydi. Bu eğitimlerden yetiştiği söylenen sporculardan biride Kuvvet LORDOĞLU ’dur.  Sonradan 2001 yılında Ağrı Dağı’ndaki İskender IĞDIR’ın öldüğü kazada Kuvvet LORDOĞLU’ da bulunmuştur. Bu dönem bu grup sporculardan bazıları zorluk derecesi olarak Ağrı Dağı’nın zorluğundan daha düşük derecedeki Devament ’e gitmeleri o dönem için büyük bir olay kabul edilmiştir. Öte yandan bu dönemde dağcılık eğitmenliği yapan kişilerin değerlendirmesini daha sonra da o dönemde eğitim alan bazı sporcular değerlendirdiklerinde o dönem eğitmenlerinin dağcılık konusunda çok yetersiz olduklarını düşünmektedirler.

 1988-1995 EKİPSAR GRUBU’NUN (ARAMA KURTARMA VE SPOR ARAŞTIRMA REHBERLİK EKİBİ) YAPTIĞI FALİYETLER

              Oğuz ERBAY, Serdar ÇALIK ve Hilmi ŞENKAL gerek izcilerle gerekse bölge ile faaliyetlerini kopartıp kendileri bir dağcılık grubu oluşturmak istemişler ve 1988 yılında EKİPSAR adı ile 3-5 kişilik bir grup oluşturmuşlardır. Ekipsar, özellikle bu yıllarda GSİM bünyesinde faaliyetlerde bulunan grupla anlaşamadıklarından kendi yollarını çizmişler ancak ekonomik sıkıntılar ve malzeme sıkıntısı nedeni ile bu dönemde çok ilkel koşullarda tutku ile bağlandıkları dağlarda dağcılık yapmaya çalışmışlardır.

            Grup üyesi Serdar ÇALIK federasyon faaliyetlerinde gördüklerini, kişisel deneyimlerini, Sait SAKA ve arkadaşlarından öğrendiklerini grup arkadaşlarıyla paylaşmaya çalışmıştır.

            1991 yılına gelindiğinde Oğuz ERBAY arkadaşlarının da desteğini alarak il temsilcisi olmak istemiş ancak izci Ahmet AYDIN’ ın Dağcılık İl Temsilcisi olması nedeni ile dağlarla tanıştığı ortam olan izci ve eski izcilerden uzaklaşmayı tercih etmişlerdir.  1992 yılında Sarıalan’da barakalarda kalabilmek için bölgeye ait anorak ve ayakkabılar ile bir kısım kamp malzemelerini bölge müdürlüğünden almak zorunda kalmışlar bu yokluk koşullarında Uludağ’da muhtelif yürüyüş yollarında yaz ve kış yürüyüşler yapmışlardır. Ahmet AYDIN ’ın İl Temsilciliği’nden istifasına müteakip onunla çalışan bazı eski izcilerden Mithat KARA ve Gökay MUTLU EKİPSAR’a katılmışlardır.

            1992 – 1993 yıllarında bu grup tırmanış eğitimleri yapmaya çalışmış kendi kendilerine orduya ait bazı dağcılık kitaplarından yararlanarak edindikleri bilgileri uygulamaya çalışmışlardır.

            1995 yılında Oğuz ERBAY ’ın girişimleri ile Bursa TÖMER ’de bir dağcılık grubu kurulmuş bu grup Uludağ’a çeşitli yürüyüşler yapmıştır. Aynı dönemde yine Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden çok sayıda öğrenci EKİPSAR’ın rehberlik ettiği Uludağ yürüyüşlerine dağcılık adı altında katılmışlardır.

            Turizm İl Müdürlüğü Memuru olan Kubilay Ekincioğlu EKİPSAR içinden ayrılıp ticari amaçlı yürüyüş faaliyetlerine başlamıştır. Bu dönemde yani 1995 yılında Oğuz ERBAY ’da SOR-TUR adında bir turizm firmasında doğa turları sorumlusu olarak işe başlamıştır.

            Oğuz ERBAY ’ı dağcılıktan soğutup yürüyüşçülüğe yönlendiren en önemli etken Kaplıkaya ’da bir tırmanış antremanı sırasında niteliğini bilmedikleri ipin kopması olmuştur. Bu kopuş sırasında Oğuz ERBAY çenesinden ciddi zarar görmüş ve bir daha EKİPSAR zaten hemen hemen hiç olmayan tırmanışları yapmamıştır.

       1990’DAN SONRA DSİ ÇALIŞANLARI YÜRÜYÜŞ GRUBU (İBRAHİM KIZILKAYA v.d. )

             1991 yılı Bursa dağcılığı için dönüm noktasıdır. Bu tarihte Uludağ İzcileri faaliyetlerini bitirmişlerdir. Öte yandan İl Temsilcisi Özcan ALBUZ istifa ederek görevinden ayrılmıştır.

      Devlet Su İşleri’nde çalışmaya başlamadan önce Kadıyayla ’da bir otelde çalışan İbrahim KIZILKAYA, Devlet Su İşlerindeki yürüyüşleri başlatan kişidir. Naci BEYTEKİN, Korkut GÜVEN ve bunların dışındaki birkaç kişiyle özellikle 1990’dan itibaren Uludağ’da günü birlik yürüyüşler yapan grubun rehberi olan İbrahim KIZILKAYA bu yıllarda Uludağ’da karşılaştıkları Nazif MAKAS, Mithat KARA ve onların arkadaşları ile yürüyüşler yapmışlardır. Korkut GÜVEN; Devlet Su İşleri Teknik Personel olarak çalıştığı dönemlerde İbrahim KIZILKAYA ve Naci BEYTEKİN ’nin de bulunduğu birkaç kişilik doğa sever yürüyüşçü grubu ile Uludağ’da 1990’dan itibaren yürüyüşlere başlamıştır. Yine bu yıllarda ilk defa  dağcılık federasyonundan temel eğitim almış ve dağcılıkla tanışmıştır. Eğitim aldığı dönemde Hacettepe Üniversitesi Dağcılarından Orhan ÖZÇALIK bu eğitimlerde kamp müdürlüğü yapmaktadır. Yine eğitmenlerden Tunç FINDIK ise Hacettepeli Dağcı Ertuğrul MELİKOĞLU’nun öğrencisidir.

      DSİ ’li bazı yürüyüşçüler, dağcılıkta rekabetin olmayacağını, amacın doğayı paylaşmak olduğunu düşünmekteyken, bu konuda farklı ve zıt düşünen Korkut GÜVEN gruptan ayrılmıştır. DSİ ’deki DSİ ’liler arasındaki bu bölünme halen gıyaplarında konuşulmaktadır. 

 1991-2001 GENÇLİK VE SPOR İL MÜDÜRLÜĞÜ DAĞCILIK İL TEMSİLCİLİĞİ FAALİYETLERİ (AHMET AYDIN DÖNEMİ 1991-1992)- ÇELEBİ İZCİLERİ – DEMİRTAŞ SPOR KULÜBÜ DAĞCILIK BİRİMİ (HASAN ÖREN) Ve  BAZI DSİ’Lİ LER (KORKUT GÜVEN , MUSTAFA İŞCAN)

            Lise yıllarında izcilik faaliyetlerinde bulunan Ahmet AYDIN bu yıllarda tanıştığı Hasan ÖREN ve Nazif MAKAS ’ın teşviki ile Uludağ’da kamplar ve yürüyüşler dışında hiçbir ilgisi olmayan dağcılık sporunun il temsilciliğine 1991 yılında aday olmuştur.

      Uzun yıllar dağcılık il temsilciliği yapan Özcan ALBUZ ’un istifası ile boşalan bu makamı özellikle Özcan ALBUZ’ dan dolayı yıllarca yararlanamadıkları varsaydıkları olanaklar için makamı almak güdüsüyle Ahmet AYDIN il temsilcisi olmuştur.

      Yine İl Müdürü Erdoğan ÜSTÜNSOYLU ’nun akrabası olan Özcan ALBUZ ’un bütçeniz yok, paranız yok mazeretlerinden dolayı karşılıklı kavgalara varan olaylardan sonra Ahmet AYDIN istifa etmiştir. Toplam bir yıl görevde kalmıştır.

            İzci Lideri Hasan ÖREN’ in teşviklerinden dolayı Demirtaş Spor Dağcılık Birimini güçlendirmesi yönünde Nazif MAKAS’ la birlikte harekete geçilmiştir.

            Öte yandan DSİ’den tanıştıkları üç kişilik yürüyüş grubunu kulüp olmaya yönlendirmiştir.  Buradan ulaşmak istedikleri amaç kulüp olurlarsa İl Temsilciliği ve Gençlik Spor İl Müdürlüğü dağcılara ödenek ve bütçe verecek ve böylece faaliyet yapacaklardır. Ancak tamamı en temelde yürüyüşçü ve kampçı olan bu kimseler bir kısım kamp malzemeleri satın aldırmışlardır. Fakat bu dönemde kullanılan bazı anoraklar 1993 yılında göreve gelen Ahmet KÖSE’ ye teslim edilmemiştir.

      Yine ilk kez bu dönemde İbrahim KIZILKAYA, Korkut GÜVEN dağcılık federasyonunun temel eğitim düzeyindeki eğitimlere Ahmet AYDIN tarafından gönderilmiştir. Bu grup gittikleri eğitim faaliyetlerinde Ahmet KÖSE ’nin ip arkadaşlarının ve öğrencilerinin, öğrencileri olmuşlar. Bu sebeple federasyon faaliyetlerinde Hacettepeli Ahmet KÖSE’yi gıyabında tanımışlardır.

            1991 yılında Ahmet AYDIN’nın il temsilcisi olduğu dönemde Nazif MAKAS ’ın teşviki ile dağcılığa başladığı bilinmektedir.

            Yukarıda anlatılanlardan anlaşılacağı üzere Hasan ÖREN, Nazif MAKAS izci lideridir ve Ahmet AYDIN’ ın il temsilciliği döneminde (1991 – 1992) ilk kez bölgenin olanaklarını yakından görmüş yalnızca bölgeye ait anoraklardan yararlanabilmişlerdir.

      1991 yılında Ahmet AYDIN ’ın göreve gelmesiyle de bu gruptan İbrahim KIZILKAYA ve Korkut GÜVEN 1991 – 1992 yıllarında federasyondan temel eğitim almışlardır.

      Bu yıllarda Federasyon kamplarına gittiklerinde kendilerine federasyon eğitmenleri Hacettepeli Ahmet KÖSE ’yi sorduklarını dolayısıyla Ahmet KÖSE’yi gıyaben bu şekilde tanıdıklarını anlatmaktadır.

      Korkut GÜVEN 1991-1992 yıllarında il temsilciliği yapan Ahmet AYDIN döneminde Nazif MAKAS ve grubuna katılmış 1992 ile 1997 yılları arasında bir taraftan federasyon eğitimlerine devam etmiş diğer taraftan bireysel faaliyetlerini bu grupla sürdürmüştür.

      Kulüpleşme çabaları Hasan ÖREN’ le başlayana Nazif MAKAS ’la devam eden çizgide asıl hedef Ahmet AYDIN ‘ın deyimi ile il temsilciliğini almaktır. Çünkü onlara göre ödenek ve malzeme olanakları vardır.

 1991-1993 B.T.B.M. BÖLGE DAĞCILIK AJANLIĞININ, DAĞCILIK ESKİ AJANININ GRUBU YAPTIĞI FAALİYETLER (SAİT SAKA İRANLILAR GRUBU ve BAZI DSİ’LİLER)

      Sait SAKA 1990 yılından itibaren bu grutdaki diğer İranlıların sayesinde Ahmet Bülent ÜÇOK ’un yani Özcan ALBUZ ’un grubuna dahil olmuştur.

            Bölge Ajanı Özcan ALBUZ’ un yaptıklarından veya yapmadıklarından hoşlanmayan bu dönemdeki bazı sporcular bölge faaliyetlerine katılmamışlardır.  1991 yılında da Bölge Ajanı Özcan ALBUZ istifa etmiştir.

 1991-1993 BAĞIMSIZ BURSALI DAĞCILAR GRUBU FAALİYETLERİ

 ( HÜRRİYET GRUBU-AHMET KÖSE ve GRUBU )

             Ahmet KÖSE göreve aday olduğu bu yıl aktif spor yaşamının performans sürecini tamamladığını düşünmekte ve tırmanış emniyet ekipmanlarını bazı kimselere satmakta veya hediye etmektedir. Artık o spor adamı hizmetini devam ettirecek kendisi için değil gençlerin spor yapmasına olanak sağlayacaktır. Bu yüzden Temin Market’e 12 adet kilitli karabin bırakmış çadır ve uyku tulumlarının satıldığı bu işyerinde 2 yıl boyunca bu ekipmanı soran dahi olmamıştır. Çünkü bu tarihte karabinin ne olduğunu bilen kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir.

            Ahmet KÖSE  1990 yılında vatani hizmetine müteakip Bursa’ya yerleşmiş 1991 yıllında da Özcan ALBUZ’ un istifasıyla boşalan il temsilciliğine aday olmuştur. Bu seçimi Ahmet AYDIN kazanmıştır. Ahmet AYDIN bir izcidir. Kendisini destekleyenler ise izci lideri Hasan ÖREN ve izci lideri Nazif MAKAS’tır.

            Ahmet KÖSE bu durumu şiddetle kınar ve protesto eder. Bu durum olay gazetesinin 25 Temmuz 1991 tarihli spor sayfasında haber olarak kamuoyunda yer almış ve Nazif MAKAS ’la aralarını açmıştır. Nazif MAKAS ’a göre izcinin dağcılık il temsilcisi olmasında bir sakınca olmadığını; Ahmet KÖSE ’ ise il temsilcileri mutlaka o spor dalından gelen kişiler olması gerektiğini savunmuştur. Ahmet KÖSE ’ye göre dağcılık il temsilcisi dağcı olmalıydı. Bu sebeple Bursa’da 1991 yılından itibaren her ne kadar Hacettepeli dağcı olsa da Bursa’da kurduğu grupla Ahmet KÖSE üçüncü bir grubu oluşturmuştur.

      1991 – 1993 yılları arasında Ahmet KÖSE ’nin Dr. Yusuf ÖZEN’le birlikte özelikle Bakacak Kayalıkları’nda yaptıkları kısa kaya çalışmaları ve Elvan Kaya Doruğu’nda yaptıkları kamplar  önemli etkinlikleridir. Yine 1993 yılında Ağustos ayında birlikte Diagonel’e tırmanmaları tarafların yaptıkları en önemli tırmanış olmuştur.

  1991-1997 ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ DAĞCILIK BİRİMİ YAPTIĞI FAALİYETLER (KUVVET LORDOĞLU ve SONGÜL SONAL)

     Songül SONAL; Ahmet Bülent ÜÇOK’un fakülteden arkadaşı olup, UDB de dağcılıkla tanışmıştır. 1993 yılında Ahmet KÖSE ’nin yönetiminde yardımcı eğitmen olarak görev almış daha sonra da il temsilcisi Mustafa BOZKURT döneminde il temsilcilik faaliyetlerine katılmıştır. Sonradan 1996-1997 yıllarında UDB de dağcılık eğitmenliği yapmıştır.

 1993-1995 GENÇLİK VE SPOR İL MÜDÜRLÜĞÜ DAĞCILIK İL TEMSİLCİLİĞİ FAALİYETLERİ ( I. Ahmet KÖSE Dönemi  )

  ÇELEBİ İZCİLERİ, BÖLGE GRUBU 1989-1991,  DSİ’LİLER

             1993 yılında Ahmet KÖSE İl Temsilcisidir. Ahmet KÖSE 1993 yılında ilk kez il temsilcisi olduğunda 1987 – 1992 yılları arasında federasyon eğitimlerine giden Bursa’dan üç beş kişi Ahmet KÖSE adını duymuş ve il temsilcisi olduğunda onu ilk kez tanımışlardır.

      Bursa’da artık üç grup vardır. Özcan ALBUZ, Bülent ÜÇOK çizgisinde, Sait SAKA önderliğinde bir grup, Nazif MAKAS, Hasan ÖREN çizgisinde ikinci bir grup, üçüncü   bir grup ise Ahmet KÖSE ve gençlik arkadaşlarıdır.

      Ahmet KÖSE’nin 1993 yılında il temsilcisi olması nedeni ile ilk yaptığı şey Bursa’daki bir avuç dağcıyı bir araya getirmeye çalıştığı toplantıdır. Bu toplantı 21 Nisan 1993 günü GSİM ’e seminer salonunda yapılmış bu toplantıya binaen Ahmet KÖSE İl Temsilcisi, Erhan AKBARUT yardımcısı olmuş Çelebi İzcileri Grubunda Mithat KARA, Hasan MUTLU, İranlılar grubundan Sait SAKA, DSİ’ler grubundan İbrahim Kızılkaya yönetimi oluşturmuştur. Öte yandan aynı toplantıda yönetim de adı geçenler eğitmen sıfatı ile teknik kurulu oluşturmuştur. Bu yönetimde Songül SONAL, Levent AYDIN, Korkut GÜVEN, yardımcı eğitmen olarak adı geçenlerdir. O dönemde alınan karara göre eğitmenler federasyon faaliyetlerine katılabilecekler yardımcı eğitmenler ise yalnızca il temsilciliği faaliyetlerine iştirak edeceklerdir. Bu toplantıda ayrıca sekreterya ve basın yayın ve tanıtım komisyonları oluşturma kararları da alınmıştır. Bu görevlendirmeler resmiyet kazanmamıştır. Bu birleştirme çabalarını izleyen basın mensupları o günkü gazetelerde toplantıda ki dağcıların Ahmet KÖSE ’nin bu spora karşı tutumunu memnunlukla karşıladıklarını ifade etmişlerdir.     

