| 
    
      | 
    
	                                               
	                                                                                 
	   Şifa Nezaket Özdemir 
	                                                                                            
	  
	     Çivici Konağı, Çivisiz 
	Köşk, Vali Zühtü Paşa Köşkü, Talat Paşa Köşkü, Çukur Köşk, Atatürk Köşkü, 
	Hünkâr Köşkü, Kadı Köşkü, Acem Köşkü, Şalcı Canip Beyin Köşkü, Saatçi Ali 
	Beyin Köşkü, Alay Bey Köşkü ve daha niceleri… Bursa’nın inci taneleri…  
	     Gelişme ve büyümenin kaçınılmazlığı karşısında, kentsel değerlerimizin 
	korunmasına yönelik önlemleri alamayışımızın getirdiği yozlaşmayı ortak 
	sorunumuz olarak kabullenmek bir başlangıç noktası olabilir mi? 
	Kaybettiklerimize ah etmek yerine elde kalanların kıymetini bilmek. 
	Değerlerimizi keşfederek ve geliştirerek ortak paydaya hizmet etmekle daha 
	yaşanılası ve özgün bir kent profili elde etmek olası. Kentimizde de aynen 
	bu görüş ve düşünce doğrultusunda anıtsal eserlerimizi restore etmek ve 
	kültür mekânlarına dönüştürmek konusunda yoğun bir çaba gözleniyor. Amacım 
	bu değerli eserlerden özellikle kente gelen yabancıların yoğun ilgisini 
	çeken ve beğenisini kazanan, XIX. yy’da inşa edilmiş altı köşkü tanıtmak. 
	Ama önce köşk kavramına bakalım. 
	    Avrupai bir kavram 
	olarak dilimize yerleşen “Köşk” sözcüğü geleneksel Osmanlı Mimarisinde 
	bağımsız ev anlamını taşımazdan önce, konaklarda doğuya bakan, yazın serin 
	olan ocaksız odadır(1). Bu yaklaşıma göre köşk, bir mimari öğe değil, 
	mekânsal bir deneyim olarak düşünülebilir. Köşk manzaralı ve havadar 
	dinlenme mekânıdır. Geleneksel Türk evinde, hayatlı evin vazgeçilmez bir 
	öğesi olarak görülen, hayata bitişik, bahçeyi yukardan gören loca şeklindeki 
	oturma yeridir(2). Sedad Hakkı Eldem’e göre ise köşk kavramı büyüklüğüne 
	göre saray ya da kasır olarak adlandırılabileceği gibi, yerine göre 
	kameriye, mehtabiye, çardak adlarını da alabilir(3). Bu farklı yorumlar ve 
	adlandırmalar çerçevesinde diyebiliriz ki köşk tanımı, mekân olarak padişah 
	konutundan, saray ve konakların bahçelerinde bulunan küçük süslü 
	gölgeliklere kadar değişen esnek bir anlam zenginliğine sahip.  
	   
	
	  
	                                  
	Yağcı Cemal Beyin Köşkü 
	     
	Osmanlı’nın son dönemlerinde Türk Mimarisi ile Avrupa mimari akımlarının 
	etkileşimi sonucu ortaya çıkan yapılanma stilini Cumhuriyet Dönemi Türk 
	Mimarisi’nin en önemli mimarlarından biri olan Sedad Hakkı Eldem şöyle 
	açıklamaktadır: “XIX yy. sonlarına doğru geleneksel ev mimarisinin artık 
	verebileceğini tükettiği ve İstanbul’un Göztepe, Erenköy gibi yeni 
	sayfiyeleri yerleşime açıldığı bir anda İsviçre şaleleri ve İngiliz sayfiye 
	evleri tarzının Türk evi ile karışımından yeni bir ev tipi ortaya çıkmıştır. 
	Bu ev yine ahşaptır. Fakat çatısı fronton ve alınlarla, duvarları sayısız 
	galerilerle zenginleştirilmiş, cepheleri de dantela gibi ahşap dekopaj 
	işleri ile süslenmiştir”(4). İstanbul’da başlayan bu mimari akım anlaşılıyor 
	ki Bursa’yı da etkilemiş, özellikle Bursa’nın sayfiye bölgesi olarak 
	nitelendirilen Çekirge semtinde rağbet gören bir mimari stil olmuştur. XIX 
	yy. sivil mimarlık örnekleri olan bu köşkler günümüzde koruma altında, 
	konut, müze ve turizm belgeli işletmeler olarak kullanılmaktadır. 
	     
