
Bursa'da
Doktorluk
|
|
Dr. Mine AKKUŞ
Giriş
Doğudan gelen ticaret yollarının üzerinde
bulunması, verimli toprakları, önemli ticaret limanları ve İstanbul’a olan
yakınlığı ile her dönemde ön planda yer alan Bursa kenti, 1326 yılında
Osmanlı Beyliği’nin hâkimiyeti altına girdikten sonra ihya ve inşa edilmeye
başlanmıştır. Bu bağlamda Türk-İslâm tarihinin şehir kavramı içinde yerini
bulan külliyelerle donatılmıştır. Toplumsal yaşama yönelik çeşitli işlevler
üstlenmiş olan Bursa külliyeleri kentin sosyo-ekonomik dokusunda olduğu gibi
gündelik yaşamın önemli bir kesitini oluşturan sağlık alanında da önemli bir
işlevsellik kazanmışlardır (Akkuş, 2008). Osmanlı Devleti’nin ilk sağlık
kurumu olan Yıldırım Darüşşifası’nın (Erdemir, 1994) Bursa’da inşaa edilmesi
bu olgunun bir parçasıdır. Bursa kentine Türk Tıp Tarihi açısından
aktığımızda bunun bir ayrıcalık olduğunu gözlemlemek olasıdır.
Darüşşifa’nın dışında Bursa’da yaşayan gayrimüslimlerin kendi hastaneleri
bulunmaktadır. Bunlardan Rumlara ait olan hastane başlangıçta Kırkmerdiven
bölgesinin yanında bulunan Bâlibey Hanı’nda kiralanan sekiz odalık
mekândadır. Daha sonra 23 Ağustos 1799’da alınan bir izinle, Kocanaib
Mahallesi’nde sekiz odalı bir konak, Rum Hastanesi olarak kullanılmıştır.
Bugün Bursa’da Setbaşı İlkokulu’nun bulunduğu yerde ise Bogosyan Ermeni
Okulu’nun yanında bir Ermeni Hastanesi hizmet vermiştir. 1739’da Hocaalizâde
İlkokulu yanında Fransız rahibelerinin yönetiminde “Sör de Şarita” adlı bir
hastanenin yapımına başlanmıştır. Bir sonraki yıl faaliyete geçen bu
hastane, 1925’li yıllara kadar varlığını sürdürmüştür (Kaplanoğlu, 2006).
1855 depreminde Darüşşifa’nın büyük ölçüde yıkılması üzerine Bursa’nın
sağlık hizmetlerini karşılamak üzere yeni bir hastane kurulması ihtiyacı
duyulmuştur. 18633 yılında Bursa’da müfettiş olarak görev yapan Ahmet Vefik
Paşa; Dilsiz Paşa ismiyle anılan ve Tahir Paşa tarafından yaptırılan, aynı
zamanda Damat Efendi Konağı olarak da bilinen ve Eski Saray bölgesinde
bulunan konağı satın almış ve tamir ettirmeye başlamıştır (Bursa Yıllığı,
1934). Ancak bir süre sonra görevden alınınca 18694 tarihinde Bursa
eşrafından Bahattin Efendi vekâletiyle Guraba Hastanesi ismiyle açılmış
(Bursa Yıllığı, 1934), 1879’da Ahmet Vefik Paşa’nın valiliği zamanında
Hastane daha da büyütülmüş, bu tarihte yapılan ek bina ile Hastane 45’i
erkekler, 15’i kadınlar için toplam 60 yataklı kapasiteye ulaşmıştır. Ahmet
Vefik Paşa Hastane’yi inşa ettirmekle kalmamış; Sırmakeş, Mahmut Paşa
haneleri, balıkhane resmi, Nilüfer Çayı ile getirilen odun öşrü ve Demir
Han’ın bir bölümü ile yine kendisinin yaptırttığı tiyatro binasını ve
mutasarrıfı olduğu Çitli Maden Suyu’nu masraflarını karşılamak üzere
Hastane’ye bağlamıştır (Bursa Salnamesi, 1927). 1883–1886 yılları arasında
Bursa valiliği yapan Vali Nazif Paşa (Yurt Ansiklopedisi “Bursa Maddesi”,
1984) zamanında akli hastalıklar bölümü eklenmek istenmiş ve bunun inşaat
masrafı fabrikatör Osman Efendi tarafından karşılanarak küçük bir bina inşa
edilmiştir. Fakat bu yeterli gelmediği için 19025 yılında genişletilerek bir
bölüm haline dönüştürülmüştür (Bursa Salnamesi, 1927). 1904 yılında Reşit
Mümtaz Paşa’nın valiliği sırasında yarım ahşap iki bölüm ile yönetim
kısımlarını içeren memurin dairesi yapılmıştır (Bursa Yıllığı, 1934). Bunu
sağlamak için Vali Mümtaz Paşa’nın girişimiyle Eski Saray arsasının geri
kalan kısmı ile Kabaklı Bahçe ve İsa Bey Mescidi arasındaki alanda inşaata
başlanmıştır. Ayrıca Mekteb-i Sanayi marangoz ve demirhanesi olan kısım ile
o zamanlar gezinti alanı olarak kullanılan Ahmet Efendi bağ ve bahçesi satın
alınarak doğu bölümü Mekteb-i Sanayi’ye batı bölümü Hastane’ye verilmiştir.
Burada Hastane’nin mutfak, çamaşırhane ve ambarı yapılmış 1905 yılında da
bunların açılışı gerçekleştirilmiştir. Bina ve kadrosunun genişlemesi
üzerine masrafları karşılamak üzere Belediye’nin bir kısım gelirleri ile
Merkez Belediye’nin yeni pazar temizlik vergisi ve Hastane’nin Belediye’den
alacaklarının toplamı olan ve mezbaha gelirinden aktarılan 300 altın lira
Hastane’ye verilmiştir. 1913 yılı Abbas Halim Paşa’nın valiliği döneminde
Sağlık Müdürü Operatör Emin Bey’in girişimiyle Reşid Paşa zamanında
yaptırılmış iki bölüm arasına bir ameliyathane inşa edilerek tek bir bina
haline dönüştürülmüştür. Aynı sene eski usul hücreler halinde yapılan akıl
hastalıkları bölümü kısmen kaldırılarak, erkekler ve kadınlar için sinir ve
akıl hastalıkları koğuşları meydana getirilmiştir (Bursa Salnamesi, 1927).