      Ahmet KÖSE’nin göreve gelir gelmez yaptığı ilk toplantıya müteakip her iki grubu kendi önderliğinde toplamak istemiştir ancak; Nazif Makas kayıtsız kalmış arkadaşlarına engel olmamıştır. Bu sebeple Mithat Kara ve Hasan Mutlu yeni yönetimde bir nevi teknik kurulda görev almıştır. Öte yandan, Sait SAKA doğrudan katılmış, İbrahim KIZILKAYA ve bir kısım arkadaşları Ahmet KÖSE ’ye destek vermiştir.

      Ahmet KÖSE bu grupları birleştirmek için il temsilciliği yönetimine almış ancak taraflar “Sen varsan ben yokum, ben varsam sen yoksun” gibi gerekçelerle bir araya gelmemişlerdir.  Bu dönemde tarafların ihtilafı il temsilciliği faaliyetlerine katılıp katılmamakla alakalı olup, sen ben kavgası şeklindedir. Spor adına veya dağcılık adına bir hedef veya amaç gözetilmez. Ayrıca üniversitelilerin çoğunlukta olduğu il temsilciliği ile diğerleri arasında, mevcut olanaklardan yararlanamamak gibi önemli etkenler ihtilaf nedeni olmuştur.

      İbrahim KIZILKAYA özellikle 1989 – 1993 yılları arasında Sait SAKA, Ahmet AYDIN döneminde Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nde çalışmış daha deneyimli gördüğü bu kişilerle faaliyetler yapmıştır.

      Her iki taraf isteksizce bir araya geldiğinden Ahmet KÖSE Bursa’da Ankara Dağcılık ve İhtisas Kulübü’nden özenerek Bursa Dağcılık ve İhtisas Kulübü adı ile bir kulübün kurulmasının uygun olacağını BUFSAD Lokalinde Nazif MAKAS, Ertuğrul DEMİRTAŞ ve Korkut GÜVEN ile paylaşmıştır. Ancak; her iki taraf bir araya gelmek yerine ayrı çalışmayı tercih ettiklerinden, İl Temsilcisi Ahmet KÖSE özel işlerini de bahane ederek yaklaşık 2 yıllık görevine emanette olan anorakları teslim etmeyenlerin, söz verdiği halde görev yapmayanların, sürekli didişenlerin ortamında daha fazla devam ettirememiş, zaten Özcan ALBUZ’un da mevzuat engelleri koyması ile bu iki gruptan ve il temsilciliğinden uzaklaşmıştır.

      Bu tarihlerde Temin Av Market çadır satışları yapmaya başlamıştır. Ahmet KÖSE bu tarihlerde nasıl bir sistem kurulursa dağcılık gelişir sorusuna yanıt aramaktadır. Bulduğu çözümlerden biri; klüplerin açılması diğeri ise düzenli eğitimlerden geçmektedir. Son olarak da malzeme satıcılarının varlığıdır Ayrıca daha sonra açılmasına ön ayak olduğu; örneğin Orion mağazasından küçük alışverişler yaparak onların bu işe devam etmesini sağlamaya çalışmıştır.

      1993 yılında görev alan Dağcılık İl Temsilcisi Ahmet KÖSE, GSİM’nin Bölge Ajanı Özcan ALBUZ’un zamanında alınan anoraklarını, kendinden önceki İl Temsilcisi zamanında alıp getirmeyen bazı sporcuları savcılığa zimmet nedeniyle şikayet etmemiştir. Halbuki yıllar önce Latif Osman ÇIKIGİL, Manisalı dağcı İsmet ÜLKELİ’ nin Aladağlar ’da yapılan bir faaliyetten sonra Manisa’ya götürüp geri vermeyi unuttuğu dağ ayakkabılarını zimmet suçlaması nedeniyle alabilmek için savcılığa müracaat etmiştir. Kısa bir süre sonra ayakkabılar teslim edilmiştir. Ahmet KÖSE’ nin hoş görüsüne rağmen anorakları alıp getirmeyen bu kişiler yıllar sonra ona, sebepsiz gıyabında muhalefette bulunmaya kalkışmışlardır.

      1980’lerin sonunda en büyük dağcılık başarılarına imza atan sporcular arasında Ertuğrul MELİKOĞLU, Orhan ÖZÇALIK, Murat YILDIRIM, Gıyasettin DEMİRHAN Hacettepelidir. Bunların öğrencileri örneğin; Tunç FINDIK 1990’dan sonra dağcılığa federasyonda başlayanların örneğin; Korkut GÜVEN’in öğretmenidir.

      Öte yandan dönemin en büyük yurt dışı başarılarına imza atan federasyon başkanı Mecit DOĞRU ve Hacettepeliler o dönem federasyonunun büyük çoğunluğunu oluşturur. İşte Ahmet KÖSE yukarıda ki sayılan sporcuların ip arkadaşı ve böyle bir dönemde Hacettepelidir.

   1995-1996 B.T.B.M. BÖLGE DAĞCILIK AJANLIĞININ DAĞCILIK ESKİ AJANININ GRUBU YAPTIĞI FAALİYETLER (SAİT SAKA İRANLILAR GRUBU- BAZI DSİ’LİLER- BURSA KAYAK ANTRÖNÖRLERİ DERNEĞİ-İL TEMSİLCİSİ MUSTAFA BOZKURT DONEMİ)

 1993-1995 SAİT SAKA İRANLILAR GUBU ve BAZI DSİ’LİLER İBRAHİM KIZILKAYA-ERTUĞRUL DEMİRTAŞ- AHMET KÖSE VE GRUBU

             Ahmet KÖSE ’nin istifası ile boşalan il temsilciliğine Mustafa BOZKURT geldiğinde dağcı olmayan il temsilcisinin yanında İran uyruklu Sait SAKA yer almış. Bir anlamda teknik sorumluluğu yürüten sporcu kimliği ile görülmüştür. Bunun üzerine bölge ile ipleri iyice koparan Nazif MAKAS ve arkadaşları kendi gruplarında devam etmişler.

      Kendisi sporcu olmayan yeni Dağcılık İl Temsilcisi Mustafa BOZKURT bu sporun meraklısı olan herkesi bir araya getirmeye çalışmıştır. Öncelikle Sait SAKA ile İranlılar Grubu olarak da bilinen arkadaşları ve yine üniversitede dağcılık yapan Songül SONAL ve arkadaşlarından oluşan bir ekip kurmuştur. Bu küçük ekip bu tarih itibari ile kamuoyunda hiçbir şekilde yer almayan dağcılık branşındaki faaliyetleri yeniden canlandırma çalışmalarına girilmiştir.

      Mustafa BOZKURT il temsilciliği dışında gerek iş hayatı gerekse sosyal hayatının yoğunluğu nedeni ile ve yine sporcu olmaması nedeni ile dağcılık konusunda tanınan ve bu sporu yapan Sait SAKA ve arkadaşlarına faaliyetlerinin uygulanmasını devretmiştir. Bu dönemde Tayfun TERCAN’nın federasyon başkanlığında yaptığı faaliyetler, özellikle Türkiye’de Bursa’nın tanınmasına neden olmuştur. Yine bu dönemde dağcılık il eski ajanı Özcan ALBUZ’un Spor Şube Müdürü olması, dağcılığın Sait SAKA önderliğinde tanınmasına özellikle sebep olmuştur.

      Bu dönemde yurt içinde yapılan dağcılık şenliklerine Bursa’dan sporcular gönderilmiş, yine Bursa’ya başka şehirlerden sporcular davet edilmiştir.

      Tayfun TERCAN’ın Kaçkar Dağları’ndaki bir kazada ölmesi zaten bu işlere yeteri kadar vakit ayıramayan İl Temsilcisi Mustafa BOZKURT ’u fahri görevinden soğutmuş ve uzaklaştırmıştır.

      Bu dönemde imzaya açılmamış yapay duvar tanıtım dosyası hazırlanmış ve böyle bir inşaat yapılabilmesi yönünde DSM (Doğa Sporları Merkezi)’nin duvarı örnek gösterilerek çalışma başlatılmıştır. Bu dosyanın 1997 yılına ait olduğu bilinmektedir.

      Bu dönemin faaliyetleri arasında her ne kadar kayak, temel ve gelişim kampları çoğunlukla açılmış görülüyorsa da,  İl Temsilcisi Mustafa BOZKURT’ un emniyet gereçleri talebi de olmuştur. Ancak il temsilciliği faaliyet programında yer alan bazı faaliyetler de tasarruf tedbirleri nedeni ile yapılamayacağı belirtilerek geri çevrilmiştir. Öte yandan Latif Osman ÇIKIGİL adına başlatılan anma tırmanış programları yapılmıştır.

      Bu dönemde Mustafa BOZKURT’un yanında yer alan faaliyetlere katılan sporcuların bir kısmı üniversitedendir. Bu tarih de üniversitede dağcılık birimi faaliyetleri başka bir grup tarafından yürütülmektedir.

      Dönemin faaliyet programları arasında mayıs ile kasım ayları arasında Uludağ’da bilinen yürüyüş yolları ile piknik alanlarında yürüyüşler ve piknik faaliyetleri yapıldığı görülmektedir. Faaliyetlerin tamamına yakını Uludağ’dan aşağıya yürüyüş şeklinde gerçekleşmiştir.

      Mustafa BOZKURT’un il temsilciliği yaptığı, Temmuz 1995 tarihinde eskiden bu yana dağcılık camiasında yer alan Ertuğrul DEMİRTAŞ ’ın Niğde’de Dağcılık Federasyonu’nca yapılacak Kaya Tırmanışı 1 Eğitim Kampı’na (Kaya Temel Eğitimi) gönderilme yazısı vardır. Ertuğrul DEMİRTAŞ bu eğitime Demirtaş Spor Kulübü sporcusu kimliği ile katılmayı talep etmiştir. 1996 yılında ise Ertuğrul DEMİRTAŞ ve Korkut GÜVEN Kaya Tırmanışı 2.Eğitim Kapına (Yaz Gelişim Eğitimi) katılmaları yönündeki yazı il temsilciliğince federasyona gönderilmiştir.

      Yine Olcayto GÜLEÇ de 1995 yılı Ağustos ayında yapılan Kaçkar Dağı’nda ki Kar Buz Tırmanışı 1. Eğitim Kampı’na (Kış temel Eğitimi) gönderilme yazısı yazılan sporculardandır.

      Bu yıllarda Uludağ’daki kayıp olaylarına önlem olması açısından 5442 sayılı il adresi kanununun verdiği yetkiye dayanarak valiliğin dağ faaliyetleri yapacak her kişi ya da kurumun gençlik ve spor il müdürlüğüne bilgi vermesi yönünde valilik emri çıkartılmıştır.

      Bu dönem sporcularının kondisyon geliştirme amacı ile kapalı yüzme havuzundan ve atletizm pistinden yararlanma talepleri olmuş, il müdürü tarafından bu talep reddedilmiştir.

      Bu dönemde Sait SAKA’nın sporu ve sporcuları bilmeyen Mustafa BOZKURT ’a en büyük desteği verdiği ve il temsilcisi yardımcısı gibi çalıştığı bilinmektedir. Hatta bu dönemde şehir dışında yapılan faaliyetlerde Sait SAKA’nın il temsilcisi olarak tanındığı da bilinmektedir.

      1991 – 1999 yılları arasında yedi adet il müdürü değişince ve bu müdürlerin en fazla bir yıl görev yapması söz konusu olunca eski dağcılık il temsilcisi spor şube müdürü Özcan ALBUZ bu dönemde çoğu zaman il müdürlüğünü vekaleten yürütmüştür.

      Dağcılık Federasyonu’nun 07.08.1996 tarihli Kaçkar Dağı yaz tırmanışına Bursa’dan katılmak isteyen Ertuğrul DEMİRTAŞ “Teknik seviyesi yeterli olmadığından kabul edilmemiştir” ibaresi ile bu faaliyete katılamamıştır.

      Dağcılık il temsilciliğinin en faal sporcularından Sait SAKA 1996 yılı Aralık ayında Kayseri’de yapılan tur kayağı eğitim kampına katılmış ve sonraki yıllarda özellikle tur kayağı konusunda dağcılık il temsilciliği bünyesinde faaliyetler yapılmıştır.

 AKIN BOZKURT, HÜSEYİN YILMAZ ve ARKADAŞLARI İLE AHMET KÖSE ve ARKADAŞLARI (1993-1997 SERDAR İNCE, TANJU YÜZEN, TUNCEL v.d)

       Amatör arkeolog olan Akın BOZKURT ile Ahmet KÖSE ilk kez 1987 yılında Softobağan Deresi ada mevkiinde tanışmışlardır. Daha sonra Akın Bozkurt Hüseyin YILMAZ ve Ahmet KÖSE 1993 yılında ikinci kez görüşmüşler ve bu tarihten itibaren çok yakın arkadaş olmuşlardır. Bu gruba kısa bir süre sonra Arif YILMAZ katılmıştır.

      1993 yılında Ahmet KÖSE, Akın BOZKURT, Hüseyin YILMAZ ve birkaç arkadaşı ile Tonga Grubu’nun temellerini atmışlardır. Bu yıla kadar Ahmet KÖSE Uludağ orman alanlarının patikalarını çok az bilmekte, Akın BOZKURT ise gerek oduncu Arif, gerekse Remzo nedeniyle patika uzmanıdır. Ahmet KÖSE’nin oluşturduğu diğer grup ise yeğeni Ramazan KÖSE, Bekir ŞİRİN, İsmail İSLAM, Neşat ERDOĞAN, Serdar İNCE ve birkaç arkadaşı şeklinde oluşmuştur.

      1993 yılında itibaren Uludağ’a giden Bekir ŞİRİN 1996 yılında Ahmet KÖSE’yle dağcılık eğitimlerine başlamıştır. Çobankaya’da ve Elvan Kaya’da, Delikli Kaya’da Ahmet KÖSE’ nin tırmanışlarında bulunmuştur. Özellikle kış tırmanışlarını Ahmet KÖSE rehberliğinde Bursa Kronik içinde yapmıştır. Faaliyetleri arasında 1999 sonbaharında resmi olarak Ahmet KÖSE ’nin eğitmenlik yaptığı kursta belgesini almıştır. Halen Yıldırım Dağcılıkta ve ferdi faaliyetlerde küçük dereceli tırmanışlar yapmaya devam etmektedir.

      1997 yılından itibaren bu grubu geliştirmeye çalışan Ahmet KÖSE; Serdar İNCE, Tanju YÜZEN, Tuncel KUNDAKÇILAR ve diğer birçok kişiyi bu gruba katmış ve Ahmet KÖSE grubun Uludağ’ın bilinen tüm yürüyüş patikalarını öğrenmesi ve Bursa’da bir treeking grubunun oluşmasını sağlamaya yönlendirmiştir. Ahmet KÖSE’nin bu amacının nedeni yüzyıllardır bilinen ve kullanılan Uludağ yürüyüş yollarının Uludağ’ı bilmeyen, dağcılığı bilmeyen insanlara dağcılık adı altında yürüyüşler yaptırılıp haksız kazanç elde edilmesine engel olmaktır.

      Ahmet KÖSE, oluşturduğu bu iki grubun birini yürüyüş ve kampçılık grubunu, diğerini ise dağcılık grubu olarak yetiştirmeyi hedeflemiştir. Bu sebeple; her iki grup zaman zaman aynı etkinlikte bulunmuştur. Ancak; her iki grubunda grup önderi Ahmet KÖSE ’dir. Ancak; Akın BOZKURT’un bulunduğu grupta rehber odur. Ahmet KÖSE; ortalık bazı işgüzarlara kalmasın diye yağmurda dahi dağa gitmeyen Akın BOZKURT’u Uludağ rehberi şeklinde lanse eder ve yıllar sonra amacı gerçekleşir. Başka hesabı olanlar da turizm işine resmen başlarlar. Aslında KÖSE turizme karşı değildir. Sadece dağcılık adı altında  turizm yapılıp, insanların kandırılmasına karşıdır. Kaldı ki o ekipten Ertuğrul DEMİRTAŞ ’ın akrabası olan Yesrib Turizm’le çalışmasını bizzat kendi sağlamıştır.

      Sonuçta; 1995-1999 yıllarında Ahmet KÖSE; Akın BOZKURT ile Uludağ’ı daha yakından tanımıştır. Kendi oluşturduğu yürüyüş ve kampçılık faaliyetleriyle, Bursa Kronik adını alan ve zaman zaman 70 kişiye kadar ulaşan dağcılık grubu ile faaliyetlerini yürütmektedir.

            Ahmet KÖSE bu dönemde daha sonradan adı Tonga olan yürüyüş grubunun dışında ikinci bir grup oluşturmuş Bursa Kronik adı ile bilinen bu grubu dağcılık hedeflerine yönlendirmiştir. Ancak Bursa Kronik’e ağırlık vermiş, yürüyüş amacında olanları Akın BOZKURT ‘un çevresinde toplamıştır.