	
	Atatürk Köşkü 
	     Çekirge Caddesi 
	üzerinde 2523m2’lik geniş bir bahçe içinde yer almaktadır. Kültür Bakanlığı 
	mülkiyetinde tescilli olan köşk müze olarak kullanılmaktadır. Bilinen ilk 
	sahibi Miralay Mehmet Bey’dir.Köşk, 20-24 Ocak 1923 tarihleri arasında 
	yaptığı II. Bursa gezisi sırasında Bursa Belediyesi tarafından satın 
	alınarak Atatürk’e armağan edilmiştir. Çekirge Caddesi’nin üst kısmında sırt 
	üzerinde cephesi ovaya hâkim olarak yapılandırılmıştır. Binanın oturma 
	zeminini düzleştirmek ve yol ile arasındaki kot farkını gidermek için 
	Çekirge Caddesi’nden istinat duvarıyla yükseltilmiş, bir set 
	oluşturulmuştur. Böylece binanın oturtulduğu alan ve önünde geniş bir bahçe 
	kazanılmıştır.        
	
	  
	    
	Bahçe girişi kuzey ve güney yönlerinden iki kapıyla sağlanan köşkün ana 
	girişigüneyde olmak üzere kuzey ve batı cephelerinde üç kapısı vardır. 
	Çekirge Caddesi’nden çift taraflı merdivenle girilen bahçenin sol tarafında 
	bir kameriyesi bulunur. Bina bodrum üzerine zemin ve iki kat olarak inşa 
	edilmiştir. Köşkün güneyde bulunan ana girişi, mermer merdivenlerin üzerine 
	geniş, balkonumsu bir girişin ardından çift kanatlı bir kapıyla 
	sağlanmaktadır. Girişte bulunan sofa üst katlarda da korunmuştur. Bodrum 
	katında mutfak ve yardımcı personel tarafından kullanılan dört oda dışında 
	köşkün zemin katında yemek odası ve kabul salonu olarak kullanılan iki büyük 
	odası bulunur. Birinci katta Atatürk’ün çalışma odası, iki yatak odası ve 
	banyo vardır. Çatı katında sofa,T biçiminde üç kola açılımlıdır(5).  
	     
	Yemyeşil bir bahçe içinde bembeyaz badanası, zarif çatı pencereleri, dantela 
	gibi geniş çatı saçakları ile zengin bir süslemeye sahiptir. Zemin girişinde 
	bulunan ve üst katta devam eden balkon ahşap sütunların üzerindeki ahşap 
	süslemelerdeki ve çatı pencereleri ince bir zevkin ürünüdür. Binanın 
	dışındaki görkem içeriye sadelik biçiminde yansır. Geniş odalar, İtalyan 
	stili zarif İtalyan mobilyalarla dekore edilmiştir. Günümüzde orijinal 
	mobilyalar sergilenmektedir. Atatürk 2 Şubat 1938 tarihindeki son gezisinde 
	köşkü Bursa Belediyesine bağışlamıştır(6). Kültür Bakanlığı mülkiyetinde 
	koruma altında olan köşk 1973 yılında itibaren Atatürk Müzesi olarak 
	kullanılmaktadır.
  
	     
	Alay Bey Köşkü 
	 
	    Çekirge Caddesi üzerinde, Kükürtlü Semti’ne 
	ayrılan yolun başındadır. Atatürk Köşkü’nün güney batı çaprazına düşer. 
	Sözlü kaynaklara göre köşkün bilinen ilk sahibi Alay Bey. Ulaşılabilen 1937 
	tarihli en eski tapu bilgilerinde ise sahibi Saffet Kızı Halide Hanım olarak 
	görünüyor. Kültür Park arazisi içinde olması nedeniyle Bursa Belediyesi 
	tarafından 1981 yılında istimlak edilen bina o tarihten bu yana turizm 
	belgeli işletme olarak değerlendiriliyor. Uzun yıllar Cumurcul Köşkü adıyla 
	Celal Cumurcul tarafından işletilen köşk günümüzde “Konak 18” adıyla turizm 
	belgeli bir gazino, restoran ve kafe olarak kullanılmaktadır(7).  
	      