Çok uzun sürede ve kişisel desteklerle büyüyen Hastane, Cumhuriyet’in ilanı
gününe kadar Bursa’daki tek büyük sağlık kurumudur ve 100 yataklıdır (CHP 15
Bursa,1938).
Osmanlı Devleti döneminde Bursalılara hizmet veren oluşumlarda görevli
sağlık çalışanlarıyla ilgili veriler son dönemlere ait kayıtlarda
bulunmaktadır. Hüdavendigâr Livası Salnameleri’nde rastladığımız bu
bilgilere göz attığımızda dikkati çeken sağlıkçı olarak Müslüman ve
özellikle de gayrimüslimlerin faaliyet gösterdiğidir. Örneğin; 1901 (1317)
yılı Salnamesine göre kentte toplam 13 doktor, 16 eczacı, 3 dişçi
gayrimüslimdir ve Guraba Hastanesi’nin Başhekimi ve Eczacısı, Belediye
Başhekimi’nin de gayrimüslim olduğu dikkati çekmektedir (Hüdavendigâr Livası
Salnamesi,1317). 1905 yılında ise Bursa merkezinde çalışan toplam 19
diplomalı doktorun 5’i Türk 14’ü gayrimüslim, toplam 17 eczacının 4’ü Türk
13’ü gayrimüslim, Guraba Hastanesi Başhekimi Suvayidis Efendi, Belediye
Başhekimi Bedros Efendi’dir (Üsküdari, 1972).
11
Eylül 1922’de işgalcilerden kurtarılan Bursa’da savaşın getirdiği yıkım
kurtuluştan sonra başlayacak olan devrimler ve kalkınma hamlesiyle
giderilmeye çalışılmaktadır. Bursa’nın ve Bursalıların zor günleri
Cumhuriyet’in ilk yıllarında devam etmekte ancak devrim kadrosunun yurt
genelinde başlattığı olumlu yöndeki adımlarla sorunlar sırasıyla ortadan
kaldırılmaktadır. Bu bağlamda Osmanlı periyodunda Bursa’da açılan ilk sağlık
kurumları ve imparatorluğun yıkılışına değin evrilerek süren sağlık
çalışmaları, olumlu olumsuz yönleriyle Türkiye Cumhuriyeti’ne miras olarak
kalmış ve Atatürk Dönemi’nde bu alanda Bursa’da kalkınma ve modernleşme
hamlesi geliştirilmeye başlanmıştır. Atatürk Dönemi Bursa’sında tıp alanında
gerçekleştirilen çalışmaları kurumsal, halk sağlığı, eğitsel ve tıp dilinin
Türkçeleştirilmesi açısından gelişmeler başlıkları altında toplamak
olasıdır.
Bu başlıklardan kurumsal alanda gerçekleştirilen düzenlemeler Atatürk dönemi
tıp çalışmalarında ilk etapta yapılanlar olacak ve sağlık çalışmaları
açısından Bursa’da temeli atacaktır. Atatürk Dönemi’nde Bursa’da bulunan
sağlık kurumları; Ahmet Vefik Paşa Hastanesi, kazalarda bulunan muayene ve
tedavi evleri, Bursa Belediyesi sağlık örgütü, Askeri Hastane, kaplıcalar
başlıkları altında verilebilir. Ayrıca sağlık çalışanları ve diğer sağlık
çalışmaları ile ilgili bilgiler de burada yer almaktadır.
1. Ahmet Vefik
Paşa Hastanesi
Bursa’nın işgalinde
Yunanlılar tarafından yıkılan Ahmet Vefik Paşa Hastanesi savaşın sona
ermesinin ardından tekrar düzenlenmeye başlanmıştır. Sağlık Bakanlığı ve
Valiliğin çalışmalarıyla onarılmış, bütünüyle bakımı yapılmış ve gerekli
araç gereçler alınmıştır (Bursa Salnamesi, 1927). 1926 yılında da
hizmetlerinden dolayı Bursa Ahmet Vefik Paşa Hastanesi Başhekimi Yusuf
İzzettin Bey’e İstiklal Madalyası verilmiştir (Bca, 195.339..18.).

Damat Efendi Konağı'nı A.
Vefik Paşa hastaneye çevirtti, bina daha sonra büyütüldü
1927
Yıllığı kayıtlarında Hastane’nin surlar üzerinde akasya ağaçlarıyla donanmış
çok güzel manzaraya sahip bir alanda bulunduğu ifade edilmektedir. Hastane
yarı kâgir 4 büyük ve 4 küçük binadan oluşmaktadır. Büyük binalardan birisi
Ahmet Vefik Paşa’nın inşa ettirdiği kısım olup iki katlıdır. Birinci katın
düzenlemesi henüz yaptırılamamışsa da resmi işlemlerin bitmesini takiben
düzenlemelere başlanması planlanmaktadır. Bu katın bir bölümü cildiye ve
frengi hastalarına bakılmak üzere ayrılmıştır. Binanın ikinci katında 60
yataklık iç hastalıkları bölümü, kadın ve erkeklere ait genel ve özel
odalarla, genel hastane yemekhanesi ve banyo vardır. Vali Reşid Paşa
zamanında inşa ettirilmiş olan ikinci büyük binanın birinci katında 6 büyük
hasta koğuşu, 10 özel oda, tecrit odaları, ameliyathaneler, yemekhane,
operatör, göz, kulak şefleri odalarıyla, laboratuar, pansuman ve muayene
odaları, ikinci katında kale tarafındaki kısımlarda 6 oda bulunmaktadır.
Üçüncü binada, daha önce yapılmış olup akıl hastalarına ayrılan bölümde
hücreler, hasta koğuşları ve bahçe bulunmaktadır. 1925 yılında buradaki
hastalar İstanbul’daki akıl hastanelerine nakledilmiştir. Bu bölümdeki
hücreler kapatılarak hasta koğuşlarına dönüştürülmüş ve zührevi hastalıklara
tahsis edilmiştir. Dördüncü bina iki katlı olup; poliklinik, yönetim,
muhasebe odaları, kütüphane, kimya laboratuarı, bakteriyoloji laboratuarı ve
şefi odası, yatak odaları, toplantı ve gösteri salonları, gözlem odaları ve
röntgen dairesinden oluşmaktadır. Ana binanın yanı sıra mevcut olan dört
küçük binanın birisi çamaşırhane ve mutfak olarak kullanılmaktadır. İkinci
bina kadın hastalıklarına, üçüncüsü önceden bir medrese iken hastaneye
devredilen bina olup salgın hastalıklarına, dördüncüsü laboratuar ve
eczaneye ayrılmıştır.