            Serdar İNCE Hacettepe’de Ahmet KÖSE ’nin öğrencileriyle arkadaşlığına müteakip Bursa’ya yerleştiğinde Ahmet KÖSE tarafından, Akın BOZKURT ’la tanıştırılan ilk kişidir. Bakacak Kayalıkları’nın alt bölümünde bulunan ve eskiden Nurcular Pınarı olarak bilinen kayalığa piknik yapmak için gelindiğinde grubun rehberliğini yapan Akın BOZKURT ’un bazen patikayı şaşırması nedeniyle tongaya düştük şeklindeki yaklaşımından dolayı bu kayalıkların adı Tonga Kayalıkları, Akın BOZKURT ve Serdar İNCE’nin bulunduğu bu grubun adı da Serdar İnce tarafından Tonga Grubu olarak konulmuştur.

            Ahmet KÖSE ’nin , Akın BOZKURT aracılığıyla Bursa’daki dağ yürüyüşleri ve kampçıları organize etme çabası neticesinde oluşan bu grup, amaç olarak dağlarda gezmek ve kamp yapmak çabasındadır. Öte yandan Ahmet KÖSE bir dağcı grubu oluşturma çabasını da Bursa Kronik Grubu’yla gerçekleştirmiştir. Bursa Kronik ekibinin bir kısmı bu yıllarda şehir dışındaki davetlere katılmış, Antalya’ya, Manisa’ya, şenliklere iştirak etmişlerdir. Bu dönemde Dışkaya Dağları da bu gruba tanıtılmış ve grubun bu bölgede tırmanışlar yapması sağlanmıştır.

 ( 1998 – 2000 ) TONGA DOĞAYÜRÜYÜŞÇÜLERİ GRUBU

             1999 yılında Hüseyin YILMAZ’ın teşviki, desteği ve ısrarı nedeni ile ikinci kez Dağcılık İl Temsilciliğine aday olan Ahmet KÖSE 1999 yılı sonbaharından itibaren yeni görevi nedeni ile Akın BOZKURT’tan faaliyet anlamında uzaklaşmış ancak grubun geliştirilmesi için destek vermeye devam etmiştir. Sonradan bu grubun içinden Turgut DOĞAN Tonga Doğa Sporları Derneği adı ile bu grubu bir doğa sporları kulübü şekline çevirmiştir.

            Daha sonraki yıllarda bu grup Turgut DOĞAN başkanlığında dernek olup çok nitelikli doğa sporları faaliyetleri ve aktivitelerine imza atmıştır.

 1996-1999 BURSA KRONİK DAĞCILAR BİRLİĞİ

              Liseli yıllarda izcilik faaliyetlerine katılmış olan İsmail İSLAM daha sonra GSİM bünyesinde dağcılık faaliyeti adı altında faaliyetlerde bulunan arkadaşları nedeniyle dağcılıkla tanışmıştır. Kendisi yürüyüş ve kampçılık yapmakta olup, yaptığı bu işe o yıllarda hobi dağcılığı demektedir. Yine o yıllarda ip veya kazmalar ile emniyet alıp tırmanışlar yapan ya da bilinen yüksek irtifa dağlarına tırmanan sporculara profesyonel dağcı denmektedir. Bu dönem İl Temsilcisi Ahmet AYDIN dönemidir. 1996 yılında Ahmet KÖSE’ yi tanıyan İsmail İSLAM malzeme problemi nedeniyle kampçılık gereçlerinin olmadığı sıkıntılı bir dönem yaşamıştır. Battaniyeden tulum yaparlar, 15 kg. çadırla dağa giderler ve başka hiç bir malzemeye sahip değildirler.

            Bursa Kronik ekibi 1999 Gölcük Depreminde gönüllü olarak görev almış ve ekip başkanlığını Ahmet KÖSE yapmıştır.

            İsmail İSLAM’a göre dağcılık camiasında kişisel çekişmeler çok yoğundur. Neden böyle olduğu konusunda da bir yorumu yoktur. Halbuki bu düşüncesi çok eskiden beri var olan dağcılar ile kendini dağcı zannedenler arasındaki yerleşik zıt yorumlardan kaynaklanmaktadır.

            İsmail İSLAM; gerçekte dağcılık adıyla ilk kez Ahmet AYDIN ’ın İl Temsilciliği döneminde eski izci arkadaşlarının faaliyetleri ile tanışmıştır. Buradan edindiği bilgilere göre trekking, tırmanış, zirve yürüyüşü dağcılığın kollarıdır. Dolayısıyla kendisi tırmanışı benimsememiş yerine doğa sever çevreci bir kimlikle hobi olarak dağcılık yapmıştır.

            İsmail İSLAM’ın 1991 – 1996 yılları arasında il temsilciliği bünyesinde tanıştığı, eski izci yeni dağcılar, ona göre hobi dağcısı, çevreci ve dağ severdir. Yine ona göre tırmanış yapan kişiler profesyonel dağcılardır. Yine bu dönemde dağcılıkla kendisini tanıştıran grubun ve il temsilciliğinin elle tutulur bir faaliyeti yoktur.

            1997 yılından itibaren Ahmet KÖSE’ nin önderliğinde sayısı yetmişlere varan bir arkadaş grubu oluşmuş ve Bursa Kronik adı Ahmet KÖSE tarafından korunmuştur.

            Bu grup, uzun yıllar çoğunluğunun yürüyüş ve kampçılık yaptığı, bir kısmının da dağcılık yapmaya çalıştığı bir grup olarak yaşamıştır. Daha sonra bu grup üyelerinden Neşat ERDOĞAN, GSİM Spor Kulübü Dağcılık Birimi’nden birkaç sporcu ile birlikte Ahmet KÖSE’nin teşviki ve yönlendirmesiyle Sarp Dağcılık Kulübü’nü kurmuştur. Ancak kulüp ölü doğmuş, Neşat ERDOĞAN’nın tavırları nedeniyle kulüp üyeleri faaliyetler yapamamıştır. Fakat Neşet ERDOĞAN sonradan dağcılık federasyonu teknik kurulunda görev almıştır.

            Bursa Kronik o yıllarda 35 – 40 civarında faaliyet yapan 70 civarında üyesi olan bir arkadaş grubudur. Aralarında dağcılık yapmaya çalışanlar ve hobi dağcılığı adı altında yürüyüş ve kampçılık yapanlar zaman zaman ters düşmüşlerdir. Ancak sorunun temelinde ta 1950’lilere kadar yatan dağcılar ile dağcılık yapmayanlar, kendini hobi dağcısı olarak nitelendirip yürüyüş ve kampçılık yapanların ya da kayakçıların zıtlaşması vardır.

            İsmail İSLAM ’a göre hayatta hiçbir yere gelememiş, şehir hayatında statü elde edememiş, egolarını tatmin etmek için bencil bazı kimseler 8 – 10 kişiyi arkalarına taktıkların da kendilerini profesyonel dağcı gibi tanıtıp, diğerlerini de küçümseyerek davranmakta karşılaştıkların da selam dahi vermediklerini görmekte ve buna da üzülmektedir.

            Her ne kadar farklı düşüncelere sahip insanlar olmaları nedeniyle taraflar kopuyor olsa da yine en önemli nedenlerin başında kişilerin yaş ilerledikçe hobi alanlarına zaman ayırmama nedenleri gelmektedir. Bütün bunların dışında dağcılık camiasındaki bu çekişmeleri, aslında toplumun genelindeki çekilmelerden ayrı tutmak doğru olmaz çünkü her topluluk bir toplumun parçasıdır ve onun özelliklerini taşır.

            İsmail İSLAM; il temsilciliğinin 1999 sonbahar ve 2000 kış – ilkbahar eğitim dönemlerinde rehber olarak faaliyetlere katılmış ve bu vesileyle spora katkı sağlamıştır.

      1997 yılında oluşan Bursa Kronik Dağcılar Birliği Uludağ Kilimli Gölde tope-rope antrenmanlar ile Çobankaya ve Bakacak Kayalıkları’ndaki aynı nitelikteki tırmanış faaliyetlerini az sayıda kişiyle yapmaktadır. Ancak; Ahmet KÖSE bu dönemde yani; 1995’li yıllarda Gündoğdu Kayalıkları’nı keşfetmeye başlamıştır.

      Ahmet KÖSE’nin oluşturduğu bu iki gruptan dağcılık grubu özellikle Uludağ plato kuzey yamaçlarında ve Koçkayalar ’da yaz ve kış eğitim faaliyetleri niteliğindeki faaliyetlerde bulunmuştur. Ahmet KÖSE dağcılık yaparken  birileri de Demirtaş Kulübü dağcılık biriminden bazıları yürüyüşler yaparak biz dağcılık yapıyoruz diye insanları yanlış bilgilendirip, turizm işi yaptıklarından dolayı  Turizm Müdürü Vatan ERCAN tarafından savcılığa   şikayetçi olunmuş, ama bu durum bazı kimselerce il temsilcisi klubümüzü kapattırdı şeklinde ifade edilmiştir.

 1995-1997 ERTUĞRUL DEMİRTAŞ DÖNEMİ DOĞA TURİZM FAALİYETLERİ

       1995 yılından itibaren edindiği deneyimlere bağlı olarak Ertuğrul DEMİRTAŞ dağcılık faaliyetleri adı altında doğa yürüyüşleri yapıp bu yürüyüşlerde kazanç elde etmeye başlamış ve bu yönüyle Bursa ’nın ilk doğa turizmcisi sıfatını kazanmıştır. Ertuğrul DEMİRTAŞ kendi yolunu çizmiş Bursa’nın ilk doğa turizmcisi olma unvanını o günden   bu yana ticari yaşamında kullanmıştır.  Başlangıçta dağcılık adıyla yaptığı bu faaliyetleri daha sonra doğa yürüyüşleri adıyla yapmaya devam etmiştir. Demirtaş Dağcılık Birimi’nin yaptığı bazı doğa yürüyüşlerin de sporla ilgisi olmayan doğa severlerin sayısı yüzün üzerinde olmuştur.  O günkü koşullarda bu sayıdaki gruplardan toplanan paralar çok miktarda ve çeşitte malzeme almaya yetecek kadardır. Demirtaş Spor Kulübü’nde ücret karşılığı makbuzsuz toplanan paralarla yaptırılan yürüyüşlerde, çoğunlukla Ertuğrul DEMİRTAŞ rehberlik yapmıştır. Durumu öğrenen  dönemin Turizm  İl Müdürü Vatan ERCAN ’ın bazı turizm acentelerinin şikayeti üzerine suçüstü yakalaması ve dernek statüsün deki kulüp hakkında Emniyet Müdürlüğü Dernekler Şubesince denetlenme süreci başlatılmıştır. Sonuç olarak kulüp yönetimi dağcılık birimini kapatma kararı almıştır. Ayrıca yapılan bu yürüyüşlerden toplanan paralardan Demirtaş Spor Kulübü’nün yöneticilerinin başlangıçta haberi olmamış ancak mali polis tarafından defterlerin incelenmesi sürecinde konudan haberdar olmuşlardır.  Daha sonra bu olay, gerçeği bilen bazıları tarafından saptırılmış, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün kulübü kapattırdığı şekilde gerçek dışı beyanlarda bulunmuşlardır.  Yürüyüşlerden toplanan paraların asıl amacı kulübe malzeme almak olmuştur ancak, hiç biri kulüp üyesi olmayan dağcılar satın aldıkları bu malzemeleri kulübe demirbaş kaydetmemişlerdir. Daha sonra dört ayrı gruba ayrılan ve yalnızca dört yıl bir arada bulunan bu kulüp adına faaliyette bulunan kişilerden BUDAK kurucuları tüm malzemeyi kişisel malzeme olarak kabul edip yeni kulüplerine taşımışlardır.

      Korkut GÜVEN ’e göre bu malzemeler her ne kadar kulüp adına yapılan yürüyüşlerden toplanan paralarla elde edilmiş olsa da ; “Çoğunluk sporcu BUDAK adı altında spora devam edeceğinden malzemeler yeni kurulan bu kulübe aittir.” mantığı ile kulübün malzemelerini BUDAK’ a taşımıştır.         

      Ancak Nazif MAKAS’ın başında bulunduğu grup, Ertuğrul DEMİRTAŞ, Mustafa İŞCAN bu görüşe hiçbir zaman katılmamış tam tersine kendi iradeleri dışında haksız yere bu malzemelere bir anlamda el konulduğunu düşünmüşlerdir. Bu yüzden taraflar sonraki yıllarda birlikte faaliyet düzenlememişlerdir. Diğer yandan kulübün yöneticileri durumu öğrendiklerinde yasal başvuru yapmak istemişseler de ne kadar malzeme olduğu, ne zaman alındığı, kime verildiği, nerede saklandığı bilinmediğinden kulüp adına toplanan paralarla alınmış olsa da demirbaş listesine girmediğinden hatta kulüp yöneticileri bu durumu bilmediklerinden bu haksız tavır karşısında kulüp yönetimi hukuki yollara başvuramamıştır. Bu yüzden Nazif MAKAS ve ekibi, Mustafa İŞCAN ve birkaç arkadaşı ile Ömer KALKANLI ve Özgür TAŞKIN bu olayda haksızlığa uğradıkları gerekçesiyle BUDAK kurucuları ve üyeleriyle mesafeli olmayı tercih etmişler ve hatta gıyaplarında çok ağır eleştirilerde bulunmuşlardır.   

            1990’lı yıllardan itibaren Bursa’nın yoğun bir göç alması nedeni ile birçok genç insan yeni geldikleri bu ilde sosyal bir ortam bulmak adına yükselen değer olan doğa turizmi faaliyetlerine ilgi duymuş ve hiç tanımadıkları bilmedikleri çevrelere girerek ücret karşılığı da olsa gerçekte yüzyıllardır kullanılan patikalarda yürütülerek bilmedikleri bir spor dalı olan dağcılığı yaptıklarını zannederek bu yeni çevrelere katılmışlardır. 

1996-2001 EKİPSAR GRUBU ( ARAMA KURTARMA VE SPOR ARAŞTIRMA REHBERLİK EKİBİ) FALİYETLERİ

              EKİPSAR ‘ın 1996 yılında dağılma sürecinden önce ekip üyeleri dağcılık yapabilmek dağlarda olabilmek adına sponsorlar bulabilme çabalarına girmişler ve 1996 yılında CAT ayakkabı firması sponsorluğunda muhtelif illerimizdeki önemli dağlara tırmanışlar yapmışlardır. Bu dağların bulunduğu yerlere bisiklet ile gitmişlerdir. Aynı yıl içinde CAMEL sigara firması ile sponsorluk sözleşmesi yapmışlar ancak bu sözleşme gereği yapılacak faaliyet gerçekleşmemiştir. Daha sonra Saray Bisküvileri’nin sponsorluğunda Kaçkar Dağları’na gitmişler ve sponsorluk ile ilgili ilk deneyimleri yaşamışlardır.

            Hiçbir kursa ve eğitime gitmeden arama kurtarma mağaracılık dağcılık gibi konularda faaliyetlere katılan EKİPSAR üyeleri 10.000’e yakın slayt çekimi yapmış bir çok kurum ve kuruluşu dağcılıkla tanıştırmışlardır.

            1996 yılında EKİPSAR üyeleri dağılınca Oğuz ERBAY, EKİPSAR adında Reklam Tanıtım Satış Destekleme Hizmetleri LTD.ŞTİ. kurmuştur. Bu şirket dağcılık, arama kurtarma, mağara araştırmaları ve yine sosyal yardım adı ile birçok sosyal faaliyetlerde bulunmuş bir taraftan da ticari faaliyetlerini sürdürmüştür. EKİPSAR LTD.ŞTİ. 6-7 yıl sonra kapanmıştır.

 1997-2000 DEMİRTAŞ SPOR KULÜBÜ DAĞCILIK BİRİMİ (HASAN ÖREN, ERTUĞRUL DEMİRTAŞ, NAZİF MAKAS, KORKUT GÜVEN, MUSTAFA İŞCAN )

      Hasan ÖREN tarafından birkaç liseli izciye Demirtaş Spor Kulübü adına lisans aldırılmış ve bu kulüpte ilk kez dağcılık branşı gündeme gelmiştir. Daha sonra hiçbir faaliyet yapılamamıştır. Ancak 1997 yılına gelindiğinde yine Hasan ÖREN’ in kulüp yönetimi ile olan ilişkileri neticesinde bu kulübe Nazif MAKAS, Ertuğrul DEMİRTAŞ, Korkut GÜVEN ve diğerleri katılmışlardır.  Burada başlatılan dağcılık eğitimleri adı altındaki eğitimler katılımcılardan para toplanarak yapılmıştır.  Bu paralarla alınan ekipmanlar kullanılarak yapılan eğitimlerden bazı üniversitelilerde yararlanmışlardır. Bunlardan biri olan Ömer KALKANLI, daha sonra bu kulüpten ayrılmış birkaç arkadaşıyla spor tırmanış ağırlıklı faaliyetlerine devam etmiştir.   Ancak Ömer Aladağlar ’da ciddi bir kaza geçirip iyileştikten sonra Narlıdere ’de emniyet aldığı kayanın kopması neticesinde ölmüştür

            2000 yılına gelindiğinde özellikle Korkut GÜVEN’ in ayrılıp başka bir kulüp kurmak istemesi, kulübe 1997 yılından sonra katılanlarla ayrılmaları bugünlerde de yine Nazif MAKAS’ın da kendi  grubuyla  kulüpteki yaşananlardan duyduğu rahatsızlıklardan dolayı ayrılması, Ertuğrul DEMİRTAŞ’ ın doğa turizm  faaliyetlerine yönelmesi ve kulübün Turizm İl Müdürü tarafından ticari mahiyette doğa turları düzenleniyor olmasıyla alakalı dernekler masasının teftişine konu olması birimin üyelerinin tümüyle dağılması 50 yıllık kulüpte sonradan gelen ve birkaç yıldır faaliyet yapan dağcıların kulübün adına bir nevi yolsuzluk iddiaları ile anılır olması hatta Ertuğrul DEMİRTAŞ’ ın bu sebeple yargılanmış olması kulüp yönetiminin  bu branşı kapatmasına neden olmuştur.

