Cumhuriyetimizin ilk yıllarında pek çok kentte kamu binaları inşa edildi. 
	Hisar'ı kentin doğusuna bağlayan cadde Osmanlı monarşi döneminde Hisarönü 
	Caddesi, Tanzimat Döneminde Hükümet Caddesi adıyla anılıyordu. 
	Ahmet Vefik 
	Paşa'nın valilliği döneminde bu cadde genişletildi, yakın bir konuma 
	belediye binası ile günümüze ulaşmayan bir tiyatro yapıldı (1879). 
	Cumhuriyet Döneminde ise Atatürk Caddesi adını aldı. İnönü Caddesi ile 
	birleştiği yerde bir meydan planlanması, buraya yeni vilayet, adliye ve 
	defterdarlık binalarının eklenmesi buranın kamusal özelliğini arttırdı. 
	1931'de eklenen Atatürk Heykeli ve saat tamamlayıcı unsurlar oldular. 
	
	
	
	                   
	
	
	
	     1. Ulusal Mimari Akımın 
	etkilerini taşıyan yeni vilayet binasının projesi Emin Onat'a ait. Simetrik, 
	dışa çıkmalar yapan hareketli bir cepheye sahiptir. Girişin kolonlarla üçe 
	aşrılması, portik düzenleme şekli Osmanlı mimarisini çağrıştırır. Sivri 
	kemerli pencereler ve üst katta pencerelerin çinilerle bezenmesi ise 
	Selçuklu etkileridir. Bu binanın hemen yakınında, birbirlerine bakacak 
	konumda inşa edilen adliye ve  defterdarlık binaları ile meydanın 
	kamusallığı vurgulanmış olur. Bu iki binanın cepheleri ve planları aynı olup 
	1925'te mimar Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından 
	planlanmıştır. Subasman seviyesine kadar taş döşeme, diğer iki kat 
	betonarmedir. Bu binalarda geleneksel  süsleme ve motifler 
	kullanılmamış, vilayet binasına göre cepheleri daha sade tutulmuştur.
	
	
	       
    
	
	
	            
	
	
     
      Meydanın kuzey kenarına bir 
	
	Halkevi binası 
	için 1938'de yarışma açılmış, Münevver Belen ve Abidin Mortaş'ın birinci 
	gelen projesi 1940 yılında tamamlanmıştır. Bu binanın zemin katında bir iç 
	avlu çevresinde büyük sinema salonu, derslikler, kütüphane, toplantı salonu 
	bulunuyordu. Birinci katta idari bölümler, ikinci katta ise Atatürk ve diğer 
	devlet büyükleri için misafirhane bölümü vardı. Bodrum kat ise sığınak ve 
	jimnastik salonu olarak kullanılıyordu. Bodrum ve zemin katta ikişer girişi 
	vardı. Ön cephedeki geniş pencereler yataylığı vurgular. 2. Ulusal Mimarinin 
	etkin olduğu dönemde yapılmasına karşın geleneksel, yerel unsurları 
	barındırır. Bu bina, Halkevlerinin 1951'de kapatılmasından sonra restore 
	edilmiş, 1957'de Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu olarak hizmete açılmıştır.
	
                    
    
	
                                           
	Halkevi binası sağda görülüyor