Hastane 1927 kaydına göre 1506
yataklıdır ve sekiz uzman doktoru bulunmaktadır. Dâhiliye, hariciye, kadın
hastalıkları, göz, kulak, burun, cildiye, frengi hastalıkları,
bakteriyoloji, kimyahane, röntgen bölümleri vardır. Eczanesinde bir
eczacıbaşı ve iki kalfa çalışmaktadır. Hastaneye yatırılan hastaların
yaklaşık % 80’i parasız muayene ve tedavi edilmektedir. Ücretliler iki sınıf
olup; birinci sınıftan 250, ikinci sınıftan 150 kuruş, memur, jandarma ve
öğrencilerden yarı ücret alınmakta, ameliyat ücreti ayrıca belirlenmektedir.
Hastane röntgen ve diğer ihtiyaçları için kendi motoruyla elektrik üretimi
yapmaktadır (Bursa Salnamesi, 1927).
Bursa Valisi Fatin Güvendiren döneminde Beyazıt
Paşa’nın oğlu İsa Bey Medresesi arsası ve arkada bulunan bahçeleri ile
burada bulunan bir ev satın alınarak betonarme bir bölümün yapılması için
hazırlıklara başlanmıştır (Bursa Yıllığı, 1934). Salgın hastalıklarla,
laboratuara ayrılan bu binanın inşaatına 1928’de başlamış ve 33.000 lira
olan ihale bedeline 4.007 lira 81 kuruş eklenerek toplam 37.007 lira 81
kuruşa mal olmuştur. Bunun 7.504 lira 79 kuruşu 1928 bütçesinden, 26.720
lira 19 kuruşu da 1929 bütçesinden verilmiştir.
1929
yılı süresince 1.800 liraya ameliyathane için cihazlar satın alınmış ve bir
de ültraviyole aracı sağlanmıştır. 1929 yılında Hastane’ye 211 hasta
yatırılmış ve 8.549 hasta ayakta muayene edilmiş ve 1.816 hastaya pansuman
yapılmıştır. Hariciye’de 138, göz, kulak servisinde 96 hastaya büyük, 94
hastaya küçük ameliyat gerçekleştirilmiştir. Hastanenin güneye bakan
bölümünün duvarları da tamir edilmiştir (Bursa Vilayeti Umumi Meclisi
Müzakerat Zabıtnamesi, 1930). 1929’da inşaatı tamamlanan salgın hastalıklar
bölümünün ihtiyacı olan araçlar tamamlanarak törenle açılmış ve hasta
kabulüne başlanmıştır. Ayrıca bölüm içinde bir laboratuar oluşturulmuştur.
Bu sene içinde ültraviyole ve diyatermi cihazları satın alınmıştır. 1930
yılı içinde 3.920 hasta tedavi edilmiş, 108 büyük ameliyat ve ayaktan gelen
5.261 hastaya pansuman yapılmıştır. Hastane polikliniğinde 10.950 hasta
muayene edilmiştir. 641 hasta klinikte tedavi edilmiş ve laboratuar
muayeneleri gerçekleştirilmiştir. Göz, kulak, boğaz kliniğinde 2.109 hasta
muayene ve 60 hasta ameliyat edilmiştir. Zührevi hastalıklar kısmında 666
hasta tedavi edilmiş, laboratuarda 3.941 tahlil, röntgende 1.039 hastanın
muayene ve tedavisi yapılmıştır (Bursa Vilayeti Umumi Meclisi Müzakerat
Zabıtnamesi, 1931).
1933 yılı itibariyle 250 yatak
kapasiteli ve 125 kadrolu olan Hastane’ye özel muhasebeden doktor, hademe
ücretleri, yiyecek, tıbbi araç gereç ve diğer ihtiyaçlar için 1923’te 37.173
lira, 1932’de 70.000, 1933’te 80.0007 lira tahsis edilmiştir.1931’de 1.852
1932’de 1.934 hasta yatmıştır (Türkiye Cumhuriyeti Bursa Ticaret ve Sanayi
Odası 10 Yıl İçinde, 1933). Hastane çalışanlarının uzmanlıklarını
geliştirmek için de çalışılmış ve Bursa Ahmet Vefik Paşa Hastanesi Radyoloji
uzmanı Dr. Cevat Tahsin 5 ay müddetle Paris’e gönderilmiştir (Bca,
41.91..9.) 1934
yılında Hastanenin ilk yapılan binaları dâhiliye, doğum, cildiye servisleri,
Halil Paşa’nın valiliği zamanında akli hastalıklara özel açılan bölüm
zühreviye, Reşit Mümtaz Paşa’nın valiliği sırasında inşa edilen yarım ahşap
iki bölüm hariciye ve göz hastalıkları servisi ile yönetim kısımlarını
içeren memurin dairesi olarak kullanılmaktadır. Ahmet Vefik Paşa pavyonu
yarı kâgir, Reşit Paşa pavyonları ahşap ve Fatin Bey pavyonu ise
betonarmedir. Bu sene içinde Hastane’ye 50 yatak daha eklenmesi
düşünülmektedir ve çocuk bölümü8 dışında her servis bulunmaktadır. Senede
3.000 küsur kadar hasta yatarak 10.000’den fazla ayakta muayene ve tedavi
yapılmaktadır. Bundan başka 862 frengili hastanın ayaktan tedavisi devam
etmekte olup ilaçları parasız verilmektedir (Bursa Yıllığı, 1934). Bu
yıllarda hastanenin ismi artık Memleket Hastanesi’dir.
2. Kazalarda
Bulunan Muayene ve Tedavi Evleri
Gemlik Muayene ve Tedavi Evi; Gemlik ve
Orhangazi’de yerleştirilmiş olan göçmenlerin bakımı için göçmen dispanseri
adıyla 1925 yılında açılmıştır. Gerek hükümetin gerekse yerel belediyenin
yardımlarıyla çok gelişmiştir. 1926 yılında göçmen sağlık örgütünün
kaldırılması ile muayene ve tedavi evi adıyla çalışmalarına devam etmiştir.