	
	  
	    
	Restorasyonu TAÇ Vakfı tarafından 1986 yılında yapılan köşk 1266m2’lik bahçe 
	içinde 150m2 tabanlı. Bodrum üzerine iki kat olan köşk, haç şeklinde dört 
	kanatlı bir çatıyla sonlanıyor. Köşkün biri Çekirge Caddesi cephesinde 
	diğeri Kültür Park içinden olmak üzere iki girişi var. Kültür Park 
	tarafından zemin katına, Çekirge Caddesi’nden birinci kat seviyesinden giriş 
	yapılıyor. Bahçe girişi çift taraflı merdivenlerin ortada birleşmesiyle 
	oluşan küçük sahanlığa açılan çift kanatlı kapı ile sağlanmış. Bodrum katı 
	mutfak olarak değerlendirilen binanın zemin katı gazino, birinci katındaki 
	geniş salon ise restoran olarak değerlendirilmiş. Bu katta ofis olarak 
	kullanılan iki küçük oda daha var(8).   
	    Restorasyon 
	sırasında yivli tavan detayları ve zemin katın sütunlarla aslına uygun 
	olarak korunmuş. Günümüzde özgün dekorasyonunda da orijinaline sadık 
	kalınmıştır. Katlar arasındaki bağlantı döner merdivenle sağlanan köşkte son 
	derece estetik merdiven tırabzanı bulunuyor.Binanın yan duvarına monte 
	edilmiş dış merdiven, bahçe katından Çekirge Caddesi’ne dışardan çıkmayı da 
	olanaklı kılıyor. Köşkün Kültür Park’a bakan geniş bahçesi açık havada 
	düzenlenecek organizasyonlar için dizayn edilmiş.  
	
  
	    
	Saatçi Köşkü 
	     Çekirge Caddesi üzerindeki 
	diğer bir köşk günümüzde Orman Müzesi olarak kullanılan Saatçi Köşkü. 1936 
	yılına kadar Saatçi Ali Bey’in konutu olarak kullanılan binanın Orman 
	Bakanlığına devri ile ilgili belgelere ulaşılamadı. 1936-1949 yılları 
	arasında Bursa Orman Orta Okulu olan köşk, daha sonra Orman Bölge 
	Müdürlüğü’ne tahsis edilmiş. 29 Mart 1989 tarihinden itibaren de Türkiye’nin 
	ilk ve tek Orman Müzesi olmak özelliğini taşıyor(9).  
	     
	Köşk, iki katlı, ahşap konstrüksiyonlu kâgir bir yapı. Yol hizasından pek de 
	yüksek olmayan bir duvarla oluşturulan set üzerine inşa edilmiş. Cephesi 
	doğuya bakan ana bina, arka kısımda müştemilat ve bahçesinde bir kameriyeden 
	oluşan kompleks bir yapı topluluğu. Bahçesinde bir de süs havuzu bulunuyor. 
	Köşkün ana girişi birkaç ayak merdivenle ulaşılan küçük bir balkon ile 
	sağlanmış. Girişteki kısa antreye açılan iki oda kapısı var. Biri yönetim 
	ofisi diğeri sergileme salonu olarak kullanılıyor. Antre geniş bir sofaya 
	açılmaktadır. Bu soya açılan beş oda kapısı bulunuyor. Birinci kata sofada 
	yapılandırılmış çift yönlü muhteşem merdivenlerle çıkılmaktadır. Üst katta 
	girişteki antre cumbalı bir oda haline getirilmiş böylece oda sayısı altıya 
	çıkmıştır(10).    
	             
	
	  
	    Köşkün bütün odaları müze teşhir 
	salonları olarak kullanılmaktadır. Salonlarda, Orman Genel Müdürlüğünden ve 
	Bursa Bölge Müdürlüğünden ormancılık ile ilgili malzemeler teşhir ediliyor. 
	2007 yılındarestorasyon geçiren köşk, sadece ağaç ve bitki topluluklarından 
	ibaret olmayıp, bitki, hayvan ve mikroorganizmalar ile hava, su, güneş ve 
	toprak gibi çevresel faktörlerin karşılıklı ilişkilerini simgeleyen 
	objelerden oluşan zengin bir koleksiyona sahip. Bunlara ilaveten Orman 
	Bakanlığının geçmişten günümüze hizmetlerinde kullandığı eşyalar da 
	sergileniyor. Bir bölümü köşkün bodrum katındaki depoda muhafaza edilen 
	malzemeler, sekiz seksiyon ve bir sergi salonunda düzenlenmiş. Köşkün 
	odalarının tavanlarındaki orijinal kalem işleri ve manzaralar, günümüzde 
	binanın kullanım biçimine uygun temalar olarak müzeye estetik katkıda 
	bulunuyor.
  