            Daha sonraki yıllarda Korkut GÜVEN, BUDAK Kulübü başkanlığından istifa edince yeni başkan ve yöneticiler Nazif MAKAS ve ekibine iyi niyet ziyareti yapıp buzları eritmiştirler.

            1997 döneminde Uludağ’da yürüyüşler yapan Mustafa İŞCAN daha sonra 1997 yılından itibaren Demirtaş Spor Kulübü Dağcılık biriminde diğerleri ile beraber kulüp içi eğitimlere katılmıştır.

            Mustafa İŞCAN Demirtaş Spor Kulübü adına faaliyetler yapan Ertuğrul DEMİRTAŞ, Nazif MAKAS ve Korkut GÜVEN grup arkadaşları ile bu kulüpten ayrıldığında tek başına bu kulüpte kalmış, diğerleri ile birlikte hareket etmemiştir. Bir süre sonra da kulüp yönetimi dağcılık birimini kapatınca uzun süre ferdi yürüyüş, kamp faaliyetleri yapmış daha sonra da Çelebi Mehmet Gençlik ve Spor Kulübünde dağcılık branşında faaliyetlere devam etmiştir.

            Mustafa İŞCAN ’a göre Demirtaş Spor Kulübü Dağcılık Birimi’nin dağılmasının nedeni İl Temsilcisi’dir. Ancak gerek dağcılık birimi başkanı Korkut GÜVEN gerekse eğitmenlerden Nazif MAKAS ve yine dağcılık biriminin rehberlerinden Ertuğrul DEMİRTAŞ ’a göre bu iddia tümü ile yanlış ve asılsızdır. İl temsilciliği makamının mevcut mevzuata göre böyle bir yetkisi ve yaptırımı zaten olanaksızdır.   

            Yıllar sonra Mustafa İŞCAN hariç Demirtaş Spor Kulübü adına faaliyet yapan hiçbir sporcu kulübe bonservis parası ödememiştir. Çünkü hiç biri bu kulübün üyesi değildir. Zaten herkesin her zaman spor müdürlüğünden lisans çıkarma olanağı olduğu halde bu kulübün dağcılık birimi belirli faaliyetlerde ücret ödeyenlere lisans çıkartan bir anlayışa da sahiptir.     

            1987 yılında yani Hasan ÖREN’ in Demirtaş Spor Kulübü’nde bir şekilde başlattığı dağcılık branşında 10 yıl sonra kulübe katılan Nazif MAKAS, Korkut GÜVEN ve bazı arkadaşları özellikle 1998 -  1999 yıllarında para karşılığı dağcılık adı altında yaptırdıkları doğa yürüyüşlerinden elde edilen gelirlerle alınan malzemeleri Korkut GÜVEN ve birkaç arkadaşı kendilerine mal etmiş hem Nazif MAKAS ve arkadaşlarından hem de Ertuğrul DEMİRTAŞ ve Mustafa İŞCAN ve arkadaşlarından kaçırmışlar, herkesin hakkı olan bu malzemeleri BUDAK ( Bursa Dağcılık ve Doğa Sporları İhtisas) Kulübü’nde sonradan kendilerine katılan ve geçmişe ait hiçbir bilgiye sahip olmayan kulüp  üyeleriyle  kullanmaya devam etmişlerdir. Karşılıklı iddialar ve sövgüler o gün bugündür taraflar arasında küslük ve zıtlaşmayla devam etmektedir.

            Demirtaş Spor Kulübü’nün ve bilahare Ertuğrul DEMİRTAŞ’ ın kanunlara aykırı olarak para karşılığı bu yürüyüş faaliyetleri seyahat acentası sahibi TURSAB bölge başkanının dikkatini çekmiş işte bundan sonra söz konusu olayla ilgisi olanlar ya yargılanmış ya da zaten üyesi bile olmadıkları Demirtaş Spor Kulübü’nden fiilen ayrılmışlardır.

            Yıllar sonra 1997 – 2000 yıllarında Korkut GÜVEN, Nazif MAKAS ve bazı arkadaşlarının Hasan ÖREN ve birkaç arkadaşınca Demirtaş Spor Kulübü dağcılık bölümüne davet edilmesi süresinde öncelikle malzeme ihtiyacını gidermek için doğa yürüyüşleri yaptırılıp toplanan paralarla malzeme alınmasının nedeni bir anlamda ihtiyaçların giderilmesine katkı sağlamıştır.

            Nazif MAKAS ve Korkut GÜVEN ile birkaç arkadaşı izcilikten arkadaşları olan Hasan ÖREN’in kulübü Demirtaş Spor Kulübü’nde 1997 yılında faaliyetleri canlandırmak adına ilk kez bu kulüb adına faaliyetlere başlamışlardır. Ancak 1997 – 2000 yılları arasında bir iki kişi dışında bu kulübün üyesi hiçbir sporcu yoktur. Bu kulübe yürüyüş faaliyetleri amacıyla gelenlerden toplanan paralarla malzemeler alınması ve bu malzemelerin sonradan paylaşma sorunu ortaya çıkması Nazif MAKAS ve Korkut GÜVEN’ in arasını açmıştır.  

            1997 yılında Ertuğrul DEMİRTAŞ’ ın ve Hasan ÖREN’ in kişisel çabaları ile Demirtaş Spor Kulübü’nde dağcılık faaliyetleri başladığında Korkut GÜVEN, Nazif MAKAS ve gurubu ile ilk kez bu yıl Demirtaş Spor Kulübü dağcılık birimi sorumlusu olarak spor faaliyetlerine devam etmişlerdir.

            Ertuğrul DEMİRTAŞ ’in Kulüp adını kullanarak yaptırdığı yürüyüşlerden toplanan paralarla aldığı iki adet iple ilk kez bu kulüpte antrenman düzeyinde üstten emniyetli tırmanışlar yapan birkaç kişilik sporcu grubu oluşmuştur.

          2001 yılında ise Yıldırım Belediye Spor Başkanı Cemil YILDIRIR’ın daveti ile bu kulüpte dağcılık birimi kurup başkanlığına başlamıştır.

            Bu dönemde yapılmaya çalışılan birkaç eğitimle nitelik olarak dağcılık federasyonu eğitimlerinin çok altında temel eğitim düzeyinde eğitimler yaptırıldığı ve bunun da nedeninin malzeme azlığı olduğu söylenmektedir. Bu eğitimler daha ziyade yürüyüş ve çadırlı kamp niteliğinde eğitimlerdir.

            Bununla birlikte bu birkaç yıl Demirtaş Spor Kulübü’nde Korkut GÜVEN kazma krampon tekniklerini Volfram Maden binalarında hafta sonuna sığdırdığı kamplarla yapmaya çalışmışlardır.

            Demirtaş Spor Kulübü’nün her ne kadar dağcılık faaliyetleri söylenmiş olsa da dağcılık adına Uludağ’da yaptıkları ilk ve tek şey 2000 yılı itibari ile bir tek sporcularının Küçük Zirve Diyagonal rotası tırmanışı yaptığı bilinmektedir.

            Öte yandan aynı tarihlerde ilk temsilciliği faaliyetlerine katılan ve yalnızca sekiz günlük dağcılık geçmişi olan 15-20 kursiyer dağcı, Diagonel rotadan Küçük Zirveye tırmanmaktaydılar.

            Demirtaş Spor Kulübü ilk defa 1999 yılı sonbaharında dağcılık federasyonu eğitim yönetmeliği icabı yürüyüş ve kampçılıktan ibaret olan dağcılık temel eğitimi adı altında bir eğitim vermiş ve bu eğitimde Korkut GÜVEN, Nazif MAKAS görev almıştır.

            Demirtaş Spor Kulübü’nde Mustafa İŞCAN hariç hiçbir dağcı kalmamıştır. Bir kısmı BUDAK ’ı kurmuş, bir kısmı Yıldırım Dağcılık Kulübü’ne katılmış, diğer bir kısmı üniversite bünyesinde devam etmiş ve Ertuğrul DEMİRTAŞ ’ta ticari faaliyetlerini kendi adına sürdürmüştür.  Dağcılıktan önce sosyal faaliyetlerde bulunmayan evinden işine işinden evine düzenli bir hayatı olduğu bilinen Korkut GÜVEN spor denilince rekabet ve kazanmayı anlayan bir görüşe sahiptir. Halbuki dağcılık da ne yarış vardır ne de zirve başarısı. Sonuçta dağcılık temelde entelektüel bir alan olan Alpinizmden doğmuş bir spordur. Korkut GÜVEN’ in dağcılığı bir liderlik sporu, rekabet sporu olarak görme anlayışı ve bu anlayışla oluşturmak istediği grup BUDAK Kulübü olmuştur. Birçok deneyimli dağcıya göre bu sporu tanımlayan sıfatlar dağcılıkta yoktur. Aksine dağcılık bir özgürlük sporu, ekip sporu, paylaşım sporudur şeklinde düşünceye sahiplerdir.

  1997-1999 B.T.B.M. BÖLGE DAĞCILIK AJANLIĞININ DAĞCILIK ESKİ AJANININ GRUBU YAPTIĞI FAALİYETLER (SAİT SAKA İRANLILAR GRUBU -BAZI DSİ’LER- BURSA KAYAK ANTRÖNÖRLERİ DERNEĞİ – G.S.İ.M. SPOR KULÜBÜ – OĞUZ KANBİR) 

              Kendisi dağcı olmayan Oğuz KANBİR memur olarak çalıştığı kurumun yani GSİM nin spor kulübü başkanlığını 1997-1999 yıllarında yapmıştır. Bu dönemde bu kulüp ile kayak hakemleri derneği birlikte Uludağ’a çok sayıda doğa yürüyüşleri geçekleştirmişlerdir. Ayrıca 1995 – 1998 yılları arasında GSİM ’nin kulüp döneminde Bursa’da yapılan kamplarında öğretmenlik yapmıştır.

            Özellikle 1995 – 1998 yıllarında dağcılık faaliyeti adıyla kayak evi binasına gelip burada kalıp kayak yapmışlardır.

            GSİM Spor Kulübü 1997 yılında kurulduğundan yürüyüşlere katılacak olanlar Bursa Ulucami önünde toplanır buradan Uludağ’a teleferikle çıkılır. Bazen de yürüyerek çıkılıp yürüyerek inilirmiş.       

            Dağcılık branşında GSİM spor kulübünün on beşe yakın sporcusu vardır. Bu sporcuların sözcüsü Sait SAKA’dır. Çok kısa varlık gösteren bu kulübün kapatılmasına sebep olayların başlangıcın da bu branşın kulüpteki sporcuları vardır.

            Bu kulübün Uludağ dışında herhangi bir faaliyeti olmamıştır. Ancak bu kulübün birkaç sporcusu Federasyon eğitimlerine gönderilmiştir.

            Bu kulüp Yeşil Dağcılık Kulübü’nden sonra dağcılık branşında tescilli Bursa’nın ikinci kulübüdür.

            Bu kulübün en önemli faaliyetlerinden biri 30 Ekim 1997 yılında Buttim binasından bir ip boyu iniş gösterisidir. Bu inişi Olcayto GÜLEÇ yapmıştır. İnilecek parkur bir ip boyudur. Ancak Bursa’da böyle bir ip bulunamamış, bu yüzden bu inişte kullanılan ip Dağcılık Federasyonu’ndan temin edilmiştir.

           Oğuz KANBİR kulübün faaliyet yaptığı toplam 3 yıllık sürecin tamamına yakınında başkanlık yapmıştır. Ancak dönemin il müdürü kulübe sıcak bakmıyordur. Ve kulübün kapanma süreci başlamıştır. Bu süreçte kulübün yönetimine dağcılar geçmiş kulüp başkanı Sait SAKA olmuştur. Ancak kulüp çalışmalarını bu grup çok da iyi götürememiştir. Bu nedenle 1999’un sonlarında bu kulüp kapatılmıştır.

            Bu kulüp dağcılık birimi Latif Osman ÇIKIGİL anma tırmanışı adı altında yürüyüşler yapmış bu kulübün dışında aynı tarihte Bursa’da üç ayrı grup daha aynı adla faaliyette bulunmuştur. Oğuz KANBİR in başkanlığında Bursa’nın ikinci tescilli dağcılık kulübü olmak dışında, ilk kez bir kulübe Bursa’da topluca bir malzeme alımı yapılmıştır.

            Oğuz KANBİR ’den sonra bu kulübün herhangi bir resmi faaliyeti veya bilinen önemli bir faaliyeti olmamıştır. Aynı dönemde 1999’un sonbaharından önce bir yıl kadar Nizamettin EROL il temsilciliği yapmıştır. EROL’un dağcılıkla ilgisi memleketi olan Rize’nin dağları ile tanınıyor olmasıdır.

            Demirtaş Spor Kulübü Dağcılık Birimi üyelerinin kendilerinden önce kurulan GSİM Spor Kulübü Dağcılık Birimi üyeleri ile yoğun bir çekişmesi vardı. Bu durum özellikle Sait SAKA ile Korkut GÜVEN arasında çok açık şekilde görülüyordur. Oğuz KANBİR ‘e göre bu çekişmenin nedenleri arasında dağcıların özgür ruhlu olmaları yatmaktadır. Bu kulübün yaptığı yürüyüşlerde kayak hakemleri derneğinden eski dağcılardan Gazi KADOGEN rehberlik yapmıştır.

            Kulüp kurulduğundan itibaren kayak hakemleri ile birlikte faaliyet yaptığından dağcılık biriminde de yazları yürüyüş ve kampçılık kışları kayak yapıldığından özellikle bu kulübün dağcılık faaliyetleri Faruk SÜKAN’nın tur kayağı eğitimleri dahilinde gerçekleşmiştir.

            İl temsilcisi Mustafa BOZKURT döneminde federasyonun tur kayağı kurulunda yer alan Sait SAKA Uludağ’ın kayak olanaklarından yararlanmayı önermiş, bu yıllarda Uludağ’da il temsilciliği faaliyetleri arasında ezici bir çoğunlukla kayak evi tesislerinden yararlanarak kayak faaliyetleri yapılmıştır. Böylece Sait SAKA ’nın çabası ile Uludağ kayak evinden ilk defa dağcılar kayak yapma gerekçesi ile yararlanmıştır. Bu yıllarda dağcılık adına yapılan en yoğun iş Uludağ kamplarıdır.

            Sait SAKA Türkiye de bir ilki gerçekleştirmiş resmi faaliyet adı altında Uludağ Küçük Zirve yürüyüşünde Alaattin KARACAN ’ın nikah şahitliğinde Kirazlı Belediye Başkanı’nın kıydığı nikah ile evlenmiştir. Bu faaliyet Sait SAKA’ nın dağcılığı tanıtma çabasının temsili olmuştur.

  1999-2000 G.S.İ.M. SPOR KULÜBÜ SAİT SAKA (MUSTAFA AYDEMİR)

      Mustafa AYDEMİR, 2000 yılında kapatılan GSİM spor kulübü dağcılık biriminin başkanı Sait SAKA’nın bu yıl içinde yetiştirdiği sporculardandır. 2003 yılında kurulan Sarp Dağcılık Kulübü’nün üyesi olmuş daha sonra ise merkezi İzmir’de bulunan Zirve Dağcılık Kulübü’nün Bursa Temsilcisi olmuştur.

  1997-1998 G.S.İ.M. DAĞCILIK İL TEMSİLCİSİ NİZAMETTİN EROL DÖNEMİ

 

            Mustafa BOZKURT ’un 1997 yılında istifasına müteakip Uzay Pastahanesi ortağı Rizeli Nizamettin EROL GSİM İl Temsilcisi olur. Bu tarihte GSİM Gençlik Spor Kulübü Dağcılık Birimi de kurulmuştur. Böylece Mustafa BOZKURT döneminde Sait SAKA ve arkadaşları aynı zamanda il temsilciliği faaliyetlerini de yürütmeye devam etmişler. Sait SAKA ve arkadaşları bir taraftan il temsilciliği adına Nizamettin EROL başkanlığında birkaç Uludağ yürüyüşü yaparken diğer taraftan tur kayağı faaliyetlerine devam etmiştirler.       

 1999 – 2000 G.S.İ.M. DAĞCILIK İLTEMSİLCİSİ (II. AHMET KÖSE DÖNEMİ- AHMET KÖSE, AZİZ DOĞAN, CUMHUR KANTARCI DÖNEMİ BAŞLANGICI OLAN SONBAHARA KADAR OLAN SÜREÇ )

             2000 yılı ilkbaharında Ahmet KÖSE Aziz DOĞAN’la Uludağ Kadıyayla’da karşılaşır. Dağcılığın sorunları üzerine fikir alış verişinde bulunan ikili dağcılık eğitimlerinin gerekliliğine karar verir. Cumhur KANTARCI Dumlupınar Üniversitesi’nden lisanslı dağcıdır. Bu tarihte yardımcı eğitmendir. Kısa bir süre önce 911 Arama Kurtarma Derneği’ne katılmış Dernek Başkanı Aziz DOĞAN ’a dağcılık eğitimi verebileceğini belirtmiştir.