Sahilde güzel bir binada bütün araç ve gereçleriyle faaliyet gösteren kurum,
yıl içinde 596 hasta kabul ederek ilaçlarını vermiş ve pansumanlarını
yapmıştır (Bursa Salnamesi, 1927). Kurum beş yataklı bir dispanserdir ve bir
doktoru vardır (Cenubi Marmara Havzası, 1927). 1929’da Orhangazi’de bir
eczane ve eczacı ile halkın sağlık ihtiyacı karşılanmaya çalışılmıştır
(Bursa Vilayeti Umumi Meclisi Müzakerat Zabıtnamesi, 1930).
Mustafakemalpaşa Muayene ve Tedavi Evi; Bu kurum 1925 başlarında Sağlık ve
Sosyal Yardım Bakanlığı’nın oluşturduğu 150 muayene ve tedavi evinden
birisidir. Kaza merkezinde yeni bir bina yapılmış ve günden güne eksiklerini
gidererek daha yararlı bir hale gelmiştir. 1925 yılında 1.359 hastayı tedavi
etmiş ve birçoğunun ilaçlarını parasız dağıtmıştır (Bursa Salnamesi, 1927).
Kurum beş yataklı bir dispanserdir ve bir doktoru vardır (Cenubi Marmara
Havzası, 1927).
Orhaneli Muayene ve Tedavi Evi; 1925 yılında açılarak 696 hastaya bakmış ve
birçoğunun ilaçlarını parasız vermiştir (Bursa Salnamesi, 1927). Kurum beş
yataklı bir dispanserdir ve bir doktoru vardır (Cenubi Marmara Havzası,
1927). 1929’da Orhaneli kazasında bir gezici sağlık memuru ve bir eczane ve
eczacı ile halkın sağlık ihtiyacı karşılanmaya çalışılmıştır (Bursa Vilayeti
Umumi Meclisi Müzakerat Zabıtnamesi, 1930). 1930 bütçesinde kararlaştırılan
Orhaneli’de bir kabile ve bir eczacı istihdamı gerçekleştirilmiştir (Bursa
Vilayeti Umumi Meclisi Müzakerat Zabıtnamesi, 1931). Ayrıca kazada kurulan
frengi dispanseri 1936 yılına kadar etkili bir şekilde mücadelesine devam
etmiştir (CHP 15 Bursa,1938).
İnegöl Hastanesi; İnegöl
ilçesinde 25 yataklı bir hastane açılmıştır (Bursa Sesleri Gazetesi,
29.10.1936). 1929 yılında 360 hasta kabul ve tedavi edilmiş 16 büyük, 32
küçük ameliyat yapılmıştır. Ödenek azlığı nedeniyle yıl içinde hastaneye
araç gereç alınamadığı gibi tamirat da yapılamamıştır (Bursa Vilayeti Umumi
Meclisi Müzakerat Zabıtnamesi, 1930). 1930 yılında İnegöl Hastanesi’nde 269
hasta tedavi edilmiş, 12 büyük–32 küçük ameliyat ve laboratuarda 91 tahlil
yapılmıştır (Bursa Vilayeti Umumi Meclisi Müzakerat Zabıtnamesi, 1931).
İznik ve Tirilye: İznik’te bir dispanser açılması istenmiş fakat nüfusunun
azlığı ve kazaya yakın olan Yenişehir’de bir dispanser bulunmasından ötürü
burada yeniden bir dispanser açılmasına İl Bütçesi’nde olanak görülmemiştir
(CHP 15 Bursa,1938). Özel idarece tahsis olunan maaşlarla İznik ve Tirilye
kazalarında birer belediye doktoru ve İznik kazasında gezici sağlık memuru
ile halkın sağlık ihtiyacı karşılanmaya çalışılmıştır (Bursa Vilayeti Umumi
Meclisi Müzakerat Zabıtnamesi, 1930). 1930 bütçesinde kararlaştırılan İznik
ve Tirilye’de birer doktor, İznik’te bir kabile ve bir sağlık memuru
istihdamı gerçekleştirilmiştir (Bursa Vilayeti Umumi Meclisi Müzakerat
Zabıtnamesi, 1931).
Yenişehir ve Mudanya’da; da
birer dispanser açılarak halkın, özellikle de köylünün dertlerine çare
olunmaya çalışılmıştır (Bursa Sesleri Gazetesi, 29.10.1936). Mudanya
Belediyesi tarafından açılan dispanserin yanı sıra Bursa’nın zenginlerinden
Hayri İpar isimli bir kişi tarafından Mudanya’da 60.000 lira harcanarak bir
doğumevi yaptırılmış, içi eşya, alet ve edevat ile donatılarak zengin, fakir
her başvuranın doğum vakaları ile kadın hastalıkları ameliyatları parasız
yapılmıştır (CHP 15 Bursa,1938). Mudanya’da ücreti özel idare bütçesinden
verilmek üzere evvelki yıllarda olduğu gibi Tirilye ilçesinden bir doktor
tayini düşünülmüş fakat bütçe yetersizliği nedeniyle buraya bir doktor tayin
edilememiştir (CHP Vilayet Kongresi Hizmet Raporu 15 Birinci Kanun 1938).
3. Bursa
Belediyesi Sağlık Örgütü
Kentte belediyeye bağlı; Hisar
bölgesinde 10 yataklı 1 dispanser ile 40 yataklı 1 darülaceze, 1 verem
dispanseri, Çocuk Esirgeme Kurumu’nun yönetiminde çocuk bakımı için 2 kreş,
(Türkiye Cumhuriyeti Bursa Ticaret ve Sanayi Odası 10 Yıl İçinde, 1933) 1
kimyahane, 1 tephirhane, 5 sağlık istasyonu bulunmaktadır.
Belediye sağlık
örgütünün yönetimi doğrudan doğruya Başhekime bağlı olup burada bir başhekim
birde memur görev yapmaktadır. Şehrin kalabalık semtleri ile sağlık
sorunlarının daha çok olduğu kenar mahallelere hizmet götürmek üzere beş
mıntıka belirlemiştir. Bunlar; Merkez, Altıparmak, Meydancık, Hisar ve
Çekirge semtleridir. Bölgelerin hepsinde 1 doktor, 1 sağlık memuru, 1 ebe, 1
odacı hizmet vermektedir. “00” Numaralı Belediye Sağlık Dairesi unvanıyla
faaliyette bulunan sağlık istasyon merkezlerine 1926 yılı sonuna kadar
kadın-erkek toplam 1.069 kişi başvurmuştur. 2.142 hastaya parasız ilaç
verilmiş, şehirde bir sene içine 143 erkek–119 kız çocuğu doğmuş, 743
erkek–740 kadın ölmüştür (Bursa Salnamesi, 1927). Buralarda sürekli doktor
bulundurulmakta ve başvuranlar parasız olarak muayene edilmektedir (Cenubi
Marmara Havzası, 1927). Gezici sağlık istasyonlarında ise 4.510 aşı
yapılmıştır.