	     
	Şalcı Canip Bey’in Köşkü 
	(Kalaycıoğlu Köşk) 
	     Çekirge Caddesi 
	üzerinde bulunan Çekirge Karakolu’nun karşısında Şalcı Canip Bey’in Köşkü 
	bulunuyor. Ancak yüksek kot farkı nedeniyle yoldan geçenler köşkün sadece 
	çatısını görebilirler. Köşkün tamamını görmek için yolun kenarına gelip 
	aşağı bakmak ya da alt caddeye inmek gerekir. Fehmi Kalaycıoğlu, köşkü Bursa 
	Ziraat Mektebi’nde müdürlük yaptığı dönemde, 1935 yılında satın alır. 
	Trabzon milletvekili seçilip Ankara’ya taşınmasından sonra bir dönem de 
	yazlık olarak kullanır. Uzun yıllar kiralık konut olarak değerlendirilen 
	bina 2007 yılında el değiştirdi. Dr. Mustafa Ceylan tarafından satın alınan 
	köşk tamamen harap durumda iken, sıfırdan köklü bir restorasyon geçirdi. 
	    
	Köşk günümüzde turizm belgeli bir işletme olan “Kafe Ancel” adıyla restoran, 
	kafe olarak işlevlendirilmiş. Çekirge Caddesi’nden oldukça meyilli bir yol 
	ile de inildikten sonra, merdivenler ve taraçalarla köşkün bahçesine iniş 
	sağlanıyor. Köşk alt cadde tabanında sırtı Çekirge Caddesi'ne dönük ova 
	manzaralı olarak planlanmış. Fakat tam aksi istikamette birinci kattan bir 
	köprüyle Çekirge Caddesi’ne de bağlanıyor. 
	    Taş bodrum 
	üzerine iki kat olan köşkün kullanım amacına uygun olarak restorasyon 
	sırasında iç bölmeleri iptal edilmiş. Dış boyasına uyum sağlayan beyaz 
	rengin hâkim olduğu iç dekorasyon ferahlık sağlıyor. Günümüz zevkine uygun 
	modern bir iç dizayna sahip olan köşkün yivli tavan işlemeciliği ve 
	sütunları orijinal haliyle muhafaza edilmiş.  
	
  
	    
	Pembe Köşk
  
	    Çekirge Meydanı’na çıkan 
	yollardan biri olan Acemler yokuşunda, meydana 200m. mesafede solda Pembe 
	Köşk bulunmaktadır. Günümüzde caddenin adı her ne kadar değiştirilmiş 
	(Zübeyde Hanım Caddesi) ise de halkın dilinde adıyla anılmaya devam 
	etmektedir. Bu bilgiye dayalı olarak adresi resmileştirirsek, köşkün 
	adresini Zübeyde Hanım Caddesi ile Mutlu Evler Caddesi’nin birleştiği nokta 
	olarak belirleyebiliriz. Köşk, iki cadde arasında bulunan gittikçe daralıp 
	sıfır noktasında birleşen üçgen şeklinde çok eğimli bir sırt üzerinde inşa 
	edilmiş. Bu nedenle zemin üzerine bir kat olup haç şeklinde çatı ile 
	sonlanan bina, Acemler tarafından yükseltilmiş bir set üzerine 
	yerleştirilmiş olmasına rağmen Mutlu Evler Caddesi’nden ancak çatısı 
	görülebilmektedir. Köşkün üst tarafındaki ve alt kısmındaki arazilerin elden 
	çıkarılması sonucubaşlangıçta çok büyük bir bahçe içinde olan köşk günümüzde 
	küçük bir bahçe içinde sıkışık bir konumda bulunuyor. 
	            
	
	  
	     
	İnşa tarihi bilimeyen köşkün tapu kayıtlarına göre 1930 yılında görünen 
	sahibi, Bursa Milletvekili Muhittin Baha Pars. 2004 yılına kadar onun 
	üzerinde el değiştiren köşkün günümüzdeki sahibi Kılınç ailesi(11). Barok 
	etkisi ile inşa edilmiş olan köşk, çok iyi korunmuş görkemli kalem 
	işlemeleriyle hayranlık uyandırmaktadır. 1986 ve 2004 yıllarında kapsamlı 
	iki restorasyon geçiren köşk sadece konut olarak kullanılmıştır(12). Zemin 
	katı taş örme olan binanın üst katları tamamen ahşaptır.  
	     