            İkili 2000 yılı sonbaharında dağcı Cumhur KANTARCI ’nın eğitmenliğinde GSİM çatısı altında Dağcılık Temel Eğitimi Düzeyinde birlikte eğitim vermeye başlamışlardır.

        1999 yılında ikinci kez il temsilcisi olan Ahmet KÖSE; İsmail İSLAM, Ömer DEVECİ, Neşat ERDOĞAN, Bekir ŞİRİN, Evrim SIRMALI ve diğer 5-10 kişiyi düzenli dağcılık eğitimlerinden geçirmek niyetiyle Hüseyin YILMAZ ’ın sponsorluğunda faaliyetlere göndermiştir. İl Temsilcisinin her gruba eşit mesafede olması gereği AHMET KÖSE Bursa Kronik Dağcılar Birliği’ne de uzak durmuştur. Daha sonra, bu grup; grup dışından birkaç kişiyle birlikte bir araya gelmiş ve Sarp Dağcılık Kulübü adıyla altı ay kadar aktif faaliyette bulunmuş, Neşat ERDOĞAN’ın ilgisizliği nedeniyle dağılmıştır.  Ahmet KÖSE’nin ikinci kez il temsilcisi olması sürecine kadar eski bölge ajanı Özcan ALBUZ gerek il müdürlüğündeki muhasebe müdürü statüsü gereği, gerekse eski il temsilcisi olması nedeniyle bu tarihe kadar yapılan il temsilciliği faaliyetlerinde sporcu olarak faaliyetlere katılmıştır. Bu dönemden sonra bu faaliyetlerde sporcu veya idareci olarak adı geçmemektedir.

      Bu dönemde yani 1999’da   Bursa’da lisanslı sporcu sayısı yalnızca   34’tür. 2006 Ağustos sonunda ise sayı 2250’dir.  Faal sayı ise 490, klüp üyesi sadece 60’tır. 4 kulüp vardır.

      2000 yılına gelindiğinde Ahmet KÖSE artık yalnızca dağcılık faaliyetlerine yönelmiş ve bizzat kendisi Ahmet Bülent ÜÇOK, Sait SAKA, Songül SONAL, Korkut GÜVEN, Nazif MAKAS, Bülent KALE vb… nasıl, hangi yetkiyle ve hangi şartlarda eğitmenlik yapıyorlarsa   o şartlarda eğitmenlik ve eğitim faaliyetleri yapmıştır.

      1999 yılı sonbaharında başlayan ikinci Ahmet KÖSE dönemi BİRİNCİ YAZ TEMEL EĞİTİMİ ’ne Bekir ŞİRİN, Ömer DEVECİ, Serdar İNCE, Ahmet YILMAZ’ la vs…. 10 kadar kişi katılmış ve bu eğitim informal bir süreçte gerçekleşmiştir.

      2000 yılı kış temel eğitimi ise aynı formatta aynı gruba Uludağ’da muhtelif mevkilerde verilmiştir. Aynı yıl, bahar ayında üçüncü kez temel eğitim düzeyinde faaliyet tarzında eğitim yapılmış bu eğitime Bursa Dağcılık Derneği sponsor olmuş faaliyet Dışkaya Dağı Kızancık Hisarı kayalıklarında gerçekleştirilmiştir.

      2000 yılı bahar ayında Ahmet KÖSE ile 911 Arama Kurtarma Dernek Başkanı Aziz DOĞAN kendi gruplarıyla tesadüfen Kadıyayla’da mola sırasında karşılaşmışlar ve karşılıklı beraber olma niyetlerini ortaya koymuşlardır. Yine bu günlerde Ahmet KÖSE, Hamza ÇELİK ve Korkut GÜVEN ile birkaç arkadaşının Ender Çay Bahçesi’ndeki toplantıda ısrarla bir klüp olması gerektiğini bunun Budak adıyla faaliyet yapması gerektiğini söylemiştir. Ancak bu kişiler il temsilciliği makamına hep muhalif olmuşlardır.

      GSİM de ise 12 çift pert olmuş yerli bot, 2 adet çadır (üçgen pazarcı brandasından çürümüş çadır), 5 adet kazma ( biri kırık saplı inşaatçı kazmasından küçükçe)  dışında hiçbir demir başa kayıtlı malzeme yoktur. Zaten bu ekipmanlar Ahmet KOSE’nin birinci dönem il temsilciliğinde de vardır. Ancak; 6 adet anorak, 1991-1993 yılı arasında emanet alanlar tarafından bir şekilde iade edilmemiştir.

      1999-2000 yıllarında birkaç perlon, bir statik ip, 12 adet karabin dışında Ahmet KÖSE’nin herhangi bir kişisel malzemesi kalmamıştır. Çünkü; kazması ve kramponunu, hatta; ayakkabılarını yine çokça karabin vs….ekipmanı 1993 – 1995 yıllarında bazılarını satarak, bazılarını hediye ederek dağıtmıştır. Çünkü artık o, spor idarecisi, rekreasyon lideridir. Sonuçta; performans sporcusu kimliğine 1990 yılında son vermiştir. Hatta kendisini o günden beri sporcu değil spor idarecisi, 2000 yılından itibaren de spor kuramcısı, spor felsefecisi kimliğini uygun görmektedir.

      1997 yılında kurulan 1999 yılında kapanan GSİM spor kulübüne ait 2 adet yarım ip, 3 adet Salewa çadır, 6 adet mat, ve 6 adet tulum 2001  yılının Mayıs ayına kadar yani yaklaşık İki  sene haksız yere Sait Saka ve arkadaşları  tarafından kullanıldıktan sonra GSİM ye 2001 senesi Baharında  teslim edilmiştir. İşte bu ortamda, Cumhur KANTARCI çok önemli bir görev yüklenmiştir.

       Neticede: Ahmet KÖSE ’nin dağcılık ile ilgisi bir anlamda 1999 sonbaharından, 2003 sonbaharına kadar GSİM il temsilciliği tarihçesi içinde, 2003 yılı sonbaharından itibaren ise  on birinci dönemden yani: DATO tarihçesi içinde dağcılık ile ilgisi anlatılabilir. Hayatının toplam 4 yılı dağlarda geçen KÖSE bu yıla kadar yaklaşık 500 defa Uludağ zirve defterini imzalamış, 1000’den çok defa Uludağ’a çıkmıştır.

             Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nde 2001 yılından önce demirbaş listelerinde ip görülmemiştir. Ancak bazı faaliyetlerde dağcılık federasyonundan ip getirtildiği ve bunların öğrencilere gösterildiği bilinmektedir.

            1999 yılında Ahmet KÖSE GSİM’nin demirbaşında kayıtlı malzeme olarak verilmek istenen şeyler şunlardır;

- 6 adet Bursa Kayhan’da demirciler çarşısında imal edilmiş inşaatçı kazmasının küçük boyutlusu kazma. 2 ‘sinin sapı kırık.

- 2 adet pazarcı çadırı brandasından imal edilmiş üçgen demir iskeletli kumaşı çürümüş çadır.

-  12 adet tamamı çürümüş parçalanmış miadı dolmuş yeşil kundura marka dağ ayakkabısı;

adı geçen bu malzemeler demirbaş olarak Ahmet KÖSE tarafından kabul edilmemiş ve GSİM görevlilerince çöpe atılmak üzere ayrılmıştır.

            1999 yılının sonlarında GSİM spor kulübü dağcılık birimi kapatılmıştır. Bu durumda kulübün demirbaşında kayıtlı malzemeler mevzuat gereği GSİM ‘ne teslim edilmesi gerektiği halde 2001 yılının Mayıs ayına kadar teslim edilmemiştir. Bu malzemeler şunlardır.

            - 3 adet Salewa çadır

            - 6 adet Salewa Kuş tüyü uyku tulumu

            - 6 adet kırmızı renkli basit mat

            - 2 adet yarım dinamik ip

1. Özcan ALBUZ ve Ahmet Bülent ÜÇOK döneminde ayakkabılar, anoraklar, çadırlar, kazmalar.

2. Ahmet AYDIN ve Nazif MAKAS döneminde aynı malzemeler vardı. Ama anoraklar kayıptı.

3. I. Ahmet KÖSE dönemi aynı malzemeler vardı. Anoraklar geri getirilmedi.

4. 1998 Oğuz KANBİR GSİM Spor kulübü dönemi 3 adet Salewa dom çadır. 6 adet Salewa kuş tüyü uyku tulumu, 6 adet mat, 2 adet dinamik yarım ip..

 

     2. Ahmet KÖSE dönemi 1999 sonbaharında başlamıştır.  Bu dönem yaz temel eğitimi adı altında Bekir ŞİRİN, Ömer DEVECİ, Serdar İNCE ve bir grup arkadaşı federasyon yönetmeliği çerçevesinde söz konusu eğitimi yapmışlardır.  Bu yalnızca 34 lisanslı sporcu olduğu Bursa’ da 2. Ahmet KÖSE döneminin birinci yaz temel eğitimidir.

    2000’ in sonbaharına gelinildiğinde 4. yaz temel eğitimini Cumhur KANTARCI eğitmenliğinde, yine Federasyon yönetmeliği çerçevesinde uygulanmıştır.

     2003 yılı sonbaharına gelinildiğinde 10. dönem yaz temel eğitimi yapılmış, ilk kez Ahmet KÖSE’ nin oluşturduğu müfredatla standart yaz eğitimi denilen eğitim, 11. dönem olarak DATO (Dağcılık ve Tırmanış Okulu) bünyesinde başlatılmıştır.

      2006 yılı baharına gelinildiğinde 18. dönem standart yaz eğitimi yapılmış lisanslı sporcu sayısı 2210’na ulaşmıştır. Kış dönemi eğitimleri ise; 2000 kış (1), 2003 kış (2), kış temel eğitimi düzeyinde, 2005 kış (3) ve 2006 kış (4), kış standart eğitimi adıyla yapılmıştır. 1997 de spor şube müdürü olarak GSİM de göreve başlayan Hamza ÇELİK özellikle Demirtaş Spor Kulübü ile GSİM Spor Kulübü arasındaki problemlerin giderilmesi için özel gayret göstermiş ancak bu gayretleri netice vermemiştir. ÇELİK ’in spor şube müdürü olarak göreve başladığında dağcılık adı ile Bursa’da yürüyüşçülük kampçılık ve piknik faaliyetleri yapılmaktaymış.

            Ahmet KÖSE ’nin il temsilciliği yaptığı dönemde 2000 yılının sonbaharında ÇELİK İl Temsilcisi Ahmet KÖSE ’yi yanına alarak Demirtaş Spor Kulübünde yaşanan problemleri giderebilmek için bu kulübün dağcılık birim başkanı Korkut GÜVEN, onun yakın arkadaşları Oğuzhan AKTOLGA, Şahin ALTINBAŞAK ve yine İsmail EREN olmak üzere Kültür parktaki  Ender Çay Bahçesi’nde toplanılmış, Demirtaş Spor Kulübü’nde yaşanılan sorunun giderilmesi için yeni bir  kulübün kurulması gerektiğini Spor Şube Müdürü Hazma ÇELİK fikir olarak ortaya atmış, İl Temsilcisi Ahmet KÖSE ‘de  Anadolu Dağcılar Birliği deneyiminden dolayı ve yine BÜDAK ( Boğaziçi Üniversitesi Dağcılık Kulübü ) adından dolayı Bursa Dağcılık İhtisas Kulübü adı altında bir kulüp kurulmasını gerektiğini bu kulübün dağcılık branşında uzmanlaşmış kişileri barındırması gerektiğini fikir olarak belirtmiştir.

            İl Temsilcisi Ahmet KÖSE ilk kez görev aldığı 1993 yılında da Sait SAKA ve arkadaşları bölgede çalıştığı için onlarla birlikte çalışmak istemeyen Nazif MAKAS, Ertuğrul DEMİRTAŞ ve Korkut GÜVEN’le  BUFSAD’ın  ( Bursa Fotoğraf Sanatçıları Derneği ) lokalinde yukarıdaki fikrini ikinci kez dile getirmiş ancak her iki durumda da, İl Temsilcisi Ahmet KÖSE ’nin yalnızca  dağcılık yapan sporculardan oluşmuş uzman bir kulübün kurulma hayali gerçekleşmemiştir. Her ne kadar kısa adı BUDAK olsa da gerçekte kulüp kurucuları Bursa Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübünü kurmuşlardır. Halen bu kulüp yüzme ve atlama branşında da hizmet vermektedir.     

            2000 yılının Mart ayı civarında düşen Tepe Havacılık ’a ait uçağı bulan kişi 911 Arama Kurtarma Derneği’nden Erol UÇAR’ dır. Bu olayla ilgili 911 Arama Kurtarma Derneğine bir teşekkür yazısı verilmiştir. Ancak bu uçağın bulunması ile alakalı Korkut GÜVEN’ in birim sorumlusu olduğu Demirtaş Spor Kulübü Dağcılık mensuplarına ise 2 adet GPS ile 1 adette statik ip hediye edilmiş, ancak birkaç ay sonra Korkut GÜVEN ve arkadaşları diğer tüm malzemelerle birlikte bu malzemeleri de alıp BUDAK Kulübüne taşımışlardır. Uçağın başında Demirtaş Spordan Nazif MAKAS, Mustafa İŞÇAN, olmasına rağmen 2 adet GPS’ten birini Korkut GÜVEN kendine diğerini BUDAK Kulübüne mal etmiştir.

  2000-2002 BURSA DAĞCILIK DERNEĞİ  ( HÜSEYİN YILMAZ)

             Hüseyin YILMAZ 2000 yılına kadar Tonga Doğa Sporları Grubu’nun rehberi Akın BOZKURT ile çok yoğun olarak Uludağ yürüyüşleri yapmıştır. 2000 yılına gelindiğinde İl temsilcisi Ahmet KÖSE ’nin önerisi ile 1950’lerde kapanan Bursa Dağcılık Derneği’nin yeniden hayata geçirmek adına bu isimle bir dernek kurmuş ve gerek dernek üyelerinin gerekse il temsilciliğinin faaliyetlerine bizatihi finans desteği sağlamıştır.

            Bu dernek bastırdığı broşürlerle kurulduğu yıldan itibaren kısa sürede tanınmıştır.

            Tonga’nın çekirdeği olan ekip üyelerinden Hüseyin Yılmaz 1999 yılında Bursa Dağcılık Derneği’ni kurarak bir nostalji yapmıştır.

  DİKKAT

  1. Bu çalışma kaynak kişilerin anılarını belgeleri ile ya da tanıkları ile kanıtlamaları sonucu yüz yüze yapılan görüşmelerle oluşturulmuştur.

 2. Çalışmayı yapan kurul bu çalışmada kaset kayıtları yapmıştır.

 3. Çalışmanın şimdilik en önemli eksiği fotoğrafların konulamamış olmasıdır. Bu eksikliğin ileride giderilmesi düşünülmektir.

 4. Bu çalışma 5 Nisan – 11 Eylül 2006 tarihleri arasında hazırlanmıştır.

 5. Yapılan Çalışmanın Türkiye’de bir ilk olması nedeni ile birçok eksiğinin olması olasıdır. Bu sebeple adı geçenlerden katkı beklenmektedir.

 6. Yapılan çalışma ile ilgili farklı bilgileri olanların bu bilgilerini belgeleri ile birlikte ya da tanıkları ile birlikte 11 Aralık 2006’ya kadar kurul üyelerinden herhangi birine ulaşarak bilgileri paylaşmaları rica olunur.

 7. Bu tarihçede kurulun amacı sözel birikime sahip topluluk olmak yerine yazılı birikime sahip topluluk olma adına yaşanmışları ortaya koymaktır.

 8. Tamamen objektif kriterlere göre yapılmış olan bu çalışmada hiç kimseye saygınlık kazandırma ya da onurunu zedeleme hedef alınmamıştır. Ancak yaşanmış gerçekleri de ifade etmek mecburiyeti doğmuştur.

 9. Yapılan bu çalışmanın her türlü eksiğini veya yanlışını yazım kurulu düzeltmeye hazırdır. Bu hususta belgelendirilen her konu hemen değiştirilecektir.