Darülaceze sadece bir memurla çalışan bir kurumken Atatürk döneminde sayman,
satın alma, beslenme memuru, baş hademe, hizmetli, çamaşırcı, kapıcı gibi
görevliler alınmış ve diğer düzenlemelerle geliştirilmiştir. Darülaceze
dispanseri iki koğuştan oluşmaktadır. Erkekler kısmında 7 büyük–5 küçük,
kadınlar kısmında 27 büyük–2 küçük ecza vardır. 1934 yılında Yoksulevi’nin,
10 adedi dispanseri oluşturan 45 yatağı bulunmaktadır. 15 çocuğu okula
göndermekte ve öğrenimleri Belediyece takip edilmektedir (Bursa Yıllığı,
1934).
Hükümet Konağı arkasında betonarme bir binada bulunan Kimyahane bir kimyager
yönetiminde olup 1926 senesi süresince 204 gıdaî, 125 sınaî toplam 329
tahlil yapılmıştır. Tephirhane’nin (ilaçlama merkezinin) 4 aracı, 3 memur ve
1 hademesi bulunmaktadır. 1926 yılı süresince salgın hastalıklardan gelen
7.192 parça eşya, resmi dairelerden gelen 328 ve diğer eşyadan 528 parça ile
23 şahıs ilaçlanmıştır (Bursa Salnamesi, 1927). Tephirhane görevlileri ayda
bir otomobil, araba, han, hamam vs.nin başvurusu halinde bütün nakliye
araçlarını ilaçlarlar ve ardından encümen kararıyla bir ücret alırlardı.
İstanbul’a akıl hastalarını sevk etmekte görevleri arasındadır.
Verem
Dispanseri 1930’da açılmış, 1930–1933 yılları arasında Verem Dispanseri’ne
14.331 hasta gelmiştir. Bu yıllar arasında dispanser hastalarına 2.957
liralık ilaç, 1.568 liralık gıda yardımı yapılmıştır. Dispanserin bu süreç
içerisinde masrafı 29.139 liradır (Türkiye Cumhuriyeti Bursa Ticaret ve
Sanayi Odası 10 Yıl İçinde, 1933).
1934 yılında Belediye Başhekimlik kadrosunda 5
doktor görev yapmaktadır. Başhekim Şefik Lütfi Bey, doğum doktoru Sadi Rasim
Bey, doktorlar Haşim-Mehmet Ali-Hüseyin Beyler, ebeler Şerife ve Cemile
Hanımlar, Kimyager Hulusi Bey, sağlık memurları Halil, Hidayet, Ali
Efendilerdir. Belediye örgütünde görevli sağlık memurları başvuru halinde;
numune almak, dükkânların sıhhi noksanlarını giderip gidermediklerine bakmak
ve doktora bilgi vermek, acil vakalarda ilkyardım çantasıyla gitmek gibi
hizmetleri karşılamakla görevlidirler.
… Verilere bakıldığında Cumhuriyet’in ilk
yıllarından itibaren sosyal devlet anlayışı içerisinde hizmet verildiğini,
yurttaşlarına hizmet ulaştırmak için kurumsal bağlamda gerçekleştirilen
çalışmalarla Türkiye Cumhuriyeti’nin bir sağlık politikası geliştirdiğinin
izlerini görmek olasıdır.
4. Askeri Hastane
Bursa'nın kurtuluşundan beri askeri hastane
olarak kullanılan Splendid Oteli 1925’te satın alınarak Askeri Hastane
ismiyle faaliyetine devam etmiştir (Bca, 15.57..14.). Çekirge semtinde
bulunan Hastane’nin bulunduğu bina, Bursa’nın en güzel kaplıcalarından
birisi olup alaturka bir hamamdan başka o dönemde Bursa hamamlarında
görülmeyen bir tarz olarak ayrıca banyo dairelerine sahiptir (Cenubi Marmara
Havzası, 1927). 1927 yılında Hastane’nin elektrik cihazı ve sıcak hava
aletlerinin 2. Kolordu tarafından yurtdışından pazarlıkla satın alınması
için girişimler (Bca, 25.51..9.) ile 1932 yılında asansör ve kaloriferi
yaptırılması için çalışmalar gerçekleştirilmiştir (Bca, 31.67..13.) Böylece
zaman içinde Hastane’nin daha modern hale getirilmesi sağlanmıştır. 1933
yılına tarihlenen bir kaynakta yer alan Çekirge’deki Askeri Hastane’nin
sıcak maden sularına sahip banyo tertibatı ve elektrik cihazları ile ayrı
bir varlık (Türkiye Cumhuriyeti Bursa Ticaret ve Sanayi Odası 10 Yıl İçinde,
1933) olduğu ifadesi bu yaklaşımı doğrulamaktadır. Zaman içinde geliştirilen
Askeri Hastane’yi Atatürk, Bursa ve Mudanya gezileri sırasında İpekiş
Fabrikası ile birlikte ziyaret edecektir (Bca, 2.11..4.).

Askeri Hastanenin yerinde önceden Splendid Oteli vardı
1933’te Hastane’nin
bütün uzmanları tamdır ve ordunun fizyoterapi merkezi görevini de üstlenen
Hastane Cumhuriyet hükümetlerinin çalışmaları ile çok mükemmel bir hale
getirilmiştir (Bursa Sesleri Gazetesi, 29.10.1936). Çekirge semtinin havadar
bir yerinde, manzarası mükemmel bir mevkide olan Hastane’de düzenlemeler
devam etmiş, boyanmış, gerekli bölümler eklenmiş, banyolar modern bir
şekilde yenilenmiş ve özellikle fizyoterapi ve mekanoterapi cihazları gibi
çeşitli modern tedavi aletleri ile donatılmıştır. Bu sayede başta romatizma
ve çeşitli sinir hastalıklarına ait ağrılar tedavi edilmiştir. 1934 yılında
Hastane’nin yanında elektrik tedavisi ile çamur banyoları için ek binalar
yapılmaya devam edilmiştir. Bu tarihte Hastane’nin Başhekimi Kaymakam Azmi
Bey, diğer doktorları Salih, Hikmet, Naki, Suat, Hamit, Orhan, Kazım
Beylerdir (Bursa Yıllığı, 1934).