	Köşkün ana girişi Acemler Caddesi’nden. Bahçeye, cadde üzerinden, karşılıklı 
	iki yan merdivenle çıkılmaktadır.Giriş katı zeminden ısıtmalı üst katlar 
	kaloriferlidir. Zemin döşemeleri, cümle kapısı dahil olmak üzere bütün 
	kapılardaki vitraylar ve duvarlardaki bezemeler orijinal biçimiyle 
	korunmuştur. Birinci kat bir yemek odası ve mutfaktan oluşan köşkün üst katı 
	birbirine geçişli iki odadan ibaret. Bu odalardan üç cepheye açılan 
	balkonlar bulunuyor. Balkon kenarlıkları ve çatı süslemeleri sarkıtlar 
	halinde ahşap panolardan oluşuyor. Diğer köşklerden duvarlar pembe çatıyı 
	süsleyen sarkıt süslemeler beyaz renkte boyanarak farklılaştırılmış(13). 
	Köşk adını bu pembe boya renginden almaktadır. Haç şeklinde sonlanan çatı 
	uzantıları yatak odaları olarak değerlendirilmiş.  
	     
	Köşkün iç bezemeleri sanatsal özellikler taşımakta. Giriş katındaki yemek 
	odası olarak kullanılan odanın özgün alçı tavanı asma yaprakları ile bezeli. 
	Üst kattaki odaların tavan ve duvarları kalem işleri ile bezeli. İki odanın 
	ortasındaki kemerlerin köşelerinde oluşturulan üçgen alınlıklar ve kapılar 
	üzerindeki panolar özgün manzara resimleri ile süslenmiş. Duvara paralel 
	merdivenlerle çıkılan üst kat sahanlığında görkemli tahta işçiliğine sahip 
	kapılar, mumluk dolapları orijinal. Barok etkisinde, Cumhuriyet dönemi sivil 
	mimarlık örneği olan köşk tescilli ve koruma altında.
   
	                              
	Çukur Köşk (Seki Mimarlık arşivi) 
	     
	Hünkâr Köşkü  (14) 
	     Yazımızın bu bölümüne 
	kadar anlatılan köşklerin tamamı Çekirge semtindedir. Sadece şimdi üzerinde 
	duracağımız Hünkâr Köşkü, Yıldırım İlçesi sınırları içinde, Uludağ’ın 
	eteğinde Temenyeri mevkiindedir. Köşk, 1844 yılında 31. Osmanlı Sultanı 
	Abdülmecid’in Bursa gezisi vesilesiyle dönemin Bursa Valisi Mehmet Salih 
	tarafından “Av Köşkü” olarak yaptırılmıştır. Sultanın konaklaması için 19 
	gün gibi kısa bir sürede inşa edilmiştir. Osmanlı döneminde 1844 yılında 
	Sultan Abdülmecid’den sonra, 1862 yılında Sultan Abdülaziz ve şehzadeleri, 
	1909 yılında V. Mehmed Reşad ve şehzadeleri konaklamıştır. Atatürk de Bursa 
	ziyaretleri sırasında 1923 yılında ikinci gelişinden itibaren değişik 
	zamanlarda köşkte kalmıştır. 1925 yılındaki dördüncü gezisinde Türkiye’nin 
	ilk kadın pilotu, dünyanın ilk kadın savaş pilotu olan Sabiha Gökçen 
	Atatürk’ü bu köşkün bahçesinde görmüş kendisini okutmasını istemiştir. 
	Kasr-ı Hümayun, Kasr-ı Milli, Cumhuriyet Köşkü ve Atatürk Köşkü adlarıyla 
	anılan köşk Bursa Büyükşehir Belediyesi mülkiyetindedir. Koruma altında 
	bulunan köşk 1983 ve 1995 yıllarında restorasyon geçirmiş 2003 yılında 
	Hünkâr Köşkü Müzesi adıyla halkın ziyaretine açılmıştır.  
	               