  KATKI SAĞLAYANLAR

 1) AHMET AYDIN  2) AHMET BÜLENT ÜÇOK  3) AHMET KÖSE   4) AKIN BOZKURT

5) AZİZ DOĞAN  6) BÜLENT KALE  7) BEKİR ŞİRİN    8) CAN YÜKSEL  9) ENDER UZEL

10) ERDEN AÇIK  11) ERHAN AKBARUT  12) ERTUĞRUL DEMİRTAŞ  

13) HAMZA ÇELİK  14) HASAN MANTARLAR  15) HASAN ÖREN  16) HÜSEYİN DENİZ

17) HÜSEYİN YILMAZ  18) İBRAHİM KIZIKKAYA   19) İBRAHİM ÖZCAN

20)  İBRAHİM ÖZTAHTALI     21)  İSMAİL İSLAM     22)  KEMAL GÜLTEKİN

23)  KORKUT GÜVEN    24)  LEVENT AYDIN    25)  MUHARREM BOZKURT

26)  MUSTAFA AYDEMİR    27)  MUSTAFA BOZKURT    28)  MUSTAFA ÖZGER

29)  NACİ BEYTEKİN    30)  NAZİF MAKAS    31)  NİZAMETTİN EROL

32)  OĞUZ ERBAY    33)  OĞUZ KANBİR    34)  ORHAN PİLAVCILAR

35)  ÖZCAN ALBUZ    36)  RECEP EROL    37)  REMZİ BAŞDAR

38)  SAİT  SAKA    39)  SERDAR ÇALIK    40)  SERDAR İNCE

41)  SONGÜL SONAL    42)  SÜLEYMAN ZENGİN    43)  TANER TÜMERDİRİM

44)  TEYFİK DİKER    45)  TUNCAY YILMAZ    46)  YUSUF ÖZEN

 

YAZIM KURULU

AHMET DURDU, ANIL UZUN, FATMA OĞUZ, GÖKHAN GÖKBUDAK, İLHAN BALABAN, MEHMET ÇELİK, ŞEBNEM AYKUT, ÜLVİYE HANTAŞ

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

A. Bülent Üçok'un metin hakkındaki eleştirileri

         Öncelikle çalışmayı yapanların iyi niyetli olduklarını varsayarak, giriştikleri iş için kutlamak gerek. Tarih ya da tarihçe yazmak gibi zor bir işe kalkışmışlar. Zor çünkü, hem güncel icranın içinde olup, hem de geçmişi ve bugünü objektif olarak değerlendirmek kolay bir iş değil, nitekim yapılamamış da. Ortaya Osmanlı tarihçilerinin, “tarih” diye kaleme aldıkları, aslında devrin padişahına methiye olan metinlere benzer bir tarihçe taslağı çıkmış. Benimle görüşen Gökhan arkadaşımın yaklaşımlarından edindiğim izlenim, yazım kurulundakilerin böyle bir amaçla yola çıkmadıklarıdır. Ancak sonuçta, olasılıkla yapılan görüşmeler konsolide edilirken, birtakım müdahalelerle bu çalışmanın bir “Ahmet Köse Güzellemesi’ne” dönüştüğü anlaşılmaktadır. Bu duruma gülüp geçmek de mümkün, ama “Bursa Dağcılık Tarihçesi” gibi iddialı bir başlıkla kamunun bilgisine sunulacak ve çalışmanın girişinde de belirtildiği gibi bu konudaki ilk yazılı belge olacak bu taslağa katkıyı sürdürmek; hem kendimize, hem Bursa dağcılığına ve onun için emek harcayanlara, hem de tarihçe adlı bu çalışmayı yapanlara ve okuyacaklara saygının bir gereğidir.

           Taslakta dikkatimi çeken noktalar ve bunlarla ilgili görüşlerim şöyledir.:

 -Bilgime başvuran Gökhan arkadaşla söyleştiğimiz kısıtlı sürede, olayları ana hatları ile ve kişiselleştirmeden aktarmıştım ve bunların taslağa daha da özet olarak yansıması doğaldır. Katkıda bulunanların çoğunun katılımı olasılıkla bu şekilde sınırlanırken, bugünkü il temsilcisi Ahmet Köse’nin her konuda kendisini öne çıkaran yorum ve anılarına uzun uzun yer verilmesi, taslağın tarafsız ve objektif olamadığının en somut göstergesidir. Aslında basit insan zaaflarından kaynaklanan ancak önemli polemik ve çekişmelere yol açabilecek bu durumun giderilmesi olası değilse, ya çalışma iptal edilmeli, ya da herkesin anılarının ayrı ayrı yayınlandığı, tevhid ve değerlendirmenin bizzat okuyucu tarafından yapılacağı yeni bir derleme çalışması haline getirilmelidir. Bize iletilen biçimi ile bu taslak Bursa’nın değil, Ahmet Köse’nin dağcılık tarihçesi olarak kendi kişisel internet sitesinde yayınlanabilecek niteliktedir.

  -Adı tarihçe olan bu çalışmanın kronolojisi çok bozuktur. İlgisiz yerlerde ilgisiz zamanların olayları anlatılmaktadır. Olayların anlatımındaki kopukluklar konuyu anlaşılmaz hale getirmektedir. Ayrıca henüz taslak olduğu için olsa gerek, ifade ve imla bozuklukları da çok fazladır.

  -Dağcıların birbirleri ile ilgili anlatacakları birçok kişisel anıları vardır ki bizim de var, hatta bunların bir bölümü oldukça eğlendirici olabilir, ancak bunların yeri bu tür bir çalışma değildir.

  -Bursa’da doğup büyümüş ve doğayı seven çoğu kimse küçük yaşlardan itibaren Uludağ ile haşır neşirdir. Bu durum piknikçilikten, yaz ve kış yürüyüşçülüğüne ve kampçılığına kadar uzanır. Genç ya da ileri yaşlarda, organize olmaksızın yapılan bu etkinlikler, ancak kişilerin dağcılığa yaklaşmasını sağlar. Bu dönem etkinliklerini saymaya kalkarsak herkesin pek çok anısı ve bu anılarının tanıkları vardır. Eğer bunlar anlatılacak ise, benden, Ahmet Köse’den ya da diğer yaşıtlarımızdan önce adlarının anılması gereken pek çok büyüğümüz vardır. Örneğin Murat Şardar, Muzaffer Balban ve Naci Beytekin böyle isimlerdir.

  -Tarihçe taslağı için “Ahmet Köse Güzellemesi” benzetmesi yapmıştım. Bugünkü il temsilcisi bilerek ya da bilmeyerek gülünç derecede olayların merkezine alınırken, geçmişte bu işlerle uğraşan başka kişilerden ve bu arada özellikle benden söz edilirken küçümseyici ifadeler sıklıkla dikkati çekmektedir. Örneğin; “Ahmet Bülent ÜÇOK‘un 1990 yılı Ağrı Dağı tırmanışı öncesi 3200 kampında bira içerken çekilmiş fotoğrafları İngilizce yayınlanan bir dergide Ağrı Dağı çıkışı anlatılarak yayınlanmıştır.” “Öte yandan 1987 yılında askerliğine müteakip her nasılsa Ahmet Bülent ÜÇOK’ la tanışıp bölgede dağcılığa başlayan Ertuğrul DEMİRTAŞ…” “Üniversiteliler Ahmet Bülent ÜÇOK etrafında, Özcan ALBUZ’un önderliğinde dağcılık adıyla faaliyetler yapmaktadırlar.” “Yine bu yıllarda Ahmet Bülent ÜÇOK ’a bazı Uludağ çıkış patikaları rehberliği de yapılmıştır (Ahmet Köse tarafından).  “Yani Ahmet Bülent ÜÇOK ilk kez Ahmet KÖSE’nin eski partneri Nazif MAKAS‘tan ilk eğitimini almıştır.” “Hasan ÖREN bir anlamda Özcan ALBUZ, Ahmet Bülent ÜÇOK döneminde dağcılığı öğrenmiş ancak dağcılığın dağseverlik boyutunu tanımıştır. Özcan ALBUZ ve onun izindekilerinin anlayışıyla yani doğa yürüyüşlerini dağcılık kabul eden bir bilgi seviyesine sahiptir.  Dolayısıyla Demirtaş Spor Kulübün ve Hasan ÖREN’ in çevresindeki dağcı olduğunu söyleyen kişiler,  dağcılığın yürüyüşçülük olduğu anlayışı içindedirler.” gibi ifadeler yanlıştır ve şık değildir. Bunlar yeri geldikçe yanıtlanacaktır. Ayrıca, 1984 yılında 5 veteriner fakültesi öğrencisi tarafından düzenlenerek Uludağtepe’ye (büyük zirve) de çıkılan Göller Bölgesi kampına Ahmet Köse, liseden ve izcilikten arkadaşı Erhan Akbarut’un daveti ile dışarıdan katıldığı halde, adını sanki ekip lideri imiş gibi başa yazmaktadır. Bu önemsiz gibi görünen nokta, olayların aktarılış biçimini ortaya koyması yönünden önemlidir. Bu arada, başlangıçta birlikte kampçılık ve yürüyüşçülük yaptığımız ancak kendince nedenlerinden ötürü beden terbiyesi bünyesindeki dağcılık çalışmalarımıza hemen hiç katılmayan fakülte arkadaşım sevgili Erhan’ın dağcılık konusundaki katkısı, Ahmet Köse tarafından olsa gerek, biraz abartılmıştır.

  -Kendisi ile tanışma ve dağ ortamını paylaşma onurunu tattığım Bursalı dağcı ve ilk federasyon başkanı rahmetli Latif Osman Çıkıgil ile yine dağda ve Kayseri’deki ofisinde defalarca sohbet etme fırsatı bulmaktan gurur duyduğum Bozkurt Ergör’ün dağcılığa yaklaşımlarındaki nüansı, iki ayrı ekol olmalarına değil, kuşaklarının ve aktif oldukları dönem anlayışlarının farkına bağlıyorum. Nitekim, Çıkıgil’in alpinizm tarzı dağcılık anlayışını eleştiren Ergör’ün, sonraki yıllarda yine aynı gerekçe ve ifadelerle A. Mecit Doğru ve Anadolu Dağcılar Birliği ile üniversite kulüplerinde etkinlik gösteren dağcılar tarafından eleştirildiğini bizim kuşak çok iyi anımsar. Sonuçta, her kuşağın dağcılık anlayışını, bilgisini, yeteneklerini ve olanaklarını önceki kuşağa göre bir üst basamağa taşıması doğaldır. Burada sorun; eskilerin, yeniler için bir basamak olduklarını kabullenememeleri, yenilerin de bugün elde ettikleri başarılarda eskilerin katkısını anlayamamalarındadır. Bu bağlamda, Latif Osman Çıkıgil’in ve Bozkurt Ergör’ün tarzları bizleri, bizlerin tarzı bugünün genç kuşak dağcılarını tatmin etmeyecektir. Nazım’ın kendisini “babamdan ileri, doğacak oğlumdan geri” olarak tanımladığı gibi, bu doğal süreçte kuşaklar birbirlerini küçümsememelidirler. O yıllarda orta yaşa yakın bir bürokrat olan Özcan Albuz’un dağcılığının bana ve benden sonrakilere yetersiz gelmesi çok doğaldır. Zaten onun da bu konuda bir iddiası yoktur. Kendi deyimi ile “hasbelkader” bulunduğu il temsilciliği görevinde, beden terbiyesindeki mali işlerden sorumlu bölge müdür yardımcısı olarak sahip olduğu yetkileri bu sporun yayılması için kullanması, idareci olarak bölge dağcılığı adına bir hizmet olarak görülmeli ve taktir edilmelidir. Çalışmada A. Bülent Üçok, sanki Özcan Albuz’un Latif Osman Çıkıgil’den devraldığı yürüyüş dağcılığı anlayışının uygulayıcısı gibi anlatılmıştır. Oysa ki, Özcan Albuz bizlere herhangi bir dağcılık anlayışını empoze etmediği gibi, o dönemde yapılan dağcılık, çalışmada yansıtılmaya çalışıldığı gibi yürüyüş ve kampçılığa dayalı bir dağseverlikten ibaret de değildir ve bu konuya ileride tekrar dönülecektir. Özcan Albuz’un başlangıçta Gürsu’lu futbolcularla başlattığı kısa ömürlü etkinlikler, üniversite öğrencisi olan bizlerin devreye girmesi ile farklı bir boyut kazanmış ve bu süreçte Özcan Albuz, en azından tüzel kişilik olarak bizlerin federasyonla ve federasyon etkinlikleri ile temasımızı ve kısıtlı da olsa bölge olanaklarımızdan yararlanmamızı sağlamıştır. Ancak bürokrasi içinde yetişmiş bir kişinin, “başımıza iş açmaktansa, hiçbir şey yapmamak daha iyidir” anlayışı ile fazla temkinli ve pasifist yaklaşımları ve giderek büyüyen, buna bağlı olarak da sorun üreten bir toplulukta çıkan ilk çatışmada, arkamızda durmak yerine nötr kalmayı tercih etmesi, tepkimizi çekmişti ve yollarımızı ayırmıştık. Bunlara karşın tarihçe taslağında bu kişiye yerli yersiz saldırılmasını çirkin buluyorum.

  -Dağcılık ve izcilik farklı uğraşılardır. Dağcılık özünde bir doğa sporu iken; paramiliter yapıda sosyal ve eğitsel bir organizasyon olan izcilik, zaman zaman dağcılıkla da ilgilenmektedir. Geçmişten bu yana güçlü bir izcilik camiasının bulunduğu Bursa’da, yine 1977 yılından beri kağıt üzerinde atıl duran dağcılık ajanlığının, ancak 1986 yılında izci olmayan bizler tarafından aktive edilmesi ve hep orada duran Uludağ’da dağcılık denebilecek etkinliklerin bu dönemde başlaması, izci kökenli dağcıların kıskançlığını mı çekiyor yoksa? Oysa ki çalışmaları yürüttüğümüz 1986-1988 yılları arasında, bizim izcilerle bir sorunumuz olmadı. Taner Tümerderim’i saygıyla anarım, Ender Uzel’le de yardımlaştığımız konular olmuştur. Bölge olanaklarından Bursa’lılar (izciler kastediliyor olmalı çünkü ben de doğma büyüme Bursa’lıyım) yerine diğer şehirlerden gelen öğrencilerin hatta yabancı uyruklu (İranlı) insanların yararlandığı görüşü saçmadır. Yarattığımız bölge olanaklarından yararlanmada izci–dağcı, üniversiteli–ünivesitesiz, yerli–yabancı ayırımı yapmaksızın Bursa’da yaşayan-okuyan herkesin eşit yararlanması için çabaladık. Eğitim çalışmalarımız ile bundan sonraki gelişim ve federasyon kamplarından yararlanma konusunda, bize başvurup gereklerini de yerine getirdiği halde, izci olduğu için dışlandığını kim iddia edebilir ki?

  -Dönemimizde çok sayıda İran uyruklunun bölge olanaklarından yararlandırıldığı konusu var ki, bu da yanlıştır. 1986-1988 dönemindeki etkinliklerimizde yer alan yüzü aşkın kişiden yalnızca birisi İran uyruklu Azeri’dir ve o da sonradan Türk vatandaşı olan fakülte arkadaşım sevgili Cevat Nisbet’tir. Özlem Kızıldağlı ile birlikte bölge dağcılığına önemli katkılarda bulunmuştur. Bizden sonraki dönemlerde bölge çalışmalarını yürüten Sait Saka, Cevat aracılığı ile bu işe girmiştir. Sanırım taslakta dönemimizdeki İranlıların sayısı ile ilgili olarak böyle bir yanlışlığa yol açan, “yine bu yıllarda A. Bülent Üçok’a bazı Uludağ çıkış patikaları rehberliği de yapılmıştır(Köse tarafından)” ifadesi ile abartılarak anlatılan Kaplıkaya-Bakacak yürüyüşüdür. Anlaşılan küçük bir arkadaş grubu ile günübirlik yapılan bu özel yürüyüşte Cevat’ın da bulunması, Köse’nin belleğinden taslağa yine abartılarak yansımıştır. Yeri gelmişken; Üçok ile Köse yalnızca üç etkinlikte birlikte olmuşlardır. Birincisi dört paragraf önce söz edilen Göller kampı, ikincisi yukarıda anlatılan günübirlik yürüyüş, üçüncüsü ise 1987 yılında Üçok’un Bursa’dan, Köse’nin Hacettepe Üniversitesi’nden katıldığı Ağrı yaz federasyon çıkışıdır. Bu etkinliklerde Üçok ve Köse, yalnızca dağ arkadaşlığı yapmışlardır. Aralarında eğitmenlik ya da rehberlik gibi bir hiyerarşik durum söz konusu değildir.

  -Söz konusu dönemde veteriner fakültesi öğrencisi A.Bülent Üçok’la birlikte bölge çalışmalarını yürüten grupta, yine aynı fakülteden Canan Demirçeviren, Levent Aydın ve Hüseyin Açıl dışında iktisat fakültesi öğrencisi Murat Şafakoğlu da vardır. Ayrıca Dr. Müjgan Kutsal, hekim olarak etkinliklerimizde sıklıkla görev yapmıştır. Biyolog Olcay Bayraktar, Alkan Kamiloğlu, Muharrem Hançerlioğlu, İhsan Altun ve İsmail Ayan da pek çok çalışmada görev almıştır.

  -Bursa dışındaki üniversitelerde okuyan Bursalı dağcılar anılırken rahmetli gazeteci-fotoğrafçı Mehmet Gülbiz unutulmamalıdır. Bursa’da izcilikten gelip, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi iken dağcılığa başlayan Mehmet, Kayseri’de Bozkurt Ergör grubuna çok yakın idi. Bursa adına hemen hiç etkinliği bulunmayan ama çeşitli resmi-özel tırmanışlarda ip arkadaşlığı yaptığım bu hemşerimiz, Erciyes’in kuzey buzulunu en zor dönemi olan Eylül ayında solo tırmanacak kadar iyi bir dağcı idi.

  -İlk kazma kullanım eğitimini Erciyes’te Nazif Makas’tan aldığım doğrudur. Ancak Ahmet Köse’nin burada kendi adını da zikrederek pay çıkarmaya çalışması gülünçtür. Ayrıca, bölge için Endüstri Meslek Lisesi öğretmeni ve izci lideri Seyit Ali Gökmen’e yaptırdığım kısa-ahşap saplı buz kazmalarının modeli olarak da Nazif’in kazmasını kullandım. Bu arada, taslakta A. Bülent Üçok’un rotası olarak lanse edilen Transuludağ rotasını ilk kez Nazif Makas ve Gazi Üniversiteli arkadaşlarından oluşan bir grup ile birlikte 1984 yazında geçtim. Yani o rota da benim bildiğim kadarı ile Nazif’indir. Sonrasında, bizim tarafımızdan bölgelerarası bir etkinlik haline getirildi.