5. Kaplıcalar
Bursa denildiğinde aklımıza ilk gelen mekânlardan
birisi, sıcak su kaynakları ile kentte sağlık turizmini sağlayan kaplıcalar
ve hamamlardır. Hükümetçe, insan sağlığı açısından faydaları bulunan sıcak
su kaynaklarından daha etkili bir şekilde faydalanmak amacıyla Bursa
Kaplıcaları Türk Anonim Şirketi adıyla bir şirketin kurulması yönünde
tedbirler alınacaktır (Bca, 176.213..4.). Merkezi İstanbul olmak üzere Bursa
Kaplıcaları Türk Anonim Şirketi’nin kurulması planlanır (Bca, 25.38..13.) ve
Bursa kaplıcalarının fenni ve sıhhi hale getirilmesi imtiyazının bu maksatla
kurulan şirkete ihalesi kabul edilir (Bca, 4.37..12.).
550.000 lira sermaye ve Bursa Belediyesi’nin de katılımı ile kurulan bu
şirket tarafından, Çekirge Caddesi’nde içinde her türlü dinlenme araçları
bulunan bir otel ve modern bir banyo dairesi inşa ettirecektir. Son
zamanlarda sermayesi 240.000 lira daha arttırılan şirket, bu binayı bitirmek
için hızla çalışmaktadır. Otel ve kaplıcanın kış sonunda tamamlanarak 1935
ilkbaharında faaliyete geçmesi için çalışmalar hızlandırılmış, boru tesisatı
bitirilerek, mobilyalar yerlerine koyulmaya başlanmıştır.
Bu şirketin dışında diğer
kaplıcalarında ıslahı ve hijyenine önem verilmiştir. Bakımlı halde tutulan
kaplıcalarla cilt, romatizma, siyatik, kemik hastalıkları, basur ağrıları,
prostat iltihapları, bağırsak iltihapları, baş ve bel ağrıları ve daha
birçok hastalığı (Bursa Yıllığı, 1934). iyileştirildiği öngörüsüyle ülkenin
bütün bölgelerinden insanlar Bursa’ya gelecektir ve bugünde gelmeye devam
etmektedir. Atatürk Dönemi Bursa’sında doğrudan insan sağlığına etki eden
Çekirge’deki kaplıcaların sürekli bakımlı ve hijyenik kalmaları için
Belediye Başhekimi tarafından kontrolleri yapılmıştır. Özellikle salgın
hastalık ihbarında hemen hükümet doktoru ile beraber olay mahalline
gidilmiş, banyo mevsiminde banyolara gelen misafirlerin her biri ayrı ayrı
muayene edilerek, banyolar hakkında ayrıntılı bilgi verilmiş, sağlıklı bir
şekilde sıcaklığa tahammül derecelerine göre banyo yapmaları tavsiye edilmiş
ve bu çalışmadan bir ücret alınmamıştır (Bursa Yıllığı, 1934).
6. Sağlık
Çalışanları ve Diğer Sağlık Çalışmaları
Sağlık
çalışanlarına ait ilk veri 1927 yılına aittir ve bunlardan 1927 Salnamesine
göre Bursa’da devlete bağlı çalışan toplam; 25 doktor, 4 eczacı, 8 kadın
ebe, 14 sağlık memuru, 4 aşı memuru, serbest olarak çalışan; 20 doktor, 17
eczacı, 6 diş hekimi bulunmaktadır (Bursa Salnamesi, 1927) Aynı yıla ait bir
başka kaynakta ise Bursa genelinde 18’i serbest, diğerleri Belediye ve
Sağlık Bakanlığı’na bağlı toplam 49 doktor çalışmaktadır (Cenubi Marmara
Havzası, 1927).
1933 yılına ait bir kayıtta Bursa şehrinin bütün kazalarında birer hükümet
doktoru, birer gezici sağlık memuru, kazalarda birer, merkez kazada dört ebe
bulunduğu ifade edilmektedir. Ayrıca doktor, bakteriyolog ve sağlık
memurlarından oluşan bir sıtma mücadele heyeti ve Belediye tarafından
yönetilen bir örgüt mevcuttur. Bu örgütle senede 1.500 kişi tedavi
edilmektedir (Türkiye Cumhuriyeti Bursa Ticaret ve Sanayi Odası 10 Yıl
İçinde, 1933).
1933 yılında Bursa merkezde 38 ve ilçelerinde 15 doktor bulunmaktadır.
Merkezdeki 5 diş hekiminden ikisi Işıklar Askeri Lisesi’nde öğretmenlik
yapmakta, ilçelerde sadece Gemlik, Karacabey, Mudanya ve Mustafakemalpaşa’da
birer diş hekimi çalışmaktadır. Permili dişçiler Bursa merkezde 5, ilçelerde
İnegöl’de 2 Yenişehir’de 1’dir. Ayrıca Bursa merkezde 6 eczane ve 6 eczacı,
ilçelerde ise sadece İnegöl, Karacabey, Mudanya, Mustafakemalpaşa ve
Yenişehir’de 1’er eczane bulunmaktadır (Çubukçu, 2004)10.
1927 yılında ücretsiz
muayene edilenlerden 5.100 kişiye ilaç verilmiş, 560 kişiye reçete yazılmış,
158 kişi hastaneye sevk edilmiştir. Ücretli olarak 5.681 kişiye bakılmış,
yıl içinde 2.952 doğum gerçekleşmiş, 477 frengi hastasına bakılmış, 30.975
kişiye çiçek aşısı vurulmuş, 476 sağlık taraması, 1.301 laboratuar tahlili
yapılmıştır (Bursa Salnamesi, 1927). Doktorlar müracaat eden bütün hastalara
bakmak, tedavi etmek ve fakir olanlara ilaçlarını parasız verilmek üzere
reçete yazmakla görevlendirilmişlerdir. Yiyecek, içecek satan dükkânlarla
halkın temizliği, inlenmesi ve eğlenmesi ile ilgili olan bütün kurumlar
kontrol edilmektedir. Halkla sürekli temas halinde bulunan esnafın üç ayda
bir sağlıklarının iyi olup olmadığı, bulaşıcı hastalıklara yakalanıp
yakalanmadıkları kontrol edilmiştir. Aşı memurları bütün Bursa dâhilinde
işçi ve esnafa aşı yapmaktadır (Bursa Yıllığı, 1934).
