Kamil Koç Evi


Bursa'nın Yapıları

Bursa'nın Mimarisi

Bursa ve Kentleşme

Kamil Koç

 

   

                                                                                        Timur Kaprol 

    1930-50 arasında Türkiye'de etkili olmuş iki yaklaşım vardır. Biri fonksiyonun ve rasyonelliğinönde tutulduğu, yalın cephe anlayışını savunan akım, diğeri geleneksel mimari biçim, tasarım ve düzenleme ilkelerinden. bina gereçlerinden esinlenen akım. Kamil Koç Evi ilk akıma uygun olarak yapılmıştır. Karaağaç Mah. Sakaldöken Cad. No:24, Yıldırım'da bulunan ev 1954 yılında tamamlananmıştır. Türkiye'de bulunduğu 1940'lı yıllarda II. Ulusal Mimarlık Akımının destekleyici ve yönlendiricilerinden olan Alman mimar Paul Bonatz'ın öğrencisi olan yüksek mühendis mimar Mehmet Gülez tarafından tasarlanmıştır.

                    

   Savaş sonrası dönemde etkili olan Bauhaus akımı konut mimarlığında sade ve ekonomik çözümleri, çağdaş konfora cevap verebilmeyi ön planda tutar. Bu dönemde çok katlı konutlar genelde dikdörtgen planlıydı. Kamil Koç Evinin bodrum katı taş, zemin ve birinci katı yığma kagir, çatı katı (binaya gereksiz yük bindirmemek için) ahşap karkas yapılmıştır. Çatı kaplaması Marsiyla tipi kiremittir. Konutun iç mekanında bir dil birliği vardır. Kadınların çalışma hayatına girmesi ev işlerine ayırdığı zamanı kısıtlamış, pratik kullanım önem kazanmıştır. Geleneksel konuta göre banyosu, tuvaleti, mutfağı evin içinde olan, buzdolabı gibi aletler için yer isteyen plan şeması ortaya konmuştur. Konutun bölümleri her maksada hizmet edecek odalar yerine belirli fonksiyonları karşılayacak nitelikte tasarlanmıştır.

   1950'lerde kentlerde çağdaş eğilimler, çağdaş malzeme, konstrüksiyon, araç gereç ve teknik olanaklarla inşa edilmiş binalarin arttığı görülür. Birden fazla konutun bir arada yer alışı kollektif yaşamı getirmiş, binalarda genel kullanım alanı ve özel kullanım alanı ayrışmıştır. İzolasyon malzemelerinin üretilebilmesi sonucu düz çatıya (çatı terası) yer verilmiştir. Çatı katında yer alan manzara terası, güneş ve hava alma imkanını arttırmıştır. Konutlara girişte orta mekan niteliğindeki hol, geleneksel mimaride görülen sofanın, Cumhuriyet sonrası dönemde hızlı yapılaşma döneminde küçülerek mekanlar arası geçişe dönüşmüş halidir.  

   Binanin cephesinde girinti ve çıkıntılar cepheye hareketlilik kazandırır. Simetrik cephe düzenlemesi yapılmıştır. İç mekan kurgusundaki değişim cepheye de yansımıştır. Yatay nspetli pencereler, kapalı pencere çıkması, çıkma üzerindeki katta karşılaşılan Fransız pencereleri, balkon kurkuluklarındaki düzenlemeler,iç mekanda karşılaılan güneş kurslu kapı pencereleri, binanın plastiğinde Bauhaus etkileri, cephe elemanları ve iç mekan oluşumlarında kapı kanatlarının biçimlerinde demir korkulukları Art-Deco etkilerini yansıtır. Söveli pencerelerin ahşap olan doğramaları beyaz ve kırmızı boyalıdir (Binanın kullanıcılarından ve mal sahiplerinden olan Samiye Gülez, kırmızı rengin yapıldığı yıllarda mercan kırmızısı tonunda olduğunu belirtir). Tüm yüzeyler bahçe katı hariç açık pembe eelputz sıva ile kaplanmıştır.    

   Yapı 4 katlı olup her katta 2 daire bulunmaktadır. Daireler cephelere göre135 - 75 metrekare aralığında farklılık göstermektedir. Doğu ve batı cephelerinde içinde ylı ağaçların da olduğu düzenli 2 bahçesi olan yapının arazi alanı yaklaşık 550 metrekaredir.

   Planlaması, kentsel dokusu, barındırdığı mimari eğilimler, inşa edildiği dönemin sosyo kültürel değerlerini yansıtması açısından bu ev döneminin bir belgesidir. Korunmalı ve gelecek kuşaklara aktarılmalıdır!   (KORUNABİLDİ!)

                                                 Kaynak: Güney Marmara Mimarlık Dergisi (Haziran 2002-Sayı 13). 2-6                   

Bu sitenin son güncelleştirilme tarihi 16/10/23