  -Çalışmada neredeyse saplantı halinde irdelenen “Bursa’da dağcılığı ilk kimler başlattı?” sorusunun basit bir yanıtı da, bu sporu yapıyor olmanın resmi belgesi olan sporcu lisanslarıdır. Bursa bölgesinden ilk dağcılık lisanslarını kimlerin, ne zaman çıkarttığı rahatlıkla bulunabilir. Bunların içinde, çalışmada söz edildiği gibi amacı belediye otobüsü pasosu almak olanlar varsa, (bunlar üniversiteliler değildir, çünkü onların pasosu zaten vardır)  bunlar kolayca ayıklanabilir. Bir de, resmi federasyon faaliyetlerine Bursa’yı temsilen ilk kimlerin, ne zaman katıldığının saptanması çok kolaydır. Ancak sanırım bu yöntemler, bu çalışmayı yönlendirenlerin pek işine gelmeyecek yanıtlar doğurur. Bu durumda sorularını “ilk önce hangi Bursalılar dağcılık yaptı?” olarak değiştirip bir süre daha polemik yaratabilirler. :)

  -Çalışmada anlatılan haliyle dönemimiz dağcıları; malzemesiz, eğitimsiz, bilgisiz, ödeneksiz, adeta Kemalettin Tuğcu romanı kahramanı gibidir. 80’li yılların malzeme olanakları elbette bugün ile karşılaştırılamaz. Ankara’da bulunan Güven Spor hemen hemen tek ithal malzeme temin yeri idi ancak fiyatlar yüzünden kimse oradan kolay kolay yeni malzeme edinemezdi. Malzemelerin kaynağı genellikle Samanpazarı’ndaki İtfaiye Çarşısı idi. Ankara’ya yolumuz düştükçe bu bit pazarına uğrar, Türkiye’deki yabancılardan kalan vibram, kazma vb. arardık, bulunca da çok sevinirdik. Çalışmaya başladığımız1986 yılı başında bölge deposunda bulunan malzemeler şöyle idi.

   25 mt.’lik kenevir urgan, 10 çift Yeşil Kundura dağ ayakkabısı, 15 adet torba tipi branda sırt çantası,2 tane ince anorak,10 adet kadife golf pantolon,5 takım eşofman, Birkaç rüzgarlık, el lambaları ve plastik su mataraları.

    Özcan Albuz’un Gürsulu futbolcularla yaptığı çalışmalardan geriye kalan bu bakımsız malzemelerden dönemimizde pek az yararlanıldı. Bölge çalışmalarına başladığımızda kendi kişisel kamp ve giyim malzemelerimiz vardı. Bu koşullarda bölgede sorumluluk üstlenen bizler başından sonuna kadar kendi özel malzemelerimizi kullandık, bunlarla etkinliklerde Bursa’yı temsil ettik, eğitim verdik. Bu arada da bölgeye malzeme alınmaya başlanmasını sağladık. Eğitimlerde kullanılan karabin, sikke, sekizli desandör, buz vidası, emniyet kolonu, perlon halka ve benzerleri, benim Kayseri’li dağcı Nihat Karakaya ve Mehmet Gülbiz’den temin ettiğim kişisel malzemelerimdir. Kar ve buz eğitimlerinde ve gittiğimiz tırmanışlarda genellikle, Faruk Sükan’dan ödünç aldığımız 2 çift buz kramponundan yararlandık. Bunların dışında çevremizde tanıdığımız üreticileri, dağ malzemesi üretmeye yönlendirdik. Bursa’da yerli malzeme ile dağcılık amaçlı sırt çantası, uyku tulumu, çadır, yağmurluk, panço, bivak torbası, buz kazması ve kaya çekici vb. ürettirdik. Bunların bir bölümü elbette amatörce idi, ancak temel eğitim çalışmalarında işimizi görüyordu. Başka da bir seçenek yoktu zaten.

 Bölgeden ayrıldığımız 1989 yılı başına kadar eğitim ve tırmanışlarda kullanılmak üzere Özcan Albuz’un onayıyla tarafımızdan aldırılan demirbaş malzemeler şöyledir.

 10 adet buz kazması (Endüstri meslek lisesi yapımı),4 adet kaya çekici. (Endüstri meslek lisesi yapımı),45 mt. 11 mm.’lik Salewa marka dinamik dağ ipi,8 çift Yeşil Kundura yeni model dağ ayakkabısı,8 adet Toros Ibex elyaf dolgu anorak,10 adet Toros elyaf dolgu uyku tulumu,5 adet Gökhan Spor yapımı tek katlı imperteks iki kişilik üçgen çadır,10 adet Gökhan Spor yapımı yağmurluk,10 çift Gökhan Spor yapımı tozluk,1 adet Kodak marka tamburlu slayt makinası (teorik eğitimlerde kullanılmak üzere),4 çift Salewa marka buz kramponu (son dönemde alındı, pek az kullanabildik).

   Ayrıca son dönemde federasyondan hibe olarak 6 adet anorak ile 3 adet de uyku tulumu gelmişti. 1989 Ocak’ında biz bölgeden ayrılırken, bir sporcunun bilgimiz dışında kendi üzerine zimmetli olarak aldığı bir anorak dışında bu malzemelerin tamamı depoda bulunmaktaydı, üzerimizde zimmetli herhangi bir malzeme bulunmamaktadır.

  -Çalışmada; 1986-1988 döneminde bölgede dağcılık adına hakim olan anlayışın; “yürüyüşçülük ve kampçılıktan ibaret olduğu, bu tarzda göstermelik etkinlikler yapıldığı, dağcılık eğitimi diye ahbap-çavuş ilişkisine dayalı kamplarda yine bu anlayışın empoze edildiği, o dönemde eğitmen olarak görev yapanların dağcılık bilgisinin çok yetersiz olduğu” gibi iddialar bulunmaktadır. Bu konularla ilgili gerçekler, benimle görüşen Gökhan arkadaşa verdiğim bilgi ve belgelerde yeteri kadar vurgulandığı halde, sanırım bazıları olayı kendi istedikleri gibi sansürleyip yansıtmayı tercih etmişler. Önce eğitmenlerin düzeyi konusunda kendimi örnek vereyim. Dönemimizde dağ eğitmenliği yönetmeliği diye bir şey olmadığından, eğitimler fahri olarak bölgesinde ya da kulubünde bu konuda deneyimli olduğu düşünülen insanlar tarafından verilirdi. Biz de önce kendimizi sonra çevremizdekileri eğitmeye çalıştık. Kendimizi eğitmede; o günlerin yokluğunda dağcılıkla ilgili elimize geçen her belgeyi ve bilgiyi adeta yutmamız, sıklıkla katıldığımız federasyon eğitim ve tırmanış kampları ile seminerler, buralarda ip arkadaşlığı yaptığımız A.Mecit Doğru, Alaattin Karaca gibi “hoca ve reisler”, bizzat eğitmenlerimizi eğitmek üzere ilimize davet ettiğimiz Seyhan Çamlıgüney ve Recep Çatak gibi federasyon eğitmenleri, Faruk Sükan gibi büyüklerimiz ve öğrendiklerimizi anında birbirimizle paylaşmamız en önemli rolü oynar. Ancak başta, “bizim bahçe” olarak gördüğümüz Uludağ olmak üzere, yazın ve kışın defalarca doruklarına tırmandığımız Aladağlar, Erciyes, Kaçkar, Verçenik, Nemrut, Süphan, Ağrı, Ilgaz, Bolkar, Beydağları ve Hasandağı gibi yurdumuz dağları, bizi eğiten ve yeri geldiğinde amansızca sınayan asıl hocalarımız oldular.

 Tarihçe taslağında, bazılarının dağcılık geçmişleri atalarından başlanarak anlatılırken, benim sadece ortaokul-lise yıllarından itibaren başlayan dağlarla ilişkimin ve etkinliklerimin detayının, böyle bir çalışmanın konusu olmadığını düşünerek ve talep geldiğinde yazabileceğimi belirterek, dağcılık bilgi ve becerisi konusunda geldiğimiz noktayı vurgulamak açısından iki örnek vereceğim.

 a) O yıllarda federasyonun dağ rehberliği yönetmeliği de bulunmadığından, yabancı dağcıların Türkiye dağlarında yapacakları (özellikle Ağrı) etkinliklerde idari bazı nedenlerle yanlarına almak zorunda oldukları Türk dağcılara verilen mihmandarlık belgesi, o güne kadar federasyon yönetimlerine yakın birkaç kişiye keyfi olarak verilmiş iken, bu belgeler ilk kez 1988 yılında Dağcılık Federasyonu tarafından yapılan iki aşamalı bir sınavla verilmiştir. Sınav kurulunda; tarihçe taslağında adlarından haklı övgüyle söz edilen ADB.’li dağcılar Recep Çatak, Seyhan Çamlıgüney, Gıyasettin Demirhan ve Murat Yıldırım’ın da bulunduğu bu sınavın ilk etabı Ankara’da yapılan teorik sınav olmuş, bu sınavda başarılı olanlar daha sonra Erciyes kuzey buzulundaki uygulama sınavına çağrılmışlardır. O zamanın Bursa Bölgesi dağcılarından ve eğitmenlerinden A. Bülent Üçok, bu sınavlarda komisyon üyelerinin tebrik ve teşekkürleri ile söz konusu belgeyi almış birkaç dağcıdan biridir. Deneyimli olduğu düşünülen pek çok dağcının elendiği bu sınavda, Doç. Dr. Kuvvet Lordoğlu da başarılı olmuştur.

 b) 1989 kışında Ağrı’da federasyonca, kalabalık bir ekiple düzenlenen uluslararası kış tırmanışında 2 kişinin yaşamını yitirmesi üzerine, 1990 yılı kış tırmanışına çağrılan 10 yabancı dağcı ile birlikte katılacak Türk dağcılar, 10 kişi ile sınırlandırılmıştır. Bölgelerine bakılmaksızın ismen davet edilen bu dağcılardan biri A. Bülent Üçok iken, bir diğer Bursalı dağcı Mehmet Gülbiz’dir.

 Bugüne kadar hiç üzerinde durma ve anlatma gereği bile duymadığım, ancak tarihçe taslağında kullanılan ifadelere yanıt niteliğinde olan bu iki örnek ile vurgulamakla yetineceğim dağcılık bilgi ve birikimimi, önce yakın çevremdeki arkadaşlarım, sonrasında da onların yardımı ile, eğitim çalışmalarımıza katılanlarla paylaştım. Bu, elbette ki mükemmel değildir ve bugünün koşullarında her türlü eleştiriye açıktır. Ancak, basit bir eğitmen yönetmeliğinin ve standart bir eğitim programının bile bulunmadığı o günlerde, bir grup idealist gencin heyecan ve özverili bir dinamizm ile yaptığı bu çalışmaların, bugün nedenini anlamadığımız yılık ifadelerle küçümsemek istenmesine katlanmamız da mümkün değildir.

 Taslağın, 1986-1988 A. Bülent Üçok dönemi olarak adlandırılan bölümünde; “85-86 yıllarında maden binalarında toplanıp, mahsur kaldık diye haber salan, kayak evi personeli tarafından kurtarılan ve böylece dağcılığın reklamını yaptıklarını düşünen ve kendine dağcıyım diyen” kimseler ve onlardan önemlisi, bu kimselerden bizim dönemimiz ile ilgili bölümde söz etmeyi yeğleyenler kimlerdir acaba?

 Yine bizim dönemimizde çalışmalarımıza katılarak ilk kez Bursa’da dağcılığa başlayan, o yıllarda hepimizden ileri yaşta olmasına karşın, konuya duyduğu ilgi ve sevgi ile dağcılığı yaşamının önemli bir öğesi haline getiren ancak bölge çalışmalarında hemen hiç sorumluluk almayan Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu’nun 2001 yılı kışında Ağrı’da, rahmetli İskender Iğdır’ın yaşamını yitirdiği etkinlikte bulunmuş olması, belli ki bizim dönemimizde yetişmiş dağcıların teknik yönden zayıf olduklarını ima edebilmek için yazılmıştır. Oysa, dağı ve dağcılığı biraz bilip dağcı gibi düşünenler, Iğdır’ın ölümünü tetikleyen faktörün Lordoğlu’nun kayması değil, inişin kilit noktasında “psikolojik emniyet” diye tuzak gibi bir emniyetin alınması olduğunu idrak edebilirler. Kuvvet Abi’nin dağcılığı bir yana, sonuçta bir kaza olan ve herkesi derinden üzen bu olayın bile, karalama aracı yapılması dikkat çekicidir. 

 Taslakta, dönemimizdeki dağcılık temel eğitimi olarak anlatılan, “yürüyüş, yüklü yürüyüş, kampçılık, ip düğümleri vb. konuların anlatılmasından sonra Göller Bölgesi ve Uludağtepe çıkışıyla biten 7 günlük program”; 1988 yılında yaz okulu kapsamında ilk kez düzenlenen ve 15 civarında çocuğun katıldığı (sonraki yıllarda da düzenlendi, ama bizim tarafımızdan değil) 7-14 yaş grubu çocuklara yönelik Kirazlıyayla kampıdır. Böyle bir kampta, bazı uygulamaların eğitmenler tarafından demonstratif olarak gösterilmesi dışında teknik konulara girilmemesi son derece doğaldır. Oysa, dönemimizde Bursa Dağcılık İl Temsilciliği bünyesinde yürütülen ve daha sonra kurucusu olduğumuz Uludağ Üniversitesi Dağcılık Birimi’ne (UDB.) de taşıdığımız, tarafımdan oluşturulan dağcılık temel eğitim programı, üç aşamalıdır. Doğal olarak yetişkinlere yönelik olan bu programın ana başlıkları şöyledir.

  I. Aşama: Yürüyüş ve Kampçılık Temel Eğitimi

         1-Dağcılığın tanımı, amaçlar, Türkiye’de dağcılık (sohbet).

         2-Dağların oluşumu ve türleri, dünya dağ sistemleri, Türkiye dağları.

         3-Dağcıların doğaya ve dağlara olan sorumlulukları.

         4-Yürüyüş ve kampçılık bilgisi girişi.

         5-Temel kurallar.

         6-Malzeme ve kullanımı: ayakkabılar, anorak, yağmurluk, panço, rüzgarlık, iç giyim (yün, imperteks, antarktika -bugün polar diyoruz-), tozluklar, sırt çantası, tırmanış çantası, çadırlar, uyku tulumu, mat, ocaklar, pişirme seti, yemek takımı, bivak torbası, batonlar, pusula, altimetre, düdük, ilaç çantası, su kapları, lambalar, onarım malzemesi, temizlik malzemesi, çakı, gözlük, boyun bağı, kibrit-çakmak, mum.

         7-Yürüyüşe ve kampa hazırlanma: Planlama, zamanlama, çanta yerleştirme, önlemler.

         8-Giyim

         9-Yürüyüş: Tempo, adımlar, molalar.

         10-Bivaklama.

         11-Kampçılık: Kamp yeri seçimi, çadır kurulması, su sağlanması, kampta zaman geçirme, gece yatış, sabah hazırlanma, yola çıkış, aydınlanma, ısınma, dönüşte malzeme bakımı.

         12-Dağda beslenme.

         13-Dağda yön bulma: Harita-pusula kullanımı, pratik bilgiler.

         14-Meteoroloji

         15-Dağdaki tehlikeler ve dağ kazaları

         16-Aklimatizasyon ve dağ hastalığı

         17-Tehlike anında yardım isteme

         18-Etkinlik raporu yazma.

  II. Aşama: Kar ve Buz Teknikleri Temel Eğitimi:

1-     Kar ve buz teknikleri girişi

2-     Malzeme: dağ ipleri, yardımcı ipler, perlon bantlar, buz kazması, buz kramponu, buz çekici, buz vidası, buz sikkesi, karabina ve çeşitleri, desandör, güvenlik kolonu, kask, kar küreği, ısıtıcı tozlar, kar gözlüğü, cerrahi maske.

         3-İp düğümleri: Bulin, kapalı sekizli, açık sekizli, tam kazık, yarım kazık, balıkçı, sancak, perlon bant düğümü, pursik. Prusik uygulama, ipten emniyet kolonu yapma, ipe bağlanma.

         4-Kar ve buz tanıtımı, türleri.

         5-Karda yürüyüş: Yumuşak karda, kabuk tutmuş karda, sırayla iz açma, sert karda yükseliş, sert karda iniş, sert karda yan geçiş.

         6-Buz kazması kullanımı: Yürüyüş, basamak açma, düşme.

         7-Buz kramponu kullanımı: Yürüyüş, yükseliş, iniş, düşüş.

         8-Kar, buz ve buzulda ipe bağlanma,

         9-Kar ve buzda güvenlik alma: Omuzdan, basit malzeme ile, kazma ile.

         10-Buz vidası kullanımı ve güvenlik

         11-Buzul yarıklarından adam kurtarma: Çekme, garda, diğer makaralar.

         12-Çığ ve çığdan korunma.

         13-Donma.

  III. Aşama: Kaya Tırmanma Teknikleri Temel Eğitimi.

         1-Kaya tırmanışı tanımı ve türleri.

         2-Malzeme: Kaya çekici, sikkeler, ekspensiyon sikkeleri, takoz ve stoperler, friend, ip merdiven, desandör, kaya ayakkabısı.

         3-Kaya türleri, tehlikeler, uyarılar: Taş düşmesi, ıslanmalar, donmalar, pürtüklü yüzey.