1930 yılı Bursa Vilayeti
Bütçesi adi bütçe masraf kısmında 1930 yılı sağlık işlerine ayrılan ödenek;
Hastaneler doktor ve memurları 25.260, hastaneler memur ve hizmetlilerinin
ücretleri 18.180, hastane genel giderleri (yemek, tıbbi araç gereç,
aydınlatma ve ısıtma, donanım, eşya, kırtasiye ve diğer) 41.619, küçük sağlı
memurları ücretleri 1.200, sağlık memurları harçları 270, hastane
başhekimleri harç ücreti 900, hastane tamiratı 340, İznik belediye doktor ve
ebesi maaşına yardım 840, Orhaneli belediye ebesi maaşına yardım 600,
Orhaneli belediyesi eczasına yardım 720, Tirilye belediye doktor maaşına
yardım 1.500, toplam 3.660, Karacabey ve Mustafa Kemal Paşa için alınacak
gezici etüv bedeli 320, Orhaneli’de açılacak dispanser (hizmetlilerinin
ücreti 240, peşinat-aydınlatma-ısıtma-kırtasiye- ve diğerleri 600, kira
bedeli 200, toplam 1.040), tümünün toplamı: 92.789’dır (Bursa Vilayeti Umumi
Meclisi Müzakerat Zabıtnamesi, 1930).
Bursa’da Atatürk Dönemi’nde
sağlık hizmetleri veren bir diğer kurum Türk Ocağı’dır. 1924 yılında Türk
Ocağı fakir çocuklar ve ihtiyacı olanlar için bir muayenehane açmıştır Türk
Ocağı tarafından şehir ve köyde çalışmak üzere sağlık ocakları kurulmuştur.
Ocağın daimi doktorluğunu yapan Cemal Ömer Bey fahri olarak üstlendiği bu
görevi aralıksız sürdürmüştür. Ocağın sağlık biriminde bir ay içinde 650
hasta muayene edilmiş, bunlardan 380 hastanın reçete ve ilaçları ücretsiz
verilmiştir. Ayrıca her Cuma günü doktorlarını çeşitli köylere göndererek
etkisini köylere kadar hissettirmiştir (Kaplanoğlu, 2006). Bursa Türk
Ocağı’nın muayenehanesi ve protokol defteri mevcuttur ve fakirlere parasız
ilaç vermektedir (Cenubi Marmara Havzası, 1927).
Bursa’da, 1924 yılında
Saray Caddesi Alboyacılar Hamamı’nın karşısındaki sokakta bir Sağlık Müzesi
açılmıştır (Kaplanoğlu, 2006). Müzenin giderleri için Bursa İl Bütçesi’nde
aktarma yapılması kabul edilmiştir (Bca, 6.18.1.). Cenubi Marmara Havzası
isimli kaynağımızda müzenin henüz başlangıç aşamasında bulunmasına rağmen
hastanelere ait oldukça güzel numunelere sahip olduğu ifade edilmektedir
(Cenubi Marmara Havzası, 1927). Kızılay’ın üst katında açılan müze, kısa bir
süre sonra yer darlığından kapatılmıştır (Kaplanoğlu, 2006).
Bursa’nın sağlık sorunlarına getireceği katkılardan birisi özellikle kalp ve
göğüs hastalarına hizmet vermek üzere Uludağ’dan yararlanılması ve bir
sanatoryum açılması planıdır. Yapılan girişim sonunda, sanatoryumların
sayısının arttırılması ve bunun için mahalli araştırma yapıldıktan sonra
hava ve iklim şartları uygun bulunduğu takdirde Bursa’da da bir sanatoryum
açılması kabul edilmiştir. Kararın alındığı 193811 yılında hiçbir yerde sene
içinde yeni bir sanatoryum açılmadığı için bütçe olanaklarına göre bu
dileğin göz önüne alınması benimsenmiştir (CHP Vilayet Kongresi Hizmet
Raporu 15 Birinci Kanun 1938)
Sonuç
Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın kazanılması ve
emperyalizmin Anadolu’dan atılması ile vatanın işgalci güçlerden
kurtarılması sağlanmıştır. Fakat Atatürk’ün Ekim 1922’de Bursa ziyaretinde
Belediye önünde verdiği söylevinde “…Bugün mutluluğunu duyduğumuz zaferi,
ulusumuzun kararlılık ve kutsal inanç gücü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
ordularının süngüleri kazanmıştır. Üzerinde hiçbir güç, hiçbir baskı yoktur
ve olmamıştır. Ulusun ve ordularının yeteneği, bütün ulusal emellerimizi
elde edecek derecededir. Ülkenin kaynaklarının genişliği, halkın
çalışkanlığı ve yeteneği ve ordularının süngüleri, barış döneminde de her
türlü sonuçları elde edecektir. Üç buçuk yıl süren bu savaştan, bilim
açısından, milli eğitim açısından, ekonomi açısından savaşımları
sürdüreceğiz ve güveniyorum ki bunda da başarılı olacağız. Bundan sonra
düşüncelerimizi hep buna adayalım…” sözleriyle belirttiği gibi savaş bundan
sonrada devam edecek ve bu savaş kalkınma, güçlenme ve çağdaşlaşma savaşı
olacaktır.
Bu bağlamda Ulusal Mücadele’nin ardından Türkiye’nin bütün bölgelerinde ve
kentlerinde ekonomiden kültüre, siyaseten sosyal yapıya, eğitimden ulaşım ve
sağlığa kadar her alanda kalkınma hamlesi başlatılacak ve dönüşümün izleri
Bursa’ya yansıyacak ve sağlıkla ilgili çalışmalar da Atatürk Dönemi
Bursa’sında zamanla daha gelişecektir.
Osmanlı Dönemi Bursa’sından
Cumhuriyet Dönemi Bursa’sına kalan tek hastane olan Ahmet Vefik Paşa
Hastanesi binası, donanımı ve kadrosuyla geliştirilecektir. Günün koşulları
içindeki sağlık araç ve gereçleri alınacak, sağlık teknolojisindeki
oluşumlar getirilmeye çalışılacak, bina yenilenerek bütün servisler
tamamlanarak modernleştirilecektir. Ayrıca hastane kadrosu genişletilerek,
uzmanlarla sağlık hizmeti sunulacaktır. Kurumsal anlamda Atatürk döneminde
sağlık hizmetlerini Bursa’da geliştiren bir diğer birim Belediye olmuştur.