	
	  
	   
	Köşk 3396 m2 bir alana sahiptir. Uludağ’a çıkan ana yoldan ayrılan, özel bir 
	yolla ulaşılan köşkün kapı girişinde özel, geniş bir manevra alanı 
	oluşturulmuştur. Binaya oturma zemini hazırlamak amacıyla güneyinden istinat 
	duvarı ile yükseltilmiştir. Bursa ovasına hâkim olan bu cepheye kat kat 
	seyir terasları oluşturulmuştur. Köşk bahçesinin ana girişi üst bahçeden 
	doğuya bakan bir kapı ile sağlanmıştır. Girişten itibaren bahçe orijinal 
	çakıl mozaik (podima) zemin döşemesi ve çim alanlarla peyzajlanmıştır. 
	Köşkün kuzeye bakan ana giriş kapısının karşısında, bahçenin güney duvarına 
	dayalı olarak inşa edilen Kütahya çinili Hünkâr Çeşmesi bulunur.  
	     
	Mimari yapısı ve süslemeleriyle Fransız ampir üslubu özelliklerini yansıtan 
	köşkün ana girişi güney cephesinden çift kanatlı bir kapıyla sağlanmıştır. 
	450 m2tabanlı, 2 katlı köşkün üst katında kabul salonu, Atatürk’ün yatak 
	odası, çalışma odası, Sabiha ve Ülkü Hanımların yatak odası, dinlenme odası 
	ve yaver odası yer alırken, alt katta, havuzlu salon, yemek odası ve bir 
	yatak odası daha bulunmaktadır. Dış görünüşünün sadeliği, iç tezyinatta 
	yerini görkemli tavan ve duvar bezemelerine bırakır. Duvarlar ve tavanlarda 
	yer alan bezemeler odaların kullanım amacına uygun biçimde planlandığı 
	görülmektedir. Örneğin yemek odasının tavanı uygun şekilde çeşitli meyve 
	resimleriyle süslenmiştir. Ayrıca tam orta bölüme, geri fonda sık ormanların 
	yer aldığı yeşil bir düzlüğe uzanmış heybetli bir aslan figürü çizilmiştir. 
	Bu aslan figürü hangi yönden olursa olsun, bakana dönük konumda 
	görünmektedir.     Köşkün iç dizaynında simetrik bir 
	düzenleme hâkimdir. Orijinal mobilyalar korunmuştur. Kabul salonu ve yemek 
	salonu diğer odalara göre daha görkemli bir şekilde dekore edilmiştir. 
	      
	XIX. yy Avrupa mimarisinin etkisi altında inşa edilmiş olan altı Bursa 
	köşkünde yaptığımız gezinti burada sonlanıyor. Klasik Osmanlı mimarisi ile 
	Cumhuriyet dönemi mimari anlayışı arasında geçiş dönemi eserleri olan bu 
	sivil mimarlık yapıları, bir dönemin özgün örnekleri olarak Bursa’nın 
	kentsel görünümüne zarif, bir o kadar da görkemli görünüşleri değer katmaya 
	devam etmektedirler.  
	     
	  
	Bu köşk Hünkar Kasrı yakınlarında imiş. Sahibi 
	olan, Duyun-u Umumiye eski nazırı Rasim Paşa vefat edince istimlak edildiği 
	düşünülüyor.    (1) Hasol Doğan.Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü. 
	(2) Altıner Ahmet Turan – 
	Cüneyt Budak. Konak Kitabı. Geleneksel Türk Konutunun Geç Dönemi Üzerine Bir 
	İnceleme.s.44 (3) Eldem, Sedad Hakkı. Köşkler ve Kasırlar.cI,.s.11 
	(4) 
	Eldem, Sedad Hakkı. Türk Evi Osmanlı Dönemi. cII,. s202-203 
	(5) Özdemir, 
	Nezaket. Çekirge Köşkleri.s.120 
	(6) Özdemir, Nezaket. Çekirge 
	Köşkleri.s.125 (7) Özdemir, Nezaket. Çekirge Köşkleri.s.134 
	(8) 
	Özdemir, Nezaket. Çekirge Köşkleri.s.140 
	(9) Özdemir, Nezaket. Çekirge 
	Köşkleri.s.150 (10) Özdemir, Nezaket. Çekirge Köşkleri.s.156 
	(11) 
	Özdemir, Nezaket. Çekirge Köşkleri.s.192 
	(12) Özdemir, Nezaket. Çekirge 
	Köşkleri.s.192 (13) Özdemir, Nezaket. Çekirge Köşkleri.s.192 
	(14) Köşk 
	ile ilgili bilgiler, BBB. Hünkar Köşkü Müzesi sorumlusu sanat tarihi uzmanı 
	Zehra Anbartepe’den alınmıştır |