         4-Kaya zorluk dereceleri

         5-Kaya tırmanma teknikleri: Kayada duruş, basamak ve tutamaklar, tutuşlar ve basışlar, basamak ve tutamakların sağlamlığı, ağırlık merkezi, üç nokta kuralı, dik yükleniş-yapışma-karşıt baskı, kayada ilerleme, itici güç, yan geçiş-baca tırmanışı-piatz, iniş.

         6-Kayaya alışma ve emniyetsiz doğal tırmanış uygulaması. (1.-2. derece kayada)

         7-Kontrollu emniyetli doğal tırmanış (2. derece alçak kayada)

         8-Sikke çakma, sökme, takoz-stoper kullanımı.

         9-Güvenliğe alma ve istasyon kurma.

         10-Ara güvenlik noktaları

         11-Aşağıdan - yukarıdan güvenlikli tırmanış ve uygulatılması.

         12-İple iniş teknikleri

         13-İple ikili tırmanış uygulamaları

         14-Yapay tırmanış

         15-Kayada adam kurtarma.

     Bu üç aşamalı olarak uyguladığımız eğitim programı da gösteriyor ki, dönemimizdeki Bursa bölgesi dağcıları, taslakta anlatıldığı gibi “dağcılığı yalnızca yürüyüş ve kampçılıktan ibaret” sanmamaktadırlar. 1986 yılında uyguladığımız çok daha basit nitelikli eğitim çalışması dışında, 1987 ve 1988 yıllarında verilen dağcılık temel eğitimleri, bu program dahilinde sürdürülmüştür. Bu eğitimlerde çektiğimiz ve yine eğitim amacıyla kullandığımız slayt serileri halen bendedir, dileyen olursa görebilir. Özetle; farklı zamanlardaki bu eğitimler kapsamında düzenlenen 12 temel eğitim kampına toplam 203 sporcu katılmıştır. Böylece toplam 86 kişi teknik dağcılıkla tanıştırılmıştır ve isim listeleri mevcuttur. Uludağ’da düzenlenen temel eğitim kampları için, oteller bölgesindeki Kayakevi’nden, Kirazlıyayla’daki beden terbiyesine ait sanatoryum binasından ve bir kez de Sarıalan’daki orman barakalarından yararlanılmıştır. Kampçılık ve yürüyüş temel eğitimleri genellikle 4 günlük Trans-uludağ etkinliği ile tamamlanmıştır. Beslenme ve ulaşım giderleri, beden terbiyesi mutemetliğinden alınan sporcu yolluklarıyla karşılanmıştır. Eğitimin üç aşamasını da tamamlayan 29 sporcu, Aladağlar, Erciyes (2 kez) ve Beydağlarında düzenlediğimiz gelişim kamplarına götürülmüştür. Bu sürede dağcılık federasyonunun düzenlediği 15 etkinliğe Bursa bölgesi adına 47 sporcu gönderilmiştir. 

     Sonuçta devlet olanaklarıyla yapılan eğitim çalışmalarındaki mantığımız; dağcılığa ilgi duyarak bölgeye başvuran herkesin, dağlara güven, bilinç ve sevgiyle yaklaşmalarını sağlayacak temel eğitimi Uludağ’da verdikten sonra, bunların bilgi ve becerilerini daha yüksek dağlarda geliştirip, “dağcı” niteliği kazandırmaktır. Bunların içinde en ilgili ve yetenekli olanların, eğitmen sıfatı ile bölge çalışmalarını sürdürmelerini hedefliyorduk. Eğitim alarak dağcı sıfatı kazanan diğerleri de, artık beden terbiyesine bağlı kalmaksızın, kendi beklentilerine uygun dağcılarla oluşturacakları kulüp, dernek vb. oluşumlarla bu sporu sürdüreceklerdi. Zaten dağcılığın gelişmesi ve sağlıklı olarak topluma yayılması da bu tür küçük oluşumların çoğalması ile olacaktı. Bize göre beden terbiyesinin asli görevi, elindeki devlet olanaklarıyla insanlara dağcılığı yapabilecekleri eğitimi vermekti. Bana göre eksik kaldığımız en önemli nokta, sporcuların eğitim ve etkinliklerdeki performanslarına göre nesnel olarak kategorize ve taltif edilecekleri bir sistemin oluşturulamamasıdır. Tarafımızdan yapılan öznel değerlendirmeler, ne derece sağ duyulu olsa da, eleştirilmeye mahkumdu. Üretimleri ve alımları için bizzat ilgilenip ilişkiler kurarak, model bulup, üretimlerini takip ederek aşmaya çalıştığımız kısıtlı malzeme olanaklarımızın dışında en önemli sorunumuz, il temsilciliğinin şehir içinde belli bir mekanının olmaması idi. Tarafımdan 1986’da başlatılan ve iştirak edilmesi adeta dağcılığa gösterilen ilginin bir kıstası olan Cuma akşamı toplantılarını, Kültürpark’taki çay bahçelerinde yapmak zorunda kalıyorduk. Hatta eğitimlerin teorik bölümlerini buralarda verdiğimiz bile oldu.

 -O günün koşullarında söz konusu eğitim ve etkinliklerin mükemmel olmasını beklemek gerçekçi olmaz zaten, ama yine de 1986 öncesinde neredeyse sıfır noktasında olan Bursa dağcılığını, üç yılda, en iyi çalışan beş il içine sokacak çok ciddi bir altyapı hazırlanmıştır. Bu dönemde yapılan eğitim çalışmalarının dışında; Türkiye’nin dağcılık yönünden önemli tüm doruklarına (Reşko dışında) çıkılarak Bursa bölgesinin adı zirve defterlerine yazılmıştır. İstanbullu dağcıların eskiden beri sıklıkla etkinlik düzenlediği Uludağ’da; 1986 Şubat’ında Keşiştepe’de yaptığımız kış kampı(Faruk Sükan-A. Bülent Üçok), 1987 Şubat’ında yaptığımız Göller Bölgesi’de kış kampı ve Uludağtepe’ye kış çıkışı (A. Bülent Üçok-Hüseyin Açıl), 1989 Şubat’ında bölgeden ayrıldıktan hemen sonra yaptığımız kış transı (A.Bülent Üçok-Kuvvet Lordoğlu, Cevat Nisbet, Murat Şafakoğlu, Olcay Bayraktar), o güne kadar Uludağ’da yapılan en ciddi dağcılık etkinlikleri idiler ve bunlar ilk kez biz Bursa’lı dağcılarca yapılmıştı. (Sevgili izci dostlar kusura bakmasınlar ama; taslakta, yetersiz buldukları imasıyla eğitimlerimize katılma gereği duymadıkları söylenen izci grupları, bu Uludağ etkinliklerimizi dehşet ifadeleri ile karşılamışlardı.) Uludağtepe’ye ilk koyduğumuz zirve defterleri kırtasiyeciden alınmıştı, sonrasında federasyondan özel bir defter getirip koymuştuk. (Taslakta Köse’nin -çobanlarla birlikte, üşenmeden- yüzlerce kez imzaladığını söylediği zirve defterleri bunlardı) Latif Osman Çıkıgil anısına düzenlemeye başladığımız ve Uludağ’daki ilk bölgelerarası etkinlik olan L.O.Ç. çıkışlarının tarafımızdan organize edilen ilk üç tanesine, diğer illerden de toplam 15 dağcı katılmıştı. Yine, bölgemize çağırdığımız federasyon eğitmenleri ile kendi eğitmen ve eğitmen adaylarımızın katıldığı Uludağ’da düzenlenen üst düzey eğitim kampı, tüm Türkiye’ye örnek olmuştu. 1988 Haziran’ındaki trans-uludağ etkinliği sırasında, disiplinsiz tavırları sonucu düşüp yaralanan bir hanım sporcunun Göller Bölgesi’nden hastaneye taşınması için, Nergis Air’den helikopter temin edilerek, hem sporcu kurtarılmış hem de Türkiye’de bir dağcılık kazasına ilk helikopterli müdahale sağlanmıştır. 

İki kez hazırladığımız bültenlerden, ikincisini bastırma olanağı bulduk. Yani bölge adına ilk bülten, taslakta belirtildiği gibi 1990’da değil, bizim tarafımızdan 1988’de çıkartılmıştır. Kapağı matbaada bastırılan bültenin, teksir olarak bölgede çoğaltılan iç sayfalarının boyu uzun gelince, yazılar eksilmesin diye o haliyle ciltleyip dağıtmıştık. 100 adet olarak çoğaltılan bülten, federasyona, tüm il temsilciliklerine ve Bursa’daki ilgili kurum ve kişilere dağıtılmıştır. Yine Bursa bölgesi için bildiğimiz ilk dağcılık amblemi tarafımızdan hazırlanmış ve çıkartma olarak iki boyda bastırılmıştır. (Bende hala bir miktar amblem ve bülten var, isteyene gönderirim.)

 Bu dönemde bölge dağcıları olarak birkaç kez toplu kan bağışı yaparak, diğer spor branşlarına örnek olunmuştur. Yapılan etkinliklere zaman zaman basın mensupları çağrılarak dağcılığın güncel hale gelmesi de sağlanmıştır. Çevre ve doğa koruma çalışmalarına destek verilmiş, özellikle Uludağ’ın korunması için Milli Park Müdürlüğü ile çeşitli görüşmeler yapılmış, üyesi olduğumuz Doğal Hayatı Koruma Derneği gibi platformlarda bu konu ile ilgili çalışmalar sürdürülmüştür.

 Ankara merkezli Mağara Araştırma Derneği’nin (eski adı Türkiye Speleoloji Derneği idi) çalışmalarına yer alınarak, Keles Sorgun’daki Gavurini ve Uluabat kıyısındaki Ayvaini mağaralarının etüdlerinde bulunulmuştur.

  Sonuçta, yoğun emek ve özveri ile sürdürülen bu üç yıllık çalışmalarla, 1988 yılı sonu itibarı ile Bursa’da önemli sayılabilecek bir dağcılık çevresi ve potansiyeli oluşmuştu. Ocak 1989’da il temsilciliği ile yollarımızı ayırırken, düşüncemiz dağcılığı artık kendimiz için ve sevdiğimiz insanlarla yapabilmekti. Bundan sonra, sorumlu öğretim üyesi olarak Doç. Dr. Kuvvet Lordoğlu ile birlikte; benim, Canan Demirçeviren’in, Hüseyin Açıl’ın ve Murat Şafakoğlu’nun kurucu üyelerini oluşturdukları Uludağ Üniversitesi Dağcılık Birimi’ni kurduk. Üniversite’nin Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı aracılığı ile bazı malzemeler aldırdık, dağcılık yapmak için birime başvuran öğrencilere eğitimlerini verdik. Bu dönemde bazı federasyon etkinliklerine üniversite adına katıldık, Uludağ’da ve diğer bazı dağlarda üniversite adına çeşitli etkinlikler yaptık. 1989 yazında Kuvvet Abi, Canan ve benim üniversiteyi temsilen katıldığımız Ağrı Yaz tırmanışına bölgeyi temsilen Mithat Kara ve Fatih Özenbaş’ın yanı sıra, taslakta adı geçmeyen Dr. Müjgan Kutsal da katılmıştı. Bursa’dan gelen iki ayrı ekip olarak çok güzel bir işbirliği ile tek ekip gibi zirve yaptığımız bu etkinlik sonrası, yerel bir gazetede çıkışı anlatan Fatih’in, tüm diğer ekiplerden söz ederken, üniversite ekibi olan bizleri anmamasına değinmeden geçemeyeceğim. Bu dönemde il temsilciliğinde bir başıbozukluk yaşandığını, hatta bazı şarlatan nitelikli kişilerin sorumluluk aldıklarını bile duyuyorduk, Sait Saka’nın işleri devralması ile belli bir toparlanma sağlanmış olmalıdır.

 Şubat ayında katıldığım 1990 Ağrı Kış tırmanışından sonra bir süre daha sürdürdüğüm üniversite etkinliklerini, tümüyle arkadaşlara devrettim. Üniversite çalışmalarını onlardan da veteriner fakültesi öğretim üyeleri Levent Aydın ve Hasan Hüseyin Oruç devralacaktır, adı taslağın bu kısmında geçen Doç. Dr. Songül Sonal, Beden Eğitimi ve Spor Bölümü’nde dağcılık dersi vermiştir.) 1990 yazında üç ay sürekli Ağrı’da kalarak, Trek Travel firması adına yabancı dağcılara rehberlik yaptım. Outside adlı yabancı dağ turizmi dergisinde yayınlanmış olan 3200 kampında bira içerken çekilmiş fotoğrafım, tarihçe taslağında anlatıldığı gibi herhangi bir federasyon etkinliğine değil, 10’dan fazla kez zirve yaptığım bu döneme aittir ve dergide tırmanışla ilgili başka fotoğraflar ve uzun bir yazı da vardır. 

 Askere gittiğim 1990 yılı sonundan bu yana, Bursa’dan ve bölge dağcılığından uzağım. Yalnızca 1992’de askerden dönüp İstanbul’da çalışmaya başlayana kadar Bursa’da geçen 6 aylık dönemde, hafta sonları ağırlıklı olarak çeşitli meslek odaları bünyesinde Uludağ yürüyüşleri düzenledik. Bu dönemden sonra bölgede ne olup bittiğini bilmiyorum, o zamandan bu yana da çok az sayıda dağcılık etkinliğinde bulundum. Ama dağlara olan sevdam hiç bitmedi. 5-6 yıldır İstanbul’daki işimden arta kalan zamanlarımda Samanlı dağlarındaki küçük çiftliğimde keçilerimle uğraşıyor hatta bazen onlara çobanlık bile yapıyorum dağlarda. Bizlere “dağcı” olmak her zaman yeterli gelirken, Köse’nin kendine yakıştırdığı “performans sporculuğu, spor idareciliği, spor kuramcılığı ve filozofluğu” vb. konularda “ununu elemiş, eleğini de duvara asmış” eski bir sporcu olarak Bursa dağcılığına biraz katkım olduğunu düşünüyor, bundan mutluluk duyuyorum. Tarihçe çalışması için kapım çalındığında, olumlu bakmış, iş yoğunluğuma rağmen destekleme sözü vermiştim. Fakat taslak çalışma bana gönderildiğinde; amacın, ortak bilinç ve belleği saptırarak mevcut il temsilcisini her şeyin merkezine oturtup, diğer insanları geri plana iten yapay bir tarih oluşturmak ve kamuya bu biçimde yansıtmak olduğunu anladım. Bir de, bir süre önce kulağıma gelen ama o zaman pek umursamadığım, Köse’nin bir grup genç dağcıya hitaben gıyabımda “ben Bülent Üçok’u elimden tutup, dağlara çıkardım” gibi deli saçmalığındaki ifadesini, gerçekten söylemiş olabileceğini anlayıp hayretler içinde kaldım. Artık bu aşamada, yanlışlara göz yummanın o amaca hizmet etmek olacağı düşüncesi ile, üşenmedim ve geç de olsa (ama düzeltmeler için son tarih olarak belirtilen 11 Aralık 2006’dan önce) bu yazıyı yazdım, umarım yararı olur. Aslında mevcut hali ile bu taslak, en büyük kötülüğü Ahmet Köse’ye yapıyor, onu yüceltmeye çalışırken komik durumlara düşürüyor. Anlattığım tüm konulara ilişkin belge ve bilgiler, Gökhan arkadaş tarafından incelenen dosyalarda bulunmaktadır. Talep edilirse incelenmesi için yeniden verebilirim. Bilmiyorum, Bursa’da ya da başka yerde diğer spor dalları ile ilgili böyle bir tarihçe hazırlanmış mıdır? Belki internet ortamında yayınlanacağı söylenen çalışmanın sonundaki bir “forum” çok yararlı olabilir.

  Bir de taslakta, bizden sonra yaşananları okuyunca, “iyi ki uzaklaşmışım” dedim. Ülkemiz dağcılığının kronik hastalıkları, Bursa dağcılarını da kasıp kavurmuş meğerse, yazık! İnsanlar dağların temiz ve özgür havasını soluyup gerçekten dağcılık yapmak yerine, niye bu işin politikalarına soyunarak polemikler yaratırlar ki? İşin kötüsü, biz de yanıt vererek bu polemiklerine katılmak zorunda kalıyoruz.

  Bu yazıyı bitirirken, herhalde 17-18 yıldır görmediğim ve o zamanlardan tebessümle anımsadığım, şimdiki dağcılık il temsilcisi Ahmet Köse’ye sesleniyorum. “Ahmet, kırmızı çocuk; yücelik ve görkemleri ile bizi küçücük yapan o dağların, “alçakgönüllü ol” diye seslenen rüzgarları benim kulaklarımda hala uğuldarken, aynı rüzgarlar senin kulağına hiçbir şey fısıldamadı mı? İl temsilciliğinde neler yaptığınla pek ilgilenmiyorum, ihtimal, iyi şeyler yapıyor ve şu ya da bu nedenle, bunların duyulmasını istiyor da olabilirsin. Ama unutma; başkalarının emeklerine saygı göstermeyen, kendi emeğine saygı bulamaz.” 

 Bursa’lı dağcılara selamlarımla;   A. Bülent ÜÇOK   -  10.12.2006 / İstanbul

 Tel: 0 532 6560641     E-posta: abulentucok@ttnet.net.tr   abucok@vetas.com.tr

     

Bu sitenin son güncelleştirilme tarihi 08/12/25