Dispanser, darülaceze, verem dispanseri, Çocuk Esirgeme Kurumu’nun
yönetiminde çocuk bakımı için kreş, kimyahane, tephirhane, 5 sağlık
istasyonu ile Bursa merkezi, kaza ve köylerine kadar sağlık çalışmaları
yapacaktır. Atatürk döneminde Bursa’nın kazalarında açılan muayene ve tedavi
evleri kaza ve köylere hizmet sunarken, özellikle gezici sağlık ekipleri
köylerde etkili bir şekilde çalışacaktır. Cumhuriyet’in ilk yıllarından
bugüne Bursalılara ve tüm ülkeye sağlık sorunlarını çözmede yardımcı olan
Bursa Askeri Hastane ile Bursa Kaplıcaları da Atatürk Dönemi sağlık politika
ve gelişmelerinin önemli örnekleri olacaktır. Bir taraftan sağlık hizmetleri
modernleştirilmeye çalışılırken diğer taraftan sosyal bir devlet anlayışı
içinde Atatürk Dönemi sağlık politikalarının oluşturulmaya çalışıldığına
Bursa’daki gelişmeler bir örneklemdir.
Bu araştırma sonucu ortaya
çıkan bir başka sonuç Atatürk Dönemi Bursa’sında sağlık politikalarıyla
ulusalcı siyasetin yansımalarının izlenebilmesidir. Sağlık çalışanlarının
kimliklerinin değişmesi bu veriyi göstermektedir. Ancak bu dönem
belgelerinin sunduğu bilgiler ışığında vurgulayabileceğimiz tek olumsuzluk
henüz kadınların doktor, eczacı gibi meslekler de karşımıza çıkmamasıdır. Bu
eksiklik Atatürk’ün kadınlara verdiği medeni ve siyasal hakların toplum
tarafından içselleştirilmesiyle birlikte ortadan kalkacaktır.
Kaynakça
Kitaplar:
-CHP 15 Bursa (1938).
Bursa: Bursa İl Basımevi.
-Erdemir A. D. (1994). Tıp Tarihi ve Deontoloji
Dersleri, Bursa: Uludağ Üniversitesi Basımevi.
-Erkan-ı Harbiye Umumiye
Riyaseti Coğrafya Encümeni (1927). Cenubi Marmara Havzası, İstanbul: Devlet
Matbaası.
-Kaplanoğlu R. (2006). Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876– 1926),
Bursa: Avrasya Etnografya Yayınları.
-Üsküdari F. (1972). Eski Bursa’dan Notlar,
Bursa: Bursa Ticaret ve Sanayi Odası.
Yazanlar: Oda Başkâtibi H. Cemal-Neşriyat Müdürü
Sadrettin (1933). Türkiye Cumhuriyeti Bursa Ticaret Ve Sanayi Odası 10 Yıl
İçinde, İstanbul: Hilal Matbaası.
-Yurt Ansiklopedisi (1984). “Bursa Maddesi”,
Anadolu Yayınları.
Dergi Makalesi:
-Çubukçu B. (2004). “Cumhuriyet’in Onuncu Yılında
Bursa İli Merkez ve İlçelerinde Çalışan Doktor, Diş Doktoru, Dişçi ve
Eczacılar”, Bursa Araştırmaları Dergisi, (6), 15-17.
Yayınlanmış Bildiri:
-Akkuş M. (2008).
“Bursa Kent Tarihi İçinde Salgın Hastalıklar ve Gerçekleştirilen
Mücadeleler”, I. Uluslararası Türk Tıp Tarihi Kongresi, 1375- 1390.
Belgeler:
-Başbakanlık Cumhuriyet
Arşivi (Bca), 9.12.1926, FK: 30..10.0.0 / 195.339..18.
-Bca, 26.12.1933, FK:
30..18.1.2 / 41.91..9.
-Bca, 13.9.1925, FK: 30..18.1.1 / 15.57..14.
-Bca, 20.9.1927,
FK: 30..18.1.1 / 25.51..9.
-Bca, 26.10.1932, FK: 30..18.1.2 / 31.67..13.
-Bca, 19.1.1933,
FK: 30..10.0.0 / 2.11..4.
-Bca, 8.6.1926, FK: 30..10.0.0 / 176.213..4.
-Bca, 22.6.1927,
FK: 30..18.1.1 / 25.38..13.
-Bca, 26.6.1929, FK: 30..18.1.2 / 4.37..12.
-Bca, 23.6.1924,
FK: 30..11.1.0 / 6.18..1.
Salnameler (Yıllıklar):
-Hüdavendigâr Vilayeti
Salnamesi 1310, Vilayet Matbaası
-1317 Hüdavendigâr Vilayeti Resmisi, Matbaa-i
Vilayet. -1927
Bursa Vilayeti Salnamesi, Bursa Vilayet Matbaası.
-1934 Bursa Yıllığı,
Bursa Belediyesi Yayını.
Zabıtnameler-Raporlar:
-Bursa Vilayeti Umumi
Meclisi Müzakerat Zabıtnamesi (İntisap devresi: 4, İçtima senesi: 4),
15.1.1930–27.2. 1930, Bursa Vilayeti Daimi Encümen Kalemi, Bursa Vilayet
Matbaası. -Bursa
Vilayeti Umumi Meclisi Müzakerat Zabıtnamesi (İntisap devresi: 5, İçtima
senesi: 1), 15.1.1931–10.3. 1931, Bursa Vilayeti Daimi Encümen Kalemi, Bursa
Vilayet Matbaası.
-CHP Vilayet Kongresi Hizmet Raporu 15 Birinci
Kanun 1938, CHP Bursa, Bursa Vilayet Matbaası.
Süreli Yayınlar:
-Bursa Sesleri Gazetesi
(Cumhuriyetimiz 1923–1936 Özel Sayısı), Sayı:32, Yıl: 2, 29.10.1936
Kaynak: Uludağ Üniv.
Fen Edebiyat Fak Sosyal Bilimler Dergisi Yıl: 10, Sayı: 17, 2009/2 |